SPK Başkanı: Bundan sonra kolay para yok
Bir dönem kredi almayana "dövülerek" kredi verildiğini ifade eden SPK Başkanı Akgiray, çok para kazanma hırsının da riskleri artırdığını vurguladı
İSTANBUL - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Prof. Dr. Vedat Akgiray, "Aç gözlülük, hırs, (hep bana hep bana) demek, kötü ahlaktan öte kötü ekonomi oluyor" dedi.
Akgiray, denetim, vergi ve danışmanlık firmalarından KPMG tarafından düzenlenen İkinci KPMG Türkiye Finans Risk Yönetimi Konferansında yaptığı konuşmada, global kriz olarak tanımlanan, son 2 yıldır dünyayı etkisi altına alan ve 5-6 aydır da yoğunlaşan değişikliği, piyasaların "soluklanması" olarak nitelendirdiğini söyledi.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte finans teorisinin de hızla geliştiğine işaret eden Akgiray, faizler düşük olduğu için kredi bolluğu yaşandığını, para kazanma hırsı ile 'nasılsa kazanıyoruz' duygusunun bugünkü süreci yarattığını ifade etti.
Bir dönem kredi almayana "dövülerek" kredi verildiğini ifade eden Akgiray, çok para kazanma hırsının da riskleri artırdığını kaydetti.
Akgiray, finansal piyasada yeni kompleks modeller üretildiğini ve bunların risklerinin de hesaplanamadığını belirterek, risk yönetiminin de öneminin arttığına vurgu yaptı.
Sağduyunun ikinci plana itildiği bir dönemde kriz yani "soluklanmanın" yaşandığını da ifade eden Akgiray, "Bundan sonra kolay para yok. Bunu da bu süreçte öğrendik" dedi.
Kar maksimizasyonunun olması gerektiğini de vurgulayan Akgiray, şunları kaydetti:
"Bazen de bu yaklaşımın uzun vadede sürdürülebilir olması için kardan, kişisel çıkardan ödün vermek lazım. Aklın gereği lazım. Bunu ahlaki bir durum olarak söylemiyorum ama ekonomik aklın gereği olarak söylüyorum. Aç gözlülük, hırs, hep bana hep bana demek, kötü ahlaktan öte kötü ekonomi oluyor.
Bunu düzenlemek ve denetlemek da bizim gibi kurumlara ait ama nasıl yapacağız bu işi hiçbir fikrim yok. Fakat eskiden yapılanın yanlış olduğunu görmek de aslında büyük bir nimet bizler için.
Çok kural, o kuralları kırmanın yollarındaki sayısı artıyor. Bu kurallarla kontrol edilemiyor, başkaları da bu kuralı by pass ediyor. O nedenle kontrol edemiyorum. O kural olmasaydı daha iyi kontrol edecektim.
Çok kural yerine az ama net kurallarla sınırları çizmek ve sınırların içindeki alanında büyük olması lazım. Sınırlar içindeki denetimi de yüzde 100 piyasaya bırakmak lazım. Sivil toplum kuruluşlarının belki de bu denetleme işinde bizim yükümüzü alması lazım. Kurallarla bu işi yapmanın mümkün olmadığı artık anlaşıldı."