Sürdürülebilir finansman piyasasının 15 trilyon dolara ulaşması bekleniyor
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, sürdürülebilir turizm için finansman kaynağı olduğunu belirterek, "Sürdürülebilir finansman piyasasının 2025'e kadar 15 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Yıllık sürdürülebilir tahvil ihracı 1,8 trilyon dolara ulaştı. Finansmanın daraldığı bu dönemde sürdürülebilir finansman kaynakları turizme destek olabilir" dedi.
Ateş, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) ev sahipliğinde, DenizBank ana sponsorluğunda düzenlenen 12. Uluslararası Resort Turizm Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Banka olarak, en başından beri kongrenin destekleyicisi olmaktan gurur duyduklarını ifade etti. Ateş, sürdürülebilir turizm için finansman kaynağı olduğunu belirterek, "Sürdürülebilir finansman piyasasının 2025'e kadar 15 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Yıllık sürdürülebilir tahvil ihracı 1,8 trilyon dolara ulaştı. Finansmanın daraldığı bu dönemde sürdürülebilir finansman kaynakları turizme destek olabilir" dedi..
Türkiye'de turizm sektörünün finansmanının zayıf olduğunu, 2021'de 21 milyar dolar seviyelerine çıksa da bu yıl 13 milyar dolara kadar gerilediğini aktaran Ateş, "Bizim turizm sektörü finansmanında yüzde 17 payımız var, finansmanımız 2,3 milyar dolar seviyelerinde. Turizm, geri ödeme anlamında şahane bir sektör. Aldığı bütün paraları geri ödüyor" diye konuştu.
Jeopolitik olayların küresel ekonomileri zorladığını, küreselleşmenin yavaş yavaş terk edildiğini belirten Ateş, artık "kendi yerini seç" anlayışının öne çıktığını söyledi.
Ateş, bu süreçte turizmin ülkeler arası en önemli bağlaç olarak kalmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Salgın döneminde Türkiye turizm sektörü muazzam bir sınav verdi ve güvenli turizm adaptasyonu ile 30 milyar dolar seviyelerine ulaştık. Şimdi de sürdürülebilirlik sertifikası ile önümüzdeki 10 yıllara hakim olacak, emisyon hacmini daraltıcı, çevreci yatırımlara odaklanmak gerektiğini düşünüyoruz" dedi. Dünyada 2022'nin enflasyonla mücadele içinde geçtiğine işaret eden Ateş, şunları kaydetti:
"Büyüme, dünyada yüzde 3,2, ABD'de yüzde 1,6, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 3,7'ye kadar geriledi. Özellikle yüzde 8-10 seviyelerine alıştığımız Çin'de büyüme yüzde 3,2 ile çok ciddi bir yavaşlamaya işaret ediyor. Süregelen arz dengesizlikleri ve jeopolitik gelişmelerle artan emtia fiyatları, enflasyonun yüksek seyretmesine sebep oluyor. Enflasyonu kontrol altına almak adına faiz artışları yavaşlama sinyalleri verse de devam ediyor. Bugün itibarıyla SOFR faizinin bir yıllığı yüzde 3,80 düzeyinde. Bankaların aldığı sendikasyonlar ise yüzde 9'a indi. Euro borçlanma çok daha ucuzdu ama şimdi bir yıllık eurobor yüzde 2,80 düzeyinde. Üzerine finansman maliyetlerini koyduğumuzda yatırımcılar için ciddi bir zorluk var. Maliyetler bu kadar artmış ve kar marjları daralmışken, başa baş noktasına gelme süresinin giderek uzadığını görüyorum."
"Türkiye olarak sermaye hareketlerini asla kısıtlamayıp ferah bırakma zorundayız"
Hakan Ateş, halihazırda yüksek seyreden enflasyonun, jeopolitik gelişmelerle daha da yukarı tırmanma riski olduğunu, bunun da mücadeleyi zorlaştırdığını vurguladı.
Dünyada durgunluk sinyalleri ile beklentilerin büyümede aşağı, enflasyonda yukarı yönlü revize edildiğini belirten Ateş, "Gelişmiş ülkeler bu süreçte yüksek kamu borcunu azaltmaya çalışsalar da gelişmekte olan ülkeler daralan finansman koşulları ve artan cari transferler sebebiyle bunu başaramıyor" dedi.
Ateş, bugün bankacılık sektöründe eurobond ihracına çok şahit olunmadığını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu.
"Bankacılıkta toplam dış fonlama 164 milyar dolar seviyelerinden bugün 95 milyar dolar seviyesine geriledi. Bizim bu dövize ihtiyacımız var. 600 milyar dolarlık ticaret hacmi olan bir ülkeyiz. 250 milyar dolar ihracat hacmimiz var. 90 milyar doları ticaret açığı... Birçok ham maddeyi dışarıdan ithal ediyoruz. Bu çerçevede dış ticaretin daima liberal bir sistem içerisinde tezahür etme zarureti var. Bu Türkiye için bir seçenek değil. Sermaye hareketlerinin Türkiye'de daima serbest olma zarureti vardır. Türkiye olarak sermaye hareketlerini asla kısıtlamayıp ferah bırakma zorundayız. Yaşanan olumsuzlukların aksine turizm bizim medarıiftiharımız. Turizm ekonomisinin önümüzdeki birkaç yılda küresel ekonomiden çok daha hızlı, yıllık yüzde 5,8 büyüyerek 14,6 trilyon dolara ulaşması ve bu sürede 126 milyon yeni istihdam yaratması bekleniyor."
"2022 için beklentimiz 50 milyon turist, 45 milyar dolar gelir"
DenizBank Genel Müdürü Ateş, Türkiye'nin dünyanın en büyük turizm merkezlerinden birisi olmanın avantajını her alanda hissettiğini belirterek, turizmin dış açığın azaltılmasında önemli döviz girişi sağladığını vurguladı.
Turizm sayesinde 100 milyar dolarlık enerji faturasına rağmen cari açığın 39 milyar dolar seviyelerinde kaldığına işaret eden Ateş, "Salgın döneminde seyahat kısıtları sebebiyle azalan turizm gelirleri, 2022'de en iyi yılımız olan 2019'u geçti. 2022 yılı için beklentimiz 50 milyon turist, 45 milyar dolar gelir" dedi.
Ateş, turist sayısında salgın dönemine göre dünya ortalamasının hala yüzde 28 geride kaldığını, Türkiye'nin ise hızlı toparlanarak salgın önceki rakamlarını yakalayan ilk ülke olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, turizmde salgın öncesine göre istihdam katkısını arttıran öncü ülke olduğunu vurgulayan Ateş, "Yaşanan jeopolitik gelişmelerden olumsuz etkilenmesine rağmen 100'e yakın ülkeden turist çekebilen bir ülkeyiz. Bu da bizim ayrı bir başarımız. Herkes ülkemizi beğeniyor ve burada bulunmak istiyor" ifadelerini kullandı.
"Turizmin toplam yatırımlar içindeki giderek payı azalıyor"
Hakan Ateş, Türkiye'de turizmin toplam yatırımlar içindeki payının yıllar içinde azaldığına işaret ederek, 2012'de yüzde 4,9 düzeyinde bulunan bu oranın bu yıl itibarıyla yüzde 1'lere kadar indiğini bildirdi.
Yeni yatırımlar yapılması ve turizm sektörünün sadece Antalya, İstanbul ve Muğla'dan ibaret olmaması gerektiğini vurgulayan Ateş, şöyle devam etti:
"Yatırım yapacağımız alanları biliyoruz, fiyat rekabetinde öndeyiz ancak insan kaynağı, bilgi teknolojileri ve geleceğin olmazsa olmazı sürdürülebilirlik alanlarına daha fazla odaklanmak gerekiyor. Bu konularda yol katetmemiz gerek. Turizm yatırımları güvenli, sağlıklı, yeşil ve sürdürülebilir bir geleceğe yönlendirilebilir. Baktığımızda karbon salınımına sadece turizmin olumsuz katkısı yüzde 10. Ama bağlantılı sektörler olan enerji, ulaşım ve tarım gibi sektörler toplamında bu oran yüzde 50'ye çıkıyor. Bu nedenle sürdürülebilirlik dönüşümünde turizmin öncülüğü çok önemli ki dünyada da sürdürülebilir turizm talebi artıyor. Baktığımızda turizmin mevsimsellik ve coğrafi dağılımı daha ileriye götürülebilir. Türkiye'de yatak sayısının üçte ikisi Antalya, İstanbul, Muğla'da. Burada engeller neyse siyasi destek de alınarak turizmin diğer şehirlerde de geliştirilmesi gerek."
Ateş, turizmde ve turizmi besleyen yatırımlarda DenizBank'ın hep olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"DenizBank olarak, turizm sektöründe lider banka olmayı sürdürüyoruz. Sadece büyük firmalara değil, KOBİ sınıfına giren küçük otellere, restoranlara, işletmecilere ve sektörün tedarikçilerine de destek oluyoruz. Tur operatörleri ve acentelerden otellere, otellerden tedarikçilere tüm ekosisteme hizmet ediyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da turizm paydaşlarıyla görüştük ve beklentilerini not ettik. Ciro üzerinden ödenen yüzde 2'lik konaklama vergisi Ocak 2023'e ertelenmişti. Bunun Ocak 2025'e ötelenmesi isteniyor. Öte yandan, sektör genel anlamda istihdam sıkıntısı yaşıyor ve tüm yıl boyunca istihdam hayati önem taşıyor. Ülkemize döviz geliri yaratan turizm firmaları için Exim ve TCMB reeskont kredilerine yönelik limit artışı sağlanması, öncelik verilmesi isteniyor. Rekabet açısından tur operatörlerine geçmiş dönemde yapılan yakıt desteği gibi teşvik edici önlemlerin tekrar uygulanmasını bekliyoruz. Turizm sektörünün ülkeye katkısını sürdürmesini umut ediyorum. Önümüzdeki yıl 50 milyar doları bulursak Türkiye, dünyada çoğu listede üst sıralardaki yerini daha da yukarı taşıyacaktır."