”TCDD'nin yeni projesi hiçbir değişiklik getirmedi”
Demiryol-İş, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılmasına yönelik yasal hazırlıklara ilişkin görüşlerini iletti
ANKARA - Türk-İş'e bağlı Demiryol-İş Sendikası tarafından hazırlanan raporda, TCDD'nin yeniden yapılandırılması projesinin, özelleştirme programı olduğu, ulaştırma politikalarında hiçbir değişiklik getirmediği ve var olan yanlış ulaşım politikasını daha da derinleştireceği savunuldu.
Demiryol-İş, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılmasına yönelik yasal hazırlıklara ilişkin görüşlerini bir rapor halinde yetkililere iletti.
Raporda, TCDD tarafından hayata geçirilmek istenen yeniden yapılandırma projesi kapsamında, bölgesel merkezlerin ortadan kaldırılmasının, Dünya Bankası raporları doğrultusunda mevcut ağın yüzde 60'ına yakın kısmının daraltılmasının, temel yük ve yolcu taşımacılığı işletme hakkının üçüncü kişilere devri sayesinde özelleştirmenin sağlanmasının yasal prosedürünün hazırlandığı öne sürüldü.
Demiryollarının ülke ekonomisi için taşıdığı önem ve demiryolu taşımacılığının toplumsal boyutu dikkate alınmadan demiryolu taşımacılığının genel taşımacılık içindeki yerinin geliştirilmesinin doğru olmayacağı ifade edilen raporda, karayolu ağırlıklı ulaşım politikası nedeniyle ödenen ağır bedelin boyutlarının iyi hesap edilerek demiryolu sisteminin modernize edilmesinin, ancak TCDD'nin ileri teknolojilere yatırım yapan yatırımcı bir kuruluş haline getirilmesiyle mümkün olacağı vurgulandı. Raporda, şunlar kaydedildi:
"TCDD tarafından uygulanmak istenen yeniden yapılandırma programında demiryollarının kamu hizmeti niteliğinin sona erdirilmesi amacıyla fabrikaların, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ gibi kuruluşların kapatılması veya satılmasına yol açacak özel sektör yakın işbirliği, işletme hakkının devri ve taşeron uygulamalarına sendika olarak katılmamaktayız. Bu bağlamda, demiryollarının kamu hizmeti üreten kurum olma özelliği korunarak yeniden yapılandırılmasının bir modernleşme stratejisi içinde gerçekleştirilmesi, ayrıca demiryollarının milli savunma yönünden stratejik önemi bulunmasından dolayı kamu hizmeti niteliğinin devam ettirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle sendika olarak demiryollarının özelleştirilmesinin anlamsız olduğunu ve konunun devlet/özel bağlamından çok modernleşme bağlamında ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
TCDD'nin yeniden yapılandırılması projesi, tam bir özelleştirme programıdır. Türkiye'nin ve demiryollarının ihtiyaçları doğrultusunda değil, Dünya Bankası'nın uluslararası tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmış ve uygulanmak istenmektedir. Ulaştırma politikalarında hiçbir değişiklik getirmemektedir ve var olan yanlış ulaşım politikasını daha da derinleştirecektir. Bu proje, demiryollarımızı çağdaş düzeye getirmek, demiryolu şebekesini genişletmek ve modernleştirmek bir yana küçültecektir. Yolcu ve yük taşımada demiryollarının payı artmayacak, ulaşım sistemleri arasında var olan dengesizlik daha da büyüyecektir."
Yeniden yapılandırma projesinin, demiryollarının teknik ve örgütsel özellikleri nedeniyle gerçekle bağdaşmadığı ileri sürülen raporda, demiryollarında AB standartları oluşturulması ve ekonomik kayıpların önlenmesi için yeniden yapılandırmaya ihtiyaç olduğu, ancak bunun ticari kaygıların öne çıkarılması ve ulaştırma sisteminden soyutlanarak yapılamayacağı dile getirildi.
"İngiltere, japonya ile kıyaslama yapılamaz"
Raporda, demiryollarının ticari öncelikler göz önünde bulundurularak küçültülmek istendiği ifade edilerek, oysa Türkiye'deki ulaştırma sisteminin bir bütünlük içerisinde ele alınarak geliştirilmesi zorunluluğu bulunduğu belirtildi. Raporda, şu görüşlere yer verildi:
"Yapılması gereken, ülkenin ekonomik ve toplumsal kalkınmasının gereksinim duyduğu, tüm etkileri ile birlikte ülkeye en ucuza mal olacak ulaştırma sisteminin gerektirdiği kapsamdaki bir demiryolu sistemidir.
TCDD'yi yeniden yapılandırma projesi, ulaştırma sisteminden soyutlanmış bir demiryolu ağını ele alarak Türkiye koşullarında yanlış, kabul edilemez bir yaklaşımı yeğlemiştir. Ülkemizde ulaşım altyapısının henüz tamamlanamamış olması nedeniyle, yeniden yapılandırma çalışmalarında İngiltere, Japonya ve diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslama ya da benzetme yapılamaz.
Mevcut demiryolu ağının yüzde 60 kadar daraltılarak demiryollarının göstermelik birkaç hatta indirgenmesi suretiyle devletin sübvansiyon sıkıntısından kurtarmayı amaçlamak, demiryollarının ulaştırma sisteminin temel ögelerinden biri olma özelliğini ortadan kaldıracak, bu da bugüne kadar izlenen yanlış ulaştırma politikalarının pekişmesine yol açacaktır. Yeniden yapılandırma çalışmalarında, mevcut ağın yüzde 60 oranında küçültülerek, gayri menkullerin elden çıkarılmak istenmesi, yaklaşık 11 bin kilometrelik hattın yarısından fazlasının atıl duruma getirilerek mevcut durumun da gerisine gidilmesine yol açacaktır."
TCDD'de yolcu taşımacılığının radikal oranda düşürülerek ağırlığın pek çok hatta tamamen yük taşımacılığına verilmek istenmesinin trenle seyahat etme imkanını ortan kaldıracağı savunulan raporda, bağlı ortaklıklar ve fabrikaların yurt içi ve yurt dışında gelen taleplere cevap verdiğine işaret edilerek, bu nedenle tasfiye ya da devrin ekonomik dayanağının bulunmadığı öne sürüldü
Personelin durumu
Raporda, ayrıca yeniden yapılandırma çalışmalarının genelde personel sayısının azaltılması üzerinde durduğu belirtildi.
TCDD'nin, 2007 yıl sonu itibariyle geçici işçiler hariç 35 bin 665 çalışanı bulunduğu dile getirilen raporda, 1992 yılından bu yana personel alımının durdurulması nedeniyle kurumun iş gücü seviyesinde önemli oranda azalma yaşandığı ifade edildi.
Raporda, "Bu durumda hala çekirdek bir iş gücü oluşturma çabalarının gelişen şartlara göre hizmet vermede ne denli etkili olacağı kuşkuludur. Demiryollarımızda her geçen yıl çalışan sayısının azalması çok olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir. Yeniden yapılandırma kapsamında önemli oranda çalışanın işine son verilmek istenmektedir. Bu sosyal devlet ve bağlı bulunduğumuz sektörün geleceği açısından kaygı vericidir" denildi.
TCDD için hazırlanan raporların rasyonellikten uzak olduğu iddia edilen raporda, kurumun ticari bir işletme mantığından hareket edilerek nasıl daha karlı hale getirileceği konusunun sadece özelleştirme koşuluna bağlanmış olması eleştirildi.
Raporda, 1980'lerden bu yana yapılan özelleştirmelerin ekonominin hiçbir problemini halletmediği savunularak, "Oysa özelleştirme kisvesi altında pek çok milli kuruluşumuz artık kendi malımız olmaktan çıkmış, uluslararası tekellerin eline geçmiştir. Bu nedenle demiryollarının sadece ticari bir işletme mantığıyla ele alınarak, kamusal yanı göz ardı edilerek yeni stratejiler geliştirmek gerçekçi değildir" görüşüne yer verildi.