Teknoparkların ihracat hedefi büyük!
Teknoparklar 2023 yılına kadar uçuşa geçecek. 10 yıl sonrateknoparklardan yapılan ihracatın 1 milyar dolardan 10 milyar dolara; teknopark sayısının ise 52’den 100’e çıkması bekleniyor.
Türkiye'deki teknoparkların 10 yıllık gelişimini ve gelecek 10 yılını analiz eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün, 2023 yılı hedefleri büyük. 10 yıl içinde teknopark sayısını 2 katına çıkarmayı hedefleyen Ergün, bugün teknoparklardan yapılan 1 milyar dolarlık ihracatın ise 10 milyar doları aşacağını öngörüyor. Kendi halinde büyümelerle yetinmeyecekleri mesajını veren Ergün, "10 yıl sonra 2 milyar dolarlık ihracat yapılırsa bu, ilerleme sayılmaz. Sıçrama yapılması gerek" yorumunu yapıyor.
Bakan Ergün, 10 yıl önce sadece ODTÜ ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi olmak üzere iki teknopark olduğunu belirtiyor. Bugün ise bu sayı 52'ye ulaşmış durumda. Bu süreçte altyapıları güçlendirmek ve farkındalığı artırmanın önemine değinen Ergün DÜNYA'ya yaptığı açıklamada, "Üniversitelere, sanayi kuruluşlarına, kamuya ve topluma, Ar-Ge konusunun önemli olduğunu; ekosistemin kurulmaya başlandığını ve buralarda yer almaları gerektiğini ısrarla vurguladık. Şimdi, 52'ye ulaşan teknoparklardan 36 tanesi aktif. Yeni teknoparklar için de başvurular var, değerlendirme aşamasındayız. Biz buradaki sinerjinin çok önemli olduğunu ve yeni kurulan şirketlerin burada yer alması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Teknoparklar teknoloji transfer merkezleri olacak
Ekonominin hemen her alanında olduğu gibi teknoparkların da 2023 hedefleri var ve bu hızla gidildiği takdirde bu hedeflere ulaşmak Bakan Ergün'e göre mümkün. "2023'te 100'ü aşkın teknoparkımız olacak. 10 bin civarında teknoloji firması faaliyet gösterecek. Bunların bir kısmı ihtisas teknoparkları olacak. 10 yıl sonra bu ekosistem, her sektöre çok önemli teknolojik transferler yapan mekanlar haline gelecek" diyen Ergün, söz konusu mevzuatların da zamana uymak adına kendini yenileyeceğini söylüyor.
Geç kaldık ama hala avantajlarımız var
Teknoparkların ağır topları yazılım şirketleri... Ancak buna rağmen yelpaze geniş. Çünkü bugün hemen her şeyde yazılım sektörünün küçük de olsa imzasını görmek mümkün. Bakan Ergün, yazılım sektörünün ağırlıklı olmasından memnun. Yazılım şirketlerinin yavaş yavaş niteliklerinin de artacağını belirten Ergün, yazılımın büyüme kabiliyeti açısından diğer pek çok sektöre göre avantajlı olduğunu söylüyor. "Teknoparklar için geç kalındı" eleştirilerine ise katılmayan Ergün bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bizim belki 50 yıl önce yapmamız gereken işlerdi ama 50 yıl önce öyle bir potansiyelimiz yoktu. İyi bir şey yapmak için hiçbir zaman vakit geç değil. Her zaman yaptığınız işin sonuçlarını alırsınız. Biz de alacağız. Avantajımız da şu, başkalarının tecrübelerinden yararlanıyoruz. Onların yanlışlarını yapmıyoruz."
"Teknopark genel müdürleri apartman yöneticisi değil"
Geçtiğimiz yıl başlayan yeni bir uygulamayla teknoparklarda yeni bir farkındalık oluşturmak için performans kriterleri oluşturulmaya başlandı. Dönem dönem performansları ölçülen teknoparklar, bu endekste kendilerini bir yarışın içinde buluyor ve kritik etme şansı yakalıyor. Bu yılki liste henüz ilan edilmedi. Ancak bakanlığın bu yıldan itibaren endeksle bağlantılı olarak atacağı yeni adımlar olacak. Ergün yeni süreci şu sözlerle değerlendiriyor: "Başarısız olanları desteklemeyeceğiz. Herkes daha iyi firma çekmeye çalışacak. Teknoparklardaki yönetici şirketlerin işi komisyonculuk ya da emlak danışmanlığı yapmak değil. Apartman yöneticisi değilsin kiÖ En iyi firmaları bulup, teknoparkı en gelişmişler arasına sokmak asıl hedef olmalı. Teknoloji transferi yapılması, teknoparktaki şirketlere uygun iklimler oluşturulması, başka yatırımcılarla buluşturması gibi pek çok şeyi yapması gerekiyor teknopark yönetiminin. O yönetici şirket sadece kiralama hizmeti veriyorsa başarısız bir şirkettir."
İhtisas teknoparkları dönemi başlıyor
Karma teknoparklarla başlayan sürecin, İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ile devam ettiğini belirten Sanayi, Bilim ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yakın zamanda ihtisas teknoparkları döneminin başlayacağını söylüyor. Ergün, "Sadece savunma sanayi konusunda Ar-Ge yapan teknoloji firmalarının olacağı İstanbul Kurtköy'deki teknopark, ihtisas teknoparklarına bir örnek. Gebze'de bilişim firmalarının olduğu teknopark var. Belki yarın sadece tıbbi teknoloji şirketlerinin ya da sadece ilaç geliştiren şirketlerin yer alacağı bir teknopark olacak. Bu yönde talepler de gelmeye başladı" bilgisini veriyor.
[PAGE]
Boğaziçi Teknopark’tan Japonya’ya ulaştı hedefi evrensel bir tasarımcı olmak
Ayşe Ören, Boğaziçi Teknopark'ta alışılmışın aksine bir tasarımcı olarak yer alıyor. Ören'in en büyük hedefi, "Evrensel tasarımcılar grubuna Türkiye'den bir kaynak olarak eklenmek"
Ayşe Ören, Boğaziçi Teknopark'ta kendi adını verdiği şirketle 3 yıldan bu yana dünyanın pek çok noktasına ihracat yapıyor. Ancak tekno kentlerde görmeye alışık olduğumuz sektörlerin dışında bir iş yapıyor. Ören, bir tasarımcı. Mobilyadan, mücevher tasarımına kadar birçok şeyin tasarımını yapıyor.
"Aslında tasarımcıyım ama ilerleyen dönemlerde iç mimaride de var olmak istiyorum" diyen Öner'in teknokentteki yolculuğu 2010 yılında, Sanayi Bakanlığı'nın tekno girişim sermaye desteği ile başlıyor. Şirketi aldığı 100 bin TL'lik devlet desteği ile kurduğunu söyleyen Ören, "O beni bir yıl çok güzel ilerletti. Ondan sonraki bir yıl ise biraz daha yavaş bir hızla ilerledik. Şimdi 500 bin TL'lik destek daha aldık. O da elinizdeki ürünün ticarileşmesi ile yani elinizdeki prototipi ticarileştirmekle ilgili" diyor. Ar-Ge yaparken ticarileşmenin çok mümkün olmadığını söyleyen Ören, "Ticari olmakla Ar-Ge yapmak birbirinden farklı kulvarlar. Sonradan aynı yola giriyorlar ancak ilk yılda şirketler bu bağı sağlayamayabiliyor" yorumunu yapıyor.
Öner'in yaptığı ürünler Japonya'dan, İngiltere'ye kadar pek çok ülkede satılmış. Japonya pazarını çok sevdiğini söyleyen ve "hayal dünyası gibi" yorumunu yapan Ören, "Oradaki mimarlarla anlaşabiliyorum. Büyümemi Japonya ile yapmak isterim" diyerek gelecek planlarından bahsediyor.
"Marka algısı yok, bunu yıkmalıyız"
Ören teknokentlerde olmanın avantajlarını ise şu şekilde sıralıyor: "Bir kere akademik çevrelerle yakınsınız. Yurtdışından sürekli görüştüğümüz şirketler var. Türkiye tasarım konusunda taşeron kalmış. Geçmişte başlayan bu dezavantajın kırılması gerek." Teknokentler için verilen desteklerin eskiye oranla oldukça arttığını söyleyen Ören, "Çünkü girişimcilik çok önemli olmaya başladı. Şirketimizde toplam 3 kişiyiz. Yıl sonunu bu sayı ile kapatırız. Tekno girişim ve arkasından TÜBİTAK destekleri çok güzel bir destekti" diye konuşuyor.
Evrensel tasarımcılardan biri olmayı hedefliyorum
Gelecek için plan yaparken beklentisiz olduğunu vurgulayan Ören, hayatın sürprizlerle dolu olduğunu belirtiyor. "Büyük resimde bir hedefin olmalı. Benim vizyonum ise kendi dilimi yaratmak ve bunu evrenselleştirmeye çalışmak" diyen Ören, şimdiye kadar yaptığı çalışmalarla ilgili olarak ise şu bilgileri veriyor: "Smartable isimli, daha elektronik içeren hareketli mobilyalarımın prototipi bitti. Change diye bir kitaplığım bitti. Paradoks isimli bir sehpam, Armaggan Art and Design Gallery'de satılıyor. Zen Diamonds ile bir mücevher koleksiyonu yaptım. Fuarlar ve yarışmalar da devam ediyor."
Adı: Ayşe Ören
Faaliyet Sektörü: Tasarım
Yatırım miktarı: 600 bin TL
Teşvik aldığı kurum: Sanayi Bakanlığı
Teknokent: Boğaziçi Teknokent
[PAGE]
Dünyanın haberini arşivledi zirvedekilerin hizmetine sundu
Güven Yazılım Teknolojileri, Boğaziçi Teknopark'ta iki ortak tarafından kurulan bir yazılım şirketi. Tam 10 yıllık geçmişi olan bu şirket, sahte nüfus kağıdını tanıyan bir softwareden, döküman yönetimine ve elektronik imzaya kadar pek çok alanda Ar-Ge çalışmaları yapıyor. Ali Güven Ünlüsoy ve Osman Karakuş'un kurduğu şirketin amiral gemisi 'readjournal'. Türkiye'de çıkan tüm gazeteler, bilgisayar ortamına aktarılıyor ve www.readjournal.com adresinden aranan isimle ilgili bugüne kadar yerli ve yabancı basında çıkan tüm haberlere ulaşılıyor. Şirket bu sayede Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün de dikkatini çekiyor ve son 3 yıldır Devlet Enformasyon Sistemi'ni (DES) yönetiyor.
Yarım saatlik sunum workshopa dönüştü
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'ne sunum yapmak için çağrıldıklarında "Yarım saatten fazla vakit ayıramayız" dense de mesai bitimine kadar genel müdürlükte kaldıklarını anlatan şirketin ortaklarından Ali Güven Ünlüsoy, "Canlı olarak readjournal.com'a bağlandık. Sistemde Bülent Arınç'ı aratmamızı istediler. 3-4 saniye sonra yüzlerce makale düştü. Bizim daha önceden ayarladığımızı düşündüler. Bir tane daha bir tane daha derken bizim sunum, workshopa döndü. İkna oldular ve oraya büyük bir satış yaptık" açıklamasını yapıyor.
Başbakan dersine çok iyi çalışıyor
Readjournal için hem Türkiye'deki hem de yurtdışındaki tüm televizyonlar takip ediliyor. Takip edilen yayınlar, yazıya çevriliyor. Vidyo ve yazı birleştirilerek sisteme aktarılıyor. Dünyanın her yerinden gelen haberler, editör sistemi sayesinde elimine ediliyor. Ünlüsoy hayal edilemeyecek bir sistem kurduklarını belirterek, "Başbakan sabah 05.30'da i-pad'inden bunları izliyor. Cumhurbaşkanı da muhteşem kullanıyor. En yoğun kullanan devlet kademesindeki ilk 10. Milletvekillerine ya da müsteşarlara biraz daha düşük seviye ile kullandırılıyor. Başbakan Gaziantep'e gittiğinde yerel gazetelerde dahi onunla ilgili ne konuşulmuş, ne yazılmış hepsinden haberdar oluyor. Çok iyi ders çalışıyor. Nabız yokluyor ve ona göre davranıyor" bilgisini veriyor.
Ünlüsoy kendisini "teknoloji manyağı" olarak tanımlıyor ve teknolojinin 'hava atmak' için kullanılmaması gerektiğinin altını çiziyor: "Yeni bir şey çıkıp da benim bilmediğim yoktur. Amerika'da bir fuara gider, aynı hızla dönerim; uçtuğum süre orada kaldığım süreden daha uzundur. Böyle bir hastalığım var. Teknolojiyi asla israf etmem. Lüzumsuz yere alınan i-phone'a karşıyım. Hava atacaksın benim yanımda hiç durma."
Suudilere twitter projesi hazırlıyor
Yurtdışında şimdilerde Suudi Arabistan hükümeti ile anlaşan şirket, devletin isteğiyle twitter üzerinden bir proje hazırlığı yapıyor. Ünlüsoy her ne kadar "Yüzde yüz hakim olmadığım bir işe girmek beni rahatsız eder. Arapça kullandıkları için biraz soru işareti var aklımda. Mesela çalışanlarımdan biri gittiğinde ben o işi yapabilmeliyim, işe hakim olmalıyım, yoksa hasta olurum" dese de projeyi başarılı bir şekilde sonlandırmaya çalışacaklarını belirtiyor.
Self-service kitap satışı yapacak
Yeni projelerden diğeri ise sanal ortamdan self-service kitap satışı. Ünlüsoy sistemi şu sözlerle anlatıyor: "Bir kitap yazıyorsunuz, www.yaynet.com.tr'ye girip, elektronik satabilirsiniz. Bedava dağıtmak ya da parayla satmak mümkün. Hepsi self-service. 'Apple Store'da senin adına bir yer açılsın mı?' diyoruz. Orada da satmak istersen yüzde 30'unu Apple alıyor. Yayınlanıyor ve satılıyor. Otomotik olarak satıldıkça hesabına da para yatırılmış oluyor. Aynı sistem Amerika'da da başka bir isimle çıkacak."
"Umudumu kestiğim anda 'yeriniz hazır' diye aradılar"
Teknoparka giriş hikayesini anlatan Ünlüsoy sürecin zor olduğunu belirterek, "Uzun bir eleme sürecinden geçiyorsunuz. Teknoparka girmek çok zor. Boğaziçi'ne müracaat ettikten sonra bir süre ses çıkmadı. Ortağıma, 'herhalde bizi almayacaklar' diyip, ümitsizliğe kapıldığım zamanlarda, bir telefon geldi. Anlaşmayı imzalamak için bizi çağırdılar. Ben de 'O anlaşmayı bana gönderin, kafama yatarsa imzalarım' dedim. Telefonda konuştuğum kişi de 'Ali Bey siz ne diyorsunuz? Anlaşma için sıra bekleyen binlerce kişi var' diyince gittik ve imzaladık" dedi.
Adı: Güven Yazılım Teknolojileri
Faaliyet Sektörü: Yazılım
Yatırım miktarı: 1.5 milyon $
Teknokent: Boğaziçi Teknopark