TEPAV: Tedbirler yetersiz kaldı, ihracat pazarı daraldı

Türkiye kriz döneminde ABD, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Kore, Romanya, Çin ve Hindistan karşısında pazar payı kaybetti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

ANKARA - Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), "Türkiye'de ihracatın geliştirilmesi yönünde alınan tedbirlerin büyük ölçüde yetersiz kaldığı ve ihracatın pazar kayıplarına yol açabilecek şekilde daraldığı" değerlendirmesinde bulundu.

TEPAV, Ekonomi Politikaları Analisti Sarp Kalkan ve araştırmacı Ülkem Başdaş tarafından hazırlanan "İhracatın Desteklenmesine Yönelik Türkiye'nin Rakiplerinin Uyguladıkları Kamu Politikaları" başlıklı politika notu yayımladı.

Notta, küresel krizin dünyadaki ticari dengeleri kalıcı etkileme potansiyeline sahip olduğu belirtilerek, egemen devletlerin uygulayacakları kamu politikalarının yakından takibinin büyük önem taşıdığı vurgulandı. Hazırlanan notta, bazı ülkelerin "ihracat performansını etkileme potansiyeline sahip kamu politikalarının" mercek altına alındığı ifade edilerek, "Türkiye'nin rekabetçi olduğu ve en fazla ihracat yaptığı sektörlerde dahi ihracatının AB'nin toplam ithalatından daha hızlı daraldığı gözlenmiştir. Bu dönemde ABD, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Kore, Romanya, Çin ve Hindistan karşısında Türkiye, pazar payı kaybetmiştir" değerlendirmesine yer verildi.

Dünya ticaretindeki hızlı daralmanın pek çok ülkede ihracat desteklerini gündeme getirdiğine işaret edilerek, desteklerin genel olarak "mevcut kredilerin artırılması (veya yeni fonların yaratılması)", "ihracat sigorta mekanizmalarına yönelik tedbirler", "ihracatta vergi iadelerinin artırılması" ve "ticaret engellerinin artırılması" başlıkları altında toplandığı belirtildi, uygulamalar hakkında bilgi verildi.

"Anti damping ve koruma önlemlerinin artacağı tahmin ediliyor"

Sektörlere özel ihracat destekleri anlatılırken, Çin'de gemi sektörüne yönelik yüksek tutarda kredilere dikkat çekildi ve bu sektörün Kore ile Norveç'te de desteklendiği ifade edildi. Notta şunlar kaydedildi:

"Dünya Bankasının Uluslararası Ticaret Departmanının 2009 sunumunda Fransa'nın stratejik sektörlere, Çin'in, Almanya'nın ve Amerika'nın otomotiv sektörlerine verdiği desteklerin, yerli endüstrileri korumak amaçlı politikalar altında sınıflandırıldığı görülmektedir. Ayrıca, Rusya, Ukrayna ve Ekvador hükümetleri tarafından açıklanan tarifelerin artırılmasına da dikkat çekilmiştir. Bunun yanında tarife dışı ticaret engelleri de yaygın olarak uygulanmıştır. Çin, Endonezya ve Hindistan'da çeşitli malların ithalatına ya da ithalat yapıldığı limanlara sınırlamalar getirilmiştir. Üstelik Malezya kendi vatandaşlarının işsiz kalmasını önlemek adına Ocak ayında fabrikalarda, mağazalarda ve restoranlarda yabancı işçi çalıştırılmasını yasaklamıştır. Bunların bir sonucu olarak, anti damping ve korunma önlemlerinin önümüzdeki dönemde artacağı tahmin edilmektedir."

Türkiye'deki ihracat destekleri

Türkiye'nin durumuyla ilgili bilgi verilirken de, son bir yıllık süreçte ihracatın geliştirilmesine yönelik alınan önlemler sıralandı ve tüm bu tedbirlerin "büyük ölçüde yetersiz kaldığı ve Türkiye'nin ihracatının birçok ürün ve ülke grubunda pazar kayıplarına yol açabilecek şekilde daraldığı" kaydedildi. Notta şu tespitlere yer verildi:

"Bu tedbirlerde ya geç kalınmıştır ya da sorunun teşhis ve tedavisinde gerekli olan etkinliğe ulaşılamamıştır. Bu nedenle Türkiye'nin ihracatçılarına sağladığı destekler sadece gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında değil, ABD, Fransa, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde alınan tedbirlerin yanında da sönük kalmaktadır. Örneğin, Türkiye'de ihracat sigorta mekanizmasının kullanımının, krizin de sonucu olarak 2009'da artacağı beklentisi ifade edilse de mevcut mekanizmanın iyileştirilmesi konusunda 2009 yılında yapılan bir değişiklik bulunmamaktadır. Sigorta kapsamındaki ülkeler ve primler halen 2008 başındaki genişletilmiş haliyle yürürlüktedir."

Dünyada uygulanan başarılı örneklerin derinlemesine incelenmesi gerektiği vurgulanan notta, "Bu dönemde Dünya Ticaret Örgütü nezdindeki anti-damping soruşturmaları sayısının hızla artması, kamu politikalarının egemen devletler tarafından kendi şirketlerinin lehine kullanıldığını göstermektedir. Soruşturma sayılarındaki artış hızının gelişmiş ülkelerde gelişmekte olan ülkelerden daha fazla olması da ilgi çekici bir diğer noktadır" denildi.