Trakya'yı 'Napa Vadisi' yapıp 50 çiftlik satacak

Kırklareli'nde aldığı 2 bin dönüm arazide önce üzüm bağları kurup şarap üreten Zeynep Şallıel, sonra agroturizm yaptığı bir otel açtı. Yeni projesi ise arazisinde 7'şer dönümlük 50 çiftlik kurup satmak...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kırklareli'nde 2 bin dönümlük bir arazide bir kadın girişimcinin hayalleri yükseliyor. Zeynep Arca Şallıel, 2006 yılında Kırklareli'nde önce bir şarap bağı kurdu ve Arcadia şaraplarını üretmeye başladı. Daha sonra arazide Bakucha Vineyard Hotel'i kuran Şallıel, kurduğu bostan, oluşturduğu meyve bahçeleri ile bölgeyi yıl be yıl bir vaha çevirdi. Sürdürülebilir tarım ve agroturizm yapan Şallıel'in yeni projesi ise arazide 50 çiftlik kurup bunları satmak. Projeler tamam, fiyatlandırmanın birkaç ay içinde sonuçlandırılması planlanıyor.

KAGİDER'den "Bölgesinde fark yaratan kadın girişimci" ödülü alan Bakucha Vineyard Hotel & Spa ve Arcadia Bağları’nın Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Arca Şallıel, geleceğin agroturizmde olduğuna inanıyor. Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) ve Garanti Bankası işbirliği ile gerçekleştirilen “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” yarışmasında “Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci” ödülünü kazanan Şallıel, Trakya'nın Kalifornia'daki Napa Vadisi'ne dönüşebileceğini düşünüyor. Bu yolda cesur adımlar atıyor. Şallıel'in hikayesi tam 10 yıl önce başlıyor. 2002 yılında çıkan yasa ile 1 milyon şişenin altında üretime serbesti gelince, aileden turizmci Şallıel şarap üretimine girmeye karar veriyor. Önce bu işin eğitimini alıyor, dünyada şarap üretilen ve agroturizm yapılan merkezleri yerinde inceliyor. Sonrası yatırım için yer arayışı...

Bağ manzaralı arazi fiyatları uçtu

Şallılel o günleri şöyle anlatıyor: "2003' yılında yer arama süreci başladı. Kırklarleli'nde karar kıldık. Sonra bir baktık ki milattan önce 5000'den Balkan Savaşları'na kadar burası şarap üretilen topraklarmış. Savaş sırasında üretim durmuş sonrasında ise bir daha başlamamış. 2004'te arazi almaya başladık, parça parça 2 bin dönüm. Bizden sonra arazi fiyatları çıdırdı orada. Hatta şimdi bana satmaya çalışıyorlar o fiyata, çok gülüyorum. Bir emlakçı aradı, 'Fransızların bağının karşısında şahane bir arazi var abla' diye. Neredeymiş Fransızların bağı dedim, baktım bizim bağı tarif ediyor." Şallıer'in yaptığı yatırım o bölgede peyzajı değiştirmiş. Mazotunu karşılamayan, dikilmemeye başlanmış bir arazide tarım yapmaya başlamış. "Yol yaptık. Elektrik götürdük. Bunlar çok zordu. Sonra otelin açılması sırasında Özel İdare yol makineleri tedarikinde yardımcı oldu. Yolu yine biz yaptık. Bizden sonra o yolun üzerinde bir meyve çiftliği, bir de hayvan çiftliği kuruldu, altyapı olunca..."

Şallıel, şarap üretimi ve agroturizm için aradığı yeri alıyor, sonrasında ise işin uzmanını buluyor. "Yurtdışından bir uzmanla anlaştım. Bir yıl peşinden koştum, dünyada üzüm adaptasyonu konusunda 5 isimden biri Prof. Alan Carbonneau... Bu projeye çok katkısı var. Başlangıçta bizim zaten hedefimiz Teroir şarabı yapmaktı, yani manüpile edilmemiş, o topraklarda yetiştiği için o lezzete haiz bir şarap üretmekti. Alan sayesinde bunu başardık. Bağda şu an 11 çeşit üzümümüz var. Şaraplarımızda kullandığımız tüm üzümü kendimiz üretiyoruz."

28 odalı otelde mutlak sessizlik ve agroturizm...

Arcadia 2 bin dönümlük bir yerleşke. Şarap üretimi işin bir parçası. Projenin ikinci ayağı olarak bir otel kurulmuş. 28 odalı, agroturizm yapılan bir otel bu. Arazide bir bostan ve koruluk var. Küçük vadiler, tepeler olan bir bölge. Kıraç bir toprak. Üzüm ve meyve ağacı için uygun. Korular tamamen muhafaza edilmiş ve içinde yürüyüş yolları yapılmış. Yabani orkideler, kekikler... Sürdürülebilir tarım prensipleri uyguladıklarını anlatıyor Şallıer. "Tek bir ürünü geniş bir alana yaydığınızda etrafta başka bir ürün yoksa bir ekosistem oturtmanız daha zor oluyor. Halbuki bir parsel meşelik, bir parsel bağ, bir parsel bostan olduğunda faydalı böceklerin kışlama alanı oluyor ağaçlıklar. Bir hastalık geldiğinde önleyici ilaçlama yapmadığınız için çok büyük alanda yayılması engellenebiliyor."

Yerleşkede meyva bahçeleri de artmaya başlamış. 10 dönüm kiraz bahçesi, 200 dönüm armut bahçesi olmuş. "Bu yıl ilk armut hasadımızı yaptık. Bostanımız da iyice gelişti" diyor Şallıel. Otele gelenler bu bostanın ürünlerini tüketiyor. Hafta sonları çok dolu olduklarını anlatıyor Şallıel, hafta içleri de şirketler toplantıları için kullanmaya başlamış burayı. "En yakın köye 4 kilometre, her şeyden çok kopuk olduğunuz için gerçek bir konsantrasyon yaşanabilecek, mutlak sessizlikle uyuduğunuz bir yer" diye anlatıyor oteli Şallıel.

Napa'nın geliri 2 milyar dolar, bizde büyük potansiyel var

Ona göre gelecek agroturizme doğru gidiyor. "Kaliforniya'da yer alan Napa Vadisi, Beyoğlu ilçesi kadar yoktur. Direkt turizm gelirleri şu an yıllık 2 milyar dolar. İnanılmaz bir değer bu" diye anlatıyor. Napa'yı farklılaştıran; agroturizm. Şallıel heyacanla devam ediyor: "Napa dediğim zaman herkes biliyor, küçücük bir kırsal bölgenin marka haline gelmesi bu. Bizde bunu yapabilecek o kadar çok bölge var ki. Mass turizm düşüş trendinde tüm dünyada. İnsanlar artık kişiselleşmiş, butik tecrübeler yaşamak istiyor. Üst gelir gurubu daha sukunet içinde yerleri tercih ediyor." Zeynep Arca Şallıel, bu yıl projenin üçüncü ayağını başlatmış. Yerleşkenin içinde 7 ila 20 dönüm arazi içinde bir çiftlik evinin bulunduğu 50 çiftlik için proje çizimi başlamış. "Toprağa ayağım bassın, ekip biçeyim diyen şehirli insanlar için benim kadar büyük zorluklar yaşamadan bunu gerçekleştirebilecekleri bir yer hayal ettik" diyor. Bu çiftliklerin bağları, meyve bahçeleri olacak. Fiyatlandırma henüz yapılmamış. Ancak tek başına yapılacağından daha uygun fiyatlı olacağını belirtiyor Şallıel. "Proje, tek başına bunu yapsanız yaşayabileceğiniz yalnızlık sorunu da ortadan kaldırıyor. Yerleşkedeki oteliyle sosyal bir ortam sağlanacak. Bu çiftlikleri alanlar ürettikleri mahsülü isterlerse bizim ortak satış sistemimize de dahil edebilecekler. "

12 milyon dolarlık yatırım, peki ne kadar kârlı?

Şallıel'e yaptığı işin ne kadar kârlı olduğunu sorduk. "Ekonomik ve ekolojik sürdürülebilirliği birlikte düşünmek gerekse de bu, bugün yapılabilecek en karlı iş mi, değil" yanıtını verdi. Ama sürdürülebilir olması da çok mümkün bir iş. "Bir şeyi başlatıyor olmak her zaman daha verimsiz. Geleceğe dair bir şeyin içinde olmak kısa vadede daha verimsiz görünse de orta vadede daha verimli olacak diye düşünüyorum. 12 milyon doları biraz aşmış bir yatırım bu. Bizden sonra bölgede birkaç şarap üreticisi daha bulunduğumuz bölgede üretime başladı. Keşke her köyde irili ufaklı böyle yerler olsa ve bölge insanların ayağının alıştığı bir destinasyon haline gelsin."

Hedef yüzde 50 ihracat

"Yıllık şarap üretim kapasitemiz 100 ila 120 bin şişe arası. Bu şişelerin henüz yüzde 10'u ihraç ediliyor. Benim hedefim bu oranı yüzde 50'ye çıkarılması. Biz ilk ihracata başladık, bize 'Şaraplarınız çok güzel ama biz bunu hangi kategoriye koyacağız' dediler. Baktık ki Türk şarabının hep birlikte bir noktaya gelmesi gerekiyor, Turkish Vine Alliance'ı kurduk. Bu yıl ikinci senemiz, şimdiden İngiltere'de ulaşmakta zorluk çektiğimiz büyük ithalatçılar her tadım sezonu bizi aramaya başladılar. Grupta tüm markaların İngiltere'ye satışı var bugün. Üst kalitenin en hızlı büyüdüğü trend setter bir pazar olduğu için İngiltere'ye odaklanmayı seçtik."

Yunanistan'da restoranlar agroturizm sayesinde ucuz

"Herkes 'Yunanistan'a gittik, yemekler çok iyiydi, fiyatlar çok uygundu' diye konuşuyor ya, bunun nedeni orada her köyde yemek yiyecek düzgün bir restoran bulabiliyor olmanız. Sınırı geçer geçmez, Bulgaristan'da Yunanistan'da sadece üzüm ve şarapla değil, yerel tarım ürünleri ile gastronomik zenginlik içeren bir turizm yaratıldığını görüyorsunuz.Türkiye'de belirli yerlerde bir lokanta bulabiliyorsunuz, hep aynı yere gidiliyor ve orası yerel gastronomik özelliğini kaybediyor. Yunanistan'da ise her köyde böyle özel restoranlar var, yerel ürün kullanıyor, gerçek gıdaya erişim sağlanıyor. Bizim köyde çocukluğumuzun o kocaman domatesleri yetişiyor ve orada yenilebiliyor. Ama kabuğu çok ince olduğu için kolay saklayamıyor, büyük şehire gönderemiyorsunuz. Ona göre bir lezzeti rahiası var. Ben o domatesi isteyenlere tattırabiliyorum restoranımda."

Şaraba tanıtım yasağı er veya geç dünya standardına çekilecek

Zeynep Arca Şallıel, son dönem yapılan tüm yatırımlar gibi, şarap üretim serbestisi çıkan 2002 yılında bu işe girmeye karar vermiş. Yatırıma karar verdikten sonra şarabın şişeye girmesi için gereken süre 10 yıl. Bu 10 yılın ardından 2013'te sektöre büyük darbe vuran alkol tanıtım yasakları geliyor... Şallıel, bu duruma toprakla çalışmanın getirdiği bir iyimserlikle bakıyor. "Orada bir düzeltme olacağı beklentisi içindeyim; orta veya uzun vadede bu olacak" diyor. Nasıl bir düzetme? Yanıtlıyor: "Ben doğru yapılan her şeyin yolunu bulacağına inanıyorum. Biz şu anda ürünlerimizle dünyada kendimizden söz ettirmeye başlayabildiysek burada bir denge noktasının bulunacağını düşünüyorum. Şu anda uçlardaki sallantıyı yaşıyoruz. Reşit tüketicinin bilgi alma hakkını geri vermek gerekiyor. Reklam ve bilgi vermenin arasındaki çizginin çekilmesi gerekiyor. İnternet satışına izin verilmesi gerekiyor. TC kimlik numarasını vererek yaş sınırı kontrol edilebilir. Bunun dünya startdartlarında bir hale geleceğine inanıyorum ben." Şallıel'in umudu hayran bırakacak kadar içten. Umudun kaynağını doğadan bulduğunu anlatıyor: "Bu işi yaparken öyle çok şey öğrendim ki. Yaptığınız iş ve onu yaparken birlikte zaman geçirdiğiniz insanlar ve ortam sizi çok değiştiriyor. Bir dolu yağdı, biz 2014'te bütün ürünümüzü kaybettik. Tarım yaptığınızda bunu öğrenirsiniz. Şehirli insan kendini herşeye hakim hisseder, planlar yapar. Ama toprakla çalışınca olayları akışına bırakmayı öğreniyorsunuz. Ne olursa olsun her şeyin akışına girdiğini öğreniyorsunuz. Her şeyin bir döngüsü var ve her şey o döngünün parçası. Doğada çalışınca felsefeniz de umudunuz da bu yönde şekillenmeye başlıyor. Er ve geç güneş açacak, ürün filizlenecek."