”Türk bankacılık sistemi farklı bir konumda”

BDDK Başkanı Bilgin, Türk bankacılık sisteminin dünyanın isim yapmış bir çok bankasına göre çok farklı bir konumda bulunduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İZMİR - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Türk bankacılık sisteminin bugün dünyanın isim yapmış bir çok bankasına ve geçmişe göre çok farklı bir konumda bulunduğunu, bununla gurur duyduğunu söyledi.

Bilgin, ''Şu anda, dünyanın anlı şanlı zamanında, New York'ta ya da Londra'daki merkezlerinden randevu alamadığımız bankaların rasyoları yüzde 6'ya inmiştir. Ama bizim sitemimizin kasım sonu itibariyle ortalama sermaye yeterlilik rasyosu, yüzde 17,5'tir'' dedi.

Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen ''Bankacılık Sektörü Penceresinden 2009 Yılı'' konulu toplantıda sunum yapan BDDK Başkanı Bilgin, küresel krizi ve Türk bankacılık sisteminin durumunu değerlendirdi.

Küresel krizin gelinen noktasında, ABD ve Avrupa açısından farklılıklarının ortaya çıkmaya başladığını, karar almadaki dağınıklığı nedeniyle Avrupa'da kriz etkilerinin, ABD'ye göre gecikmeli ortaya çıkacağını anlatan Bilgin, bu durumun, Türkiye'yi de en büyük ticari partnerinin Avrupa olması dolayısıyla etkileyeceğini ifade etti.

Bilgin, bugün için küresel krizde Türkiye'nin en büyük sorununun, Avrupa'daki ''genç portföy yöneticileri'' ve bunların Türkiye'yi, Ukrayna, Macaristan gibi ülkelerle ele alması olduğunu vurguladı.

Türk finans sisteminin yüzde 80'ini bankaların oluşturduğuna işaret eden Bilgin, Türk bankacılık sisteminin 2008 yılı kasım ayı itibariyle 720 milyar TL büyüklüğe eriştiğini, kişisel olarak bunun yıl sonu itibariyle 750 milyar TL'yi geçmesini beklediğini belirterek, şöyle konuştu:

''2008'de bankacılık sistemimiz, ocak başından kasım sonuna kadar yüzde 25 büyümüştür. Aralık sonu itibariyle kredilerimiz 373 milyar TL'dir. 2007 sonu itibariyle karşılaştırdığımız zaman, kredilerimiz yüzde 31 artmış. Bankacılık sisteminde karımız kasım sonu itibariyle 12 milyar TL'dir. Geçen yıl bu 15 milyardı, bu yıl sonu itibariyle de 15 milyarı yakalayamazsak bile 14 milyar TL kar elde etmeyi bekliyoruz.''

"Bankacılık sistemi 2001'den sonra büyük değişim gösterdi"

Türk bankacılık sisteminin 2001 yılından sonra büyük değişim gösterdiğini, bu değişimin en önemli unsurunun kredilerde yaşandığını ifade eden Bilgin, 2001'de yüzde 25-30 seviyelerinde olan mevduatın krediye dönüşümü oranının 2008 aralık sonu itibariyle yüzde 84 olduğuna işaret etti.

Bilgin, kullandırılan bu kredilerin üçte birinin bireysel, üçte ikisinin KOBİ ve kurumsal krediler olduğuna, ayrıca takipteki kredi oranının yüzde 3,5 olduğuna dikkati çekti.

Bankaların sağlıklı bir yapıya sahip olup olmadığına bakılırken en önemli, hatta bir bankanın fona devredilmesinde temel teşkil eden rasyonun, o bankanın sermaye yeterlilik rasyosu olduğuna işaret eden BDDK Başkanı Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Dünyada sermaye yeterlilik hedef rasyosu yüzde 8'dir. Şu anda, dünyanın anlı şanlı, zamanında New York'ta ya da Londra'daki merkezlerinden randevu alamadığımız bankaların rasyoları yüzde 6'ya inmiştir. Ama bizim sitemimizin kasım sonu itibariyle ortalama sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 17,5'tur. Elbette ki, bu ileride biraz azalacaktır, ama bu rasyonun seviyesi bile gurur vericidir ve tahminim bu aralık sonunda da çok fazla değişmeyecektir. Aralık sonu da dahil olmak üzere sistemde 49 oyuncumuzun hiç birinin sermaye yeterlilik rasyosu, çok samimiyetle söylüyorum, yüzde 12'nin altında değildir. Ayrıca bizdeki sermaye yapısında çok farklı bir kalem var, bu paranın hemen hemen hepsi birinci sınıf sermayedir. Batıdaki gibi ikinci, üçüncü sınıf sermaye değildir. Bu da ayrı bir kalite oluşturuyor.''

"Risklerimizi biliyoruz"

Tevfik Bilgin, tüm bu olumlu tablolara rağmen Türkiye'nin ve bankacılık sisteminin dünyadan bağışık düşünülemeyeceğini belirtti. Talebin, ihracatın düştüğü, büyümenin yavaşladığı bir ortamda ilk etkilenecek sektörlerden birinin de bankacılık sektörü olduğunu ifade eden Bilgin, şöyle devam etti:

''Bunu kabul etmeliyiz. Bunu kabul etmemiz, alacağımız tedbirler anlamında çok önemlidir. Çeşitli risklerimiz var, ki bunları da biliyoruz. Zaten bankacılık da risk alma sanatıdır. Bankacılıkta bir çok risk vardır. Likidite, kredi, ülke, kur, faiz, mevduat ve bugünlere özgü fısıltı riski. Ama, bu dönemde en önemli risk, kredi riskidir. Kredi riski üzerinde hassasiyetle durmamız lazım. Önümüzdeki dönemde, özellikle reel sektördeki bir kısım kredilerin, bankacılık sektöründe bir takım sorunlar yaşandığını, yaşayacağını göreceğiz. Ama biz, 94'ten 97'den 2000 kasım-aralıktan, 2001 şubatından farklı bir dönemdeyiz. Bunu gururla söylüyorum. Gerçekten farklı bir dönemdeyiz. 4 aydır analistler test ediyor, hala bir şey bulamadı. İnşallah böyle de devam edecek.''

Bankalara uyarı

Dünyada yaklaşık 1,5 yıldır etkileri görülmeye başlanan krizin, 15 Eylül 2008 tarihinde Lehman Brodhers'in iflası ile boyut değiştirdiğini ve asıl krizin de bu tarihte baş göstermeye başladığını anlatan Bilgin, Türkiye'de de bankacılık sistemine eleştirilerin bu tarihten itibaren artamaya başladığını söyledi.

Bilgin, bu dönemle birlikte ''bankaların çekleri vadesinden önce işleme koyduğu, kredileri geri çağırdığı'' gibi şikayetlerin gelmeye başladığını anımsattı.

BDDK olarak genel bazda, özel koşullar oluşmadığı sürece, mevzuatta çekler için vade söz konusu olmamasına rağmen, vadesi gelmemiş çeklerin süresinden önce işleme konulmasını, vadesi gelmeden kredilerin geri çağrılmasını ya da kredi küçültmeyi, teminatları yükseltmeyi etik bulmadıklarını kaydeden Bilgin, şunları söyledi:

''Şunun için etik bulmuyoruz; Bu dönemden hep beraber geçeceğiz. Reel sektör ve finans sektörü olarak, bu dönem geçtikten sonra unutulmasın ki, güneşli günler de var. Bu garipliklerde bulunan bankalarımız, hem kurumumuz tarafından, ayrıca hem ilgili firmalar tarafından muhtemelen not edilmektedir, biz not ediyoruz. Çok sesimizi çıkarmıyoruz ama kimsenin bizim reel sektörümüzü sebepsiz yere rahatsız etmeye hakkı yoktur. Genel olarak konuşuyorum; Eğer bankanın özel koşulu varsa elbette ki değerlendirecek ama Batıdaki ya da İstanbul'daki merkezinden talimatla bu işleri yapan bankacılarımız varsa bunların, güneşli günlerin de olduğunu bilmesi lazım.''

Tevfik Bilgin, geleceğe dönük olarak yaptığı değerlendirmede de Merkez Bankası faiz oranları ile banka faiz oranları arasındaki farkın giderek azalacağına inandığını söyledi. Bu farkın piyasadaki tansiyonu ifade ettiğini dile getiren Bilgin, bu tansiyon düştükçe normalleşmenin de daha hızlı olacağını belirtti.

Küresel krizin en önemli etkisinin, tüm dünyada finansal sistem mimarisinin yeniden şekillenmesinde yaşanacağını anlatan Bilgin, finansal sisteme küresel olarak çok daha sert bir denetim getirileceğini sözlerine ekledi.