“Türkiye bölgesel enerji dinamiklerinin merkezi”

Carlos Pascual, “Bugün enerji talebinin büyük bölümü OECD üyesi olmayan ülkelerden geliyor. Bu ülkeler, fiyatlarının belirlenmesinde önemli rol üstlenecekler” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi geçtiğimiz hafta İstanbul'da düzenlendi. Zirvede en son politik ve ticari eğilimlerin yanı sıra, doğuda Orta Asya'dan, batıda Orta Avrupa ve Doğu Akdeniz'e uzanan bölgedeki olanaklar gündeme taşındı. Zirvenin konuklarından birisi ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İşleri Koordinatörü ve Özel Temsilcisi Carlos Pascual'dı. DÜNYA'ya özel açıklamada bulunan Caslos Pascual'a ABD'nin kaya gazı devriminin küresel enerji haritasını ve petrol fiyatlarını nasıl etkileyeceğini; Türkiye'nin Irak ve İran'la enerji ilişkilerini ABD'nin nasıl değerlendirdiğini; başta yenilenebilir enerjiler olmak üzere ABD'nin Türkiye'ye yönelik enerji yatırımı planlarını sorduk. Carlos Pascual'ın yorumları şöyle:

> ABD'de doğalgaz fiyatları Avrupa'daki fiyatların üçte birine denk geliyor. Bunun temel nedeni ABD'de yaşanan kaya gazı devrimi. Bu devrim küresel enerji haritasını ve petrol fiyatlarını nasıl etkileyecek?

ABD’de teknoloji, inovasyon ve girişimcilik sayesinde gerçek bir devrim oldu. ABD gaz arzını son beş yıl içinde yüzde 25 oranında artırdı. Bu da ABD’nin gaz ithalatını büyük oranda düşürdü. Bu gelişmenin etkisini uluslararası piyasalarda görüyoruz. ABD’nin almadığı gaz, farklı pazarlara yönelmeye başladı. Özellikle de Avrupa’ya. Bu yüzden Avrupa pazarlarında daha önce görülmemiş bir rekabet başladı. Avrupa’da çok sayıda kontrat yeninden müzakere edildi. ABD’de doğal gaz fiyatı 3.5 dolarken, bu oran Avrupa’da 9-10 dolar, Asya’da ise 15-20 dolar arasında. Bu durum sadece ABD gaz arzı ile ilgili değil. Bugün uluslararası pazarlara Avustralya, Mozambik, Cezayir, Norveş ve İsrail’den gaz giriyor. Daha fazla gaz demek, gazın daha rekabetçi olmasını sağlıyor. En büyük bilinmeyen ise Çin ve Rusya’da ne olacağı. Bu gelişmeler küresel gaz arzının yeniden şekillenmesine yol açabilecek.  ABD bu konuda ilk harekete geçen ülke oldu; ama diğer ülkelerdeki gelişmeleri de yakından izlemek gerekiyor. Gaz ve petrolün küresel bir ürün olduğunu ve dünya genelinde olup bitenler fiyatlarda etki yaratacaktır. 

> Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Türkiye’nin siyasi sınırları sabittir ama enerji sınırları genişleyecek” dedi ve Türkiye’nin Kuzey Irak petrolü ile ilgilendiğini söyledi. Irak petrolü konusunda ABD’nin yaklaşımı nedir?

  Irak, topraklarındaki kaynaklar açısından çok şanslı bir ülke. Ülkenin hem kuzeyinde, hem de güneyinde çok önemli petrol ve gaz kaynakları var. ABD’de hem Irak’ın hem de bölgenin faydalanabileceği bir stratejiye odaklanıyor. Bu strateji, petrol ve gazın uluslararası pazarlara ihracatını kolaylaştırmayı ve bu sayede hem Irak devletinin, hem de Irak halkının bundan faydalanmasını hedefliyor. Petrol konusunda Türkiye ve Irak arasında  güçlü bir ilişki süregeliyor. Öte yandan Kürdistan bölgesinde çok önemli rezervler var ve bir çok şirketin yatırımlarla petrol üretimi artıyor. ABD'nin stratejisi bölgedeki ülkeler arasında dialoğu desteklemek. Bu ilişkilerin gelişmesi herkes için kazan-kazan durumu yaratacak. Türkiye ve Irak arasındaki ticari ilişkiler, uzun vadeli ilişkiler için de son derece yapıcı olacak. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da gündeme getirdiği gibi, Irak Türkiye’ye ihracat için; Türkiye’nin de Irak’a petrol arzı için ihtiyacı var. Her iki taraf da bu ihtiyacı gayet iyi anladı. Bundan sonra ki en kritiz konu, bu gelişmeleri kontrata dönüştürmek. Son dönemde Irak ve Türkiye arasında önemli siyasi gelişmeler yaşandı. 

Dışişleri bakanları karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdiler. ABD olarak, bu sürecin son derece olumlu sonuçlar vereceğini düşünüyoruz. Biz, destekleyici taraf olarak buradayız. Ama asıl oyuncular, bu topraklara sahip olanlar. Bizim önerimiz kilit tarafların biraraya gelmesi.

> Türkiye, enerjisinin yüzde 30’unu yenilenebilir enerjiden elde etmeyi hedefliyor. Bu 40 milyar dolar yatırım anlamına geliyor. Bu fırsat ABD için ne ifade ediyor?

 Enerji Bakanı Taner Yıldız vizyon sahibi bir insan. Türkiye’nin yenilenebilir enerjilere yatırım kararı çok önemli bir karar. Sadece enerji üretimi değil, yenilenebilir enerji teknolojileri üretimi açısından da son derece önemli fırsatlar söz konusu. Türkiye’nin rüzgar, solar, jeotermal alanlarında büyük potansiyeli var. Bu alana, enerji verimliliği yatırımlarını da dahil etmek gerekir.. Her iki taraf da, başarının özel sektör yatırımına bağlı olduğunu biliyor. Yatırım seviyeleri o kadar yüksek ki, hükümetler masaya bu kadar büyük nakitler getiremezler. En büyük zorluk ise, özel sektörün güvenle yatırım yapabileceği iş şartlarını oluşturmak. Dolayısıyla hükümetlerin yenilenebilir enerji politikalarını ne yönde belirleyeceği çok önemli.  özel sektör-kamu ortaklıklarının nasıl kleri çok önemli. ABD ve Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımlarını kolaylaştıracak politikalar ve uygulamalar açısından önemli işbirliklerine imza atabilirler. 

> ABD yaptırımlarına rağmen, Türkiye İran’ın en önemli gaz müşterilerinden birisi. Son gelişmeler sonucunda, nükleer sorununun çözülmesi, İran gazının uluslararası piyasalara girmesi anlamına gelir mi?  

ABD’nin İran’ın nükleer geliştirmesi konusundaki tavrı son derece net ve açık. Son gelişmeler doğrultusunda, nükleer konusuna diplomatik bir çözüm bulunacağına inanıyoruz. Uluslararası kamuoyu, İran’ın nükleer programının, nükleer silah programı olmadığı konusunda güven duyacak. Yaptırımlar, diplomatik ve ekonomik bir araç olarak değerlendirildi. Hedef, diplomatik diyalogla diplomatik bir sonuca ulaşmak adına baskı yaratmaktı. Bunlar zor konular. Güven oluşturmaya devam etmek gerekiyor. Bir taraf hareket, kararlılık ve şeffaflık isyor. Diğer taraf da müzakereleri kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Diplomatik baskının, somut sonuçlar alınana kadar korunması gerekiyor.

> Arap Baharı ve sonrası; Çin’deki ekonomik değişimler gibi farklı gelişmeler dikkate alındığında, küresel enerjide öne çıkacak trendler neler olacak sizce?

Küresel enerji haritası son derece dinamik bir yapı kazandı. Bugün enerji talebinin büyük bölümü OECD üyesi olmayan ülkelerden geliyor. Bir zamanlar enerji talebinin yüzde 75’i OECD ülkelerine aitti. 2012’de OECD üyesi olmayan ülkeler ilk kez daha fazla enerji tükettiler. Bu oran artmaya devam edecek. Dolayısıyla Çin ve Hindistan’ın ilk sırada geldiği bu ülkeler, enerji, özellikle de petrol fiyatlarının belirlenmesinde önemli rol üstlenecekler. Uluslararası toplum, bu ülkelerin enerji ihtiyaçlarının ne yönde gelişeceğini anlamaya çalışıyor, çünkü enerji dinamiklerini onların kararları belirleyecek. Sorulması gereken soru ise, bu değişime nasıl uyum sağlanacağı ve değişimin nasıl yönetileceği. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen ve Taner Yıldız’ın başkanlık yaptığı Uluslararası Enerji Ajansı Bakanlar Toplantısı’nda, Endonezya, Çin, Rusya, Hindistan gibi OECD üyesi olmayan ülkelerin bir topluluk altında bir araya gelmesi ve bu topluluğun OECD ülkeleri ile yeni bir anlaşma sistemi oluşturması tartışıldı.

Bugün enerji talebinin büyük bölümü Asya kaynaklı. Asya’da tüketimin gitgide kömüre yönlendiğini görüyoruz. Asya’da pazarlar nasıl şekilleniyor? Hangi yakıtlar daha rekebetçi olacak? Yarının yakıtları neler olacak? gibi konular gündemde. Bir diğer konu ise küresel ısınma. Önümüzdeki senelerde enerji politikaları ve yatırımlarını bu konular belirleyecek. 

Bu konularda ilginizi çekebilir