”Türkiye'nin dış finansman kanalı beklediğimiz kadar kurumadı”

Dünya Bankası Baş Ekonomisti Thomas, Türkiye'de krizle birlikte ihracatın "çöktüğünü" belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İZMİR - Dünya Bankası Türkiye Baş Ekonomisti Mark Thomas "Türkiye'nin dış finansman kanalı beklediğimiz kadar kurumadı" dedi.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve Dünya Bankası işbirliğinde, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda (EBSO) "Küresel Kriz ve Türkiye'ye Etkileri" konulu panel düzenlendi.

Panelin konuşmacılarından Dünya Bankası Türkiye Baş Ekonomisti Thomas, krizin ilk zamanlarında, Türkiye'nin çok fazla etkileneceğini beklemediklerini, bunda Türkiye'de 2008 yılına kadar çok sayıda yatırımın gelmesiyle oluşan kapasite birikiminin etkili olduğunu kaydetti.

Thomas, Türkiye ekonomisinde krizden önce bir yavaşlama olduğunu, 2003 yılında başlayan büyümenin 2006 ve 2007 yılından sonra görülmediğini ifade ederek, krizle birlikte ihracatın "çöktüğünü" belirtti. Türkiye'de ihracatın krizden bu kadar etkilenmesinin kendilerini şaşırttığını kaydeden Thomas, şöyle devam etti:

"İhracatın Türkiye'de bu kadar düşmesinin nedenleri, dünya ticaret finansmanının kuruması, Türkiye'nin çeşitli pazarlara sahip olmasına rağmen ticaret akışının tüm pazarları olumsuz etkilemesi, ekonominin zaten yavaşlamaya başlaması, daha önce temkinli ve iyi düzenlemeler yapılan finans sektörünün geri çekilmesi, 2009 ve 2010 yılına ait şüphelerdir. Öte yandan Türkiye'nin dış finansman kanalı beklediğimiz kadar kurumadı. Türkiye'nin sahip olduğu avantajlar var. Türk şirketlerin yerli ve yabancı bankalarla olan iyi ilişkileri, kur oranlarının tahmin edilebilmesi ve yatırım açısından hala cazip yerlerin olması önemli faktörlerden. Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye ekonomisinde ciddi bir gerilemenin yaşandığını göz ardı edemeyiz."

"İşsizlik rakamları çok kötü"

Bugün açıklanan işsizlik rakamlarını "çok kötü" olarak niteleyen Thomas, krize çözüm aranırken 3 şeyin göz önünde tutulması gerektiğini ifade etti. Thomas "Mutlaka yatırımcı güveni oluşturulmalı. İstihdam boyutu düşünülmeli. 2001'deki krizde istihdam bu kadar kötü etkilenmemişti. Türkiye'de genç ve dinamik bir iş gücü var, bu göz önünde tutulmalı. 3. boyut ise yavaşlamanın toplum içindeki en kırılgan olan kesimler üzerindeki etkileri azaltılmalı" diye konuştu.

TEPAV Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsü Direktörü Fatih Özatay da krizin Türkiye'yi dış kredi kanalı, iç kredi kanalı, dış ticaret kanalı ve ekonomiye duyulan güven olmak üzere 4 kanaldan etkilediğini belirterek, hükümetin IMF ile anlaşması gerektiğini söyledi. IMF ile anlaşmanın tek başına yeterli olmayacağını ifade eden Özatay, şunları kaydetti:

"Tıkanan iç ve dış kredi kanalları çalıştırılmalı. Bankaların dış borç ödemeleri için kaynak aktarılmalı. Kredi garanti fonu uygulanmalı. Dış talebi artırmak için harcama eğilimi en yüksek olan işsizlere, emeklilere destek verilmeli. Bu önlemler alındığında 2009'da ekonomideki küçülme yüzde 3,5 olur. İşsizlik oranı yüzde 16 bekleniyordu, bunun üzerine çıkılacağı görülüyor. 2010 yılı tahmini yapılabilmesi için ise küresel mali krizin ve ihracatın nasıl gelişeceğini görmemiz gerekir."

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise kriz ortamında reel sektörde yaşanan daralmaya rağmen bankaların bilanço karlarını artırdığını belirtti. Yorgancılar "Bankalar ellerindeki finansmanı sanayiciye vermek yerine kendi aralarında gecelik faizle yüzde 12-13 oranında değerlendirmeyi tercih ediyor. Bu durumda sanayicinin paraya ulaşmasında sıkıntı yaratıyor. Türkiye, ekonomik hedeflerine reel sektörün üretimi, yatırımı ve ihracatı yoluyla ulaşır" dedi.