Yeşil gezegen için haklı savaş

Yeşil gezegen için haklı savaş

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KÜRESEL BAKIŞLAR Bütün insanlar için barış ve güvenliğin temel taşı, sürdürülebilir kalkınmaya bağlı ekonomik ve sosyal güvenliktir. Dünyamız sıklıkla, bir krizden diğerine yalpalayarak ilerliyormuş gibi görünüyor: Ortadoğu'da şiddet, Afrika'da ölümcül hastalıklar, bütün dünyada yükselen gıda, yakıt fiyatları ve iklim değişikliği tehlikesi. İnsanların, üst üste gelen şoklarla hırpalanıp dünya sorunlarının çözülemeyecek kadar zorlu olduğunu düşünerek kötümserleşmeleri olağandır. Yardım elimizi çeker, dünyadan uzaklaşır ve kendi bahçemizle uğraşırsak yoldan saparız. Yine de, Birleşmiş Milletler binasının 38. katında oturduğum yerden görünen manzara çok farklı. Sakıngan olmakla birlikte kararlı bir iyimser bakış açım var. Dünyadaki her sorun bir şekilde küresel siyaset ve diplomasinin yollarının kesiştiği BM'ye ulaşır. Ama sorunlar, aralarındaki saklı bağlantılarla BM'ye gelir. Bu bağlantılarda gerçek çözümlere giden yollar da vardır. Bu durum, iklim değişikliğine karşı yaklaşımımızda olduğu kadar belirgin değildir. Yoksulluktan, silahlı çatışmalara kadar, karşılaştığımız birçok zorlu sorun küresel ısınmanın etkileriyle bağlantılıdır. İklim değişikliğine çözüm bulmak diğer alanlara da yarar getirebilir. Ancak daha yeşil bir gezegen, daha barışçıl ve daha müreffeh olur. BM, "savaş belasına son vermek" için kuruldu. Biz bunun çoğunlukla, barış gücünü şu ya da bu çatışma alanına göndermekle olacağını sanıyoruz. Ben meseleye farklı bakıyorum. Bütün insanlar için barış ve güvenliğin temel taşı, sürdürülebilir kalkınmaya bağlı ekonomik ve sosyal güvenliktir. Bu, bütün sorunların anahtarıdır. Neden? Çünkü bütünün parçaları olarak, yoksulluk, iklim değişikliği, çevresel ve siyasi istikrar gibi bütün büyük sorunları ele almamıza olanak veriyor. Genel sekreterlik görevimin ilk yılında hatırı sayılır bir diplomatik çaba gösterdiğim Darfur'u düşünün. Tabii ki oradaki en acil sorun ilk başta barışı kurmak ve sürdürmektir. Ama Darfur'daki şiddet önce, onlarca yıldır süren kuraklıkla başladı. Çiftçilerle hayvan yetiştiricileri, su ve toprak anlaşmazlıkları yüzünden çatıştılar. Eğer temeldeki bu soruna değinilmezse, -yoksulluğu azaltma, çevresel idare ve iklim değişikliğinin denetimi arasında bağlantı kurulmazsa- Darfur için sunacağımız herhangi bir çözüm geçici olacaktır. Çözümler eskiden olduğundan daha çok, yerel ile küresel arasında köprü kurmak zorundadır. Afrika'daki açlık sorunu kısmen, çiftçilerin iyi bir hasat için gereksinim duydukları geliştirilmiş tohum, su pompaları, toprak nutrientleri almasına yardımcı olmakla çözülecek. Bu sorunu çözmede, çevreyle ilgili yeni bir bilinçle birlikte BM'nin geleneksel kalkınma desteği de gerekli. Sorunlar ulusal sınırların dışına taştığından, herhangi bir yerdeki güvenlik, her yerde sürdürülebilir kalkınmanın olmasıyla sağlanabilir. Bu, bizi iklim değişikliğine getiriyor yine. Dünyada hiçbir yer bu süreçten bağımsız değildir. Ne Afrika'da kurak Sahel bölgesi, ne Avustralya'nın hububat ihracatı yapılan bölgeleri, ne de ABD'nin kuraklığa eğilimli Güneybatı bölgesi... İklim değişikliğiyle savaşmak için, Nobel ödüllü "Hükümetler Arası iklim Değişikliği Paneli" dahil olmak üzere BM ailesi, küresel kaynakların toplandığı havuza destek sağlamaya başladı. Bu kaynaklar arasında bilimsel ve mühendislik uzmanlıklar, şirketlerin katılımı ve kentsel sorunları çözmeye yönelik liderlik sayılabilir. Sorunlarımıza doğru bir perspektiften baktığımızda çözülemez görünen sorunların, dünyanın göz kamaştırıcı "know-how" birikimiyle çözülebileceğini daha iyi takdir etmeye başladık. Bu yıl BM'de, yoksulluğu azaltma ve iklim değişikliği sorunları arasında bağlantılı olarak ele alırken kurarken şunu unutmamalıyız: Danışabileceğimiz en doğru kişiler acil sorunlara yaratıcı çözümler getiren yerel çiftçi, doktor ve toplum liderleridir. Onlar bize, Afrika'da temiz ve sürdürülebilir enerji sistemleri kurmanın, yüksek verimli tarım yapmanın ve Asya, Afrika, Ortadoğu ve Amerika kıtasında kurak bölgelerde gelişmiş su yönetiminin düşük maliyetli yolları olduğunu gösteriyorlar. Bu yıl BM için bir dönüm noktası olabilir. İklim değişikliği müzakerelerini ciddiyetle yürüteceğiz ve yoksulluk, açlık, hastalıklarla savaşım için "Milenyum [bin yıl] kalkınma hedefleri"ni gerçekleştirme yönünde çabalarımızı artıracağız. Bu büyük sorumluluğu yürütmeye başlarken, bu savaşımda Amerikan liderliğinin tarihsel önemini hatırlamalıyız. 1963 yılında, Başkan John F. Kennedy BM Genel Kurulu'nda şöyle demişti: "İnsanın koşullarını iyileştirme çabası küçük bir kesimin görevi değildir. Tek başına hareket eden olsun, grup içinde hareket eden olsun, Birleşmiş Milletler'de olsun, bu herkesin görevidir. Veba ve öldürücü salgın hastalıklar, yağmacılık ve kirlilik, doğanın yarattığı tehlikeler ve çocukların çektiği açlık her ulusun düşmanıdır. Toprak, deniz ve hava her ulusu ilgilendirir. Ve bilim, teknoloji ve eğitim her ulusun müttefiki olabilir." Bu geçerli öğüdü önemseyelim. (Ban Ki-mun, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri.) Çeviri: Servet YEşiLYURT