Yılmaz: Vergiyi Avrupa alacağına biz alalım
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Azerbaycan temasları kapsamında açıklamalarda bulunarak, İklim Kanunu tartışmalarında yaşanan ‘algı/dezenformasyon’ sorununa dikkat çekti. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na değinen Yılmaz, Türkiye’nin kendi emisyon ticaret sistemini kurmasının önemine işaret ederek, “Vergiyi Avrupa alacağına biz alalım” dedi.
Nagihan KALSIN - Hamide HANGÜL
Azerbaycan’da düzenlenen Türkiye-Azerbaycan Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) toplantısı sonrası gazetecilerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomi gündeminin üç ana başlığını 2026’da dezenflasyonun hızlanması, bütçede mali disiplin ve karbon düzenlemesine uyum olarak özetledi.
Yılmaz, Avrupa Birliği’nin (AB) sınırda karbon uygulamasının “yeni korumacılığın aracı” haline geldiğine işaret etti. Yılmaz, Türkiye’nin Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve fon kurgusuyla hem ihracat engellerini azaltmayı hem de karbon kaynaklı maliyeti ülke içinde toplayıp sanayinin yeşil dönüşümüne geri kanalize etmeyi hedeflediğini anlattı.
“Gelirleri sanayimize geri kanalize edelim”
AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında özellikle ihracatçı sektörlere dönük maliyet riskine vurgu yapan Yılmaz, İklim Kanunu tartışmalarında yaşanan ‘algı/dezenformasyon’ sorununa dikkat çekti. Yılmaz’a göre temel çerçeve net: Avrupa’ya ihracat yapan sektörlerden doğacak karbon maliyeti Türkiye’de ETS üzerinden toplanacak, gelir bir fonda biriktirilecek ve sanayinin dönüşümüne (verimlilik, düşük karbon, yeşil yatırım) yeniden aktarılacak. Yılmaz, “Mesele, bu vergiyi Avrupa’nın alması mı Türkiye’nin alması mı? Biz diyoruz ki biz alalım; ama bunu sanayiye geri kanalize edelim” mesajı verdi.
“2026 kırılma yılı olacak”
Cevdet Yılmaz, Meclis’ten geçen 2026 Merkezi Yönetim Bütçesi ile birlikte deprem yaralarının sarılmasında önemli bir eşik aşıldığını belirterek, “2026 bir kırılma yılı olacak; Orta Vadeli Program’ın (OVP) meyvelerini daha fazla gördüğümüz, yapısal dönüşümlerin hızlandığı, enflasyonla mücadelede sonuçların daha fazla hissedildiği yıl olacak” dedi. Deprem için bugüne kadar 90 milyar dolar kaynak harcandığını anımsatan Yılmaz, buna rağmen bütçe performansının beklentilerden iyi seyrettiğini kaydetti.
“Ocakta %20’li enflasyonu görürüz”
Enflasyon beklentilerindeki ayrışmanın altını çizen Yılmaz, kasımda yıllık Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 31,1’e gerilediğini hatırlattı. Reel sektör ve hane halkının beklentilerinin hâlâ yüksek seyrettiğini ifade eden Yılmaz, “beklentiler kanalı” üzerinden dezenformasyonun ekonomik etkilerine değindi. Yılmaz’ın paylaştığı çerçeveye göre; aralık öncü göstergeleri olumlu, yıl sonu enflasyonu yüzde 30’un biraz üzerinde kapanacak. Ocak enflasyonu ile 30’un altı/20’li seviyeler görülecek. Hedef, 2026 sonunda yüzde 20’nin altı, 2027’de tek hane enflasyon olarak belirlendi.
“Don ve kuraklık olumsuz etkiledi”
Yılmaz, bu yıl don ve kuraklığın aynı anda yaşandığını, tarımın hem büyüme hem enflasyon üzerinde olumsuz etkisi olduğunu söyledi. Tarımsal üretimde yıl genelinde yaklaşık yüzde 6 daralma beklendiğini, tarımda olumsuz tablo olmasa enflasyonun daha düşük olabileceğini dile getirdi.
“Faiz dışı fazla ile sarmalı kıracağız”
Bütçe açığının milli gelire oranında bu yıl beklenenden iyi gerçekleşme sinyali geldiğini belirten Yılmaz, 2025 için yüzde 3,6 tahmininin altında bir kapanış olabileceğini, 2026’da ise yüzde 3,5 hedeflediklerini aktardı. En kritik vurgu ise “ilk kez faiz dışı fazla” hedefi oldu. Yılmaz, bu sayede borç-faiz sarmalının kırılacağını ve sonraki yıllarda iyileşmenin güçleneceğini kaydetti.
“Sosyal konut arz yönlü katkı sunacak”
Enflasyonla mücadelede yalnız talep değil, arz yönlü adımların da öne çıktığını paylaşan Yılmaz, 500 bin sosyal konut ve düşük kiralık ev programını anımsattı. Özellikle büyükşehirlerde konut arzının artırılmasının dezenflasyona katkı sağlayacağını söyledi. Yılmaz, Türkiye’de hane halkı büyüklüğünün 3’e düştüğünü, nüfusun yüzde 20’sinin tek başına yaşadığını vurgulayarak, daha “fonksiyonel” konut tiplerine geçişin sinyalini verdi.
110 maddelik yeni eylem planı
Azerbaycan ile ekonomik ilişkilerde “iki devlet, bir millet” vurgusu yapan Yılmaz, 2024’te 8 milyar dolar ticaret hacmine ulaşıldığını, 2025’te petrol fiyatları/ hacmi kaynaklı dalgalanma olsa da 15 milyar dolar hedefinin korunduğunu söyledi. Yılmaz, iki ülke toplam yatırım ilişkisini 40 milyar dolara yakın olarak özetledi. Yılmaz, müteahhitlik hizmetlerinde de 20 milyar doların üzerinde hacim bulunduğunu kaydetti.
KEK’te geçen yıl imzalanan 120 maddelik eylem planının 93 maddesinin tamamlandığını (yüzde 78) söyleyen Yılmaz, bu yıl 110 maddelik yeni eylem planının imzalandığını duyurdu. Plan; tercihli ticaretin genişletilmesi, orta-uzun vadede serbest ticaret imkânlarının araştırılması, üçüncü ülkelerde ortak projeler, endüstriyel eğitim merkezleri, tarım iş birliği ve enerji başlıklarını kapsıyor.
“Küresel rekabet için üç hat stratejik önemde”
Cevdet Yılmaz, ‘ekonomik kamplaşma’ ve bağlantısallık rekabetinin arttığını belirterek, Türkiye açısından üç hattın stratejik gördüğünü söyledi. Zengezur Koridoru, Kalkınma Yolu ve Hicaz Demiryolu güzergâhının canlandırılmasının önemine de değinen Yılmaz, Zengezur’u yalnız transit değil, Doğu Anadolu– Doğu Karadeniz için ‘kalkınma koridoru’ olarak tanımladı.
‘Terörsüz Türkiye’ süreci devlet politikası
Cevdet Yılmaz, ‘Terörsüz Türkiye’ başlığında terörün doğrudan maliyetinin yanında ‘alternatif maliyet’ (gelmeyen yatırım, gelişmeyen turizm/tarım, yapılamayan ticaret) yarattığını belirterek toplam yükün 2 trilyon dolar civarında hesaplandığını dile getirdi. Sürecin ‘devlet politikası’ olduğunu, provokasyon ve dezenformasyona karşı dikkatli olunması gerektiğini de sözlerine ekledi.
“Piyasalarda artık aşırı oynaklık yok, döviz dengede”
Ömer Bolat, AK Parti iktidarları döneminde uzun yıllar tek haneli enflasyon ve düşük enflasyon ortamının sağlandığını ifade ederek, pandemi sonrası küresel ölçekte yaşanan tedarik zinciri sorunlarının son 40 yılın en yüksek enflasyon dalgasını tetiklediğini belirtti. Mayıs 2023 seçimlerinin ardından Orta Vadeli Program çerçevesinde enflasyonla mücadele ve deprem bölgesinin yeniden inşasının iki temel hedef olarak belirlendiğinin altını çizen Bolat, ay sonu itibarıyla 453 bin konut ve iş yerinin hak sahiplerine teslim edildiğini bildirdi.
Bakan Bolat, “Enflasyonda ise TÜFE temel mallarda yüzde 19-20, gıdada yüzde 27,5 seviyelerine gerilemiştir. Piyasalarda artık aşırı oynaklık bulunmamaktadır. Döviz dengededir, rezervler güçlüdür, temel mallarda fiyat istikrarı sağlanmıştır. Gıdada ise kuraklık ve zirai don nedeniyle 2025 yılı üretim açısından zorlu geçmiştir. Bu nedenle zaman zaman ihracat kısıtlamaları ve ithalat düzenlemeleri yapılmıştır” bilgisini paylaştı.
“AB yetkilileriyle yoğun temas halindeyiz”
Gümrük Birliği’ne ilişkin soruyu da yanıtlayan Ömer Bolat, “Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, hizmetler, e-ticaret ve yatırımları kapsayacak şekilde güncellenmesi yönündeki irademizi AB tarafına net biçimde ilettik. AB Komisyonu bu süreci desteklemekte, ancak AB Konseyi’nin müzakere yetkisi vermesi gerekmektedir. Aralık 2023’ten bu yana Konsey’den yetkilendirme kararı çıkmamıştır. Buna rağmen karşılıklı sorunların büyük bölümü müzakere yoluyla çözülmüş, yaklaşık 30 başlıktaki sorun sayısı 11’e düşürülmüştür” ifadelerini kullandı.
“Gümrüklerde ithalat durması söz konusu değil”
Ticaret Bakanı Ömer Bolat da gümrüklerde araç girişlerinde bazı sorunların olduğu yönündeki iddiaları değerlendirdi. Bolat, “Gümrüklerde araç girişlerinin durdurulduğuna dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu husus tarafımızca tekrar teyit edilmiştir. Firmaların kontenjan aşımı ya da teminat yükümlülüklerinden kaynaklanan münferit durumlar söz konusu olabilir. Vergi muafiyeti kapsamında alınan teşvikler için teminat mektubu verilmesi zorunludur. Gümrüklerde genel bir ithalat durdurulması söz konusu değildir, bu iddialar tamamen asılsızdır” dedi.