Yiyecek miyiz, yakacak mıyız?
TZOB Başkanı Bayraktar, gıda fiyatlarının fevkalade yükseldiği,1 milyar insanın aç olduğu ortamda biyoyakıt konusuna dikat çekerek, "O zaman bir tercihle karşı karşıyayız, gıda mı biyoyakıt mı?" diye sordu.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ürünlerinin, gıda yerine biyoyakıt üretiminde kullanılmasına ilişkin "Gıda fiyatlarının fevkalade yükseldiği ve 1 milyar insanın aç olduğu bir ortamda, artık gıda mı, biyoyakıt mı karar vermemiz lazım. İnsanlar yakıtsız yaşayabilir ama gıdasız yaşayamaz" dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyada gıda fiyatlarının yükseldiğine işaret ederken, bunun sadece küresel ısınmaya bağlı olmadığını, dünyada hızlı bir şekilde biyoyakıt üretiminin devam ettiğini bildirdi.
Birçok ülkenin biyoyakıt kullanmaya başladığını ve ABD, Çin, Brezilya gibi bir çok ülkede önemli yatırımlar yapıldığını belirten Bayraktar, biyoyakıtın ham maddesinin de tarım ürünleri olduğunu söyledi.
Gıda fiyatlarının fevkalade yükseldiği bir ortamda 1 milyar insanın aç olduğuna dikkati çeken Bayraktar, "O zaman bir tercihle karşı karşıyayız, gıda mı biyoyakıt mı? Bizim tabi kanaatimiz şu; insanlar yakıtsız yaşayabilir ama gıdasız yaşayamaz" ifadesini kullandı.
Biyoetanol üretiminin 2003-2010 döneminde yüzde 196 arttığına dikkati çeken Bayraktar şunları kayd
etti:
"Biyoetanol yapımında kullanılan ürünlere baktığımızda aynı dönemde mısır üretimi yüzde 31 artmış, şeker üretimi yüzde 16,3 artmış. Biyodizel üretim artışlarına baktığımızda 2006-2010 yılları arasında üretimde yüzde 358 artış var. Biyodizel yapımında kullanılan ürünlerin artışına baktığımızda ise soya üretiminin yüzde 17,8 oranında artığını, buna karşılık kanolanın da yüzde 25 civarında arttığını görüyoruz. 2008-2011 arasında fiyatları değerlendirdiğimizde soyanın yüzde 110 civarında, mısırın yüzde 178 arttığını, buğdayın yüzde 120 arttığını, şekerin yüzde 150 arttığını görüyoruz. Burada biyoyakıt üretiminin talep yaratmasının çok etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu sürdürülemez bir durumdur.
Dünyada petrol fiyatlarına baktığımızda ise 2004 yılında varili 69 dolar olan petrol 2010 yılında 80 dolara gelmiş. Ama ürün fiyatlarına baktığımızda 111 dolar olan mısır fiyatı 2010 yılında 292 dolara yükselmiş, buğday fiyatlarına baktığımızda 161 dolar olan buğday fiyatı dünya piyasalarında 330 dolara ulaşmış. Ürün fiyatlarının petrol fiyatlarının yanında çok hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Bu tehlikeye işaret ediyoruz."
Dünya gıda fiyatlarındaki bu artışın Bileşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından yakından takip edildiğini anlatan Bayraktar, örgütün, 1 milyar insanın aç olduğuna ve özellikle gelir seviyesi düşük olan insanların bu süreçte gıdaya ulaşımındaki zorluklara da işaret ederek bir eylem planı hazırladığını belirtti.
Bayraktar, bu eylem planına kendilerinin de destek verdiğini ifade etti.
Türkiye'de biyoyakıt üretimi
Türkiye'nin önümüzdeki yıldan itibaren kademeli olarak biyoyakıt üretimine geçeceğini hatırlatan Bayraktar, Türkiye'nin mevcut durumda kendi kendini doyurabilen bir ülke olduğunu ve açlık sıkıntısı olmadığını söyledi.
Türkiye'nin özellikle yağlı tohumlarda ithalatçı olduğunu, biyodizel üretiminin bu açığı daha da arttırabileceğini ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:
"Kanola, aspir gibi ürünlere de çeşitli destekler var. Bazı bölgelerde bu ürünlerin üretimine başlandı ancak kanola ve aspir ektiğiniz yerlerde soyadan ayçiceğinden çekiliyorsunuz. Türkiye'de 3,1 milyon hektar araziyi sulamaya açamadığınız takdirde, bir ürüne üretici rağbet gösterdiğinde başka bir üründe açık olacaktır. Biyoetanol üretiminde mısırın kullanılması da hayvancılıkta önemli yem ham maddesi olan mısır üretimini tehlikeye sokar, hayvancılık bundan zarar görebilir. Bu süreçte Türkiye olarak biz de bir tercih yapmalıyız, biyoyakıt mı gıda mı diye? Tercihimizi de gıdadan yana koymalıyız. Buna ilişkin tedbirlerimizi almalıyız"
Türkiye'de arazi parçalanmasının önlenmesi için arazi toplulaştırmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, yapısal sorunları aşmadan hızlı bir şekilde biyoyakıt üretimine girilmesinin, Türkiye'nin özellikle yağlık tohum açığını ve yağ açığını çok fazla miktarda artıracağını kaydetti.
Şu an için halkın beslenme noktasında bir sorun olmadığını ancak önümüzdeki yılların projeksiyonlarının yapılması gerektiğini ifade eden Bayraktar, tüketicilerin gıdaya ulaşmasındaki zorlukları önlemek açısından şimdiden tedbir alınması gerektiğini söyledi.
Talep arttıkça, gıda fiyatları yükseliyor
Küresel ısınma, özellikle Asya ülkelerindeki gıdaya olan talep, refah seviyesi yükseldikçe tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve biyoyakıt üretiminin gıdada talebi arttırdığını anlatan Bayraktar, "Bunlar müthiş bir talep yaratıyor, bu muhakkak gıda fiyatlarını yukarıya çekecektir, gıda fiyatlarının artık maniple edildiğini, bazı spekülatif fonların gıdaya oynadığını görüyoruz. Bu şunu gösteriyor; artık gıda fiyatları yükselecektir" şeklinde konuştu.
Bu kapsamda öncelikle gıda güvencesinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, gıda güvencesinin sağlanamadığı bir ortamda biyoyakıt üretilmesiyle de topluma zarar verileceğini ifade etti.
Bir litre biyoetanol için 2,5-3 kilogram mısır gerekiyor
Hesaplamalara göre; bir litre biyoetanolün üretilmesi için 14,3 kilogram şeker kamışı, 9,1 kilogram şeker pancarı ve 2,5-3 kilogram mısır; 1 kilogram biyodizelin üretilmesi için 4,8 kilogram soya, 4,3 kilogram palm yağı ve 2,2 kilogram kanola yağı kullanılması gerekiyor.
Biyoyakıtta 2008 yılında ulaştıkları üretim miktarını karşılayabilmek için, ABD, Çin ve Kanada'nın 117 milyon ton mısır, Hindistan ve Brezilya'nın 322 milyon ton şeker kamışı, AB'nin 40 milyon ton şeker pancarı, AB ve Avustralya'nın 17 milyon ton kanola, ABD ve Brezilya'nın 14 milyon ton soya fasulyesi, Endonezya ve Malezya'nın 5 milyon ton palm yağı kullanması gerektiği belirtiliyor.