Cari açıkla mücadele için üretime olan odak artmalı

Eurofinance konferansında Türkiye'nin cari açığı masaya yatırıldı. Finans dünyasının profesyonelleri bu konuda daha kuvvetli yapısal adımların atılması gerektiğine işaret ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Son yıllarda hızlı bir büyüme performansı gösteren Türkiye ekonomisinin bu başarısına cari açığın artışı gölge düşürürken DenizBank Başekonomisti Dr. Saruhan Özel, "Kalkınma döneminde biraz hızlı gitmek isteyen ekonomilerin cari açık vermesi gerekir. Risk almadan bankacılık yapılamayacağı gibi, risk almadan büyüyemezsiniz" dedi.

Global Source Partners'tan Danışman Dr. Murat Uçer ise "Türkiye'nin cari açığı, kaldırabileceği bir boyutta değil. Cari açık sürdürülemez bir boyuta ulaştı. Türkiye'deki üretkenlik sorununa daha ciddi bir şekilde odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

HSBC Türkiye Ekonomisti Melis Metiner'e göre de cari açık Türkiye'nin en önemli sorunu. Metiner, "Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi ama dünyanın en büyük 2. cari açığını veriyor. Bu cari açığın finansman modeli de çok kaliteli değil. Bu yüzden biraz endişeliyiz" diyor.

Eurofinance tarafından bu yıl 8. düzenlenen Türkiye'de Nakit, Mali İşler ve Risk Yönetimi konferansında,'volatilitenin hayatın bir parçası haline geldiği dünyada, risk yönetim stratejileri nasıl belirlenmeli?' sorusunun cevabı aranırken katılımcılar, dünya ekonomisine dair beklentilerini, Türkiye'nin bu tablodaki yerini ve istikrarlı büyümeye ilişkin görüşlerini açıkladılar. Konferansa Türkiye'nin cari açık problemi damgasını vururken finans sektörü profesyonellerinin ve ekonomistlerin bu yöndeki çözüm önerileri ve yorumları şöyle:

"Cari açık abartılıyor"
Dr. Saruhan Özel, DenizBank, Baş Ekonomist

Türkiye'nin cari açığı kırıcı değil, yapıcı bir cari açık. Fakat cari açık çok fazla abartılıyor. Kalkınma döneminde biraz hızlı gitmek isteyen ekonomilerin cari açık vermesi gerekir. Cari açık tek başına kriz nedeni değil. Risk almadan bankacılık yapılamayacağı gibi, risk almadan büyüyemezsiniz. Türkiye'nin cari açığının yapıcı olmasının nedenlerini sıralamak gerekirse: Verimlilik arttırıcı yatırım finansmanı geliyor ve bu finansmanla balon sektörler üretmiyoruz. Dış borçluluk artmıyor, ekonomimizin rekabet gücü var. En büyük pazarımız Avrupa. Bunu Ortadoğu izliyor. İki tarafa da çift hanelerle ihracatımızı artırıyoruz. İhracatı yüzde 17 artan bir ülkenin rekabet gücü olmadığını kimse söyleyemez.

"Gelirimiz, üretkenliğimizden daha hızlı büyüdü"
Dr. Murat Uçer, Global Source Partners, Danışman

Türkiye ekonomisi son iki sene içinde 3 milyon insana istihdam yarattı. Lehman Brothers öncesinde bile bu kadar çok istihdam yaratılmamıştı. Türkiye'nin bu iyileşmesi tüm dünyaya örnek oluşturabilir. Ama bu büyüme beraberinde büyük bir cari açık ve enflasyon sorununu da beraberinde getirdi. Çok iyi gelişmeler olsa da, bunun bir bedeli olduğunu kabul etmek gerekiyor. Türkiye'nin cari açığı, kaldırabileceği bir boyutta değil. Cari açığın çok yüksek olmasının iki nedeni var. Birincisi çok hızlı gittik. 10 sene içinde kişi başı gelir düzeyi iki kattan fazla arttı. Fakat kişi başına üretkenlik sadece yüzde 40 oranında artış kaydetti.

Yani ortalama alım gücümüz ortalama vasıflarımıza oranla daha hızlı büyüdü. Bu yüzden cari açık sürdürülemez bir boyuta ulaştı. Türkiye'deki üretkenlik sorununa daha ciddi bir şekilde odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin ciddi bir rekabet sorunu var. Dünya geneline baktığımızda ise, özellikle euro bölgesinde ekonomik düzelme çok uzun bir sürede gerçekleşecek. Kamu borcunu çözümleseniz de, özel sektördeki açıklar devam edecek.

Türkiye'nin de daha temkinli gitmesi ve düşük büyüme oranlarına hazırlanması gerekiyor. Teşvik yasaları yatırımları artıracak ama Türkiye'de asıl sorun tasarruflar. Son on yılda tasarruf oranında yüzde 13 gerileme var. Bu düşüşteki en büyük pay da hanehalkına ait.

"Cari açıkla mücadelede maliye politikası devreye girmeli"
Melis Metiner, HSBC, Türkiye Ekonomisti

Uzun vadede Türkiye'nin yapı taşları çok sağlam. Genç nüfus, güçlü ve iyi denetlenen bankacılık sektörü, çeşitlilik gösteren ekonomi, hanehalkı ve özel sektörün borç oranının düşük olması bunun başlıca göstergeleri. Fakat cari açık Türkiye'nin en önemli sorunu. Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi ama dünyanın en büyük 2. cari açığını veriyor. Bu cari açığın finansman modeli de çok kaliteli değil. Bu yüzden biraz endişeliyiz. Hem hükümet hem de Merkez Bankası bu sorunun farkında. Türkiye bu kırılganlığı azaltmak için, işin en büyük kısmını Merkez Bankası'na yönlendirdi. Bu arada TL'deki nominal değer kaybı cari açık için çok etkili bir önlem değil. Diğer ülkelere oranla enflasyon farkları, TL'nin değer kaybından yarattığınız rekabetçiliği yok ediyor.

Cari açığa yapısal çözümler gerekiyor. Bu çözümleri orta vadede, fiyat istikrarı, emek piyasaların esneklik kazanması ve ihracatın katma değerinin artması olarak sıralayabiliriz. Kısa vadede ise ekonominin soğuması gerekiyor, çünkü çok hızlı büyüdük. Tüketici enflasyonunun tek haneli seviyelere düşmesi, iç talebin yavaşlaması ve tasarrufların artması gerekiyor. Hanehalkı tasarrufu kısa vade artamıyorsa, kamu tasarrufu daha fazla artabilir. Bu kapsamda Merkez Bankası'nın rolünün azalması ve maliye politikasının bu sürece yardımcı olması gerekiyor.

Euroya inanan da var inanmayan da

Global Source Partners - Dr. Uçer: Euro, dolara kıyasla daha "çirkin" bir para olmaya devam ediyor. ABD'deki ekonomik toparlanma gerçek. Euronun toparlanması ise çok daha zor. Avrupa Merkez Bankası'nın sorunları bitmedi. Bu süreçte Türkiye'de reel döviz kurunun değerlenmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Denizbank- Dr. Özel: Euro alanı, mevcut euro ile yoluna devam edemez. Bir kaç güçlü ekonomi tarafından kullanılan yeni bir euro kabul edilirse, kur 1.80-1.90' yükselebilir. Eğer euro bu şekilde devam eder, Yunanistan, Portekiz ve İrlanda euro bölgesi dışına atılmazsa, 1.10-1.20 seviyelerini görebiliriz. Bu arada rekabet gücüne zarar vermemek için, TL'nin değer kazanmaması gerekiyor.

HSBC- Melis Metiner: HSBC olarak euroya inanıyoruz. Euro/dolar paritesinin 1.44 seviyesinde olacağını öngörüyoruz. Euro birliğinin dağılmayacağını, İspanya, İtalya gibi ekonomilerin temerrüde düşmeyeceğini düşünüyoruz. Orta vadede beklentimiz euronun dolara karşı yükselecek olması.

"Girişim sermayesinin gelişimi için bölgesel KOBİ borsaları kurulmalı"

Akbank Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Alper H. Yüksel, toplantıda yaptığı açıklamada şunları söyledi: Dünyanın ekonomik merkezi gelişmekte olan ülkelere kayıyor. Türkiye'nin bugünkü ekonomik parametreleri on sene öncesinde hayal bile edilemezdi. Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi. Dış ticareti son 10 yılda dört kat arttı. Makroekonomik büyüme sektörel büyümeye de son derece olumlu yansıyor. Beyaz eşya, otomotiv üretimi bunun en somut örnekleri. Kişi başı refah seviyesi yükseliyor. Bu refah düzeyi önümüzdeki yıllarda önemli fırsatları beraberinde getirecek.

Bankacılık sistemi de bu büyümeden payını alıyor. Dünyada yaşanan krize rağmen son beş yıl boyunca önemli bir büyüme kaydetti sektör. Öte yandan GSYIH oranına baktığımızda kredilerde hala ciddi bir büyüme potansiyeli var. Kredilerin mevduata oranı yüzde yüzün altında. Bu da sağlam bir taban olduğunun işareti. Türk bankacılık sisteminin sermaye yeterliliği yüzde 16 civarında. Basel'e göre bu oranın yüzde 8 olması yeterli. Tüm bu olumlu göstergelere rağmen, hala Türkiye'de bankacılık hizmeti almayan 19 milyonluk bir nüfus söz konusu.

Bu kapsamda KOBİ'lere değinmek gerekiyor. KOBİ'lerin sürdürülebilir büyümedeki rolü çok büyük. Bu arada, istihdam içindeki payı yüzde 80'e ulaşan KOBİ'lerin toplam krediler içindeki payı yüzde 24. KOBİler finansın çok sınırlı kısmından yararlanabiliyor. KOBİ'lerin ve girişimciliğin gelişmesi için halka açıklığın artması gerekiyor.

Bugün Brezilya ekonomisi Türk ekonomisinden üç kat daha büyük, ama Brezilya borsası Türk borsasından beş kat büyük. Türkiye'de de KOBİ'lerin borsadan daha fazla pay alması gerekiyor. Girişim sermayesinin gelişimi çok önemli. Türkiye'de girişim sermayesi 10 milyar dolar boyutunda. Hindistan'da ise 60 milyar dolar. Türkiye daha fazla girişim sermayesi çekmeli. Bu kapsamda bölgesel KOBİ borsalarının kurulması yararlı olacaktır.

Bu konularda ilginizi çekebilir