"Yenilikçi yolla büyüyen ülkeler daha mutlular"
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, yenilikçilik yoluyla büyüyen ülkelerin çok daha mutlu olduklarını belirtti.
ANKARA - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, yenilikçilik yoluyla büyüyen ülkelerin çok daha mutlu olduklarını, iş tatmini açısından daha iyi, daha avantajlı ve daha karlı durumda bulunduklarını belirterek, "Daha az çalışarak daha fazla kazanç sağlayabiliyorlar. Ama basit çalışma mal ve hizmetleri üretirken. Öncesinde çok yoğun bir yenilik yapmak için çaba var, çok yoğun çalışma var. Onun sonuçlarını, meyvelerini toplamış oluyorlar" dedi.
Başçı, Turgut Özal Üniversitesince düzenlenen "INTOCBEPS" Kongresine katıldı.
Konferansın açılış konuşması için davet geldiğinde reddedemediğini belirten Başçı, şöyle devam etti:
"Anılar canlandı. 1983-1987 yıllarında ODTÜ'de Elektrik ve Elektronik Mühendisliği okurken rahmetli 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal da görevdeydi. Bizim için bir esin kaynağıydı. Bütün mühendislik öğrencileri için. Çünkü mühendislik okumuş, daha sonra iktisat konusunda kısa bir tahsil yaptıktan sonra bürokrasiye geçmiş. İktisat konusunda ağırlıklı olarak çalışmış. Daha sonra siyasete geçmiş. Önemli bir isim, önemli bir liderdi bizim için. Bilkent Üniversitesi de Turgut Özal'ın aslında büyük çabalarıyla hayat geçmiş Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesidir. Bir araştırma üniversitesidir aynı zamanda. Ben orada işletme masterı ile eğitime başladım. 1988 yılında işletme masterı yapmaya başladım. Daha sonra da aynı üniversitede iktisat masterı ve iktisat doktorası yaptım. Yine Bilkent imkanlarıyla Amerika'daki Johns Hopkins Üniversite'nde bir yıl tahsil gördük."
Bugün Turgut Özal Üniversitesinde konuşma yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Başçı, bu konferansın da bir gelenek halinde devam etmesi yönünde dileklerini iletti.
Disiplinler arası çalışmanın önemine işaret eden Başçı, uzunca bir süre farklı alanların içine kapandığını, özellikle iktisat alanında matematik dışında bir şeye bakılmaz olduğunu söyledi.
İktisatın işletme ve siyaset bilimiyle, aynı zamanda tarihle yakın bir alakası olduğunu belirten Başçı, bir gazeteye verdiği demeçten eski ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'ın antropolojiyle ilgili okuduğunun anlaşıldığını ifade etti.
Finansın psikoloji ve sosyoloji ile yakından ilişkisi bulunduğunu anlatan Başçı, disiplinler arası çalışma yapılması gerektiğini, özellikle zor bir alan olan iktisatta farklı tecrübelerden istifade edilebileceğini ve sorulara cevap alınabileceğini vurguladı.
Bugünkü konferansın işletme, iktisat ve politikanın bulunduğu üç farklı disipline yer verdiğini kaydeden Başçı, bu açıdan etkinliği takdir ettiğini dile getirdi.
"Dengeli büyüme"
Son günlerde herkesin iktisadi büyümeden söz ettiiğini belirten Başçı, kendisinin konuşmasında dengeli büyümeden söz edeceğini söyledi. Büyümenin sayısal tarafı ve niteliksel tarafı diğer bir söylemle kalite tarafı bulunduğuna dikkati çeken Başçı, kalite tarafında "denge" unsuru olduğunu anlattı.
Başçı, büyümenin dengesiz olduğu ülkelerdeki büyüme kalitesinin daha düşük olduğunu vurgulayarak, büyümede sürdürülebilirliğin önemine işaret etti. Dengeli yüzde 3 büyüyen ülkede kalitenin daha dengeli olduğunu kaydeden Başçı, büyümenin niteliğine, kalitesine ilişkin diğer iki unsurun ise adalet ve yenilikçilik olduğunu bildirdi.
Büyüme sırasında insanların gelir ve servet dağılımının durumu, fırsat eşitliğine bakılması gerektiğini dile getiren Başçı, öte yandan büyümenin nesillere yönelik etkisinin de değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Başçı, örneğin çevre konusunda gelecek nesilleri düşünerek hareket eden ve bu şekilde büyüyen bir ülkenin, bunu göz önüne almayan bir ülkeye göre büyüme kalitesinin daha yüksek olduğunu, bu durumun sosyal güvenlikte de geçerli olduğunu ifade etti.
"(Beşeri sermaye) sermaye stoku gibi düşünülebilir"
Büyümenin kalite kısmında üçüncü boyutun "yenilikçilik" olduğunu anlatan Başçı, bunun karlılık ve katma değerle ilgili olduğunu belirtti. Beşeri sermayenin büyüme kalitesi yüksek ülkelerin sahip olduğu gizli hazineleri olduğunu, bunun da eğitim yoluyla oluşabildiğini vurgulayan Başçı, "Bu kolayca ölçülemeyen bir sermaye stoku gibi düşünülebilir. Bir de buna ilave olarak hizmet içi eğitim dediğimiz çalışırken öğrenme konusu var. Burada da en büyük eğitim aslında işe başladıktan sonra gençler alıyor. Üniversitede de yine eğitim alıyorlar ama işe başladıkları zaman 10 yılda çok ciddi miktarda hizmet içi eğitim alıyorlar" ifadelerini kullandı.