Aşktan doğan sigorta devinin hikayesi

Yerli ve uluslararası şirketlere sunduğu inovatif sigortacılık paketleriyle tanınan Levent Nart’ın hayatı, eşini tanıdığında değişmiş. Üniversite öğrencisiyken burs için Amerika’ya giderken tanıdığı Alman genç kız, rotayı Almanya’ya kırmasına neden olmuş...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bir sigortacının hayatına çok fazla risk sokmadığı düşünülebilir. Oysa Levent Nart’ın hikayesi, iyi bir sigortacının rikslerden kaçmayı değil, onları öngörüp cesaret ve sebatla üzerine gitmeyi tercih edeceğini gösteriyor. Sigortacılık kariyeri Almanya’da başlayan ve basamakları kendi tahminlerinden bile erken tırmanan Levent Nart’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Nart Sigorta bugün, Türkiye’de global devlerin yarıştığı bir sektörde yerli olarak ayakta kalan az sayıda şirketten biri. Bu maceranın temellerinin bir aşk hikayesiyle aynı anda atılması olayı daha da ilginç kılıyor.

61 yaşındaki sigortacılık sektörünün duayen ismi hayatının temeline sürdürülebilirliği oturtmuş biri. Onun için sağlıklı yaşam da, iyi bir evlilik de, şirket başarısı da uzun soluklu planlamadan geçiyor. İyi yaşamın bir sigortacı dilinde nasıl telafuz edildiğini Levent Nart’tan dinledik...

- Nart isminin bir anlamı var mı?

Evet, Nart bir Kafkas destanı. Ailem Osetya’dan sürülmüş, Hopa’ya yerleşmiş. Daha sonra babam Bursalı olan annemle evleniyor. Birlikte İzmir Karşıyaka’ya yerleşiyorlar. Ben 20’li yaşlarımdan bu yana İzmir’de yaşamıyorum. 61 yaşındayım, birçok yer dolaştım, ülke gördüm.

- Neydi sizi bu kadar dolaştıran?

Öğrenciydim, Fulbright bursu için Amerika’ya gidecektim ki yolda şimdiki eşimle tanıştım. O, Alman vatandaşı ve Almanya’da inşaat mühendisliği okuyordu. Ben de rotayı Almanya’ya kırdım. 10 yıl Almanya’da çalıştım. 40 yıldır eşimle birlikteyiz. İki kızımız var. Deniz ve Lara.

- Sigortacılık planlarınızda var mıydı?

Ege Üniversitesi İşletme Bölümü'ne girdim, ancak dediğim gibi Almanya işi çıkınca Köln Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdim. Hep iletişim odaklı, insan ilişkilerine dayalı, pazarlama bağlantılı işler yapmak istiyordum. Karşıma bir reasürans şirketinde MT olma fırsatı çıktı. Orada sigortacılık sektörünün çok boyutlu, disiplinler arası bir alan olduğunu keşfettim. Sınırsız müşteri kitlesi olması beni etkiledi. Hâlâ da beni heyecanlandırıyor.

- Bir kırılma noktası var mı sizin hikayenizde?

Eşimle tanışmam ilk kırılma noktası bence. Yüreğimin götürdüğü yere gitmemin iyi bir şey olduğunu gösterdi bana. Duyguları takip edecek kadar cesur olmak çok önemli. İyi ki yapmışım. Bence 24 yaşındayken çalıştığım sigorta şirketinin patronlarının karşısına geçip “İki yıllık MT programı çok sıkıcı, ben şimdi sorumluluk üstleniyorum” demem de kırılma anlarındandır. Bu çıkışım patronlarımın hoşuna gitti, Almanya’da bir bölgenin sorumluluğunu bana verdiler. Sonra Türkiye genel müdürü yaptılar. Sonra da kendi şirketimi kurdum.

Spor hayatımda hep vardı

- Kendiniz için yaptığınız lüks harcama var mı?

Evet, 2011’de kendime bir yelkenli tekne aldım. Denize tutkum var. Spor hep hayatımda oldu. Karşıyaka Spor Kulubü’nün üç lisanslı sporcusuydum. Basketbol, su topu ve futbol (kalecilik) oynadım aynı anda. Şimdi pilates yapıyor, yüzüyorum. Ama tekne başka bir şey. Dostlarım ve ailemle denize açılmak müthiş keyifli. Deniz tutkumu, arkeoloji merakımla birleştiriyorum. Büyük medeniyetlerin doğduğu antik kentlere tekneyle gitmekten çok zevk alıyorum. Bütün antik kentlerin limanları var. O günün şartlarında tek enerji kaynağı rüzgâr. Ben de o rüzgarı takip ediyorum. Kendime bir rota çiziyorum.

Tekne daha güvenli

- Deniz, tekne yolculuğu bir sigortacı için fazla riskli değil mi?

Daha sağlamcı kara insanlarının işi değil mi bu? Kesinlikle değil. Bir kere biz sigortacılar olaya farklı bakıyoruz. Teknelere bir bakın ve otomobillerle kıyaslayın. Aynı değerde bir arabaya ödediğiniz sigorta primi, teknenin 20 katından fazla. Otomobilde kaza riski tekneden 20-30 kat fazla hesaplanıyor. Bu demektir ki deniz en güvenli seyahat alanı. Sigortacılar bu primleri belirlerken yanılmıyorlardır. Bu çok şey anlatan bir gösterge. Ben de bir deniz tutkunu ve sigortacı olarak tekne sahibiyim.

Uzun vadeli her iş sizi zenginleştirir

- Hayat düsturunuz nedir, olmazsa olmazınız...

Bence hayatın olmazsa olmazı süreklilik. Tutarlı davranışlar sergilemeniz gerek. Dostlarımı da böyle insanlardan seçerim, çalışanlarımı da. Hayatında 5 kez evlenmiş biriyle, tek evlilik yapan insanları kıyaslayın. İlişkilerini uzun vadeli planlayan insanlarla yola çıkarım. Uzun vadeli sahip çıkılan her şey sizi zenginleştirir, riskleri azaltır, sizi sürprizlerden uzak tutar. Sadakat çok önemli. Bir de çevreci olmayı çok önemsiyorum.

Esas servet rol model olmak

- 61 yaşındasınız, nelerin hayalini kuruyorsunuz?

Hayallerim ulaştıklarımın gerisinde kaldı. Şirketim, evim, teknem oldu. 20 yılda en az 15 kez bir yabancı şirket Nart'ı satın almak için kapımı çaldı ama satmadım. Şimdi de profesyoneller ve yetenekli aile bireyleriyle birlikte Karadeniz havzası, Balkanlar ve Ortadoğu’da şubeler açarak büyümek istiyorum. 136 ülkede partnerimiz var. Birçok global rakipten müşteri aldık. Bence esas zenginlik nakdiniz değil rol model olabilmek.

İnsanlara uzun vadeli güvenirim

- İşkolik misiniz?

Hayır, değilim ama çok çalışkanımdır. Boş durmayı sevmem. Sürekli öğrenen, elemanlarını da eğiten, fazla fikir soran ama kararı yine kendine göre veren bir patronum. İnsanlara uzun vadeli güvenirim. Genç yetenekleri keşfetmeyi severim. 40 yaşında 8 kez iş değiştirmiş birinin bana da yar olmayacağını düşünürüm. Diğer yandan ahlak, aile hayatı, gözlerdeki ışıltı entelektüel seviye, hobiler, ruh zenginliğini de önemserim.

Mükemmel uyumu kovalamayın

- Aşkın peşinden gitmeyi bugünün gençlerine de öneriyor musunuz?

Evet, neden olmasın. Bence kalbinizin sesini dinlemeniz çok önemli. İnsanın bugünkü varlıkları değil, potansiyel aile başarısı, mutluluğu asıl hayatı belirleyen. Bence hayatta mükemmel uyumu aramak, kovalamak çok yanlış. İki insan her konuda tam bir uyum içinde olmayabilir. Önemli olan çiftlerin hobilerinde özgür olmaları, buna saygı gösterebilmek. Esnek olmak, olağanüstü beklentiye girmemek, müthiş hayaller üretmemek gerekiyor. Saygı gerek, hayata, ilişkilere uzun vadeli bakmak gerek.

- Bu durum sizce kariyer başarısı için de geçerli mi?

Evet, elbette. Bana göre bulunduğunuz şirketi büyüterek kariyer basamaklarını tırmanmak kalıcı başarı getiriyor. Siz bu birlikteliğe ne katıyorsunuz? Bu bence, büyük bir şirkete girip hazıra konmaktan daha değerli. Şirket ve profesyonel karşılıklı katkı sağlamalı birbirine.

Bu konularda ilginizi çekebilir