'ABD'nin yüzde 20 seviyesine geldik'
Borsa İstanbul Genel Müdürü Turhan, 10 yıl içinde kişi başına milli gelirin, ABD'nin kişi başına milli gelirinin yüzde 20 seviyesine geldiğini vurguladı
BURSA - Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, "2002'den bugüne kadar hayata geçirdiğimiz reformlarla ekonomiyi normal hale getirdik. 10 yıl içinde kişi başına milli gelirimiz, ABD'nin kişi başına milli gelirinin yüzde 20 seviyesine geldi" dedi.
Bursa Valiliğinin, Capital ve Ekonomist dergilerinin iş birliğiyle düzenlediği "Uludağ Ekonomi Zirvesi"nde, "Türkiye Senaryoları: Vizyonerlerin Ajandası" konulu oturumda konuşan Turhan, Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 10 bin doları geçtiğini hatırlattı.
Turhan, 1975'ten 2002'ye kadar Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirinin, ABD'nin yüzde 10'unun altında olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"2002'den bugüne kadar hayata geçirdiğimiz reformlarla ekonomiyi normal hale getirdik. 10 yıl içinde kişi başına milli gelirimiz, ABD'nin kişi başına milli gelirinin yüzde 20 seviyesine geldi. 1975'ten 2002'ye kadar geçirdiğimiz 27 yıllık kayıp hala ortada. Biz hep ABD'nin yüzde 10'u düzeyinde kalırken Çin bu sürede ABD'nin yüzde 3'ünden yüzde 12'sine çıktı. Bu nokta, hız kesmek, rehavete kapılmak, tavşan ile kaplumbağa hikayesindeki tavşanın yanılgısına düşmek için çok elverişli bir nokta. Buna 'orta gelir tuzağı' deniyor. Yanlış yapmaktan vazgeçmek sizi normalleştirir ama normalden iyiye gitmek için daha fazla gayret göstermek gerekiyor."
"Milli gelirimizin yüzde 15'i kadar tasarruf ediyoruz"
Türkiye'nin mevcut iş gücüne yılda 1 milyon kişinin eklendiğini aktaran Turhan, bu kişilerin, geçmiş yıllardan farklı bir şekilde eğitimli insanlar olduğunu vurguladı.
Eğitimli insanın işsizliği ile eğitimsiz insanın işsizliği arasında toplumsal gerilim anlamında fark bulunduğuna değinen Turhan, şunları kaydetti:
"İş gücüne her yıl eklenen 1 milyon gencimize iş bulmamız lazım. Bu da yetmez. Kadınlarımızın iş gücüne katılımı çok düşük ama artıyor. Bu, çok olumlu bir gelişme. Daha hızlı artması lazım. Onları da istihdam etmemiz lazım. Bütün iş gücüne eklenecek yeni arzı istihdam edebilmek için Türkiye'nin büyüme hızını yıllık yüzde 4,5'in altına düşürmemesi lazım. Bu mümkün. Son 80 yıllık büyüme hızımıza baktığımız zaman Türkiye'nin potansiyel büyüme hızı bu seviyelerde. Enflasyon veya sistemik risk doğurmadan Türkiye, bu oranda büyüyebilir ama bunun için her yıl milli gelirin yüzde 23 ila 25'i kadar yatırım yapmamız lazım. Yatırım, sermaye gerektiriyor. Sermayedeki durumumuz da bizim tasarruflarımızla ilgili bir problem olduğu tespit ediliyor. Cari açık aslında ne dolar kuruyla ne de başka bir şeyle değil doğrudan yatırımlarla tasarruflar arasındaki açıktan kaynaklanıyor. Milli gelirimizin yüzde 15'i kadar tasarruf ediyoruz. 1975 ila 2002 arasında hane haklarımız yeteri kadar tüketim, firmalarımız da yeteri kadar yatırım yapamadı. Ciddi bir tüketim ve yatırım açığımız var."
"Bankacılığa çok büyük hayranlığımız var"
Turhan, ülke olarak yapılacak tüketimlerin, ekonominin büyüme potansiyelini hayata geçireceğini bildirdi.
Yapılması gerekenin, kaliteli tasarruf ve sermayenin miktarını artırmak olduğuna dikkati çeken Turhan, "Bu da ancak sermaye piyasaları ile olur. Bankacılığa çok büyük hayranlığımız var. 2002'den bugüne kadar milli gelir içerisindeki paylarını nispi olarak 2 kat artırdılar. Hem de milli gelirin iki katına çıktığı bir dönemde yaptılar bunu. Müthiş bir başarı. Bankacılık kuşkusuz büyümeye devam edecek ama bundan sonra bankacılıkta organik yani sağlıklı büyüme beklememiz lazım" diye konuştu.
İbrahim Turhan, Türkiye'de son 10 yılda önemli yatırımlar yapıldığını anımsattı.
Yapısal reformlara işaret eden Turhan, "İvme kaybetmeden bu yapısal reformları sürdürebilmemiz lazım. Bunun için de bir hedefe ihtiyacımız var. O da AB üyelik vizyonunu korumaktır. Çünkü AB üyelik vizyonu demek bizim bütün enerjimizi AB'ye harcamamız anlamına gelmiyor. Türkiye, çok boyutlu bir politika çerçevesi izlemek durumunda. Türkiye'nin Asya derinliğinde, Afrika derinliğinde, Akdeniz havzasında başarılı ve etkin olması Avrupa derinliğini kaybetmemesiyle yakından ilişkili" ifadesrini kullandı.
Sanko Holding Onursal Başkanı Konukoğlu
Sanko Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu da Türkiye'nin 2023'ü hayal ettiğini ve o hayallere ulaşacağına inandığını söyledi.
Cari açığın düşürülmesi için çok çalışılması gerektiğini dile getiren Konukoğlu, "Cari açığı kendi kendimize düşürmenin yollarını aramamız lazım. Türk halkı, yabancı bir ürün çok sağlam, yerli malları ise o kadar sağlam görmüyor. Yabancı makinelerin de daha sağlam olduğunu düşünüyoruz. Türk halkı olarak Türkiye'nin mallarına önem vermiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye olarak yerli ürünlerden ziyade yabancı ürünler daha fazla talep edildiği için cari açığın arttığını vurgulayan Konukoğlu, şöyle konuştu:
"Belediyelerde ve kamuda bile yabancı mallarını kullanıyoruz. Tüketimde biraz tutucu olmamız lazım. Çalışanlarımızın yüzde 90'ının kart borcu var. Türk halkı olarak tasarruflu olmamız lazım. Bence katma değeri yüksek olan yatırımlara önem vermemiz lazım. En iyi yatırım kriz zamanında olur. Moralimizi bozmamamız ve yolumuza devam etmemiz lazım. Bazı kuruluşlar sanki bir şey varmış gibi insanların umudunu kırıyor."