'Bankacılık sektöründe yavaşlama olacak'

"Topyekün bir ekonomi savaşındayız ve hepimiz galip gelmeliyiz"diyen DenizBank Genel Müdürü Ateş, 2014 yılında bankacılık sektörünü düşük bir karlılığın beklediğini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BURSA - DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, bankacılık sektöründe bu yıl bir yavaşlama olacağını belirterek, "Biz gül bahçesini, 2008-2013 dönemini geride bıraktık. Şimdi bankacılığın yüzde 25-30'lar değil, yüzde 10-15 büyüyeceği ama karlılığın da ona göre azalacağı bir dönem. Ama umalım ki bunu çabuk aşalım" dedi. 

Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde soruları yanıtlayan Ateş, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından açıklanan ocak ayı bankacılık sektörü kar rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, karlılıktaki bu düşüşün geçici olmadığını, 2014 yılında bankacılık sektörünü düşük bir karlılığın beklediğini ifade etti. 

"Bankacıların zararı söz konusu"

2009'dan 2013 yılında kadar her yıl peyderpey makro ihtiyati önlemlerin geldiğini belirten Ateş, "Faizler 450 baz puan yükseldi ama ne kredi kartları ne de POS cihazlarının aylık faizlerinde hiç bir şey değişmedi. Halbuki hiçbir şey değişmedi mi? Faizler yüzde 100 arttı. Yüzde 4,5 olan gösterge kağıt, yüzde 10'lara çıktı. Dolayısıyla bankacılar olarak bizim burada bir zararımız söz konusu" dedi.  

Hükümetin haklı gerekçelerle belli tedbirler aldığına değinen Ateş, şunları kaydetti:  

"Bankacılık sektörü özkaynak getirisinde tek haneye düşmesin yeter"

"Bütçe açığımız yok, kamu borcumuz da yok ama cari açığımız var. Cari açığı tetikleyen konulardan birinin banka kredileri olduğu söyleniyor; Merkez Bankası'nın analizleri bu yönde. O nedenle onları sınırlama yönünde mümkün olduğu kadar tedbirler getirildi. Ama bu tedbirler peyderpey geldikçe munzam karşılıklar artıyor, krediler ancak gelire göre verilebiliyor. Vadeler kredi kartında 9 aya kadar çekildi. Bu, bizim yıl sonu karlılıklarımız üzerinde olumsuz etkide bulunacak. 'Bankacılık sektörü özkaynak getirisinde tek haneye düşmesin yeter' diyorum. 

Eğer deflatörü ve enflasyonu dikkate alırsanız Türk bankacılığı öz varlığına yüzde 12 kazanırsa ki özvarlık da 190 milyar liranın üzerinde, Türkiye'de bir sektörünün yatırdığı en büyük sermayedir, doğası itibariyle böyledir. Karlılıkta geriye doğru bir gidiş olabilir nominal olarak. Biz bu paraları alıp sermayeye katıyoruz ve daha fazla büyümeye gayret ediyoruz. Özvarlığa ilave edilen karlar azalınca öz varlığın yüzde 12'yi tutturması da zorlaşıyor. Bizim için özkaynak karlılığında yüzde 12 iyi sonuçtur. Yüzde 10'un altı da kötü bir sonuçtur. Yüzde 8 enflasyon olan bir ülkede, faizlerin de yüzde 11-12 olduğu bir ülkede siz yüzde 10 hatta yüzde 12 kazanıyorsanız bile yerinizde sayıyorsunuz demektir. O zaman yabancı sermaye konusunu da düşünmek lazım." 

"Sermayedara da her zaman gel şuraya ilave para koy diyemiyorsun"

Hakan Ateş, bankaların kendini büyütmesinin aslında ekonominin de büyümesine destek veren bir husus olduğunu belirterek, "100 lira sermaye koyuyorsam, 800 liralık kredi verebiliyorum. O lokomotif, 100 lira ilave sermaye koyamadığında 800 liralık krediden oluyorum. 100 liralık sermayeyi neden koyamıyorum, çünkü karlılığım azalıyor. Sermayedara da her zaman gel şuraya ilave para koy diyemiyorsun" yorumunu yaptı. 

"Bankacılık cephesinde gerileme diğer cepheleri de geriletir" 

Bankacılığın kar sıkıntısını aşması gerektiğini vurgulayan Ateş, "Öyle zannediliyor ki bu bankacıların lehine bir şey. Hayır, toplumun ve kamunun lehine bir olaydır. Karlı olduğu ölçüde ekonomiye daha fazla kaynak koyar. Enerji, altyapı, turizm gibi her türlü altyapı yatırımını destekleyen, uzun vadeli kredi veren bankacılık sektörüdür. Bankacılık burada daralırsa bir de yurt dışından girişlerinde daralma olasılığı olursa o zaman fonlama sıkıntısı da olabilir ve ekonomiye yeteri kadar omuz veremez" değerlendirmesinde bulundu.   

Hane halkı, kamu sektörü, bankacılık ve özel sektörün birbiriyle uyumlu çalışması gerektiğine işaret eden Ateş, bankacılık cephesinin gerilemesinin diğer cepheleri de ister istemez gerileteceğini söyledi. 

"Bu bir kazan-kazan oyunudur" 

Ateş, "Topyekün bir ekonomi savaşındayız ve hepimiz galip gelmeliyiz. Bu biri kazansın biri kaybetsin oyunu değil; kazan-kazan oyunudur" dedi. 

"Bankacılık sektörünün aktif kalitesi bozuluyor" 

Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin bozulduğunu belirten Ateş, şunları kaydetti: 

"Bu doğaldır. Gelişmekte olan pazarlarda bir daralma var. Hal böyle olunca doğal olarak sistemde problemli kredi artar. Bir de bireysel kredilere çok sınırlama getirince bu bir pay-payda konusu. Krediler fazla büyümüyor. Paydaki problemli kredi, paydadaki daha küçük bir rakama, daha hızlı büyüyemeyen bir aktife bölündüğü zaman oran artar.  Ama şunu da itiraf etmeliyiz ki, ocak ayı rakamlarında da görüldüğü gibi problemli krediler artıyor, trendde bir artış var. Ama ben yine de bunun 2008 yılında krizin en dip anında ulaştığı yüzde 5,5 rakamlarına çıkacağı kanaatinde değilim. Çünkü tedbirler alınıyor." 

"Kaldıraç yeteneği bir tek bankacılık sektöründe var"

Fed eski Başkanı Bernanke'nin mayıs ayında parasal genişlemeden çıkış sinyali vermesinin Türk ekonomisi ve bütün gelişmekte olan ülkeler için bir "uyandırma zili" olduğunu aktaran Ateş, "Ekonomi yönetimi de tedbirleri erken aldı. Atacak daha çok kurşunumuz var. Bankacılığın kar etmesi lazım ki ekonominin diğer birimlerini kalkındırabilsin. Kaldıraç yeteneği bir tek bankacılık sektöründe var" dedi. 

Hakan Ateş, sözlerine şöyle devam etti: 

"Bugün Merkez Bankası'nın brüt rezervleri 105 milyar dolar. Bunun 65 milyar doları bizim yatırdığımız munzamlar. Ben böylesi bir ortamda munzamlarda indirim konusunda iyimser değilim ama olsa iyi olur. Ticari kredilerde gerileme gibi şeyler, talep eksiliği... Bu bir vakaadır. Dünyada ve Türkiye'de siyasetin getirdiği bir belirsizlik var. İkincisi de fonlama maliyeti yükseliyor. 

Fonlama maliyeti yüzde 4,5'tan yüzde 10'lara çıktı, Yüzde 100'den fazla. Mevduatı yüzde 8,5'tan toplarken yüzde 12 bandına geldik mi? Geldik. Dolayısıyla bu kredilere yansıyor. Kredilerin geri ödeme sürelerinin daha zora girdiğini ve daha uzadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu bir zincir etkisi oluyor. Bankacılık sektöründe bir yavaşlama olacak. Biz eski gül bahçesini 2008-2013 yılını geride bıraktık. Şimdi bankacılığın yüzde 25-30'lar değil, yüzde 10-15'ler büyüyeceği ama karlılığında ona göre azalacağı bir dönem. Ama umalım ki bunu çabuk aşalım."  

"Yüzde 15-20 aralığında bir kredi büyümesi gerçekleştireceğiz"

Denizbank'ın kredi büyümesini yüzde 20 olarak hedeflediklerini anlatan Ateş, Bu yıl yüzde 15-20 aralığında bir kredi büyümesi gerçekleştireceklerini ifade etti.  

Ateş, sektör genelindeki kredi büyümesinin ise yavaşlayacağını, DenizBank olarak bireysel kredilerde kaybettiklerini toptan satışlarda tamamlamak istediklerini söyledi.  

"Galatasaray'a ait Riva'daki araziyle ilgili bir planımız yok" 

Hakan Ateş, satışa çıkması halinde Galatasaray'a ait Riva'daki araziye DenizBank ya da Siberbank'ın talip olup olmayacağını ilişkin soruya şu yanıtı verdi:  

"Şu anda arsa olarak 250 milyon doları üzerinde değeri olan bir arazi. Galatasaray burayı değerlendiğinde burası 700-800 milyon dolar para getirebilecek bir yer. Sberbank'ın ya da Denizbank'ın bu arazi ile şu an hiçbir ilgisi yok. Ne Denizbank'ın ne de Siberbank'ın Riva ile ilgili hiçbir planı olmadı bugüne kadar; bundan sonrada olmayacak. 

Bir Galatasaray kongre üyesi olarak söylüyorum, bence vaktinde yapılmış son derece güzel bir yatırım. Sadece arsa olarak satılsa 250 milyon dolar. Üzerinde inşaat yapılırsa onun da getirisiyle birlikte, 500 milyon doların üzerinde bir getiri sağlayabilecek potansiyel ve güçte bir arazi. Bir bankacı olarak söylüyorum, Riva arazisi en az 250 milyon dolar değerinde bir arazidir. Üstüne de bir şey geliştirilirse yarım milyar doların üzerinde bir getiri sağlayabilir kulübe. Bugün orası tek başına Galatasaray'ın toplam borcunun iki katından fazla toplam bir değerdir." 

Bu konularda ilginizi çekebilir