Bankaların yurt dışı şube sayısı 12 yılda 2 kat arttı

Türk bankalarının yurt dışındaki şube sayısı 12 yılda yüzde 98 artışla 81'e ulaştı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türk bankalarının yurt dışı şube sayısı son 12 yılda iki kat artarak 81'e yükseldi. 

Bankaların yurt dışında şube açmaları temelde ekonomik, finansal ve mevzuatla ilgili sebeplerden kaynaklanıyor. Türkiye'nin bir ülkeyle ekonomik ilişkilerinin gelişmesi, dış ticaret hacmi ve yatırımlardaki artış, yurt dışı şube ihtiyacını doğuran temel ekonomik sebeplerin başında geliyor.  

Bunun dışında yurt dışından sağlanmak istenen fonlara erişimin kolaylaşması ve yurt dışı finansal kurumlarla rekabet, yurt dışı şube açılmasında etkili olan finansal faktörler olarak görülüyor.  

Mevzuatla ilgili çeşitli faktörler de yurt dışı şubelerin işlem hacmini etkiliyor. Geçmişte yurt içi yerleşiklere dönük döviz kredisi açmanın önemli sınırlamalara tabi olması nedeniyle, yurt dışı şubelerin bu tür işlemlerindeki hacminin arttığı; bu kısıtlamaların 2010 yılında büyük ölçüde kaldırılmasıyla beraber yurt dışı şubelerden sağlanan yabancı para kredilerde de azalış görülmüştü. 

Türk bankaları yurt dışında şube açmaya 1990'lı yıllarda başlarken, bu süreç 2000'li yıllarda hız kazandı. Yurt dışı şubelerin büyük kısmı, ekonomik ilişkilerin güçlü olduğu ve geliştiği Avrupa ve Orta Doğu bölgelerinde olmakla beraber, ABD, Çin ve Orta Asya coğrafyasında da şubeler bulunuyor. 

Güçlenen makroekonomik yapı ve küresel sermaye akımlarına entegrasyonun yüksek olması ile birlikte Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışındaki doğrudan yatırımları arttı. 

Finans sektörü yurt dışında doğrudan yatırımların yoğunlaştığı önemli bir sektör konumunda yer alıyor. 2002 yılı itibarıyla toplam 6 milyar dolarlık yurt dışındaki doğrudan yatırım stokunun 1 milyar dolarını bankalara yapılan yatırım oluştururken, 2014 yılı itibarıyla 30 milyar doların üzerine çıkan doğrudan yatırım stokunun 6 milyar dolarını bankacılık sektörüne yapılan yatırımlar oluşturdu. 

Yurt dışı şube sayısındaki artış yüzde 98 

Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) Araştırma Birimi'nin hazırladığı "Türk Bankacılık Sektörü Yurtdışı Şube, Temsilcilik ya da Bağlı Ortaklık Dağılımı Değerlendirmesi"nde 2002 yılında Türk bankalarının 26 ülkede faaliyette bulunurken, değişen ekonomik ihtiyaçlar ve finansal gerekliliklerle birlikte 2014'te şube, temsilcilik ya da bağlı ortaklık olmak üzere 29 ülkede faaliyet gösterdiği belirtildi. 

Değerlendirmede, 2002 yılından itibaren yaşanan dönemde yurt dışında şube, temsilcilik ya da bağlı ortaklığı bulunan banka sayısının azaldığı ve 2014 yılı itibarıyla 17 olarak gerçekleştiği; yurt dışında faaliyet gösteren banka sayısındaki azalışta kapanan ya da birleşen bankaların etkili olduğu kaydedildi. 

TBB verilerine göre, 2002 yılında bankaların yüzde 21'inin yurt dışında faaliyeti bulunurken, bu oran 2014 yılında yüzde 38'e yükseldi. Faaliyet gösterilen ülke sayısının artmasının yanında şube sayısındaki yükseliş çok daha fazla oldu. Yurt dışı şube sayısı 2002 - 2014 döneminde yüzde 98'lik artışla 41'den 81'e yükseldi. 

Yurt dışı şube sayısında en yüksek artış KKTC'de yaşandı. Söz konusu ülkeyi Irak, Yunanistan ve Bulgaristan izledi. Komşu ülkelerle bankacılık alanındaki ilişkiler arttı. 

Yurt dışında en fazla şubeye 25'er şube ile Ziraat Bankası ve İş Bankası sahip iken, bu bankaları 8 şube ile Garanti ve 5 şube ile Halkbank izledi.  

Bankaların yurt dışı şubeleri aracılığı ile kullandırılan krediler 13 milyar dolar olurken, gerçek ve tüzel kişilere ait toplam mevduat 10 milyar dolar olarak gerçekleşti.  

Türkiye ekonomisinin değişen ticari ilişkileri bankacılık sektörünün yurt dışı yatırım kararlarında da önemli bir belirleyici konumda oldu. İzlenen ticari ortakların çeşitlendirilmesi politikası çerçevesinde bankacılık sektörünün yatırımları da etkilendi. 2005 yılında toplam ihracatın içinde Yakın ve Ortadoğu ülkelerinin payı yüzde 14 iken 2014 yılında bu oran yüzde 22'ye çıktı. 

Sonuç olarak, çevre ülkelerle artan ticari ilişkiler Türk bankalarının bu ülkelerdeki mevcudiyetini de destekledi. Gelecek dönemde komşu ülkelerle olan ticaret hacminin artmaya devam etmesi Türk bankalarının söz konusu ülkelerdeki etkilerinin daha da artmasına katkı sağlayacak. 

5 milyonu aşkın Türk vatandaşının bankacılık hizmeti veriliyor 

Giderek gelişen finansal sistem beraberinde bankacılık sektörünün farklı ülkelerde faaliyete geçmesinde önemli rol oynuyor. Küresel fon akımlarının ülkelerin finansal istikrarları üzerindeki etkisini giderek artmasıyla birlikte yurt dışı fon kaynaklarının ekonomiye kolay ve hızlı girişinin sağlanması ihtiyacı, Türk bankalarının yurt dışındaki yayılımlarını destekleyen başka bir unsur oldu. 

Türkiye ekonomisinin 2003 yılından itibaren artan büyüme performansının doğurduğu finansman ihtiyacına karşılık olarak da kamu otoriteleri tarafından bankaların yurt dışı açılımlarının desteklenmesi faydalı oldu. 

Geçmişten bu yana yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının finansal ihtiyaçları Türk bankalarının bu bölgelere yönelmesinde önemli rol oynadı. Yurt dışında yaşayan 5 milyonu aşkın Türk vatandaşının yaklaşık 4 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde, 300 bini Kuzey Amerika'da, 200 bini Ortadoğu'da yerleştiği değerlendirildiğinde, bankacılık sektörünün yurt dışı ülkelerdeki yapılanmaları açısından söz konusu dağılım da etkili oldu. 

"Bankacılık sektörünün yurt dışı rekabet gücü yükseldi" 

Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, mevzuattan kaynaklanan haksız rekabet unsurları ve piyasa kısıtlamaları azalmasıyla, yurt dışı şubelerin açılmasında ekonomik ve finansal faktörlerin öneminin arttığını ifade etti. 

Küresel kriz nedeniyle AB bankalarının mali gücünün zayıflamasının, Balkan ülkelerinde özellikle bireysel bankacılığa yönelik güçlü talep ve Orta Doğu  başta olmak üzere komşu coğrafyalarla Türkiye'nin ekonomik ve diplomatik ilişkilerinin güçlenmesinin, Türk bankacılık sektörünün yurt dışı faaliyetlerini olumlu etkilediğini vurgulayan Aydın, "Türkiye bankacılık sektörünün tecrübesi, yüksek teknolojiye dayanan ürünleri, ürün çeşitliliği ve nitelikli insan gücü; sektöre dönük olarak yakın coğrafyalardan gelen talebi artırmaktadır" dedi. 

Aydın, 2008'de küresel krizin ardından özellikle Avrupa bankalarının yüksek risklilikle karşı karşıya kalarak sermaye ihtiyacı duyduğunu anımsattı. 

Söz konusu bankaların son dönemde özellikle yurt dışı faaliyetlerini sonlandırma eğiliminde olduklarını belirten Aydın, bu durumun özellikle Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere yakın coğrafyada Türk bankaları için yeni fırsatlar doğurduğuna dikkati çekti. 

Yabancı bankaların bu ülkelerdeki faaliyetlerini sonlandırmaları ile doğan boşluk sonucunda güçlü bir sermaye yapısına sahip olan Türk bankalarının söz konusu ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek ilk seçenek olarak ortaya çıktığına işaret eden Aydın, şunları kaydetti: 

"Yurt içinde etkin bir şekilde düzenlenen ve denetlenen Türk bankacılık sektörü güçlü bir yapıya kavuşmasının ardından yurt dışı bankalarla rekabetini artırmıştır. Özellikle, ekonomik olarak yeni gelişen ve finansal olarak aracılık faaliyetlerine ihtiyaç duyan ülkeler bankacılık sektörü açısından önemli pazarlar haline gelmiştir. Bankaların bölgesel yatırım fırsatlarını değerlendirmesi ile söz konusu ülkelerdeki ağırlıkları artmıştır."   

Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sisteminin güçlü bilanço yapısının yanında teknolojik altyapısı ve uygulama yetkinliğiyle de küresel rekabette önemli avantajlara sahip olduğunu söyledi. 

Mobil ve internet bankacılığının genç nüfusunun da etkisiyle hızlı bir büyüme sürecinde olduğu bankacılık sektörünün bu alanlarda önemli bir tecrübeye sahip olduğunu anlatan Aydın, özellikle Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerinin bireysel bankacılıkta ihtiyaç duydukları desteğin Türk bankalarının bu bölgedeki yapılanmaları açısından önemli bir avantaj sağlayacağını dile getirdi. 

Bu konularda ilginizi çekebilir