Faiz artırımı için ne dediler?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Merkez Bankası, bugünkü toplantısında faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan artırarak yüzde 7.75'e yükseltti. Ekonomistlere göre karar Türk Lirası'nın değer kaybını sınırlamaya yardımcı olacak bir adım. Bundan sonrası içinse beklenti, 50 ve üzeri baz puan artırımlar ile sıkılaştırmanın devam edebileceği şekillende...

Burgan Yatırım Başekonomisti Bürümcekçi:
MB, faiz silahını ağırlıkla kullanmaya devam edeceğini gösterdi

Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, PPK toplantısında politika faizinin yüzde 4,5, borçlanma faiz oranının yüzde 3,5 oranında korunduğunu, borç verme faiz oranının ise yüzde 7,75 seviyesine yükseltildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Buna karşılık, piyasa yapıcılarına uygulanan oran ise yüzde 6,75 olarak korundu. Böylece 375 baz puan olan koridor genişliği 400 baz puana yükselmiş oldu. Makro ihtiyati araçlarda da bir değişiklik yapılmaması ile zorunlu karşılık oranları ve ROK katsayıları aynen korunmuş oldu. Piyasa yapıcısı bankalara uygulanan oranın değişmemesi, faiz koridorunda gerçekleşen 50 baz puanlık artışın etkisini sınırlayacak bir gelişme gibi görülse de, önceki PPK toplantısında alınan kararlar geçerliyse bu sınırlayıcı etki daha az olacak."

Temmuz toplantısında, Merkez Bankası'ndan sağlanan ağırlıklı fonlama oranını gerektiğinde hızlı ve yüksek oranda artırma esnekliğinin de kazanıldığını anımsatan Bürümcekçi, "Buna göre, bir hafta vadeli repo miktar ihalesi ve bir ay vadeli repo ihale miktarına ilişkin üst sınırlar kaldırılmış ve ek parasal sıkılaştırma yapılan günlerde, bankalara piyasa yapıcısı repo imkanı üzerinden fonlama yapılmayacağı açıklanmıştı. Bu uygulama devam ediyorsa, piyasa yapıcısı bankalar da 'istisnai' günlerde yüzde 7,75'lik orandan borçlanmak zorunda kalacaklar. Ancak istisnai günler çok sık uygulanmadığı ve bir gün kadar kısa sürdüğü için, eğer burada bir taktik değişikliği olup da daha sık uygulanmazsa, faiz artırımı beklenen etkiyi sağlamayabilir" öngörüsünde bulundu.

Merkez Bankası'nın, gelecek dönemde alacağı kararlara ilişkin net bir ifade kullanılmamakla beraber, enflasyon görünümünün orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasında temkinli duruşun korunacağını, gerektiğinde ek parasal sıkılaşmaya gidilebileceğini tekrarladığını ifade eden Bürümcekçi, "Bizce, bu ifade yeni faiz artırımlarına kapının açık kalmaya devam edeceğini göstermiş oldu" dedi.

Ek parasal sıkılaştırma yoluyla, şu anda yüzde 6,5 seviyelerinde seyreden Merkez Bankası ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin gerektiğinde hızlı bir şekilde yüzde 7,75'e kadar yükseltilebilmesini, Türk Lirası'nın değer kaybını sınırlamaya yardımcı olacak bir adım olarak gördüklerine dikkati çeken Bürümcekçi, "Merkez Bankası, Türk Lirası'nın değer kaybını önlemek için faiz silahını ağırlıkla kullanmaya devam edeceğini göstermiş oldu" değerlendirmesini yaptı.

Bürümcekçi, Kurulun temel ekonomik büyüklüklere ilişkin değerlendirmelerinde fazla değişmeden korunduğunu ve enflasyona ilişkin ihtiyatlı duruşun da değişmediğini ifade ederek, "Döviz satım ihalelerine ilişkin olarak yeni bir açıklama yapılmasa da, Merkez Bankası'nın, normal günlerde en az 50 milyon dolar tutarında olan günlük döviz satım ihalelerine devam ederken, ek parasal sıkılaştırma yapılan günlerde döviz satım ihalesi düzenlemeyeceğini varsayıyoruz" dedi.

Garanti Yatırım Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç
Enflasyonda yüzde 6,2'nin erişilmesini olası bulmuyoruz
 
Garanti Yatırım Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz kararına ilişkin olarak enflasyona ilişkin tedirginliğin arttığını ifade etti.  

Özellikle kurda son dönemde artışın sürüyor olmasının enflasyon görünümünü tamamen bozduğunu düşündüklerini aktaran Altınsaç,  son dönemde BDDK'nın aldığı kararların makro ihtiyatı tedbirlerin, hem de genel büyüme görüntüsündeki zayıflığın, kredileri yavaşlatacağını söyledi.  

Altınsaç, özellikle altın ithalatının artıyor olmasının toplam cari açık açısından risk oluşturduğu kanaatinde olduklarını dile getirerek, gelinen noktada TL'de değer kaybının devam etme ihtimalinin çok yüksek olduğunu, bunun da genel makro görünüm açısından aşağı yönlü risk oluşturduğunu belirtti.  

Enflasyonda yıl sonu Merkez Bankası tahmini olan yüzde 6,2'nin erişilmesini olası bulmadıklarına dikkati çeken Altınsaç, "Büyüme açısından da risklerin ciddi anlamda belirginleştiği bir dönemdeyiz" dedi.


İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır:
Merkez Bankası çekimser davranıyor, faiz artırımı etkisiz kalabilir

Bugün gerçekleşen Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nda, Merkez Bankası’nın gecelik politika faizinde, beklendiği üzere faiz değişimine gidilmediğini ve faizin yüzde 4,50 seviyesinde tutulduğunu görmekteyiz. Merkez Bankası’nın, faiz koridorunun üst bandında daha önceki toplantıda ima ettiği üzere, yükseltmeye gittiğini ve gecelik borç verme faiz oranını yüzde 7,25’ten yüzde 7,75’e çıkardığını görüyoruz. TCMB’nin artan belirsizlikler nedeniyle sermaye akımlarında zayıflamanın devam ettiğini ve TL’deki zayıf durumdan endişelendiğini görmekteyiz.

ABD’de enflasyondaki yükselmenin de desteklediği ve FED’in Eylül ayında parasal genişlemeyi azaltması ile devam edebilecek bu ortamda, küresel çapta gevşemeci para politikalarının geleceği ve etkinliği tartışılırken, TCMB’nin diğer gelişen piyasalara paralel olarak sınırlı sıkılaştırmalara yönlenmeye devam ettiğini görmekteyiz. Merkez Bankası’nın gelecek dönemde de 50 ve üzeri baz puan artırımlar ile sıkılaştırmalara devam ederek bu duruşunu devam ettirebileceğini düşünmekteyiz.

Merkez Bankası’nın bu uygulamasının, son zamanlarda 50 Milyon Dolar’ı aşmayan döviz satış ihalelerindeki eğilime paralel olduğunu ve 50 baz puanlık bu artırımın ilk aşamalarda etkin olsa da bu durumun devam etmediğini ve Dolar/TL’nin PPK açıklamaları sırasında gördüğü 1,9410 seviyelerinden 1,9510’lara tırmanabildiğini görüyoruz. Genel olarak bu toplantıda TCMB’nin Eylül’de FOMC öncesine denk gelen toplantıya biraz daha esneklik sağlamak adına daha düşük bir artırıma gittiğini düşünmekteyiz. Bu durumun sonucu, Eylül ayı içerisinde değersiz TL ve yüksek enerji fiyatlarının da etkisi ile Türkiye’nin enflasyonunda yükselişlere meylin artmasına neden olabileceğini düşünmekteyiz.

SETA Ekonomi Direktörü Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl:
Karar mevcut sermayenin çıkmasını engelleyecek

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA ) Ekonomi Direktörü Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl,  "Dünyada eylül ayının fırtınalı geçeceği beklentisi hakim. Bu anlamda geçen ay uluslararası beklentilerin altında gerçekleşen faiz artırımı, bu ayla birlikte yüzde 1,25 olarak gerçekleşti. Söz konusu artış yeni sermaye akımlarını çekmese bile mevcut sermayenin ülkeden çıkmasını engelleyecektir" dedi.

Merkez Bankasının eylül ayı itibariyle ABD Merkez Bankasından (Fed) gelecek olumsuz sinyaller nedeniyle tedbir amaçlı bir karar aldığını kaydeden Karagöl, "Merkez Bankası borç verme faiz oranını yükselterek, gelişmekte olan ülkelere yönelen sermayedeki azalmaya tedbir aldı" diye konuştu. Karagöl, bankanın tedbir açısından doğru bir karar aldığına işaret ederek, ağustos ayında alınan bu kararla, eylül ayına hazırlıklı girildiğini söyledi.

Karagöl, söz konusu kararla Merkez Bankasının bağımsızlığına yönelik tartışmalara da son verdiğini ifade etti.

Karagöl, mayıs ayından itibaren küresel bir belirsizlik yaşandığına ve sermaye akımlarında zayıflama olduğuna dikkati çekerek, "Dünyada eylül ayının fırtınalı geçeceği beklentisi hakim. Bu anlamda geçen ay uluslararası beklentilerin altında gerçekleşen faiz artırımı, bu ayla birlikte yüzde 1,25 olarak gerçekleşti. Söz konusu artış yeni sermaye akımlarını çekmese bile mevcut sermayenin ülkeden çıkmasını engelleyecektir" değerlendirmesinde bulundu.  

Fed kararlarının gelişmekte olan ülkeleri zorlayacağının altını çizen Karagöl, alınan kararla risklerin de minimize edildiğini vurguladı.