Faiz indiriminde bu 3 faktör önemli

1-Enflasyonda tepe noktasının aşıldığı ve yeniden düşüşün görüleceği sinyali net olmalı 2-ECB’den piyasaları destekleyecek paket gelip gelmeyeceği görülmeli 3-Piyasaların Fed’in faiz artırım zamanı geldi algısıyla harekete geçtiği dönemle eşleşmemeli

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ECE CEYHUN

İSTANBUL - Başekonomistlere göre Merkez Bankası politika faizini enflasyonda tepe noktayı görüp, dönüş sinyali almadan kıpırdatmamalı. Türkiye’nin faiz indirimini erken konuşmaya başladığını düşünen ekonomistler, likiditeyi gevşeterek gecelik faizleri ikincil piyasada 200 baz puan düşmesini sağlayan MB'nin haziran enflasyonunu görmeden adım atmaması gerektiğini düşünü yor. Ekonomistler olası bir faiz indiriminin asıl dış konjonktüre göre şekil alması gerektiğini vurguluyor.

Dolayısıyla faiz indiriminin masada olduğu dönemde Fed ve ECB’den esecek rüzgarlarda önemli. Ekonomistler, Merkez Bankası’nın hem içeride hem de dışarıda gerekli şartlar oluşursa üst bantta yaptığı 425 baz puanlık indirimin en fazla 200 baz puanının geri alınabileceğini düşünüyor. Olası bir faiz indirim adımının ise en az 50 baz puan olacağı yorumu yapılıyor. Seçim öncesi dönemde faiz ve kur kendisine yeni zirveler yaptı. Fed’den gelen açıklamalar tamda Türkiye’de seçimlerin atlatılmaya başladığı bir döneme denk geldi ve küresel yatırımcının gelişen piyasalar aşkını yeniden alevlendirdi. Şimdi faizde 9.5’un kurda 2’nin altı zor denilse de 2 ay önce görülen tepe seviyeler içinde ‘artık olmaz’ yorumu yapılıyor.

Ocak ayında 425 baz puanlık bir faiz artırımı ile mali piyasalardaki yangınla mücadele eden Merkez Bankası’ndan şimdi de faiz indirimi bekleniyor. İlk olarak Başbakan Erdoğan tarafından yapılan açıklamaya bazı bakanlarda desteklerken kamuoyunda faiz tartışması bir kere başlamış oldu.

Son dönemde piyasada konuştuğumuz ekonomistler ve bankacılar konu ne zaman faize gelse ‘umarız acele etmez’ yorumunu yapıyor. Çünkü uzmanlara göre zamanından önce alınacak her faiz indirim kararının gerçekte piyasadaki faizi artırma tehlikesi var. Piyasada pek çok veriye bakılıyor ama tabii ki enflasyon, cari açık ve istihdam en önemlileri. Dışarısı da iç piyasa dinamikleri için önemli. Çünkü dünyadaki rüzgarların tersine esme şansınız da yok. Onun için yapılan değerlendirmeler önce içerisiyle başlıyor ve sonra şöyle devam ediyor:

“Eğer TL’deki güçlü seyir devam ederse örneğin Avrupa Merkez Bankası’nın muhtemel niceliksel gevşeme planı eşliğinde, o zaman enflasyonun düşmeye başlayacağı yılın ikinci yarısı itibariyle artık politika faizinde indirimler gelebilir. Fed’in faiz artırım döngüsüne yaklaşılması mı yoksa AMB’nin gevşeme hamlesi mi orta vadede daha belirleyici olarak o konuda ise temkinli olmak gerekiyor.” Bu nedenle de ekonomistler, Merkez Bankası’nın da ölçülü ilerleyeceğini düşünüyor.

22 öncü gösterge 'daha yavaş büyüyorsun' diyor

'Ekonomi çok mu yavaşladı?' dediğimizde karşımıza BGC Partners’ın ‘Türkiye’yi resmetmek’ adlı raporu çıktı. BGC Partners Başekonomisti Özgür Altuğ'un raporunda, 22 öncü göstergenin ocak ayında 3’ünün daralma sinyali verdiğini şubat ayında bu sayının 6’ya çıktığı belirtiliyor. Şubat ayında 22 öncü göstergenin 13’ünün büyüme hızı yavaşlarken 5’i büyümeyi destekliyor, 6’sı ise daralmayı işaret ediyor.

Özgür Altuğ, “Göstergeler 'daralmıyorsun ama artık ekonomi yavaş büyüyor' sinyali veriyor" dedi. Altuğ gelişmeleri yorumlarken “Global likiditenin artış hızının yavaşladığı, cari açık ve enflasyon nedeniyle peş peşe önlemlerin alındığı, faizlerin artırılmak zorunda kalındığı, bölgesel gerginliklerin yaşandığı, iç siyasi belirsizliklerin olduğu aslında olabilecek en kötü şartların bir araya geldiği bir dönem yaşıyoruz. Açmazların çok olduğu bir dönemde faiz indirim kararını vermek kolay değil. Merkez Bankası’nın faiz kanadında en az 3 ay daha bir şey yapmaması lazım. Temmuzdan önce adım atılmamalı” ifadelerini de kullandı.

İleriye dönük bir sinyal verebilir

Faizlerde bir değişime gidilmesi için halen erken olduğunu düşündüğünü söyleyen Burgan Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Haluk Bürümcekçi, 24 Nisan’daki PPK’da belki ileri dönük bir sinyal verilebileceği yorumunu yaptı. Merkez Bankası’nın, zaten likidite politikasında gevşemeye gidilerek gecelik faizlerin %12 yerine %10 civarında oluşmasını sağladığına işaret eden Bürümcekçi, “Faiz indirimini erken konuşmaya başladık. Faiz indirimi ile ayrışma olup olmayacağı tamamen indirimin zamanlaması ve boyutuna bağlı olacaktır. Örneğin hemen yapılacak bir indirim olumsuz ayrışma getirir. Zorunlu karşılıklarda ölçülü bir indirimin halen ağır basan bir olasılık olduğunu düşünüyorum ama TCMB acele etmeyip kredi akımlarını biraz daha izlemek de isteyebilir” dedi.

Olası bir politika faiz indiriminde birinci bakılacak göstergenin enflasyon olması gerektiğini vurgulayan Bürümcekçi şöyle devam etti: “Enflasyon yönünü en erken Haziran’dan itibaren aşağı çevirebilir. Eğer TL’nin mevcut değerlenmesi kalıcı olur bir miktar daha da güçlenirse, üçüncü çeyrek sonuna doğru ölçülü indirimlere başlanma ihtimali olabilir.”

Yılın ikinci yarısında ve 50 baz puandan az olmaz

Şeker Yatırım Başekonomisti Gülay Elif Girgin, Merkez Bankası’nın 24 Nisan’daki PPK toplantısında bankaların zorunlu karşılıklarına yönelik bir hareket için erken olduğunu fakat toplantı özetinde bankalara yönelik çeşitli adımlar atılabileceğine dair sinyal gönderebileceğini öngörüyor. Girgin, politika faizinde olası bir düşüş içinse en erken yılın ikinci yarısının konuşulabileceğini düşünüyor. Girgin, “Merkez Bankası’nın enflasyona vurgu yaptığı baz etkisinden dolayı da nisan enflasyonun yüksek çıkacağı bir ortamda politika faizini aşağı çekmesini beklememekteyiz. Yılın ikinci yarısında küresel koşulların, makro verilerin ve iç politik görünüm gerekli şartları oluşturursa politika faizinde ve/veya faiz koridorunda bir ayarlama olabilir. Miktarını da tahmin etmek şimdiden zor olsa da 50 baz puandan aşağıya olmaz” dedi.

Orta vadede temkinli duruş sürdürülmeli

TEB Finansal Piyasalar Strateji Müdürü Erkin Işık ise “Merkez Bankası, bankalara sağlanan likiditeyi arttırarak faizlerde 200 baz puana yakın, keskin bir düşüş gerçekleştirdi. Bu gelişmenin, son dönemde belirgin yavaşlayan kredilere destek olacağını ve büyüme tarafında aşağı yönlü riskleri sınırlayacağını düşünüyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Ayrıca Moody’s’in kredi görünümünü negatif izlemeye alması da, global risk iştahının etkisi ile kısa vadede etkisi sınırlı olsa bile, orta vadede daha temkinli bir yaklaşımı zorunlu kılabilir. MB'nin kısa vadede, yaptığı parasal gevşemenin krediler, enflasyon bekleyişleri ve piyasalar üzerindeki etkilerini takip etmesini ve daha fazla parasal gevşemeye gitmemesini bekliyoruz.”

Erste Securities Başekonomisti Nilüfer Sezgin’de Merkez Bankası’nın zaten günlük bazda likidite yönetimi ile 3 Nisan’dan beri likiditeyi gevşeterek zaten gecelik faizlerin ikincil piyasada düşmesini sağladığını aktararak, “Merkez Bankası’nın faizde indirim sinyali verebileceğini düşünüyoruz ancak indirimin Nisan toplantısında geleceğini pek sanmıyoruz. TL’deki beklenmedik güçlü seyir likidite politikasının gevşemesine izin verdi. Bizce asıl planda bu yoktu. Likidite gevşemesinin zorunlu karşılık indirimine göre çok güçlü bir adım olduğu düşünüldüğünde, artık Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık indirimine ihtiyacı azaldı diye düşünüyoruz. Politika faizinde indirim sinyali vermek için enflasyonda tepe noktayı görmeyi beklemek daha güvenli bir politika olabilirdi" dedi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir