Fed kararı sert vurdu
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bu yıl bitmeden tahvil alımlarını azaltabileceği açıklaması ardından piyasalar hızla satışa geçti. Dolar TL karşısında yeni tarihi zirvesini gördü. TCMB düzenlediği döviz satış ihaleleri ile bu yükselişin önüne geçmeye çalıştı
Yakup SAYAR
BORSA/FİNANS SERVİSİ
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) normale dönüş için tarih vermesi, tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye piyasalarını da vurdu. Borsa İstanbul yüzde 6'yı aşarak hızla 73 bin 905 puan seviyelerine kadar geriledi. BIST'ın ay başından bugüne kaybı ise yüzde 14'a yaklaştı. Faiz cephesi de bu hareketten payını aldı ve gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 7'nin üstüne, 10 yıllık tahvil de yüzde 8'in üstüne geldi. Fed'in kararı en çok dolara geçişi tetiklerken, dolar TL karşısında 29 Aralık 2011 tarihindeki zirvesi olan 1.9220 seviyelerini hızla aştı ve 1.93 TL üstüne geldi. Uzmanlar, Fed'in kararına temkinli yaklaşırken piyasanın ilk tepkisinin oyunun değiştiği şeklinde yorumlanabileceğini, genişlemeden vazgeçilmesine yönelik tarih verilmesinin fiyatlandığının görüldüğünü ifade ediyorlar.
TCMB'den hamleler geldi
Piyasalarda yaşanan hareketlere gün içinde TCMB'nin hamleleri geldi. Doların hızla değer kazanması karşısında TCMB 4 defa döviz satım ihalesi açarak piyasadaki kayıpların önüne geçmeye çalıştı. Bu hamle ile dolar bir miktar gevşedi ve 1.92'nin altına gitme çabasına girdi. Dolar/TL 1.9215'ten 1.9150'ye gevşedi fakat burada tutunamadı ve tekrar 1.93 seviyelerine yaklaştı. Sepet bazında TL ise 2.2280- 2.2250 aralığında hareket etti. TCMB döviz cephesinde bunu yaparken, repo piyasasında piyasa yapıcısı bankalara kullandırdığı miktarı artırdı. Günlük kullandırılan miktar 10 milyar 841 milyon TL'ye çıkarıldı. Repo ihalesinde basit faiz en düşük, en yüksek ve ortalamada yüzde 6.00, bileşikte en düşük, en yüksek ve ortalamada yüzde 6.18 olarak gerçekleşti. Merkez Bankası böylelikle hem döviz satarak ve hem de bankaların repo imkanlarını artırarak TL'nin değer kaybının önüne geçmeye çalıştı.
350 milyon dolar sattı
Merkez Bankası dün dövizde yaşanan hareketle birlikte gün içi döviz satım ihaleleri yapacağını ve satımı yapılacak tutarı, her bir ihale için sayfasında ilan edeceğini açıkladı. TCMB açıklamanın hemen ardından ihalelere çıktı.
Merkez Bankası dün toplam 350 milyon dolarlık döviz satışı gerçekleştirirken, altı döviz satım ihalesinde tekliflerin toplamı 917 milyon dolar olarak gerçekleşti. Merkez Bankası'nın dün düzenlediği ilk döviz satım ihalesinde teklif tutarı 165 milyon dolar, ortalama fiyat 1.9229 TL, ikinci döviz satım ihalesinde teklif tutarı 134 milyon dolar, ortalama fiyat 1.9186 TL, üçüncü döviz satım ihalesinde teklif tutarı 76 milyon dolar, ortalama fiyat 1.9172 TL, dördüncü döviz satım ihalesinde teklif tutarı 80 milyon dolar, ortalama fiyat 1.9170 TL, beşinci olarak valörlü ilan edilen ihalede teklif tutarı 314 milyon dolar, ortalama fiyat 1.9189 TL, günün ikinci valörlü ihalesi olan altıncı döviz satım ihalesinde ise teklif tutarı 148 milyon dolar, ortalama fiyat ise 1.9243 TL oldu.Piyasalarda Merkez kaç etkisi...
İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, ABD ekonomisindeki canlanmanın devam etmesi durumunda FED’in varlık alımlarını sene sonundan önce kademeli olarak azaltacağı ve 2014 yılında tamamen durduracağı haberinin piyasalarda parça tesirli bomba etkisi yaptığını, Çin ekonomisindeki sert yavaşlamanın Fed bombasının tesirini daha da artırdığının altını çizerek şunları söyledi: "Türkiye ekonomisi küresel dalgalar ile, gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının azaldığı, ekonominin yavaşlamaya başladığı, yurtiçinde sosyal gerilimin arttığı ve politik risk priminin yükseldiği talihsiz bir konjonktürde karşılaştı.
Küresel risk iştahına duyarlı Borsa İstanbul gelişmekte olan ülkelerde en çok kaybettiren piyasalardan oldu. Türk lirası dolar-euro sepetine karşı 2,23 seviyesine yükselirken, 10 yıllık tahvil faizleri 80 baz puana yakın artarak yüzde 8,2 seviyesine yükseldi. Bundan sonra ne olacak? Yatırımcıları ilgilendiren mevcut durumun analizi değil yarın ile ilgili beklentiler. 2008 sonrasında başlayan düşük faiz güçlü piyasa döneminin sonuna geldik mi? Yoksa piyasalardaki satış dalgası bir alış fırsatı mı?
Avrupa ekonomisinin durgunlukla boğuştuğu, Çin ekonomisinin sert iniş riskiyle karşı karşıya olduğu mevcut konjonktürde düşük faiz döneminin sonuna geldiğimize inanmıyoruz. Küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü risklerin belirginleşmesi ve ABD ekonomisinden gelen zayıf verilere paralel önümüzdeki aylarda ABD tahvillerindeki satışların tersine döndüğünü görebiliriz.
Bernanke’nin orta vade için çizdiği temkinli tabloya rağmen piyasalardaki satışların sertleşmesinin normalin üstünde kaldıraçlı pozisyon taşıyan yatırımcıların stop loss emirlerinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Finansal kaldıraçın yüksekliği piyasaların önümüzdeki dönemde dalgalı bir seyir izleyeceğini gösteriyor. Küresel büyümenin yavaş, emtiya fiyatlarının zayıf, faizlerin görereceli düşük seyretmeye devam edeceği baz senaryomuzda Türkiye gibi emtiya ithal eden ve dış kaynak kullanan ekonomiler için aşağı yönlü risklerin sınırlı olduğuna inanıyoruz. Risk alma iştahı ve dayanma gücü yüksek olan yatırımcıların önümüzdeki dönemde piyasalardaki dalgalanmaları yatırım yapmak için fırsat olarak kullanabileceklerine inanıyoruz."
Aşırı tepki gösterildi
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Atılım Murat, Fed sonrasında yaşanan satışların, Fed’in para bastığını zanneden piyasaların aşırı tepkisi olduğunu belirterek şunları söyledi: "Bernanke’nin "Ekonomik verilere de bağlı olarak, tahvil alımları yılsonuna doğru azaltılabilir" açıklamasını, piyasalar "basılan paranın geri alınması" olarak yorumladı. Fed yılın son çeyreğinde tahvil alımlarını azaltabilir. Ancak daha az tahvil alınması, tahvil alımlarının bitmesi anlamına gelmiyor. Bugüne kadar para basıldığını düşünenler, bundan sonra biraz daha az para basıldığını düşünecekler. Psikolojik açıdan büyük bir fark olmaz. Tahvil alım programı tamamen bitene kadar ve faiz artırımları başlayana kadar, yani Fed gerçekten sıkı para politikasına geçene kadar, fazla endişeye gerek yok. Sıkı para politikasına geçilmesine de daha uzun süre var. ABD ekonomisi 2014 yılı için şu aşamada çok pozitif sinyaller vermiyor. Fed’in sıkı para politikasına geçmesini bırakın, para politikasının daha da gevşediğini görebiliriz. Panik satışları, bizim açımızdan kötü bir zamana denk geldi. USD/TL 1.89 seviyesindeyken, TCMB Başkanı "Kur seviyesinden rahatsız değiliz" ifadesini kullanmıştı. Doların hızla değer kazanabileceğini düşünmeden böyle bir açıklama yaparsanız, piyasa ilk olarak sizin paranızı cezalandırır."
Piyasa tarihi fiyatladı
Halk Yatırım Stratejisti Işık Ökte, Bernanke'nin açıklamalarıyla piyasalarda oyunun değiştiğini belirterek, "Tahvil alım programının 2014'te sona erebileceği daha önce fiyatlanmayan ve gelişmekte olan ülkeler için çok negatif bir gelişme. BIST'te de gelişmekte olan piyasalara paralel sert satışlar gözleniyor. Bugün veya yarın 75,000 desteğinin test edileceğini düşünüyorum. 72,500 seviyesinde BIST-100’de uzun vadeli alım öneriyorum – 9x fiyat/kazanç oranı artık yatırım yapılabilir seviyeye yükselmiş Türkiye’de uzun vadeli, portföy yatırımcısı tarafından değerlendirilecek bir seviyedir. 72,500 üzeri seviyelerde gün içi al-sat yapılmasını öneriyorum" dedi. ABD'den gelecek her türlü makro verinin çok yakından izleneceğini ve piyasaların buna göre yön belirleyeceğini belirten Ökte, şöyle konuştu:"ABD ekonomistlerinin önemli bir bölümü, Bernanke'nin büyüme konusundaki güllük gülistanlık açıklamalarını kabul etmiyor. Büyüme tarafında, Fed'in düşündüğü kadar bir iyileşme olmadığını ve önümüzdeki verilerin Fed'in 'şahin' duruşa dün gece geçmesini teyit etmeyeceğini belirtiyorlar. Tahvil alım programı aylık 85 milyar olarak devam etmeyecektir. Ancak 2014’te tahvil alım programının tamamen sona ereceği de kesin bir görüş olarak kabul edilmemelidir.Piyasaları 2013 sonuna kadar yönlendireceğine inandığımız, ABD büyüme odaklı makro verilerini çok yakından incelemeye başlıyoruz."
YORUM-ANALİZ
Talip AKTAŞ
Reel sektörün açık pozisyonuna dikkat
Açıklanan son verilere göre özel sektörün toplam dış borç stoku nisan ayı itibarıyla 265 milyar dolar. Bunun önemlice bir bölümünü ise kısa vadeli borçlar oluşturuyor. Dikkati çeken bir önemli bir nokta; kısa vadeli borçlardaki artış: Nitekim 2012 sonunda 100.8 milyar dolar seviyesinde bulunan toplam kısa vadeli dış borçlar, nisan sonunda 122.3 milyar dolara yükselmiş. Artış oranı yüzde 21.2… Bu borcun da 32 milyar dolarlık bölümü reel sektöre ait.
Kısa vadeli borçlardaki artışın yanı sıra, Türkiye açısından döviz kırılganlıklarının önemli bir ayağını da banka dışı kesimin, ağırlıkla reel sektörün açık pozisyonu oluşturuyor. Nisan itibarıyla bankaların kısa vadeli borçlarının toplamı 83.9 milyar dolar. Ancak bankaların döviz varlıkları bu borcu neredeyse tamamıyla karşıladığı için, bankacılık sektörü açısından herhangi bir kur riski bulunmuyor.
Kırılganlık riskini esas olarak reel sektörün borçluluğu oluşturuyor… Reel sektörün toplam dış borcu 180 milyar doların üzerinde. Döviz varlıkları düşüldüğünde, açık pozisyonun 145 milyar dolar civarında olduğu görülüyor. Bu tablo, ekonominin döviz ihtiyacının büyüklüğü konusunda önemli bir büyüklüğe işaret ediyor.
Öte yandan açıklanan son Uluslararası Yatırım Pozisyonu verileri de olası bir döviz çıkışında kırılganlık yaratacak sıcak para miktarı konusunda da önemli ipuçları veriyor. Buna göre, 2012 sonunda 418 milyar dolar düzeyinde bulunan döviz açığı, nisan sonunda 451 milyar dolara yükseldi. Döviz yükümlülükleri içinde yabancıların 122 milyar doları aşan pörtföy yatırımları önemli bir payı oluşturuyor. Bu rakama, kısa vadeli borçlarla birlikte yabancıların Türk bankalarındaki mevduatı eklendiğinde, toplam sıcak para stoğunun 270 milyar doları aştığı görülüyor.