Fed piyasaları şaşırtır mı?

Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) faizleri değiştirmemesinin ardından gözler şimdi Amerika Merkez Bankası Fed’de…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Avrupa Merkez Bankası (ECB) kararları sonrasında gözler Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve Amerika Merkez Bankası'nın (Fed) vereceği kararlara çevrildi. Japonya Merkez Bankası, dün başlayan ve bugün sona eren para politikası toplantısında faizleri değiştirmeme kararı aldı. BoJ, ocak ayında aldığı negatif faiz kararının ekonomiye etkilerini ölçmek için daha fazla zaman harcamaya karar verdi. 

Banka, altı haftadan biraz daha uzun bir zaman önce faizleri negatif alana çekerek piyasaları şaşırtmasının ardından gerekli olduğunda faizleri daha fazla negatif alana çekebileceğine dair ifadeleri açıklamasından kaldırdı. BOJ'un yavaşlayan küresel ekonomik büyümeden dolayı ülkenin ekonomik görünümüne dair karamsar bir tablo çizmesinin ardından ise yen dolar karşısında yükselirken, Asya borsaları da satışlarla tepki verdi.

Sıra Fed'de

Japonya Merkez Bankası'nın (BOJ) para politikasını beklentiler doğrultusunda sabit tutmasının ardından piyasalar bugün başlayan ve yarın sonuçlanacak olan iki günlük Fed toplantısının sonuçlarını bekliyor. 

Fed de bu haftaki toplantısında büyük ihtimalle faizleri artırmayacak, ancak ABD'de enflasyon ve istihdam iyileşmeye devam ettiği sürece küresel ekonomideki güç kaybının faiz artışlarına engel olmayacağının sinyalini verecek. ABD'de dün güne negatif başlayan ve küresel piyasalarda Avrupa Merkez Bankası (ECB) kararları sonrasında artan risk iştahının etkisiyle gün içinde yükselişe geçen endeksler, düşen petrol fiyatlarıyla günü karışık seyirle tamamladı. 

Uzman Görüşü
Murat BERK / YAPI KREDİ YATIRIM

"FED piyasayı şaşırtabilir"

Geçtiğimiz hafta Japon Merkez Bankası’nın (BOJ) eksi faizkararı sonrası bunun bankaları da kötü etkileyebileceği gerçeği daha iyi anlaşıldı. Merkez bankaları da kendi aralarında bir koordinasyon sağlayıp, eksi faiz yarışına gidip rekabetçi kur değer kayıpları yarışı yapmaktan kaçınmaya çalışmak şeklinde zimni anlaşmaya varmış olabilirler. Tabii bunun kanıtı yok ve biraz spekülatif bir tahmin olarak değerlendirmek lazım.

Görebildiğimiz kadarıyla piyasalarda oluşan genel kanı, bu G3 merkez bankaları arasında yaşanan “zımni anlaşma” veya koordinasyonun doların değerinin artışına fazla izin verilmemesi şeklinde oluşabileceği şeklinde. Doların fazla değer kazanmaması esasında küresel ekonomi ve daha çok da piyasalar açısından büyük ölçüde olumlu bir durum olarak kabul ediliyor. Nitekim Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısının ertesi gününden itibaren piyasalarda gördüğümüz fiyatlama büyük ölçüde bu beklentiyi yansıtıyor. 

Biz bu beklentide birkaç sorun olduğunu düşünüyoruz. Özellikle, doların değer kazanmaması veya “Plaza Antlaşması” diye adlandırabileceğimiz anlaşmanın uygulanması çok ciddi koordinasyon gerektirir. Ayrıca, ECB’nin aldığı kararları 2012’deki Doğrudan Parasal İşlemler (OMT) ile benzetmek mümkün olabilir ancak bu eksik bir benzetme olur. Çünkü OMT’te ECB’nin bilançosu büyümüyordu. Bu sefer alınan kararların ECB’nin bilançosunu büyüteceğini ve dolayısıyla Euro üzerinde etkisi olması beklenebilir. 

Dolar değer kaybı madalyonunun öbür yüzünde EUR ve JPY değer kazançları olur ancak Avrupa ve Japonya buna neden razı olsun? Belki daha önemlisi, Amerika Merkez Bankası’nın (FED) modellerinde ölçmeye çalıştığı ve takip ettiği ABD ekonomisindeki çıktı açığının daraldığına dair işaretler var. Daha da önemlisi FED’in bu şekilde düşündüğünün işaretleri de mevcut. 

Eğer tahmin edildiği gibi merkez bankaları arasında bir koordinasyon sağlanıp, zimni anlaşmaya varılmış ise FED’in bundan sonra ne yapacağı önem kazanıyor. Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız piyasa görüşü ve beklentisi doğru ise FED’in güvercince bir tavır takınması gerekir. 

Biz ise daha önceki yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi, ABD verilerinin hem büyümede kısmi toparlanma hem de enflasyonda kıpırdanma yaşadığını da görüyoruz. FED’in Ocak’ta faiz artırmama sebebi de kısmen doların değeriydi. Ama daha çok “finansal koşullar” kod adıyla kast ettikleri küresel hisse senedi, emtia ve kredi piyasalarıydı bence. Petrol 40 dolar civarına geldi, dolar değer kaybetti, borsalarda da yüzde 10’a yakın yükselişler görüldü. Dolayısıyla FED’in bu noktada geri adım atması ve hatta piyasanın beklediği gibi güvercince açıklama yapması ihtimali son derece düşük bizce.