Merkez 'senaryosunun' arkasında

Başçı; enflasyon, kredi büyümesi, reel efektif kurda referans değerlerin korunduğunu yeniledi ve faiz oranlarının düşük tutulduğu, makro ihtiyati tedbirlerin devam ettiği bir politika duruşunu esas aldıklarını paylaştı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bugün yılın ikinci enflasyon raporunu açıklamak için topantı düzenledi. Enflasyon raporunda bir sürprizle karşılaşılmazken, MB'nin bugüne kadarki duruşunu koruduğu ve senaryosunun arkasında olduğu görüldü.

Erdem Başçı; enflasyon hedefi, kredi büyümesi, reel efektif kurda refernas değerlerin korunduğunu yeniledi ve faiz oranlarının düşük tutulduğu, makro ihtiyati tedbirlerin devam ettiği bir politika duruşunu esas aldıklarını paylaştı. 

Başçı, "2013 Nisan Enflasyon Raporu"nun açıklandığı basın toplantının ardından soruları yanıtladı.

Türklerin yurt dışındaki varlıklarına ilişkin soruya Başçı, Uluslararası Yatırım Pozisyonu istatistiklerinin olduğunu belirterek, "Oradan Türklerin yurt dışındaki varlıklarını, görebildiğimiz kadar görmeye çalışıyoruz. Yükümlülüklerine de bakabiliriz. Oradaki rakamlara baktığımızda telaffuz edilen rakam kadar yüksek değil. Fakat görmediğimiz kısım da var" diye konuştu.

Başçı, Uluslararası Ödemeler Bankası'nın hangi ülkenin mevduatı olduğunu raporladığını, ancak bazı bankaların bu raporlamayı yapmadığını ifade etti.

Faiz koridorunun alt ve üst sınırına ilişkin soruya, "Burada yaptığımız şey aslında faiz oranlarındaki esneklik ile döviz kurlarındaki aşırı oynaklığı yumuşatmaktır" karşılığını veren Başçı, şu ifadeleri kullandı:

"Ne zaman döviz rezervlerinde ciddi artış görüldü, ne zaman ki rezerv opsiyon mekanizması kademeli olarak devreye girdi o kadar büyük bir faiz oynaklığına ihtiyacımız kalmadı dolayısıyla biz de onu kademeli olarak indirdik. Politika faizinden 1 puan aşağı 1,5 puan yukarı yönlü esneye biliyor. Bundan sonra artık bunu değiştirme niyetimiz yok. Ama eğer gerekirse bir değişiliklik yaparız."

"Kredi vermede kontrol bir nevi bizde"

"Rezerv opsiyon katsayıları ve zorunlu karşılıklarda bundan sonra hangi adımları bekleyebiliriz?" sorusuna da Başçı, şöyle yanıt verdi:

"Zorunlu karşılıklarda atılan adımların etkilerini görmeye başladık. Şu an itibariyle rezerv opsiyon mekanizmasında, sistemdeki büyük oyuncular, tamamına yakınını kullanıyorlar. Burada rezerv opsiyon katsayılarıyla devam edebiliriz. Öyle bir noktaya gelinecek ki yüzde 100 pek çok banka kullanmamayı tercih edecek. O noktaya geldiğimizde büyük ihtimalle orada duracak. Otomatik dengeleyici özelliğine tam olarak kavuşmuş olacak. Sonra tekrar 'zorunlu karşılıklarla ilgili ilave bir şey yapmaya ihtiyaç var mı?' diye bakarız. Kredilerin seyrini inceleriz."

Başçı, bunun sonucunda döviz rezervlerinin hangi noktaya geleceğinin bilinmediğini ama döviz rezervlerinde bir artış beklemenin gerçekçi olacağını dile getiren Başçı, "Yıl sonuna kadar bu noktadan itibaren bir artış olabilir ama ne kadarlık artış olacağını rakam olarak veremem" dedi.

Türkiye'de bankacılık sisteminin aylık ve yıllık bazda borçlanma kapasitesinin olduğunu anımsatan Başçı, "Bankalar borçlanma kapasitesini kullanarak mevduatın ötesinde ilave kredi verme imkanına kavuşuyor. Burada yaptığımız şey borçlanma imkanlarının bir kısmını döviz rezervlerinde artışa kanalize ediyoruz. Yani, bankaları döviz açısından daha likit hale getiriyoruz. Merkez Bankası'nın resmi rezervleri artmış oluyor ve dolayısıyla kredi vermede kontrol bir nevi bizde oluyor" diye konuştu.

"Bir haftalık repo faizi şu anda esas referans alınması gereken faiz oranıdır"

Merkez bankalarına yönelik eleştirilerin doğal olduğunu söyleyen Başçı, "Bunları doğal karşılamak gerekir. Sonuçta Merkez Bankası için gerçek sınav nedir? Yıl sonunda enflasyon açıklandığı zaman hedefe ne kadar yakınlaştın. Esas bizim bir numaralı kredibilite unsurumuz bu. Enflasyon hedefe yakınsa işimizi doğru yaptık. Bunun ötesinde niye Merkez Bankası yakın zamanda özellikle kısa vadeli sermaye akımlarına vurgu yapıyor? Çünkü burada da Merkez Bankası'na finansal istikrarla verilmiş bir sorumluluk var. Tek başımıza yapamayacağımız için diğer kurumların da desteğine ihtiyacımız olduğu için koordineli bir çalışma içerisinde, finansal istikrar komitesinde alınan kararlar doğrultusunda bu tür riskleri de en aza indirmeye çalışıyoruz" dedi.

Politika faiz oranında kısa vadede zaman zaman sapmalar olabildiğini anlatan Başçı, şunları kaydetti:

"Bilinçli olarak da biz bu sapmaları yapıyoruz. Geçici sıkılaştırma ya da geçici likidite enjeksiyonları yoluyla zaman zaman bankalararası faizler buradan sapabiliyor. Fakat normal şartlar altında faiz oranlarının bunun etrafında dalgalanması gerekir ve bugün itibariyle bir normalleşme sağlanmış burada. Bir haftalık repo faizi şu anda esas referans alınması gereken faiz oranıdır. Onun etrafında küçük dalgalanmalar gözlemliyoruz ve gözlemlemeye de devam edeceğiz. Bu durumu normalleşme olarak okumak isterseniz öyle okuyabilirsiniz. Bundan sonra böyle devam etmesi oldukça muhtemel. Bundan sonra politika faizi, esas konuşulması gereken araç olacak faizler tarafında, kısa vadeli faizlerin en önemli belirleyicisi olacak."

"Dış denge kısıtımız olduğunu kimse aklından çıkarmasın"

Birden fazla politika aracına sahip olmanın muhtemel risklere karşı ellerini güçlendirdiğine dikkati çeken TCMB Başkanı Erdem Başçı, Türkiye'de dengeli büyümeden biraz uzaklaşıldığı yönündeki görüşlerle ilgili soru üzerine de şunları aktardı:

"Türkiye'nin dengeli büyüme hızı nasıl artırılabilir, önümüzdeki yıllarda bunu artırabilecek senaryolar nelerdir? Bunlardan bir tanesi küresel büyüme hızının daha yüksek oranlara ulaşması. Onun için Avrupa'daki sorunların bir an evvel çözülmesini beklemek gerekir. Er ya da geç çözülecek. Dolayısıyla küresel büyüme yukarıya doğru gittiği zaman Türkiye de ihracatta çok daha rahat edecek ve (ihracat) çok daha rahat artacaktır. O nedenle de Türkiye'nin dengeli büyüme hızı biraz daha yüksek olabilecektir.

İkincisi de adım atılmaya başlanan yapısal reform alanları. Burada Türkiye'nin en büyük kısıtı; enerji alanında yapılması gereken adımlar, atılmaya başlandı. İkincisi de tasarruf oranlarımız oldukça düşük. Bu alanda da adımlar atılmaya başlandı. Bu adımlar meyvelerini vermeye başladıkça Türkiye'nin dış denge kısıtı yumuşayacak ve rahatlayacak. Dengeli büyüme hızımız bu yıl olduğundan daha yüksek seviyelere gelecektir. Orada bir dış denge kısıtımız olduğunu kimse aklından çıkarmasın."

Başçı, enflasyona ilişkin olarak bundan sonra yukarı yönlü risklerin daha az olacağını öngördüklerini belirterek, ilk çeyrek verileri açıklandığında büyümeye iç talebin de katkı sağladığının görüleceğini ifade etti.