Merkez, piyasaya ne mesaj verecek?

TCMB'nin kısa vadeli faizleri değiştirmesi beklenmezken, piyasaya nasıl bir mesaj vereceği izlenecek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Merkez Bankası'nın Temmuz ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında kısa vadeli faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. 

TCMB'nin bugün 14:00'te sonuçlanacak toplantısında politika faizi, faiz koridorunun alt ve üst bandı ile Piyasa Yapıcı (PY) bankalara tanınan borçlanma faiz imkanını sabit tutması bekleniyor.

PPK'nın piyasaya ne tür mesaj vereceği, söylemlerinde önemli bir değişim olup olmayacağı izlenecek.

TCMB faiz koridorunun alt bandı olan gecelik borçlanma faizini yüzde 7.25, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 7.5, koridorun üst bandı olan gecelik borç verme faizini yüzde 10.75, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranını ise yüzde 10.25 seviyesinden tutuyor.


Alaattin Aktaş:
Bir zamanlar Merkez Bankası'nın faiz toplantılarını tartışırdık...

İnsanın "Keşke" diyesi geliyor; "Keşke bugünlerde de ağırlıklı olarak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun bugün yapacağı toplantıda faiz konusunda alacağı karara odaklanabilseydik; yerli yersiz, ama hiç olmazsa bu konuyu tartışabilseydik"...

Kimi siyasiler ekonominin temellerine ters düşecek şekilde, ekonomi kitaplarını yeniden yazacak şekilde, Merkez Bankası'nın faizleri düşürmesi gerektiğini dile getirselerdi. 

Kimileri, faizlerin aşağı çekilmesi gerektiğini dile getirenlerle ters düşmemek adına, farklı düşüncede olsalar bile bunu ifade edemiyor ve suskun kalmayı tercih ediyor olsalardı.
Bunları konuşabiliyor olmayı bile özledik. Şu halimize bakar mısınız...

Son dönemde yaşadıklarımız yüzünden ekonomiyle pek ilgilenecek halimiz kalmadı; o yüzden Merkez Bankası'nın ne yaptığıyla da, ne yapacağıyla da pek ilgili değiliz. 

Bu ilgisizliğin bir nedeni daha var kuşkusuz. Artık, Merkez Bankası'nın ensesinde boza pişirenler de biraz olsun gördüler şu koşullarda faizin indirilemeyeceğini. Faiz indirildiği takdirde işlerin öyle şıp diye düzelmeyeceğini. Hatta bu yapılınca çok daha olumsuz bir durum yaşanma olasılığının daha fazla olduğunu. İşte bu görüldüğü içindir ki, faiz konusu ilgi alanımızdan neredeyse çıktı.

Hem ekonomi dışındaki gelişmeler, hem ekonominin gerçeklerini biraz olsun anlamamız, bizi bu noktaya getirdi.

Değişiklik beklenmiyor

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bugün toplanacak. PPK'nın, bugünkü toplantıda faiz oranlarında bir değişikliğe gideceği hemen hemen hiç beklenmiyor. Zaten bir değişiklik söz konusu olsa bile, bu değişiklik, oranları aşağı çekme yönünde değil, artırma yönünde olur. 

Yurtiçinde yaşanan gelişmeler bir yana, ABD'den gelecek faiz artırma kararının eli kulağında gibi. Eylül ayı giderek daha çok telaffuz edilmeye başlandı. Elbette kimse FED'in faizi çok yüklü miktarda artıracağını beklemiyor, ama yine de etki olumsuz olacak. Üstelik her ne kadar bu karar bekleniyor ve bu beklenti fiyatlara eklenmiş olsa da. 
Eğer son dönemdeki tek ve en önemli gelişme FED'in faiz artırımı olsaydı, bunu çok kolaylıkla atlatma şansımız vardı elbette. Ama bizde öyle gelişmeler oluyor ki, FED'in faiz artışının üstüne benzin dökmeye hazır, adeta bekliyoruz. 

FED faiz artırdığında bile, ABD'deki faizle bizdeki faiz arasında müthiş bir fark kalacak yine. Ama unutulmasın, ABD'de kur riski yok. Bizde ise bu risk çok büyük. Hep vurguladık, bir kez daha altını çizelim. Türkiye'de net yüzde 10 faiz kazanan bir yabancı için bu kazancın cebe girmesi, bu karın elde edildiği dönemde doların yüzde 10'dan daha az artmasıyla mümkün. Kur artışı yüzde 10'u aştı mı, kar kalmadığı gibi bu yatırımcı zarar yazmaya başlar zaten. Dolayısıyla bizdeki kur hareketi yabancı için çok önemli ve onların kestirmeye çalıştıkları ama bir türlü kestiremedikleri de bu oynaklık. Biz de adeta "kuru nasıl oynatırız" çabası içindeyiz. 

Ve diğer olumsuzluklar

Yabancı yatırımcı, yalnızca ekonomik göstergelere göre yön bulmaya çalışsa, bir noktaya kadar başarı sağlayabilir, riski göğüsleyebilir. Ama artık hiç kimsenin kestiremediği şeyler oluyor Türkiye'de.

Suruç katliamı ve ardından dün iki polisin öldürülmesi gerginliği iyice artırmış durumda. Hafta sonu İstanbul'da yapılacak yürüyüş de gerginliği artırıyor. 

Aslında pek farkına varmıyoruz ama, çok kadar tuhaf bir durumdayız. Ülkenin bir yerinde bir katliam yaşanıyor, bir başka yerinde de bu katliamı protesto amaçlı yürüyüş düzenleniyor; ama bu yürüyüş gerginlik kaynağı olarak görülüyor ve öyle de oluyor. Barışçıl amaçlı protestoları unutmuş olmamızın, bunlara bir türlü hoşgörüyle yaklaşma olgunluğu gösteremememizin, bu alışkanlığı tümüyle yitirmemizin bir sonucu işte.  

Sonuçta piyasalar üstünde bir baskı var. Türk parası çok hızlı ve dramatik olmasa da değer yitiriyor; faizde şimdilik pek bir değişiklik yok, küçük bir yükseliş varsa da, pek önemli sayılmaz; hisse senedi fiyatlarında da fazla önemsenmeyecek bir düşüş yaşanıyor. 

Ama hava ağır! Hava kaygı veriyor. Her an ciddi bir olumsuzluk yaşanacak gibi bir görüntü hakim. Böyle bir ortamda toplanacak Para Politikası Kurulu'ndan da herhangi bir faiz değişikliği kararı çıkacağı sanılmıyor.