Yabancı yatırımcı, ihracatçı Türk şirketleri radarına aldı

Yatırımcılar özellikle ihracat ağırlıklı üretim yapan firmalara odaklanacak. Öne çıkan sektörler makine ekipmanları, kimya, ambalaj ve sağlık sektörleri olacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Merve YİĞİTCAN 

İSTANBUL - Türkiye ekonomisinin ‘en uzun yıllarından’ biri olarak gösterilen 2016, yabancı yatırımcıların da frene bastıkları bir yıl olarak tarihe geçerken geçmiş yıllarda perakendede yaşanan yoğun satın alma ve birleşme rüzgarının dindiği, şimdilerde ihracat ağırlıklı üretim yapan firmaların yabancıların gözdesi olmaya başladığı söyleniyor. Özellikle, orta ölçekli ve inovatif ürünlere yönelen şirketler yabancıların ilgisini çekecek. Trend bu şekilde olacak lakin imza atılacak işlemlerde Türkiye ekonomisindeki istikrar belirleyici olacak.

Danışmanlık şirketi Pragma’nın Yönetici Ortağı Özlü Yalaza, Türkiye’nin tipik yatırımcıları olan Amerika ve Avrupa ülkelerinin ilgisinin azaldığını gözlemlediklerini ancak bitmedini söyledi. “Pragma olarak 15 Temmuz’dan sonra 5 proje bitirdik” diyen Yalaza, devam eden projelerin tamamlandığını, ancak yeni projelere ilgi getirmenin çok kolay olmadığını ifade etti. Yalaza, “2017’nin nasıl olacağını kestirebilmek çok zor, ama görüntü öyle ki kolay olmayacak. Yabancı yatırımlar 2016 seviyelerinde olacak. 2016 yabancı yatırımlar açısından kötü bir yıl gibi görünse de 90’lı yıllarla kıyaslanamayacak kadar iyi” dedi.

Orta ölçekliler dikkat çekiyor

Trendlere değinen Yalaza, geçmiş yıllarda tüketiciye yönelik perakende tarafındaki şirketlere yabancıların ilgi gösterdiğini, şimdilerde ise ilginin ihracat ağırlıklı üretim yapan şirketlere kaydığına dikkat çekti. Mevcut kur seviyelerinin üretimi daha rekabetçi hale getirmesinin bu trendi desteklediğini savunan Yalaza’ya göre, yatırımdaki yön değişiminde iki faktör öne çıkıyor. Birincisi, perakendeye yatırım yapanların biraz para kaybetmiş olması, ikincisi Türkiye’nin bölgesinde en köklü üretim kültürü ve gücüne sahip ülke olması. Yalaza, özellikle inovatif ürünleriyle dikkat çeken orta ölçekli sanayi firmalarına yakın dönemde ilginin daha da artacağını belirtirken, makine ekipman sektörü, sağlık, altyapı işleri, kimya ve ambalaj sektörlerinde yoğunlaşma olacağını da sözlerine ekledi.

Risk sermayesi fonları e-ticarete yoğunlaşacak

GB Turkey kurucusu Figen Kocaman Tezcan da, yatırımcı ilgisinin 2016’da dikkat çekici şekilde düştüğüne değindi. Özellikle Körfez’deki belli başlı fonların ilgisinin bitmese de gözle görülür şekilde yavaşladığını ifade eden Tezcan, yatırımcıların taleplerinin iç piyasaya bağımlılığı olmayan, ihracat rakamları kuvvetli şirketler üzerinden devam ettiğine dikkat çekti.

2017 yılına ilişkin tahminlerde bulunan Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2017'nin birleşme ve satın almalar açısından gıda sektörü ve digital space/teknoloji alanında operasyonel şirketlere öncelik vereceğine inanıyorum. Teknoloji alanında sadece e-commerce şirketleri değil digital reklam ve pazar yeri platformu hizmetleri sunan şirketlere risk sermayesi fonlarının ilgi göstereceklerini ve meblağ bakımından değil, kapatılan işlem adeti bakımından sayısal üstünlüklerinin olacağını düşünüyorum. Gıda sektöründe markalı zincir kafe ve restoran zincirlerinin revaçta olacağına inanıyorum. Haricinde otomotiv sektörü ile çalışan her türlü sanayide, ölçek ekonomisini yakalamış ve faaliyet karlılıkları iyi olan bünyelerin rahatlıkla teklif alacakları bir sene olacağını tahmin ediyorum.”

“Yatırımcı fırsatları daha temkinli inceliyor”

PwC Türkiye Şirket Birleşme ve Satın Almaları Hizmetleri Direktörü Baran Engür, yabancıların şirket birleşme ve satın alma işlemlerindeki payının, önceki senelere göre yarı yarıya azaldığına dikkat çekti. Bunu uluslararası yatırımcıların fırsatları daha temkinli incelediği bir geçiş dönemi olarak yorumladıklarını dile getiren Engür, “Zira gerçek potansiyeli gören yabancı yatırımcıların Türkiye ilgisi devam ediyor” dedi. 2017’de de ekonomik büyüklüğü, genç ve dinamik nüfusu ile Türkiye’nin, stratejik yatırımcıların radarında olmaya devam edeceğine değinen Engür, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kendisini farklılaştırabilen yerli girişimciler, 2017'de de beklentilerinden taviz vermeden stratejik iş birlikleri yapmaya devam edeceğine inanıyoruz. Mevcut piyasa koşullarında sektörel bir ayrıştırma yapmanın zor olduğu görüşündeyiz; ihtacat odaklı, katma değerli ürün ve servis geliştirebilen, bilançolarını ve operasyonlarını etkin bir şekilde yönetebilen, yenilikçi ve dinamik şirketlerin yabancı yatırımcı ilgisi çekmeye devam edecektir. Finansal teknolojiler, ilaç, bilişim teknolojileri, gıda perakendesi, sağlık, kimya gibi çok farklı sektörlerde işlemler görüyor olacağız.”

Engür’e göre 2017’de özellikle portföy şirketlerinden çıkış yapmaya hazırlanan özel sermaye fonlarının, özelleştirme projelerinin ve pazar konsolidasyonu / teknoloji transferi gibi stratejik satın alımlara fırsatçı yaklaşan yerli ve yabancı holding şirketlerinin domine edeceği bir piyasa olacak.

“KÖRFEZ’DEN, KOPARDIĞI GÜRÜLTÜ KADAR YATIRIM GELMİYOR”

PwC Türkiye Şirket Birleşme ve Satın Almaları Hizmetleri Direktörü Baran Engür, Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların, geleneksel olarak Avrupa ve ABD merkezli olduklarını, ancak son dönemde, Uzak Doğu ve Körfez Bölgesi merkezli yatırımcıların ön plana çıktığını ifade etti. 2017’de hem stratejik hem de finansal yatırımcı ilgisinin 2016 yılına kıyasla artacağını kaydeden Engür, “Uzak Doğu merkezli Uzak Doğu ve Körfez Bölgesi’nden gelen yatırcımlarının payının artarak devam edeceği bir yıl bekliyoruz” diye konuştu. Pragma Kurucu Ortağı Özlü Yalaza da Türkiye’nin tipik yatırımcılarının Amerika ve Avrupalıların olduğunu, Körfez yatırımcılarının ise ‘kopardığı gürültü kadar yatırım getirmediğine’ dikkat çekti. Körfez’in daha çok tüketiciye yönelik hizmet sektörlerine ağırlık verdiğini dile getiren Yalaza, Uzakdoğu’dan da son birkaç yıldır ciddi bir yatırımcı ilgisi olduğuna dikkat çekti.

Yurtdışına marka transferleri hızlanacak

GB Turkey Kurucusu Figen Kocaman Tezcan, Türk şirketlerin yurtdışı yatırımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2017 senesinde özellikle yurt dışına marka transferlerinin ve ürün veya hizmet satışlarının şirket hisse satışının önüne geçeceğine inanan Tezcan, “Özellikle iç piyasadaki daralma sebebiyle yurtdışında master franchise niyetiyle, Türk markalarına yatırım yapacak; mağazalar açıp, işletecek kuvvetli ticari ortaklar aranacak. Diğer yandan distribütörlük anlaşmaları da hız kazanacak, bulundukları ülkelerde yerel dağıtım ağı ve tecrübesi bakımından güçlü şirketler ile münhasıran ürün veya hizmet dağıtımı amacıyla ticari bağlantılar kurmak hedefl enecektir” ifadelerini kullandı.

Bu konularda ilginizi çekebilir