'Acımasızca üzerine gidilecek'

Başbakan Davutoğlu, Kamu Personel Seçme Sınavı'nda yolsuzluk iddialarına ilişkin, "Varsa böyle bir şey, hiç acımasız şekilde üstüne gidilecek" değerlendirmesinde bulundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel bir televizyon programında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. 

Davutoğlu'nun konuşmalarından özetler şöyle:

Cumhuriyet'e baskın 

Charlie Hebdo karikatürlerinin Türkiye'de Cumhuriyet Gazetesi tarafından yayımlanmasına ilişkin Davutoğlu "Arkadaşlarımız (gazeteyle) görüştüklerini ifade ettiler. Durumun hassasiyeti kendilerine da aktarıldı. Biz geçmişte bu konularda çok acılı örnekler yaşamış bir ülkeyiz, toplumuz. Birbirimize saygı gösterdiğimizde huzur olur" dedi.

Davutoğlu"(Karikatürlerin Türkçe yayını) Onurunu kendi onurumuzdan aziz gördüğümüz Peygamberimize hakarete izin veremeyiz" diye konuştu.

Dink cinayeti

Hrant Dink cinayeti soruşturmasına ilişkin Davutoğlu, şunları söyledi:

"Ne gerekiyorsa yapılacak. Hrant Dink sembolik olarak önemlidir ama onun ötesinde de herhangi bir vatandaşımız olsaydı da bizim devlet anlayışımız, adalet anlayışımız, buna sebebiyet veren kim olursa olsun onun üzerine gitmektir. Hrant Dink ise başlı başına sembolik olarak önemli çünkü orada bir de etnik ve dini anlamda bir çatışma çıkarma gayesi var."

Paris yürüyüşü

Başbakan Davutoğlu, "Netenyahu, bütün dünya liderlerini cumhurbaşkanımıza ve bana tepkide bulunmaya çağırdı ama yalnız kaldı. Herhangi birisi tepki koyup da bize dönük bir şey söyledi mi? Biz insanlık onuru neyi gerektiriyorsa onu yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bunun için de Netenyahu'dan izin alacak değiliz" dedi.

KPSS iddiaları

KPSS gibi bir sınavda yapılan bir haksızlık, yolsuzluğun o sınava giren herkesin hukukunu gasbetmek anlamına geldiğini belirten Davutoğlu: "Geçtiğimiz haftalarda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza da bu konuda talimatım oldu: Varsa böyle bir şey, hiç acımasız şekilde üstüne gideceksiniz. Bu konuda bazı çalışmalar yürütüldü, bazı bilgiler aldık ve bütün bu veriler üzerinde bu araştırma derinleştirilecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları arasında girilen bir sınavda bir tarafın lehine, diğer tarafın aleyhine bir durum ortaya çıkmışsa, bunun hesabını sormak bizim için ahlaki bir vecibedir" diye konuştu.

Türkiye'de basın özgürlüğü

Başbakan Davutoğlu, medyaya yönelik baskı iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu da maalesef uluslararası alanda son dönemde belli çevrelerin yürüttüğü bir çalışma. Dün Brüksel'deydim. Zannedilir ki Türk Başbakanı Brüksel'e gittiğinde oradaki Avrupa Birliği yetkilileri savcı edasıyla beklerler, Başbakanı sanık koltuğuna oturturlar ve soru sormaya başlarlar. Gidişimde öyle bir hava verdiler. Juncker'le yaptığımız görüşmede herhangi bir şekilde Türkiye'de basın özgürlüğü konusu açılmadı. Nasıl açıldı? Toplantı bittikten sonra o gün aynı saatte Avrupa Parlamentosu'nun toplantısı vardı. Bu kararı çıkmıştı. 'Dışarıda basın özgürlüğüne vurgu yapabiliriz' dedim. Sadece şunu sordum: 'Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda bilginiz ne kadar, mesela kaç gazeteci tutukludur?' Avrupa Parlamentosu'nda orada bu tasarıya oy verenler bundan habersizdir."