'Atomik Kraliçe' Lauvergeon Fukushima'nın kurbanı mı oldu?

Fransız hükümeti nükleer devi Areva'nın yönetimini anne Lauvergeon'dan alıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

İSTANBUL - Atomik Kraliçe Anne Lauvergeon 10 yıl sonra Areva'daki görevini bırakıyor. Daha doğrusu bırakmak zorunda kalıyor.

Fransız hükümeti nükleer devi Areva'nın başına, şirketin iki numaralı ismi Luc Oursel'in geçmesine karar verdi. Karar Fransa Başbakanı François Fillon tarafından Anne Lauvergeon'a açıklandı. Temmuz başında Areva'nın başına geçecek olan yeni patron Oursel'in "rekabet ve büyüme" üzerine odaklanması bekleniyor.

Şirket çalışanları ise patronlarının arkasında olduklarını ifade ettikleri mektupta, şu satırlara yer verdiler: "Anne Lauvergeon, Areva'yı gelecek senelere taşıyabilecek yetenek ve niteliklere sahip tek insandır."

Haziran ayı sonunda görevi bırakması beklenen Anne Lauvergeon, geçtiğimiz hafta Fransız Les Echos gazetesine verdiği söyleşide, "Görev süreniz Haziran sonu tamamlanıyor. Yeniden göreve gelmeye adaysınız. Projeniz nedir?" sorusuna, "On sene içinde, Areva'yı nükleer, yenilenebilir ve sıfır karbon enerjide dünyanın bir numaralı şirketi yaptık. Fransa'da yaklaşık 30 bin kişiye istihdam yarattık.

Hissedarlarımıza 3.4 milyar euro dağıttık. Yola devam etmemek yazık olur. Bu görev için en uygun isimlerden biriyim. En yüksek güvenlik ve şeffaflık standartlarına uyan bir nükleerin gelişimini desteklediğimi ortaya koyduğumu düşünüyorum. Nükleer ve yenilenebilir enerjinin birbirini tamamladığı yönündeki tartışmalara katkı sağladığımı da düşünüyorum. Ciddi bir şekilde yenilenecek yönetimle, yola devam etmek istiyorum" cevabını vermişti.

Japonya'da meydana gelen Fukushima faciasının ardından, "ucuz, güvensiz nükleer" döneminin sona erdiğini, fakat nükleerden vazgeçmenin söz konusu olmadığını söyleyen Lauvergeon'un Les Echos'da yer alan görüşleri şöyle:

Fukushima'da yaşanan facianın ardından üç ay geçti. Facia, nükleeri nasıl etkiledi?

Oldukça önemli etkileri oldu. Öncelikle Fukushima bundan çok fazla etkilendi. Durumun hızlı bir şekilde istikrara kavuşması gerekiyor. Areva, şüphesiz çözümün önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yaşanan facianın önemli bir diğer sonucu, ucuz ve güvensiz nükleer döneminin sona ermesi oldu. Nükleerin gelişimi, güvenlik ve kesinlik şartlarının her zaman yükselmesi ile ilgili. Facianın üçüncü sonucu olarak, bundan sonra denetimlerin artacağını göreceğiz. Dördüncü sonuç ise, kamuoyunun güvenini sağlamak olacak. Farklı ülkelerde bulunan reaktörler birbirlerinden çok farklılar. En fazla duygusallık Almanya'da yaşansa da, Fransa'da hissedildi. Diğer bölgelerde ise daha pragmatik bir yaklaşım hakim oldu. Güveni yeniden oluşturmamız gerekiyor.

Almanya gibi büyük bir ülkenin aldığı karar, nükleerin geri çekilmesi sinyali vermiyor mu?

Çin, ABD gibi Almanya'dan daha büyük ülkeler nükleer programlarına devam edeceklerini açıkladılar. Güney Afrika, Hindistan ve İngiltere için de aynı durum söz konusu. Almanya sadece 2000 yılında Schröder hükümeti tarafından alınan karara geri döndü. Kendi gelişimimiz için bu ülkeye dayanmıyoruz. Tabii ki Merkel'in kararı hayranlık verici; fakat karbon emisyonlarını azaltarak büyümeyi nasıl besleyebileceğine dair bir açıklama yapmıyor.

Merkel'in benzer yönde kararlara neden olabileceğini düşünmüyor musunuz?

Bazıları ondan ilham almayı deneyecektir. Özellikle de Fransa'da. Almanya'nın odaklandığı yenilenebilir enerjiler, gerçekten çok iyi bir yaklaşım. Areva'da yenilenebilir enerjilere yatırım yapıyor. Fakat bu kaynakların düzensiz; elektrik ihtiyacının ise sürekli olduğunu biliyoruz. Örneğin bir rüzgar çiftliğinin ortalama çalışabilme süresi yüzde 25. Sürekli elektriğe ulaşım için parkların gaz veya kömür enstallasyonları ile iki kat artırılması gerekiyor. Bu da hem ekonomik açıdan hem de karbon emisyonu açısından oldukça ağır.

Almanya ve İsviçre'den sonra, İtalya da, nükleere sırtını döndü. Fransa, tek başına mı kaldı?

İngiltere, Hollanda, Macaristan, İsveç, Finlandiya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ile birlikte tek başına! İtalya'da Çernobil faciasından sonra da bir referandum uygulanmıştı. Fukushima'dan sonra yeniden başladık. Sonuç şaşırtıcı değil.

Çernobil'den sonra, "nükleer kış" yaşandı. Fukushima'dan sonra aynı durum yaşanmayacak mı?

Hayır, sanmıyorum. 1980'li yıllarda, nükleer yatırımları Çernobil nedeniyle azaldı ve fosil enerji fiyatları çok yüksek değildi. Bugün ise fosil yakıt fiyatları çok yüksek ve kimse yakın bir zamanda sürdürülebilir bir düşüş beklemiyor. Öte yandan küresel ısınma 1986 yılında önemli bir konu olmaktan uzaktı. Her şartta, bazı projelerin aksaması, ertelenmesi gündeme gelecektir, çünkü otoriteler Fukushima faciasından gerekli güvenlik derslerinin alınması gerektiğini düşünüyorlar.

Areva bundan nasıl etkilendi?

Ciromuzun yüzde 80'inden fazlasını mevcut nükleer santrallerden sağlıyoruz. Areva'nın yeni santral inşaatı yapmadanyola devam edebileceği görüşüne kesinlikle katılmıyorum. Artık çalışmayan Alman ve Japon reaktörlere, ürün veya hizmet sunamıyoruz, fakat güvenlik koşullarının artırılması önemli yatırımlar yapılacak. Müşterilerimize "Doktor Areva'nın reçetesi" olarak kabul edilebilecek bir öneriler listesi hazırladık.

Entegra modelimiz geciken bazı projelerin kompanse edilmesini ve hızlı bir şekilde harekete geçmemizi sağlıyor. Öte yandan yenilenebilir enerjilere yönelik yatırımlarımız oldukça başarılı.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir