'Bankalar teknolojiyi gözden kaçırıyor'
Deloitte'un Bankacılık Raporu'na göre bankalar sürekli düzenleme ve finansal krizlere uyum sağlamaya çalışırken teknolojiyi gözden kaçırıyor
İSTANBUL - Deloitte tarafından dünya çapında gerçekleştirilen "Geleneksel Perakende Bankacılık Modelleri Araştırması" bankacılığın yüzleştiği uzun vadeli tehditleri ortaya koyuyor. Raporda, 1990'lı yıllarda bankaların sadece telefon ve internet bankacılığını iş modellerine entegre etmekle yetindikleri belirtiliyor. Oysa günümüzde bankaların iş modellerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Çünkü yeni teknoloji dalgası ile beraber maliyetlerin azaltılması ve stratejilerin yeniden belirlenmesi kaçınılmaz bir hal alıyor.
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan Deloitte Türkiye Finansal Hizmetler Endüstri Lideri Hasan Kılıç görüşlerini şu şekilde dile getirdi: "Türk bankacılık sektöründe teknolojik gelişmeler, marjların daralması, karlılığın düşmesiyle daha da ön plana çıkacak bir yapı sergileyecektir. Diğer taraftan, artan düzenlemelerle de teknoloji yatırımı olmadan uyum süreçlerinin layıkıyla iyileştirilmesi çok zor gözüküyor. Bu nedenle bankalar teknolojik yatırımlarını kesintisiz olarak sürdürecektir. Bir taraftan sürdürülebilir karlılık ve daha fazla müşteriye ve faaliyet alanına nüfuz etmek, diğer taraftan da iş yapış modelini geliştirmek ve değiştirmek için teknolojiden yararlanarak analitik modeller ve sistemleri kuvvetlendirmek bankacıların sıcak gündemini oluşturmaktadır. Türk bankacılık sisteminde şubesiz bankacılık özellikle bireysel işlemlerde daha popüler ve yaygın hale gelmiş olmakla birlikte şubecilik hala eski önemini devam ettiriyor. Bu açıdan da bankalar hem telefon bankacılığı, mobil bankacılık ve internet bankacılığı gibi teknolojik yatırımlarını devam ettirecek hem de şube ağının daha da yaygınlaşması için yine teknolojik yatırımlarını sürdürecektir. Avrupa Birliği bünyesinde yeni girişlerin geleneksel bankacılığı zorladığı belirtilmekte, ancak Türk bankacılık sektöründeki yeni girişler kurumsal bankacılık ve niş pazar faaliyetleri ile ön plana çıkmaktadır."
Araştırmada öne çıkan diğer bulgular şöyle:
- Avrupa bankaları, 1990'larda internet bankacılığına geçiş sürecini deneyimledikleri için günümüzde yaşanan değişim sürecini normal karşılıyor. Ancak günümüzde, geçmişe oranla banka müşterileri teknolojiye hızlı adapte olduğundan, bankalardan da bu konuda daha etkin bir geri dönüş talep ediyor.
- Düşük baz oran, bankaların hesap işletim ücreti olmayan cari hesap sunmalarını imkansız kılıyor. Baz oran yüzde 5 iken cari hesaplar tarafından yaratılan 200 puanlık bir marj, baz oran yüzde 0.5 azaldığında 110 puan marjına geriliyor.
- Teminat garantisi ve yeni teknolojiler bankacılık sektörüne yeni girişler için bariyerleri aşağıya çekiyor. Göreceli olarak küçük ve temel bankacılık faaliyetlerini yerine getiren bir banka kurmak 10 milyon İngiliz pound'undan daha az miktara mal olabilirken, yıllık 5 milyon pound aynı bankayı işletmek için yeterli olabiliyor.
- Gelişen teknoloji ve elektronik ödeme, hem bağımsız bankalar hem de sermaye piyasalarından gelen rekabeti artırıyor. Bankalar, rekabet etmeyi sürdürebilmek için bilgi teknolojileri tarafında yüklü yatırımlar yapmak zorunda kalıyor. Orta ölçekli bir banka için "tüm bilgi teknolojisi yapısını dönüştürmeyen" bu değişimin yıllık maliyeti ise 100 milyon euroyu geçiyor.
- Son olarak bankalara, uzun vadede müşterilerin işlemlerini ve yatırımlarını günümüze daha uygun şekilde yapabilecekleri ve rahatlıkla kredi alabilecekleri bir strateji benimsemeleri öneriliyor.
Deloitte Bankacılık Partneri Zahir Bokhari, bankaların, sektöre giren yeni bankalara karşı rekabetçi avantajının teknoloji ve yeni regülasyonlar tarafından sarsıldığını söyleyerek, şöyle devam ediyor: Günümüzde var olan iş modelleri yeni teknolojiyi, finansal hizmetlerdeki kilit unsurları yeniden keşfetmek için kullanıyor. Sektöre giren yeni oyuncular da adeta kiraz toplar gibi sektörün daha çekici alanlarını seçerek geleneksel bankacılık modeline darbe vuruyor. Banka kredilendirmeleri yüksek sermaye gerekliliği sebebiyle baskı altında kalmaya devam ettiği sürece, bu bankalar sermaye piyasaları kaynaklı rekabetle karşı karşıya kalacaklardır. Bankaların, cari hesaplar aracılığıyla uygun fiyatlı fonlamalara erişimi tehdit altında ve bu durum bankaları stratejilerini yeniden tasarlamaya zorlayacak. Böylece bankalar maliyetlerde kesintiye gidecek ve artık daha fazla kar edemediği hatta zarar ettiği ürün ve hizmetleri sübvanse edemez hale gelmesi sebebiyle geniş şube ağı ile çalışamaz hale gelecek.