'Büyüme özel sektör inisiyatifi ile sağlanır'

Bursa'da yapılan "Değişen Gündem ve Yeni Konumlanma" konulu İş'le Buluşmalar toplantısında ana madde istihdam oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN - Ömer Faruk ÇİFTÇİ - Hakan OĞUZ

 

BURSA - İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Uzakdoğu ülkelerinin hem ölçek, hem ekonomilerinin dinamiği hem de insan gücü açısından çok avantajlı çıkışlar içinde olduğunu belirterek Türkiye'nin de istihdam yaratacak mukayeseli üstünlük sağlayacak politikalar üretmesi gerektiğini söyledi.

Özince, "Kriz sonrası oluşacak muhtemel rekabet ortamını ölçmemiz lazım. Bunu da mutlaka devlet politikalarına yansıtmamız lazım. Büyümede esas olumlu sonucu 2000'li yıllarda yakaladığımız gibi özel sektör insiyatifi ile yapabiliriz. Özel sektörün mukayeseli üstünlüğünden hareketle yeni alanlar teşvik edecek ve genç nüfusu dikkate alarak istihdam açısından da olanaklı alanlar seçerek yönlendirmek Türkiye'nin geleceğini çok daha aydınlık yapacaktır" dedi.

Ersin Özince, İş Bankası tarafından Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Konferans Salonunda düzenlenen, "Değişen Gündem ve Yeni Konumlanma" konulu "İş'le Buluşmalar" toplantısında, Türk bankacılık sektöründeki gelişmenin teknoloji, para ve pulla değil kaliteli insan kaynağıyla yaşandığını dile getiren Özince, "Bugün Türkiye, İstanbul, büyük finans merkezi haline gelirse tamamen en önemli kaynak uygun kaliteli insan kaynağıdır" diye konuştu.

Özince, dünya bankacılığında yaşanan gelişmelerin dünya ekonomisini, hatta sadece ekonomi değil, siyasetini de olumsuz etkileyecek bir sürece soktuğuna ve bunun etkilerinin daha yıllarca görüleceğini ifade ederek Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Türkiye Bankalar Birliği'nin Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada 2001 krizinden sonra hala kalan 20 milyar dolarlık yük olduğuna ilişkin açıklamasına atıfta bulundu.

2001 istihdamını 9 yılda yakalayabildik

Dünyada bankacılığı daha çok gelişme potansiyeline sahipken ve buna dünya insanının refahı için ihtiyaç varken iskambil kağıtlarından yapılan kuleler gibi bir çöküş yaşandığını vurgulayan Özince, geçen hafta yurtdışında katıldığı ve dünyanın önemli bankalarının tepe yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda devlet desteği alammış İngiliz Barclays Bank'ın Genel Müdürü'nün 'Üretime değil tüketime; yatırıma değil talebe kredi verdik' değerlendirmesini paylaşarak "Avrupa'nın sayılı 30 bankasının 17'si devlet kontrolüne geçmiş durumda. Dünyada yaşanacak bankacılık krizinin politik sonuçları daha uzun yıllar gündemi meşgul edecek. Türkiye, bu krizde bankacılık sektörü açısından olumsuz etkilenmedi. Bütün yakınmalara rağmen reel sektör nispeten az etkilendi. Talep daralması oldu. Üretim ve istihdam azalmasının acıları meydanda. 2001 krizinde bankacılık sektörü, çalışanlarının yüzde 30'unu kaybetmişti. O rakamları, 2001 istihdamını yakalamamız 9 yılı aldı."

Dünyanın ilk 10 bankasının 3'ü veya 4'ü Çin'den olacak

Kriz sonrasında bazı önemli noktaların ortaya çıktığını belirten Özince, şimdi üçüncüsü konuşulan Basel kurallarının bundan sonra çok daha dikkatli uygulanacağını ve KOBİ'lerin bu tür konulara dikkat etmesini isteyerek şunları kaydetti:  "Bunlardan biri kriz sonrasında kimin nerede olacağıdır. Kriz sonrası oluşacak muhtemel rekabet ortamını ölçmemiz lazım. Görüldüğü gibi Uzakdoğu ülkeleri hem ölçek açısından hem ekonomilerinin dinamiği ve insan gücü açısından çok avantajlı çıkışlar içindedir. Bunu da mutlaka devlet politikalarına yansıtmamız lazım. Büyümede esas olumlu sonucu 2000'li yıllarda yakaladığımız gibi özel sektör insiyatifi ile yapabiliriz. Özel sektörün mukayeseli üstünlüğünden hareketle yeni alanlar teşvik edecek ve genç nüfusu dikkate alarak istihdam açısından da olanaklı alanlar seçerek yönlendirmek Türkiye'nin geleceğini çok daha aydınlık yapacaktır. Avrupalı bankacılar, önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın ilk 10 bankasına en az 3-4 Çin bankasının gireceğini söylüyor. Bu, son derece önemli bir noktadır. Hangi koşullarda rekabet edeceğimizi ölçmemiz lazım. Bunu devlet politikalarına yansıtmamız lazım."

İş Bankası'nın kurucu sermayedarlarından dokuzu Bursalı

Ersin Özince, Türkiye İş Bankası'nın sermayesinde şeriat parası Hint Müslümanlarının parası olduğu söylemlerine de değinerek "İş Bankası'nın kuruluş sermayesi 1 milyon lira. 250 bin lirası Kurtuluş Savaşından kalan para. Ulusal Kurtuluş savaşından çıkan 37 tane kurucu 1 milyon liranın 750 lirasını taahhüt ediyor bunun en yüklüsü de Bursalılardan geliyor. Ben bu insanlarında hatırlanmamasına üzülüyorum" dedi.

İş Bankası'nın ilk Genel Müdürü Mahmut Celal Bayar'ın Bursalı, 37 kurucunun içindeki en kalabalık grubun da Bursa'dan olmasının yanında bankanın İstanbul ve Ankara dışında ilk şubesini de Bursa'ya açtığını kaydeden Özince şöyle konuştu: "Mahmut Celal bey, 26 Ağustos 1924'te bankayı kuruyor. Dışarda açılan ilk şube de 1 Ocak 1925'te Bursa şubesi oluyor. O günden bu yana bizim en fazla yatırım yaptığımız illerin arasında Bursa geliyor. Dokuma, bazı sanayi yatırımları, kaplıca, oto cam sanayi yatırımları yapılıyor. Tofaş'ın kurucu ortağı da İş Bankası'dır. Son 4 yıl içinde Bursa'da yapılan yatırım tutarı 460

 milyon dolara ulaştı. İş Bankası, biraz önce bahsettiğim yatırımlarla Bursa'da yaklaşık 2 bin 200 civarında istihdam sağlıyor. Bursa'da 38 şubeyle en geniş teşkilatı olan bankayız. 3 yeni şubeyi de araştırıyoruz."

Sönmez: İstihdam stratejisi ile birlikte vergi ve prim borcuna da kolaylık gelsin

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Celal Sönmez, bugün itibariyle esnaf ve işletmelerin, faiziyle birlikte 100 milyar TL'ye yakın vergi ve sosyal güvenlik borcu olduğunu belirterek, "Bu borç nedeniyle çok sayıda esnaf ve işletme kilitlenmiş durumda. Çıkarılacak bir ödeme kolaylığı, piyasaları rahatlatacaktır. Hükümetin, bu ay içinde bir ulusal istihdam strateji belgesi açıklamaya hazırlandığını biliyoruz. Bu ödeme kolaylığının o belgeyle birlikte hayata geçirilmesi, isabetli olacaktır" dedi.

Amerika'da başlayan krizin, bugün artık Euro Bölgesi'nin krizi haline geldiğini kaydeden Sönmez, Yunanistan'ın şimdilik komadan çıktığını ama artık şüpheli bakışların İspanya, Portekiz, İtalya ve hatta İngiltere gibi ülkelerin üzerinde olduğunu hatırlatarak "Türkiye, 2001 krizinden bu yana uyguladığı önlemler sayesinde kamu maliyesini nispeten düzeltti ve bu krizde kısmen ayrıştı. Ancak orta ve uzun vadede hemen yanı başımızda olup bitenlerden bağımsız kalamayacağımız ortada. Özellikle Euro Bölgesi'ne mal satma konusunda sıkıntı yaşayacağımız açık. 3.5 milyon resmi işsize iş bulmak, her yıl işgücüne katılan 700 bin gence yeni iş açmak için gerekli olay yıllık yüzde 7'nin üstü bir sürdürülebilir büyümeyi yakalamamız zor görünüyor" diye konuştu.

Krizin etkilerini göstermeye başladığı Ekim 2008'den Ocak 2010'a kadar geçen sürede tüketici kredileri yüzde 13 artarken, KOBİ kredilerinin yüzde 5 düştüğünü vurgulayan Sönmez, "Biz, Türkiye ekonomisinin temellerinde çimentosu olan, ülke riskini daima cesaretle taşıyan iş bankası'nı elbette bu eleştirinin dışında tutarak, bankalarımızı, özel sektörü büyütmek için daha aktif olmaya davet ediyoruz. Unutmayın… iyi gün dostu çoktur. gerçek dost, kara günde belli olur. Biz BTSO olarak bu dönemde üyelerimize 4 yılda 170 milyon TL kullandırarak ve aralarında İş Bankası'nın da bulunduğu 14 bankayla üyelerimize özel kredi anlaşmaları yaparak kötü gün dostu olmaya çalıştık" ifadelerini kullandı.

Arkas: Limanlar arası konteyner taşımacılığına başlayacağız

Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas toplantıda yaptığı konuşmada yenilikçiliğin önemine değinerek "Türkiye'nin ana limanları arasında konteyner taşımacılığına 1 Temmuz'da başlayacağız ve bu bir ilk olacak" dedi. Arkas bir aile şirketi olduklarını ilk yatırımlarını 1980 yılında yaptıklarını anlatarak "Büyümeyi sağlayan en önemli faktör yeni adımlar atmaktı. Çalışmalarımızda bir adım önde gidersek her zaman başarılı olacağımızı biliyorduk" diye konuştu. Türkiye'yi konteyner taşımacılığı ile ilk kendilerinin tanıştırdığını, limanlar yetmeyince limanlar yaptıklarını anlatan Arkas, deniz, liman, demiryolu ve karayolunu birleştirerek maliyetleri aşağı çektiklerini hep yeni şeyler bularak büyüdüklerini kaydetti. Büyümenin çözümünü, yenilikte ve müşterinin taleplerini tahmin etmekte olduğuna işaret eden Arkas, "Kopyalamak bir yere getirmez" dedi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir