'Deşifre olduğunu anlayınca darbeyi erkene aldılar'
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın darbe girişimine ilişkin, "Olayın deşifre olduğunu anlıyorlar ve tahminimize göre darbe erkene alınıyor" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.
Olağanüstü hal ilanıyla ilgili eleştirilere yönelik açıklamalarda bulunan Kalın, Avrupa'da da terör saldırıları sonrasında olağanüstü hal ilan eden ülkelerin bulunduğunu hatırlattı.
Fransa'nın, Paris'teki terör saldırısının ardından olağanüstü hal ilan ettiğini hatırlatan Kalın, şöyle konuştu:
"Hiç kimse 'Fransa'da insan hakları elden gidiyor, piyasalar çökecek' falan, filan demedi. Dolayısıyla kimse Fransa'ya diyemediğini Türkiye'ye demesin. Avrupa'ya da söylüyoruz, her kim söyleyecekse onlara da söylüyoruz. Belçika'da da Brüksel saldırısı olduğunda, daha önce de yapmışlardı, olağanüstü hal ilan ettiler. Kimse Belçika'ya söyleyemediğini Türkiye'ye söylemesin. Biz burada hukuk kuralları çerçevesinde bunu uygulayacağız, normal hayatı etkileyecek bir şey yok ama bu darbecilerin kazınması için devlet ne gerekiyorsa bunu yapacak." dedi.
"Hukuk dışı bir şey asla söz konusu değil"
Kalın, darbeye karşı olma, demokrasiye sahip çıkma konusunda bir tereddüdün söz konusu olmaması gerektiğine işaret ederek, "Fakat bunu dedikten sonra, kurulan ikinci cümle 'fakat' ile başlayan cümleler, 'Türkiye kontrollü, hukuk kuralları içinde hareket etmeli' gibi ifadeler, hukuk içinde hareket etmediğimizi kim söylüyor. Burada bu darbeye karşı demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve özgürlüğünün yanında duran biziz. Bu darbe bize ve bu millete yapıldı ve bu millet de şu anda bunun hesabının görülmesini istiyor, biz de bunu yapacağız. Dolayısıyla hukuk dışı bir şey asla söz konusu değil." değerlendirmesinde bulundu.
"Herkes darbenin durması için harekete geçti"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın darbe girişimini eniştesinden öğrendiği hatırlatılarak, "Cumhurbaşkanına MİT ya da Genelkurmay Başkanlığı neden haber vermedi, size ne açıklama yapıldı? MİT Müsteşarı ya da Genelkurmay Başkanı ya da kuvvet komutanları, bir görevden alma söz konusu olacak mı?" şeklindeki bir başka soru üzerine Kalın, "Şu anda zaten bununla ilgili çok detaylı, kendi kurumları yani MİT, Genelkurmay kendi süreçlerini analiz edip, raporluyorlar." karşılığını verdi.
Dün Genelkurmayın, darbe girişiminin gerçekleştiği gün, neler yapıldığına dair bir açıklaması olduğunu da hatırlatan Kalın, şunları kaydetti:
"Baktığınız zaman o süreci başlatan da MİT'in verdiği istihbarattır. Asıl MİT'in istihbaratı üzerine harekete geçiyor burada da Genelkurmay. Dolayısıyla orada kendi aralarında bu koordinasyonu sağlarken, tabi ki şimdi Cumhurbaşkanımıza MİT diyelim ki bir bilgi arz ederken, bunun altının dolu olması, bütün detaylarıyla analiz edilip bütün halinde sunulması esastır. Bu çalışma yapılırken, bunlar anlıyorlar olayın deşifre olduğunu ve bizim tahminimize göre darbe erkene alınıyor. Yaklaşık bir 5-6 saat önceye alınıyor. O sırada da tabi herkes imkanı ölçüsünde elindeki imkanları seferber ederek bu darbenin durması için harekete geçti."
"Bu yanıtların kamuoyunu tatmin etmediğini ve Genelkurmayın olay günü tedbir aldığı saatlerde neden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aranmadığının" sorulması üzerine Kalın, olay günü herkesin farklı yerlerde olduğunu, kendisinin de Antalya civarında bulunduğunu belirtti.
Hareketlilik başladığında, saldırı gerçekleştirilen ilk yerlerin Gölbaşı'ndaki Özel Harekat ile MİT karargahı olduğunu anımsatan Kalın, "Olaylar çok hızlı gelişiyor. O sırada haberler geliyor, bir hareketlilik var, sıra dışı bir hareketlilik oluyor. Belli noktalarda Akıncılar Üssü'nde, Eskişehir'de. Tabi bunlar toparlanıp bir şey haline getirilene kadar, bu adamlar harekete geçiyorlar." dedi.
"O gece insanın aklına gelebilecek en son şeylerden birisini yaşadık." diyen Kalın, tablo netleşmeye başladığı andan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan'la temasa geçtiklerini ve talimatlarını istediklerini ifade etti. Kalın, "Tabi ilk söylediği şeylerden birisi (Vatandaşlarımızı meydanlara sahip çıkmaya davet ediyoruz.)" ifadesini kullandı.
"Talimatlarını çok net bir şekilde verdi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bulunduğu otelde, yayın hazırlığı yaptıklarını ve gazetecileri davet ettiklerini anlatan Kalın, 3-4 dakikalık bir kaydın yapıldığını, ancak teknik sebeplerden dolayı kaydın yaklaşık 40 dakika gecikmeli olarak yüklendiğini belirtti.
Saldırıyı gerçekleştiren helikopterlerin, kayıt yapılması sonrasında bölgeye geldiğine işaret eden Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da kaydın ardından otelden ayrıldığını dile getirdi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldığı "Vatandaşları meydanlara çıkmaya davet ediyoruz" talimat doğrultusunda ilgilileri aramaya başladığına dikkati çekti.
"Endişeli miydi Cumhurbaşkanı ilk anda?" şeklindeki soruna Kalın, "Yok. Şöyle söyleyeyim, yani olağanüstü bir şey olduğunun farkındaydı ama ben ne ses tonunda ne arkadaşlardan aldığım bilgiler çerçevesinde en ufak bir tereddüt, korku endişe hissetmedim, tam tersi çok net bir şekilde 'şurayla görüşün, şunları yapın' talimatlarını çok net bir şekilde verdi." dedi.
Kalın, "MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kendisini arayıp aramadığıyla" ilgili bir soru üzerine de Fidan ile görüşmeler yaptıklarını kaydetti.
"Olay çok daha başka bir yere gidecekti"
15 Temmuz akşamı yaşananları anlatırken, duygulu anlar yaşayan Kalın, darbe girişimini öğrendiğinde Antalya'da olduğunu belirtti. Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp, gerekli talimatları aldıktan sonra Türkiye'nin her yerinde ulaşabildiği kişilere "Meydanlara sahip çıkmak üzere çıkıyoruz, Cumhurbaşkanımızın davetidir, kendisi de biraz sonra açıklama yapacak." diye çağrıda bulunduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otelde yaptığı açıklamanın, teknik sebeplerle yayınlanması gecikince cep telefonu ile görüntülü CNN Türk'e bağlandığını söyleyen Kalın, "Çok kritik bir andı, bir kaç açıdan. Bir, Cumhurbaşkanı işinin başında, iki, milleti demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyor. Yani vatandaş o gece, o cesareti gösterip, o kahramanlığı gösterip sokağa çıkmasaydı, göğsünü siper etmeseydi olay çok daha başka bir yere gidecekti." diye konuştu.
FETÖ'nün darbe girişiminin içinde yer alan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele gelen ilk helikopterin keşif amaçlı olduğunu ve içinde SAT komandoları bulunduğunu anlatan Kalın, "O arada artık 'kalkıyoruz' kararı alınıyor, arkadaşlarımız Cumhurbaşkanımızı çıkartıyorlar, koruma başkanımız, Hasan Bey (Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan), Berat Bey (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak) yanında, aile yanında tabi hep beraberler. Yaklaşık 20-25 dakika önce, maksimum yarım saat önce ayrılıyor, daha sonra bunlar indirme yapıyorlar oraya. O görüntülere baktığınızda o özel kuvvetler, özel eğitilmiş, ellerinde lazer dürbünlü silahlarla gelip tek tek, kapı kapı, oda oda Cumhurbaşkanımızı arıyorlar. Orada çatışma sırasında bir koruma görevlimizi şehit ettiler, bir bayan arkadaşımızı tartakladılar, dövdüler."
O gece otelde kalan Cumhurbaşkanlığı personeline saatlerce ulaşamadıklarını anlatan Kalın, onların da iyi olduğunu sonra öğrendiklerini ifade etti.
Fetullah Gülen'in iade talebi
Kalın, "Fetullah Gülen'in iadesinin yerine getirilmemesi durumunda Türkiye-ABD ilişkilerinin seyri" ile ilgili soru üzerine "Delil ne var, dosyada ne var?" gibi söylemleri hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Biz mahkeme değiliz, Amerikan Dışişleri Bakanlığı da mahkeme değil, buna karar verecek olan mahkemedir. Biz zaten yargılama talebiyle istiyoruz. Birçok hukukçu yazdı bunları biliyorsunuz. Şüpheli sıfatıyla iadesi için yeterli şartlar zaten oluşmuş durumda. Bu davada da bu kişi, şüpheli sıfatındadır."
Gülen'in ABD vatandaşı olmadığına dikkati çeken Kalın, "İnsanlar ister istemez, 'Bu adamı niye koruyorsunuz?' sorusunu sormaya başlarlar bir süre sonra." dedi.
"Genelkurmay Başkanlığının MSB'ye bağlanması"
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Milli Savunma Bakanlığına (MSB) bağlanması" ile ilgili soruya Kalın, "Konuşulan konulardan birisi" olduğu şeklinde yanıt verdi.
Kalın, konuşmasında şunları kaydetti:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızmış bu Fetullahçı Terör Örgütü'yle Türk Silahlı Kuvvetlerini birbirinden net bir şekilde ayırmamız lazım. Elbette ordunun içine sızmış, çöreklenmiş bu grubun alçaklığı ve vatana ihaneti ortada, bunların işledikleri cürümler ve katliamlar ortada. Ama bunu Türk ordusunun tamamına teşmil etmek çok yanlış olur. Türk ordusu içerisinde bu vatana bağlı, özveriyle görev yapan vatanperver on binler, yüz binler var. Onları bunlardan net bir şekilde ayırmamız lazım. Netice itibarıyla bu orada bizim ordumuz ve bu orduya sahip çıkmak da bizim görevimiz. Bunlardan temizlenecek, ıslah edilecek ve bu ordu tekrar vatanına, milletine, ülkesine hizmet eden bir ordu haline gelecek. Biliyorum komutanlar da çok rahatsızlar bu yaşananlardan. Bununla ilgili kendileri de bugün (dün) yaptıkları açıklamalarda zaten ifade ettiler. Bunları, bu ülkeye yaşatanlar en ağır şekilde cezalandırılacak. Dolayısıyla o konuda tam bir fikir birliği var ve bununla ilgili idari, hukuki ne gerekiyorsa bunlar şu anda başlatıldı ve sonuna kadar da gidilecek."