'Elektrik kesintisi affedilir bir şey değil'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye genelindeki elektrik kesintisi ile savcı Kiraz’ın öldürüldüğü saldırının art arda yaşanmasını detaylı bir şekilde araştıracaklarını söyledi. Güvenlik zafiyetine dikkat çeken Erdoğan, "Özel güvenlik tarih olmalı" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Slovenya, Slovakya ve Romanya’yı kapsayan 3 günlük gezisi dönüşünde uçakta kendisini izleyen gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın öldürülmesini çözüm sürecine indirilmiş bir darbe olarak niteledi. Erdoğan, “Olayı sadece malum terör örgütü bazında düşünmüyorum. Bu da bir başka terör örgütü. Ama şunu biliyoruz ki bu örgütün geçmişi, malum terör örgütünden daha eski. Tabii istismara konu olan durum da hepinizin malumu. Her zaman söylediğim şey, bu kadar saf olmaya gerek yok. Saf niyetle bakmayalım demiştik. Ve gerekçelerini nereye getirip dayadıkları ortada” dedi.

'Avukatlar aranmalı'

Yıllardır avukatların üstünün aranmasını savunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu söylediğinde diğer siyasetçilerin kendisine saldırdıklarını belirtti. Erdoğan şöyle devam etti:

“Nitekim bugün de işi avukatlara, ‘cübbelerinizi çıkarın ve rahat rahat içeri girin, size kimse bir şey yapamaz’ noktasına getirmişlerdir ki ben o düşüncede değilim. Artık adalet saraylarına, neresi olursa olsun, -dünyanın genelinde bu böyledir- avukatların da aranarak girmesi lazım. Aranmadan asla. Diğer görevliler de aranmalı. Hükümet, bu konuyu masaya yatıracaktır.

'Özel güvenlik kaldırılmalıdır'

Özel güvenlik teşkilatlarının gözden geçirilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Bence tarihi bir karar olacaktır belki de ama bunu bir tavsiye olarak da söylemiş olabilirim. Yani, Türkiye’nin bir emniyet teşkilatı var. Türkiye Cumhuriyeti, polislerimizle veya değişik bir şekilde yine emniyet teşkilatı adalet saraylarına yönelik bir koruma teşkilatını kendisi kurmalıdır. Özel güvenlik kaldırılmalıdır. Özel güvenlik teşkilatlarının hangi amaçla, kimler tarafından, nasıl kuruldukları hepsi soru işaretidir. Hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir konudur" dedi.

Sadece adalet saraylarında değil, birçok kurumlarda özel güvenliğin artık tarih olması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı, şöyle konuştu:

“Hatta stadyumlarda, hastanelerde görev tümüyle polislere bırakılmalı. Hastanelerde de zaman zaman mafyanın birçok teşebbüsleri oluyor. Onun için oralarda taşın altına vücudunu koyacak insanlara ihtiyaç var. Emniyet teşkilatımız, bu işleri yapacak güç ve kabiliyettedir. Ben özel güvenliğin tamamen kaldırılmasını arkadaşlarıma teklif edeceğim. Onların çoğu emekli zaten. Biz, şu ana kadar özel güvenlikten çok ciddi neticeler alamadık ki. Elinde taşıma ruhsatı olan, silahı olan varsa, hepsi geliyor buralarda görev alıyor. Veya elinde sadece cop var. Bunlar olaylara zaten müdahale edemez. Korkar, kaçar. Şimdi ben böyle söyledim diye rahatsızlık duyanlar olabilir. Bunların içinde yaşı, vesairesi müsait olanlar varsa zaten emniyete alımlar yapılıyor, gider emniyete müracaat ederler.”

'Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor'

Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Twitter hesabından yaptığı, ‘Savcının göz göre göre rehin alınmasını izleyen hükümet... İstihbarata sormak istiyorum. Bayrak, flama, silah, plastik kelepçe gibi eylem araçlarıyla adliyeye nasıl girdiler?’ açıklamalarına tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi:

“Ama aynı parti, cübbeli olanlara müdahale edildiği zaman da adeta yırtınıyor, ‘nasıl müdahale edersiniz?’ diye. Oradaki özel güvenlik de büyük ihtimalle buna böyle bakıyor. Çok daha enteresanı, ‘bu malzemelerin adliyeye sokulmasında o gün yaşanan elektrik kesintisi etkili mi olmuştur?’ diyor. Bu elektrik kesintisi sadece adalet sarayında olmamıştır. Türkiye genelinde kesilmiştir ki araştırılıyor. ‘Adliyenin var olan jeneratörü devrede değilse, bu malzemelerin içeriye sokulmasında kimler yardım etmiştir? Hükümetin kesinti sonrası terör saldırısı olabilir açıklaması rehin alma olayında parmağı olduğunun göstergesi midir?’ diye soruyor. Ya hükümete böyle bir soru sorulabilir mi? Ne kadar yanlış bir soru. İnsaf. Yani, böyle bir rehin alma olayına, özellikle DHKP-C gibi kendisiyle bunca yıldır mücadele eden bir hükümete bu soruyu yöneltiyorsun. Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor.”

'Ekmek almaya gittiğine dair bir belgen var mı?'

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘Bir ülkenin milli istihbarat teşkilatı, vazifesi olmayan işlerle uğraşırsa, cumhuriyetin savcılarının odası davul zurnayla basılır’ dediğini de belirterek, “Şu ifadeye bak. Şu anda ana muhalefetin başı davul zurnayla sokaklarda dolaşıyor. İfadelerden ben onu anlıyorum. Bu kadar çirkin ve çılgınca bir yaklaşım. Bitmiyor. ‘Toplumda hangi görüşten olursak olalım, hangi inançtan olursak olalım, teröre karşı ortak tavır sergilemek zorundayız’ diyor. Cenaze günü neredeydin? Gidip cenazede kendini gösterseydin. Bir milli birlik gösterisi yapsaydın. Niye orada yoktun? Bu sorunun cevabını vermen lazım” dedi.

Erdoğan şöyle devam etti:

“Berkin Elvan’ı, ‘bakkala ekmek almaya gidiyor’ diye tanımlayan sen değil miydin? Ekmek almaya gittiğine dair bir belgen var mı? Biz, emniyetin tüm belgelerini açıkladık. Elinde sapanla, demir bilyeyle terör örgütünün içerisinde nasıl resimlerinin çekildiği, hepsi açıklandı. Fakat bakın hâlâ bunu istismara devam ediyor. Onu asıl istismar eden sen oldun. Mezarına demir bilye atan malum. Hepsini gördük. Şimdi bunu bile şu anda hâlâ istismar ediyor. Ama öbür tarafta Burak Can’ın ne annesi ne babası kalkıp bu işin istismarını yapmadı. Aynı örgüt o gün Burak Can’ı şehit etti Okmeydanı’nda. O da bir insanlık dersi verdi. Aynen Özgecan’ın babası gibi. Bakın herhangi bir ses duyulmadı.”

'Tahrik ediyorlar'

“Terör anında Che Guevara’nın beresiyle görüntü verenler bile oldu. Silah, savcımızın başına dayanmış vaziyette. Ya bunu mu savunuyorsun? Bu nasıl bir muhalefet anlayışıdır?” diye soran Erdoğan, “İstanbul Baro Başkanı da o şekilde pozlar vermişti. Bunlar tahrikten başka bir şey değil. Diğer muhalefet partisinin başkanı (MHP lideri Devlet Bahçeli’yi kastediyor) zehir zemberek bir açıklama yapıyor. Terörü lanetliyor ama, ‘Berkin Elvan bir kez daha katledilmiştir’ diyor. Nasıl katledilmişse?” diye konuştu.

Konuşması sırasında HDP’yi de eleştiren Erdoğan şunları söyledi:

“Diğer muhalefet partisinin konuşması hepten berbat. ‘Savcı Mehmet Kiraz ve operasyonda öldürülenlerin ailelerine sabır ve başsağlığı dileklerimizi sunarız’ diyor. Bu vatanperverlik yaklaşımı değildir. Böyle bir zamanda bile iktidarıyla bu acıyı paylaşamayan bir muhalefetle bir yere varılmaz. Birleşme günlerimiz olması gerekirken, bunlar birleşme bir yana hâlâ yarayı daha da deşme, yayma operasyonu yapıyorlar. Biz, bir çözüm sürecinin içindeyiz, sonuna kadar arkasındayız. Ben isterdim ki Selim Kiraz kardeşimizin cenaze merasiminde bütün siyasi partilerin genel başkanları beraber saf tutsunlar, bir milli duruş sergilesinler. Teröre karşı lafla değil icraatla beraberliğin duruşu olurdu. Bazı partiler maalesef oraya gitmemekle kalmayıp siyaseten ne çıkarırız gayreti içine girmişlerdir.”

'Elektrik kesintisi affedilir bir şey değil'

Erdoğan bir gazetecinin, “Elektrik kesintisinin zamanlaması üzerinde durulacak mı?” sorusuna, “A’dan Z’ye her şey gözden geçirilecek. Ama ne olursa olsun bu affedilir, vazgeçilir bir şey kesinlikle değil. Türkiye gibi bir ülkede böyle bir enerji kesintisi, hatta hatta buna çökme denir; böyle bir şeyin olması doğru değil. Enerji Bakanı bizimle birlikteydi, Slovakya’dan geri dönmesini istedim. Failleri kimdir, kim olabilir, hepsi gözden geçirilecek” yanıtını verdi.

“Seçime doğru giderken Türkiye’yi karıştırmak gibi bir provokasyon mu söz konusu?” şeklindeki soruyu da yanıtlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kesinlikle seçime giderken İçişleri Bakanlığımız, hatta sınır boylarında tabii karakollar ile TSK da dahil tüm tedbirler alındı. Adalet Bakanlığı ve YSK, üzerine düşeni yapacak. Arzumuz en az hasarla, en sağlıklı demokrasi sınavını 7 Haziran’da Türkiye verebilsin. Milletime özellikle şunu söylüyorum: Bu tür olaylar bizi ürkütmemeli, korkutmamalı. Hep şu mısrayı söylerim: ‘Kaderin üstünde bir kader vardır’. Buna inanmazsak, hiçbir şey yapmak mümkün değildir. Korkmayalım. Siz gazetecilere de çok tehditler gelebilir. Geliyordur da. Biz yıllar yılı ne tehditler aldık. Son tehditleri sizlerle de paylaştık. Bunların hepsi belli bir planın yansımalarıdır. Bunları yaparlar, yapacaklar. Ama biz de görevimizi yapacağız. İnönü’nün lafını unutmayın, ‘Namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadığı müddetçe başarıyı yakalayamayız’. Cesur olacağız. Mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Dik duracağız, ama dikleşmeyeceğiz. Sizler de dik durun. Millet de dik durur. Neyle, fikrinizle. Kalemden daha keskin bir şey asla yoktur."

"Tezgahların mazisi eski"

Terör örgütlerinin hepsinin taşeron olduğunu belirten Erdoğan, "Yani bu oyunlar öyle 3 senede, 5 senede kurulmuyor. Tezgahların mazisi epey eski. Benim ofiste operasyona giren emniyet müdürü ile polis memurunu yargı istedi, Romanya hemen gönderdi. Onların da bizden istediği Suriyeli iki kişi vardı. Bir tanesini yakalamıştık. Hemen iade ettik. Terörle mücadele budur. Ama bakın Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, İtalya, İngiltere, hepsi dahil; bunlardan birçok PKK teröristi istedik vermediler, oyaladılar. Onlar oyalayınca başka yere kaçtı. Özdemir Sabancı’nın katili çok ülke dolaştı. Temenni ederim ki bunları düzeltiriz" dedi.

'PKK ile DHKP-C anlaşamaz'

Erdoğan, "PKK’yla çözüm sürecinden sonra yerine DHKP-C ikame ediliyor algısı var. Savcıyı şehit eden teröristlerin eylem anında bazı ülkelerle bağlantı kurduğu söyleniyor. Doğru mu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"İddiaların hepsi değerlendirilir. Ancak, PKK’nın yerine DHKP-C’nin ikame edilmesi falan bunlar tartışma konusudur. Bunlardan biri mezhep dayanaklı, diğeri ırk, etnik dayanaklı. Bunların birbiriyle çok çok iyi anlaşabileceklerine doğrusu ihtimal vermiyorum. Ama ortak paydaları terör olduğu için, onları, üst akıl zaman gelir farklı yerlerde istihdam edebilir."

'O fotoğrafın gazetede yayınlanması ihanettir'

"2013 yılında, ‘Kılıçdaroğlu’nun bir tek DHKP-C’ye üye olmadığı kaldı’ demiştiniz. Bir süre önce bazı sanatçıların klibinde, ‘hayatı durduralım’ çağrısı yapıldı. Elektriklerin kesilmesi örtüştü, aynı gün terör eylemi oldu. Medyanın tavrı. ‘Her şey planlıydı’ gibi bir tablo mu çıkıyor?" şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, "Arkadaşlarımızın elde ettiği belge, bilgiler dar kapsamlı toplantıda değerlendirilecek. Şu anda, ‘şöyledir’ dersem yanlış olur. Söylediklerinizin her birinin buralarda adeta bir payı var gibi bir durum da insanın aklına geliyor. Bilgileri sabırla toparlayıp nihai değerlendirmeyi yapmak daha isabetli olur" dedi.

Savcı Kiraz’ın başına silah dayalı fotoğrafın bazı gazetelerde yayımlanmasına tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu anda Türkiye’de basında özellikle patron takımının hâlâ kavramak istemediği, uzak durduğu bir şey var. Bu ülkede milletin hayrına olan şey nedir, ne değildir bunu gözetmiyorlar. Dediğiniz türden bir görüntü Allah aşkına sosyal medyada, gazetelerde yayımlanabilir mi? Bu bir ihanettir ya. Savcının günahı ne? Görevi, önüne gelen dosyaya bakmaktır. Savcı, Berkin Elvan’ın faili midir? Tam tersine, o olayın failini bulmaya yönelik bir davayla ilgilenen bir savcıya o tür bir hareket yapılamaz. O tür bir hareketi yapana adeta sahip çıkan ne siyasetçi, ne medya hiçbir zaman vatansever olamaz. Medya patronlarına da bu noktada, Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı sizi aradığı zaman mı siz yayından kaldıracaksınız? Yani şimdi ben Cumhurbaşkanı olarak kalkıp Slovakya’dan Türkiye’yi arayacağım, ‘bunlar yayından kalksın’ diyeceğim olur mu? Ben fotoğrafı gördüğüm anda irkildim. Ne var ki kimileri insafsızca bunu yapabiliyorlar. Halbuki bunların on yıllara dayanan tecrübesi var. Anında kesip atmaları lazım. Maalesef yayınladılar. Birileri de (Kılıçdaroğlu’nu kastediyor) utanmadan, ‘basını oraya sokmadılar’ diyor. Niye cenaze merasimine sokacak, niye? Siz o şehidin faillerini o fotoğraf karesiyle faş edeceksiniz. Bunu faş edenleri de kalkıp cenaze törenine sokacaklar. Ben de olsam sokmazdım."

Barış için mücadele verdiklerini ancak birilerinin bu mücadeleyi tamamen inkıraza uğratmak için ellerinden geleni yaptıklarını kaydeden Erdoğan, “İşte bakın, öldürülen teröristlere adam rahmet diliyor ya. Bu teröristlere rahmet dileyenlerin bu ülkede çözüm süreci diye bir sorunu olabilir mi? Olmaz.” Diye konuştu.

'Üst akıl var'

“Denklemde Suriye meselesi var, İran var? Üst akıl yok mu burada?” sorusunu üzerine Erdoğan, “Suriye’yi bu işe karıştırmayalım. Bu, ülkemizin sorunu. Bence bu orayla bağlantılı bir olay değil. Üst akıl genelleme zaten. DHKP-C daha önce neredeydi? Amerikan Büyükelçiliği’ne gelenler nereden geldi? Üst akıl tabii ki var. Ama şu anda şurasıdır, şuradan gelmiştir denemez. Değerlendirmeler sonrası bunları göreceğiz” dedi.