'Gelişmeler ülkemizin aleyhinedir'

MHP Lideri Bahçeli, 'Hükümetin aklı karışık, politikaları karanlıktır. Gelişmeler ülkemizin aleyhinedir. Doğru olan, doğru yapılan hiçbir şey yoktur' dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan çatışmalara değinerek, hükümetin doğru politika izlemediğini ve gelişmelerin Türkiye'nin aleyhine olduğunu söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçirdiği ameliyat sonrası bugün ilk kez partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, partililere kürsüden sandalyeye oturarak seslendi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin'e yaptığı ziyareti değerlendiren Bahçeli, "Başbakan hazırlanan planının, 300 eylemli bir çalışma olduğunu, onun daha da rafine hale getirildiğini ifade etmiş, söz konusu eylem planının ana unsurlarının 10 temel esasa dayandığını dile getirmiştir. Önce şunu söylemeliyim ki, bu 10 madde PKK'ya elleri kaldırıp beyaz bayrak sallamaktan başka bir manaya gelmeyecektir. Maksat terörle mücadele değil, mütarekedir. Mardin'deki 10 maddeyle, Dolmabahçe'deki 10 maddenin hizmet ettiği gaye bir ve aynıdır" dedi.

Bahçeli, "Bizleri kavuşturan, bizleri buluşturan Rabbim'e şükrediyorum. Gün be gün büyüyen özlemle geçen yaklaşık üç haftalık bir süreden sonra burada, bu millet eserinin çatısı altında olmaktan kıvanç duyuyorum. Vuslatımız gerçekleşti. Zorunlu ayrılığımız nihayet sona erdi. En başta sizleri, ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı en içten, en derinden kopup gelen hislerimle selamlıyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 15 Ocak 2016 tarihinde, sağlığımla ilgili daha önceden planlanmış tedavi kapsamında başarılı bir operasyon geçirdim. Arkasından normal ve olması gereken istirahat süresinde, aziz milletimle ve siz değerli dava arkadaşlarımla kavuşacağım anı sabırla bekledim. Bu süre zarfında sıcak siyasi gündemi, ülke ve dünya meselelerini de yakinen takip ettim. Hamd olsun eskisine kıyasla daha iyi ve zinde bir şekilde buradayım" diye konuştu.

Bahçeli, "Bugünkü toplantımızın, ne mutlu bizlere ki, Milliyetçi Hareket Partisi'nin 47'nci kuruluş yıldönümüne tesadüf etmesi ayrıca anlamlı, ayrıca değerlidir. Dile kolay, tam 47 yıllık bir emaneti omuzlayarak, özümseyerek ve her şartta sancak gibi taşıyarak bugünlere geldik. Üşenmedik, gücenmedik, gevşemedik, acze hiç mi hiç düşmedik. Biliyor ve inanıyorduk ki, Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin ruh kökünden, Türk tarihinin derin kaynağından, Türklüğün binlerce yıllık engin mazisinden doğmuştu. Mazlumların feryadına kulak vererek, zalimlerin nefes ve heveslerine öfkelenerek bir dev misali doğrulmuştu. 8-9 Şubat 1969 tarihinde milliyetçilik bir hareket, bir ivme, bir kıvılcım almış, böylece Türk siyasetine milli ve ahlaki bir yorum gelmişti. Merhum Dündar Taşer Milliyetçi Hareket'in yeni bir yolun takipçisi olduğunu yıllar evvel söylemişti. Bu yolun, Türk milletini kabuk anlayışlardan kurtararak özüne ve öz benliğine kavuşturma gayesiyle temellendiğini ifade etmişti. Merhum Taşer, Milliyetçi Hareket'i; 'Türk'e zarar vermeyene müsamaha, Türk'e fayda vereni himaye' şeklinde özetlerken meseleyi ana omurgasından yakalamıştı. Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey de; Milliyetçi Hareket'in Türk milleti tarafından başlatıldığını ve onun tarafından geliştirilen bir eser olduğunu adeta haykırmıştı. Bu eser hala dilden dile okunmakta, Türklüğün yaşandığı her yerde ümit meşalesi gibi yanmaktadır. Bu eser ahlakla yazılmış, cesaret ve hamiyetle mühürlenmiştir" açıklamasını yaptı.

'Hükümetin aklı karışık, politikaları karanlıktır'

Türkiye'de siyasetin alabora olduğunu ifade eden Bahçeli, "Hükümetin aklı karışık, politikaları karanlıktır. Gelişmeler ülkemizin aleyhinedir. Doğru olan, doğru yapılan hiçbir şey yoktur. Türkiye'de itiraf edilmemiş bir yönetim boşluğu vardır. Milli güvenliğimiz her yönden açık ve alarm vermektedir. Özellikle Sur ve Cizre'den her gün şehit haberleri gelmektedir. Analarımız her gün ağlamaktadır. Çözüm sürecinden azami ölçüde istifade eden terör örgütü Doğu ve Güneydoğu'ya silah ve bomba depolamış, militan kadrosunu doldurmuştur. Düşman vatanımıza tahkimat yapıp her yere konuşlanırken bu hükümet ne yapmıştır? Fiili işgale nasıl göz yumulmuştur. Yabancı ajanlar, alçak provokatörler, kan tutkunu katiller Cizre'ye, Sur'a, Silopi'ye iyice yerleşip cinayet planları yaparken, bu ülkeyi yönetenler nereye gitmiş, nereye sinmiştir? Keskin nişancılar Sur'da yüksek binalardan ateş açıyor diyorlar. Evlerin kapıları bombalarla tuzaklandı diyorlar. Yerin altına tüneller kazıldığını söylüyorlar" şeklinde konuştu.

'Böyle bir dönem ne yaşanmış, ne de görülmüştür'

Bahçeli, "Ayn el Arap'tan, yani Kobani'den terörist geçiş ve sızmaları olduğunu iddia ediyorlar. PKK'nın vatan toprakları üzerinde terör kampları kurduğu söyleniyor. Haraç almaları, sözde mahkemeler kurmaları, hendekler kazıp pusu atmaları, özyönetim ilanlarını konuşan bile kalmamıştır. Cizre'de bir evin bodrum katında yaralılar olduğunu günlerdir diline dolayıp teröristleri kaçırmanın peşinde olan HDP'liler milletin gözünün içine baka baka kin kusuyorlar. Hâlbuki şehit olan polislerimizi, askerlerimizi, sivil ve masum insanlarımızı bu PKK yedekleri ağızlarına dahi almaktan imtina ediyor. Tamam da, bunlar oluyorken AKP hükümeti neredeydi? Başbakan hangi kürsüde ahmak kesiyor, hangi salonda konuşuyordu? Ya Cumhurbaşkanı ne yapıyordu? Ne yaptığını ben sizlere söyleyeyim. Keyfi ve totaliter bir yönetim modeli bina etmek için çırpınıyordu. Milleti kutuplaştırıp birbirine düşürmek için hesaplar yapıyor, yeni anayasa hazırlık sürecine vadeler biçiyor, istikamet çiziyordu. Dünyevi makam ve servet kibriyle başkanlık çetelesi tutuyor, yeni Türkiye bozgununun çatısını örüyordu. PKK kan dökerken; Erdoğan Şili'ye, Peru'ya, Ekvator'a, Senegal'e uçuyor, saltanat sürüyor, gezip tozuyordu. Hatta zırhlı makam araçlarını yüzbinlerce dolar maliyetle okyanusun üstünden uçuruyordu. Hiçbir demokratik ve medeni ülkede rastlanmayacak rezaletler Türkiye'de olağanlaşmıştır. Ülkesi kan çukurunda, ölüm vadisinde, cinayet batağında olan bir Cumhurbaşkanı'nın yaptıklarına bakınız. Milleti zulüm altında inleyen, vatanı teröristlerin açık saldırısına uğramış bir umhurbaşkanı'nın hal-i pürmelaline dikkat ediniz. Muhatap olduklarımız adeta şaka gibi, adeta derin bir uykuda görülen kâbus gibidir. Böyle bir dönem ne yaşanmış, ne de görülmüştür. Böylesi bir sefahat, sefalet ve hezimet ne olmuş ne de olacaktır" dedi.

'Yeni bir mülteci akınının sonuçları daha da ağır olacaktır'

Ortadoğu'daki vekalet savaşlarının gün geçtikçe mesafe kaydettiğini belirten Bahçeli, şunları söyledi; "Komşu coğrafyalar allak bullaktır. Eski hâkimiyet havzalarımızın hafızası silinmektedir. Koskoca bir tarih gözümüzün önünde infaz edilmektedir. Takvim geriye sarmaya başlamıştır. Selefi ve paramiliter gruplar, radikal savaşçılar, terör örgütleri, kiralık çeteler emperyalizme tetikçilik yapmaktadır. Karşımızda herkesin herkesi öldürdüğü bir coğrafya vardır. Karşımızda kan, ölüm ve şiddet kapanına sıkışmış bir medeniyet kümesi vardır. Tarih boyunca kaderimizi, reflekslerimizi, kimliğimizi şekillendiren coğrafyalar şimdilerde parçalanmaktadır. Rusya bombardımanıyla desteklenen Esad güçleri Halep'i abluka altına almışlardır. Bayır Bucak Türkmenleri yurtlarından yuvalarından edilmektedir. Yeni bir mülteci dalgası sınırlarımıza doğru yönelmiştir. Dün Türkiye'ye gelen Almanya Başbakanı Merkel'in derdi de bu mülteci sağanağına ülkemizi kalkan yapmaktır. Sayıları 3 milyona yaklaşan mülteciler Türkiye'nin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik dengesini zaten olumsuz derecede etkilemiştir. Yeni bir mülteci akınının sonuçları ise daha da ağır olacaktır"