'Gerekirse yatırımlar için özel faizler uygulanacak'

Başbakan Yıldırım, "Gerekirse öncelikli alanlarda yatırımlar için özel faizler uygulanacak, farkını da devlet kredi garanti fonundan karşılayacak. Yani bankacılık sistemi, Türkiye'de, dünyanın bir çok ülkesinden daha ileri durumda." değerlendirmesi yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Yıldırım, "Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere, ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacı var. Komuta kademesiyle ilgili bazı sorunlar var. Bu sorunları ortadan kaldıracak şekilde yeniden yapılanmaya gideceğiz." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Bloomberg News'te katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. 

Darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL uygulaması

FETÖ'nün darbe girişiminin ardından çıkarılan olağanüstü hal (OHAL) durumunun üç aydan daha fazla uzatılıp uzatılmayacağına yönelik soruya Başbakan Yıldırım, "Şöyle, Fransa'yı düşünün, Fransa'da bir terör hadisesi oldu. Birinci sefer yetmedi, ikinci sefer uzadı. Şimdi üçüncü kez de uzattılar. Altı ay daha uzattılar. Yani biz uzatmaktan yana değiliz. Bir kere bunu söyleyeyim. Ama üç ay içinde bütün bu işleri yoluna koyarsak, kaldırırız. Ama hala yapmamız gereken işler varsa, ihtiyaç varsa şüphesiz uzatmayı da gözardı etmeyiz, bunun bilinmesi gerekir." dedi.

"Fransa'da yaşanan olay ile Türkiye'de yaşanan olay kıyas bile kabul etmez." ifadesini kullanan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Çünkü orada sadece bir terör hadisesi oldu, insanlar hayatını kaybetti. Burada ülkenin rejimini değiştirmeye, demokrasiyi yok etmeye yönelik ciddi bir silahlı darbe girişimi var. Dolayısıyla bizim bu anlamda OHAL'de, Fransa'ya göre çok daha haklı gerekçelerimiz var. Bu OHAL, şunu özellikle ifade etmek isterim ki anayasaya dayanarak yapılmış bir iştir. Bizim anayasamıza göre dört şekilde OHAL veya sıkıyönetim var. Bir, ağır ekonomik koşular, ülkede büyük sıkıntılar varsa temel ihtiyaçlar karşılanamıyorsa olağanüstü hal ilan edilebilir. İki, büyük bir afet, felaket veya toplumsal şiddet olayları yaygınlaşmışsa olağanüstü hal ilan edilebilir. Bir de ülkenin rejimine, meşru hükümetine karşı bir darbe girişimi varsa olağanüstü hal ilan edilebilir. Biz bu durumu kullanarak olağanüstü hal ilan ettik." 

"Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere, ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacı var"

Başbakan Yıldırım, ayrıca darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün bütün okulları, hastaneleri, dernekleri ve vakıflarına el konulduğuna dikkati çekerek, "Devlet el koydu ama mülkiyetine el koydu. Ancak faaliyetleri kesintiye uğramayacak. Devletin kontrolünde okullar, hastaneler çalışmaya devam edecek ve sorumlu olan dernek, vakıf yöneticileri de yargıda hesaplarını verecekler. Bu da yaptığımız bir şey. Ayrıca bu darbe girişimine fiilen FETÖ ile ilgili iştirak eden askeri, sivil personel ve yargı mensupları... Bunların da görevlerine son verilmesi için yine bir düzenleme yaptık, bunu da hayata geçirdik." diye konuştu.

Bunun dışında ilerleyen süreçte başka düzenlemelerin hayata geçirileceğini belirten Yıldırım, "Nedir bu düzenlemeler? Bir kere kurumlarda, Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere, ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacı var. Bu darbe girişiminde de gördük ki burada bir güvenlik zafiyeti var. Hiyerarşi, komuta kademesiyle alt kademe arasında bazı sorunlar var. Bu sorunları ortadan kaldıracak şekilde yeniden yapılanmaya gideceğiz. Demokratikleşme yönünde atmamız gereken daha çok adımlar var, onları da bu sürede tamamlamış olacağız. Ayrıca ekonomiyle ilgili düzenlemeler var ancak ekonomiyle ilgili düzenlemeleri bu olağanüstü hal kapsamında düşünmüyoruz. Onlar ayrıca parlamentonun normal çalışma takvimi içerisinde yapılmaya devam edecek. Onların detaylarına isterseniz gireriz." ifadesini kullandı.

"Standard&Poor's hemen not düşürdü"

Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin kuruluşlar açısından maliyetine ilişkin soru üzerine Yıldırım, "Bunun iki maliyeti var. Bir, manevi ve moral maliyeti. Bunun değeri yok. Bunun değerini ölçemeyiz. Parayla ölçülecek bir değer değil. Ancak bunu, Türk milleti kuvvetli bir millettir, inançlı bir millettir, kısa sürede bu darbenin oluşturduğu zihinsel moral değerlerdeki tahribatı hızlı bir şekilde atlatacak." karşılığını verdi. 

Yıldırım, "Darbe günü de darbe sonrası da meydanlar hala dopdolu hiç kimse ayrılmıyor. Nitekim darbe günü de darbe sonrası da meydanlar hala dopdolu, hiç kimse ayrılmıyor, ülkeye sahip çıkıyor, devlete sahip çıkıyor. Böyle bir milletin bir vatandaşı, ferdi olduğum için de büyük bir gurur duyuyorum. Bu darbe girişiminin gerçek kahramanı Türk milletidir, Türk medyasıdır. Bunu bir kenara koyalım." ifadesini kullandı. 

Darbe girişiminin Türk ekonomisine verdiği zarara işaret eden Yıldırım, Türkiye'nin kredi notunu düşüren S&P'yi eleştirerek, "Nitekim Standard&Poor's hemen not düşürdü. Bence orada da çok etik davranmadılar. Böyle bir fırsatçılık yaptılar. Biz büyük bir darbeyi defetmiş bir milletiz. Demokrasiyi ayakta tutmak için mücadele vermişiz. Bu tip değerlendirme kuruluşlarının aceleci davranmayıp, durumu iyice gördükten sonra hareket etmelerini beklerdik. Bu durum doğrusu bizi üzdü. Bunu söylemek isterim." diye konuştu.

"İdeolojik veya siyasi bir karar"

"Türk ekonomisinin bunu hak etmediğini, göstergelere bakıldığında, Avrupa ülkelerinin, borcunun Türkiye'nin borcundan fazla olduğunun görüleceğine" dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

"Yani gayri safi milli hasılaya göre oranladığımız zaman, Türkiye'nin gayri safi milli hasılaya göre borcu yüzde 30-32 civarında. Avrupa Birliği'nde bu, yüzde 116, OECD'de yüzde 93 civarında. Avrupa Birliği'nde, Maastricht kriterlerini tutturan ülke neredeyse kalmadı ama Türkiye, 2009 küresel krizinden beri çok güzel bir performans gösteriyor. Bankacılık sistemi çok sağlam, sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 15,5. Yani yüzde 8'in neredeyse iki katı. Bütün bunları dikkate aldığımızda Türkiye'nin notunu düşürecek ne var? Bu bilimsel değil. Ekonomik verilere dayalı bir karar değil. İdeolojik veya siyasi bir karar olduğu konusunda hiç tereddütümüz yok." 

"Her şey sakin, herkes işinde gücünde çalışıyor"

"Bakın bir ülkede darbe oluyor. Normal şartlarda insanların paralarını çekmeleri lazım. Türkiye'de ne oldu? Millet, vatandaş elindeki dövizi götürdü bankaya yatırdı." diyen Yıldırım, darbeden sonraki üç günde, 8 milyar dolar dövizin bozdurularak, bankalara yatırıldığına işaret etti.

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"ATM'lerde, bankalarda, orada burada hiç öyle panik olmadı, kuyruk olmadı. 'Para vardı, yoktu, öyle Yunanistan'daki gibi ATM'ler kapatıldı, ödeme sınırları getirildi...' gibi hiçbir şey yok. Her şey sakin, herkes işinde gücünde çalışıyor. Dükkanını açtı, ticaretini yapıyor. Darbe işi tamamen bizim devletimizin, milletimizin dirayetiyle 8-10 saatte def ettiğimiz bir meseledir. Ama şehitlerimiz var, kan dökülmüştür. Uçaklardan, helikopterlerden bomba atılmıştır, mermiler atılmıştır. Tanklar insanların üzerinden geçmiştir, onları ezmiştir. Bunlar unutulmayacak. Bunlar bizi derinden yaralayan şeylerdir. Milletin verdiği paralarla, vergilerle alınan silahları, milletin üzerine çeviren, onları bu bombalarla, mermilerle, silahlarla öldüren, şehit edenler Türk değildir. Bu ülkeyi seven insanlar değildir. Bunlar küresel bir terör örgütünün birer militanıdır. Bunlar asker de değildir. Bunlar asker elbisesi içine sığınmış terörist canilerdir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Askerlerimiz, silahlı kuvvetlerimizin vatansever, yurtsever subayları, askerleri bu işin dışındadır."

"Bu tip manipülasyonlarla Türk ekonomisini bozmaya bunların gücü yetmez"

Bankaların, kredilendirmedeki kriterlerinden taviz vermeyeceklerini ancak ekonominin büyütülmesine yönelik kredilendirme anlayışına geçeceklerini belirten Yıldırım, "Gerekirse öncelikli alanlarda yatırımlar için özel faizler uygulanacak, farkını da devlet kredi garanti fonundan karşılayacak. Yani bankacılık sistemi, Türkiye'de, dünyanın bir çok ülkesinden daha ileri durumda." değerlendirmesinde bulundu. 

Yıldırım, şunları kaydetti:

"Diyelim ki Türkiye ekonomisinde kriz oldu, darbeden sonra efendim uyarılar geliyor; daha dün Odea Bank sermaye arttırımı talebinde bulundu, 1 milyar lira. Türk özel sektörü, dünyanın her tarafından kredi alabiliyor. Darbeden sonra iki firmamız borçlanma yaptılar. 200 milyon TL'lik bir tahvil ihracatı yaptılar. Bunun yüzde 40'ını yabancılar aldı. Daha önceki tahvil ihracatında bu firmanın, vade 3 yıldı, şimdi 4 yıl geldi. Niye? Çünkü 200 milyona 500 milyon talep geldi. Dolayısıyla bunu başka bir firmamız, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan daha yeni 50 milyon Avroluk bir kredi temin etti. Yani bu şunu gösteriyor, Türk ekonomisine olan güven devam ediyor. Ekonomi üzerinde oluşturulmaya çalışılan tereddütleri biz çok da iyi niyetli görmüyoruz. Bu tip manipülasyonlarla Türk ekonomisini bozmaya bunların gücü yetmez. Çünkü, bu ülkeye sahip çıkan büyük bir millet var. Bunu bu darbe girişiminde de gördük.