'Mevzuat altyapısı tamam artık sektörün önü açık'
Trabzon'da düzenlenen 8. Sigorta Acenteleri Zirvesi'nde sektöre seslenen Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç, "Hazine olarak benimsenen çalışmalar sektörün önünü açmayı hedefliyor" dedi.
Yakup SAYAR
TRABZON -Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Dr. Ahmet Genç, Hazine olarak benimsenen çalışmaların sektörün önünü açmayı hedeflediğini belirterek, "Mevzuat altyapısını tamamladığımızı düşünüyorum" dedi.
Doğu Karadeniz Sigorta Acenteleri Derneği'nin (TÜSİD) 8. Sigorta Acenteleri Zirvesi 2-4 Aralık tarihlerinde Trabzon'da gerçekleştirildi. Zirveye, Güneş Sigorta Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin, Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Dr. Ahmet Genç, Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) Başkan Yardımcısı Mustafa Aydınçelebi katıldı.
Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Dr. Ahmet Genç konuşmasında Hazine olarak benimsenen çalışmaların sektörün önünü açmayı hedeflediğini belirterek, "Mevzuat altyapısını tamamladığımızı düşünüyorum. Bundan sonra yapılacak değişikliklerin hepsi Hazine'nin internet sayfasının 'Mevzuat Taslakları' bölümünde yer alacak. Bu alanda yapılan değişikliklerle ilgili herkesin kişisel görüş bildirme şansı da var" dedi. 2011 yılında Hazine tarafından gerçekleştirilen diğer önemli gelişmeyi, sigorta sahtekârlıklarıyla ilgili yönetmeliğin çıkması olarak değerlendiren Genç, "Yanlış Sigorta Uygulamaları Yönetmeliği'nin amacı yalnızca vatandaşın sigorta şirketine yaptığı yanlışlar değil sektörün bütün aktörlerinin yapabileceği yanlış davranışlara karşı ihbar mekanizmasını çalıştırabilmek" şeklinde konuştu.
8. Sigorta Acenteleri Zirvesi'nde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ahmet Genç, sektörün büyüdüğünü fakat karlılıkla ilgili sorun gözlendiğinin altını çizdi. "Sektör 2011 yılının ilk dokuz ayında yüzde 22 büyüdü. Karlılıklarda ise sorun var" diyen Genç şunları söyledi: "Bazı sektör yöneticileri ise karsızlığı ayrılan karşılıklara bağlıyor. Biz de bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Karşılıkların trendini analiz ettik. 2006 sonu ve 2010 sonunu kapsayan, 5 yıllık bir analiz yaptık. Muallak tazminat karşılığına baktığımızda yaklaşık olarak primler yüzde 46, ödenen hasarlar yüzde 42 artmış. Buna rağmen karşılık oranları yüzde 110 artmış. Hazine Müsteşarlığı olarak web sayfamızda karşılık oranlarının düşürülmesine yönelik teklifimizi görüşlere açtık. Gelen görüşler doğrultusunda bir sonuca varmayı planlıyoruz."
Yılsonuna uygulayalım istiyoruz
Bazı şirketlerin, 'Bu karşılık oranları gerçeği göstermiyor, burada bir haksızlık var' şeklinde söylemlerde bulunmaya başladıklarını belirten Genç sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz de şimdi diyoruz ki taslağı web sayfamıza koyduk, görüşlere açtık. Taslakta hesaplama yaparsın duruma göre bunları karşılıktan indirebilirsiniz, ama yüzde 15'i geçemez. Tavanı yüzde 15 olarak belirledik. Bize gelen örnek şirketlerin de karşılıklarda yüzde 20'den aşağısı yok. Yani bu adil bir düzenleme diye düşünüyorum. Bu düzenleme 2011 sonunda durumu düzeltecek. İstanbul'da görüştüğüm bazı yöneticiler endişeler dile getirdiler.
'Üç dönem neticeler parlak değilken birden bire dördüncü dönem parlak bir netice alınacak o da anormal olmayacak mı, onun yerine bu uygulamayı 1 Ocak'ta devreye girsin' dediler. Buna da itirazımız yok. Ama senelerdir bu yükümlülüğü gevşetelim denirken şimdi de deniliyor ki yılsonu olmasın 2012'de olsun diyorlar. Biz yılsonuna uygulayalım istiyoruz. Bu durumun sektöre karlılık açısından pozitif yansıyacağı kesin. Öte yandan orada ciroya oynayan ya da oynamayan diye bir şey olmayacak çünkü uygulama karlılıkla alakalı. Zaten öyle bir durum varsa da görüşler gelecektir sitede herkese açtık. Gelen görüşlere göre belki bir anda bir indirim yapmayız, indirimi oranlarayarak zamana yayabiliriz."
Bir şirketin zarar etmesi kendi sorunu
Yapılacak düzenleme ile birlikte herkesin kendi durumunu daha iyi analiz edeceğini belirten Genç: "Bilançolardaki karsızlık, karşılık ayırdıkları için mi negatif, yoksa gerçekten iş yapış şekilleri ile mi ilgili onu görecekler. Bu düzenleme ile ilgili sektörden talep gelmedi. Kendi yaptığımız analizlerde gördüğümüz için fazla ayırtıyoruz diye düşündük. Bu sektör bir türlü kar etmiyor diye şikayet ediyorlardı. Bankacılıkta yüzde 15'lerde öz kaynak karlılığı var bizde ise yüzde 5 diyorlardı. Biz de hadi buyurun size yüzde 15 diyerek karlılığın yolunu açıyoruz. 2012'nin Mart ayında neticeler ortaya çıkar. Bakalım o zaman ne yazacaksınız merak ediyorum çünkü hep karsızlık yazıyordunuz."
Hazine olarak şirketlerde öncelikle sermaye yeterliliğine baktıklarını belirten Ahmet Genç, " Bir şirket sermaye yeterliliğini tutturuyor ve de müşteri şikayetlerini çözüyorsa gerisine bakmıyoruz. Sermaye yeterlini tutturuyorsa yani kasasına gerekli parayı koyuyorsa şirketin zarar etmesi biraz kendi sorunu" dedi.
Yabancı gelişleri sınırlı kalır
Sektöre olan yabancı ilgisini sorduğumuz Ahmet Genç, Türkiye'de sigorta pazarında Avrupa'nın en büyük 20 grubunun 13-14 tanesinin var olduğunun altını çizerek: "O yüzden yeni gelişler sınırlı kalır. Belki bir tane daha Japon yatırımcı gelir. Sompo'nun oradaki rakiplerinden biri bu pazara girebilir. Japon ve ABD sigorta sektöründen yabancı yatırımcılar pek gelmedi hep Avrupa piyasasından ya da Körfez'den yatırımcılar geldi. Belki bir iki tane ABD'li ya da Japon şirketler gelebilir" dedi.
Şu anda pazarda hayat dışında olanların hayat veya emeklilik şirketi arayışı içerisinde olduğunun bilindiğini ifade eden Genç, "Bazılarının da pazar payı küçük şirketleri almış ama ilk 5 şirketten satın alma planları yapmak istediğini biliyoruz. Öyle dört veya beş şirket var. Onlar uygun zamanı bekliyorlar" şeklinde konuştu.
2012 yılına yönelik çalışmalar
2012 yılına yönelik düzenleme çalışmalarını sorduğumuz Ahmet Genç, "Acenteler Yönetmeliği çıkacak, biraz gecikti ama görüşleri de topladık. Bu sene FSAP'la uğraştık, yani Dünya Bankası ve IMF bizim durumumuzu analiz etti. Biz sınavdan geçtik. 28 temel prensibin 19'unda uyumlu çıktık. Tam uyumlu veya büyük ölçüde uyumlu çıktı. 9'unda da kısmen uyumlu çıktık. Uyumsuz olduğumuz hiç uygulama yok. O çok güzel birşey bu kalan 9'unda ise zaten ufak tefek konular yüzünden böyle çıktı. Bana göre bu konular 4 veya 5 olması gerekiyor. Uluslararası standartlara uygun olup olmadığımızı kontrol ettiler. Bu tüm gelişmiş ülkelerin yaptırdığı bir inceleme. Düzenleme veya denetim ayağında bulunan uluslar arası prensiplerin incelenmesi.
Bunlardan bir tanesi corporate governments (kurumsal yönetim genelgesi) gibi 27 numaralı prensip sahtekarlıkla mücadeleyi kapsıyor. Bu sadece müşteri ile şirket arasındaki sahtekarlıkları kapsamıyor. Sigorta şirketlerinin yöneticilerinin de şirketle ilgili sahtekarlık yapıp yapmadığını da kapsıyor. Ayrıca acentenin experin hepsi dahil olduğu bir sistem. Yanlış Sigorta Uygulamaları adı altında topladık. Mahkeme kararı ile hüküm giymeden kimseye sahtekar diyemiyorsunuz o nedenle Yanlış Sigorta Uygulamaları diye bir mevzuat yayınladık" dedi.
BES'te yeni vergisel düzenlemeler olacak
Bireysel Emeklilik Sistemi'ne yönelik görüşlerini sorduğumuz Ahmet Genç, "Şu anda BES'ten emekli olanlar genellikle toplu para alıyor. Şirketler çeşitli ve uygun annuity ürünlerini şimdilik sunmuyor. Sunabilen birkaç şirket var. Yeni yılda bazı vergisel düzenlemeler olacak" dedi. Genç, DASK'a yönelik ise havuzun yenilenmesine yönelik düzenlemenin TBMM'de yenilendiğini hatırlattı ve bunun ilkbaharla çıkacağını, 5'er yıllık ihale ile verme düzenin devam edeceğini fakat sektörün kendisinin bir özel şirket kurması durumunda bununla ilgili esneklik olacağını söyledi.
Çetin: Bisikleti unutup elektrikli arabaya binmemiz lazım
Güneş Sigorta Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin zirvede yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünün dünyada 16. sırada, sektörün büyüklüğünün ise daha gerilerde yer aldığını ifade ederek, "Arada çok büyük bir fark var. Bu fark aynı zamanda potansiyel olarak nereye gelebileceğimizi gösteriyor. Yaşadığımız sorunların en büyük nedeni; yeterli büyüklüğe ulaşamamamız ve bu dev potansiyelin küresel şirketler için çok cazip olması. Bu durum ne yazık ki pazar payının ve cironun karlılıktan öte bir anlam ifade etmesine yol açıyor. Pazar payı ve pasta çok hızlı büyümüyor. Bu nedenlerin sonucunda da fiyata dayalı rekabet sorununu yaşıyoruz" dedi.
Türkiye'de küreselleşmenin en yoğun yaşandığı sektörün sigortacılık sektörü olduğunu vurgulayan Çetin, sözlerine şöyle devam etti; 'Biliyorsunuz sigortacılık yapma şekli son beş yıl içinde çok hızlı bir şekilde değişti. Beş sene önce sigortacılıkla ilgili büyüklerimden ilk duyduğum şey; sigortacılık bisiklete binmeye benzer, her sene daha fazla üretim yaparsan pedal çevirmeye devam edersen, düşmezsin, ilerlersin' şeklindeydi. Ama geldiğimiz noktada ne yazık ki bindiğimiz bisiklet bizi bir yere götürmüyor çünkü zayıflama bisikletine biniyoruz. Tekerlekleri yok, çeviriyoruz çeviriyoruz, hep birlikte çok çalışıyoruz, müşterilerimize iyi hizmet vermeye çalışıyoruz, iyi satış pazarlama yapıyoruz ama bir yere ulaşamıyoruz.
Çünkü bisikletin tekerlekleri yere bağlanmış durumda. Bizim artık sektör olarak bisikleti unutup elektrikli arabaya binmemiz lazım. Sigorta sektörü bundan sonra artık elektrikli arabayı düşünmeli. Yokuş aşağı inerken şarj olmalı, yokuş yukarı geldiği zaman yokuşun başında kalmamalı, hızlı bir şekilde önündeki tüm engelleri aşmalı." Çetin, sektörün kurtuluşu için en büyük fırsatın Solvency II olduğuna da dikkat çekti. Çetin, "Solvency II' nin temelinde sermaye yeterlilik kriterleri bütünü olsa da, o sermayeyi korumak ve heba etmemek için her şeyi 'sermayeyi düşün' mesajı vererek, yapmamızı öngörüyor" dedi.
TÜSAF Başkan Yardımcısı Mustafa Aydınçelebi ise sektörün yaşayabilmesi için acentenin yaşayabilmesi gerekiyor mesajını vererek, "Sigorta şirketlerinden de acenteleri yaşatabilecek operasyonlar bekleniyor" şeklinde konuştu.