'Onaylanacak bir şey değil, gereği yapılır'
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Bizim düşüncemiz; şiddet ile düşünceyi mümkün olabildiğince ayırmak. Şiddet taşımayan düşüncenin ifadesini daha da mümkün kılma anlamında çalışmalar var" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı'nın geneli üzerindeki milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Atalay, "Dağlıca'da ihmal var mı?" sorusuna, hain bir terör saldırısı yaşandığını belirterek, dün bölgeye giderek bilgi aldığını hatırlattı.
Atalay, "Dün orada Genelkurmay Başkanı ve arkadaşları teferruatıyla dinledik. Olayı yaşayan ve yerindeki arkadaşlarla görüştüm. Bu tür olaylar inceleniyor. Bu Silahlı Kuvvetler'in kendi sorumluluğu içinde. Ama bizim oradan aldığımız ve size söyleyebileceğim, oradaki askerlerimiz doğrusu başarılı bir mücadele vermişler. Gece yarısı 03.00-03.30'da olmuş saldırı. Çok ciddi çarpışma... Ben orada dinlediğim, askerlerimizin başarılı mücadele verdiği kanaatine vardım. Diğer boyutları araştırılıyor" diye konuştu.
Beşir Atalay, 3. ve 4. yargı paketlerinin önemli olduğuna işaret ederek, "Her ikisi de demokratikleşme paketleri ve yargıyı hızlandıran unsurlar içeriyor. 4. paket henüz tasarı haline gelmedi. Bizim düşüncemiz; şiddet ile düşünceyi mümkün olabildiğince ayırmak. Şiddet taşımayan düşüncenin ifadesini daha da mümkün kılma anlamında çalışmalar var" dedi.
İstanbul Fatih'te bir kişinin polisler tarafından dövülmesiyle ilgili soruya karşılık Atalay, şöyle konuştu:
"Bir çok yerde yanlışlıklar, hukuksuzluklara olabilir. Ben de İstanbul'da dün gece olan olayı izledim. O onaylanacak bir şey değil, gereği yapılır. Zaten İçişleri Bakanlığı hemen müfettiş görevlendirdi. İşkence suçunun cezası şu anda çok ağır. Yeni pakette zamanaşımını da kaldırıyoruz. Cezası çok ağır ve kasten yaralama cezası öngörüldü, paraya çevrilemez, tecil edilemez. Bu vesileyle ifade edeyim; son 2 yılda Türkiye'den işkenceden dolayı hiç dava açılmamıştır. Ne Türkiye'den ne AİHM'e giden dava olmuştur. Çünkü cezası çok ağırlaştırıldı. Bunlarla ilgili gereken yapılır, yanlışlıkların üstü örtülmez."
Atalay, Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun ilişkili kurum olacağını, gerçek ve bağımsız kurum olarak görev yapacağını belirtti.
Özel yetkili mahkemelerle ilgili Adalet Bakanlığı sorumluluğunda bir çalışma yapıldığını ifade eden Atalay, "O konuda Başbakanımızın, Hükümetin aldığı karar ve kararlılık var. O çalışma devam ediyor" dedi.
"Bugün de olsa yaparım, savunurum"
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin ve konuyla ilgili politikaların devam ettiğini anlatan Atalay, şunları kaydetti:
"Terörle mücadelenin pek çok boyutu vardır. Birisi güvenlik, onun dışında tabii sosyal, siyasi, hukuki pek çok boyutu var. Bu kararlılıkla sürdürülüyor. Bugüne kadar sürdürdüğümüz çalışmaların da sorumlusu olarak hepsini bugün de olsa yaparım, savunurum. Bizim bütün derdimiz, Türkiye'yi terörden kurtarmak, huzur ve kardeşlik içinde ülkede hayatı sürdürmek. Taviz vermeyeceğimiz şeyler vardır; ülkemizin, milletimizin birliği, bütünlüğü ve hukuk içinde olmak. Bizim bütün mücadelemiz bu çerçevede yürür. Bu sorunları çözmek için aynı kararlılıkla çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."
Atalay, terörle mücadele konusunda kurumlar arasında irtibat, güven, koordinasyonun en etkili dönemini yaşadığını söyledi.
Tasarının geneli üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi.
"Kafka yaşasaydı..."
Temel kanun olarak görüşülen tasarının 1. bölümü üzerinde söz alan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, "Benim elimdeki veriler Sayın Bakan'ın verdiklerinden farklı. 2011 yılında Türkiye ile ilgili AİHM'e yapılan başvurularda en çok ihlal edilen yüzde 28 ile adil yargılanma, yüzde 25 ile işkence ve kötü muamele geliyor. Üstelik bu Başbakanlık raporlarından alınmış bilgidir" dedi.
MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya da bölüm üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'de "Kafka romanını andıran" olaylar yaşandığını ifade ederek, "Kafka bugün yaşasa ve Silivri yargılamalarını okusa eminim bunu yırtardı" görüşünü savundu.
Tasarıyı, "ilk düğmesi yanlış iliklenen gömleğe" benzeten Kaya, kurulacak kurumun kendisinden beklenen işlevi yerine getiremeyeceğini savundu.
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan da bölüm üzerinde konuşurken, devletin bizatihi kendisinin "hak gaspçısı" konumunda olduğunu ileri sürerek, "12 Eylül paşalarından dümeni devralan Hükümet'in 30 yıl önceki uygulamaları aratmadığını" söyledi. Buldan, "ABD'de McCarty, Almanya'da Hitler faşizmi nasıl lanetleniyorsa, AKP'nin bugünkü uygulamaları da utançla anılacak" dedi.
Genel Kurul'a gömlekle girdi
Öte yandan, CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, tasarının görüşmeleri sürürken Genel Kurul'a gömlekle geldi. Bir grup milletvekiliyle arka sıralarda sohbet eden Batum, kavasın uyarısı üzerine elinde taşıdığı ceketini giyerek CHP sıralarına oturdu.