'Sanatçı kimsenin kölesi değildir'

Başbakan Erdoğan, vizyon belgesini açıkladığı toplantıya katılan sanatçılara yönelik eleştirilere yanıt verdi. "Sanatçı kimsenin kölesi değildir" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ŞANLIURFA - Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası çerçevesinde Topçu Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti.

Konuşmasında, vizyon toplantısına katılan ünlüleri eleştirenlere sert çıkan Erdoğan, Nazım Hikmeti sürgüne gönderen CHP''ye bunlar ses çıkartamazlar. Ama cumhurbaşkanı adayının toplantısına gelen sanatçıyı alçakça, edepsizce, terbiyesizce linç etmeye çalışırlar" diyerek, "Sanatçı kimsenin kölesi değildir" ifadesini kullandı.

Şanlıurfa'nın 30 Mart seçimlerindeki oy oranından duyduğu memnuniyeti dile getirerek "Şanlıurfa 10 Ağustos'a hazır mıyız, 10 Ağustos'ta sandığa sahip çıkıyor muyuz, 10 Ağustos'ta yeni Türkiye diyor muyuz, 10 Ağustos'ta kimi cumhurbaşkanı seçiyorsunuz" sorularını yönelten Erdoğan, alandakilerin coşkulu karşılık vermesi üzerine, "Maşallah bu iş Şanlıurfa'da bitmiştir. Şanlıurfa kararını vermiş, Şanlıurfa cumhurun başına kimin geleceğini şimdiden tayin etmiş" diye konuştu.

Erdoğan, "HDP'nin Doğu ve Güneydoğu'nun CHP'si olmaya çalıştığını" savunarak şunları söyledi:

"CHP demek dikta yönetimi demektir, CHP demek inkar demektir. CHP demek ret demektir, asimilasyon demektir, CHP demek yasak, yoksulluk, yolsuzluk demektir. CHP demek ezanı Türkçe okutmak, Kur'an'ı yasaklamak, başörtülülere zulmetmek, bütün milli ve manevi değerleri çiğnemek demektir. CHP demek Türk'ün de Kürt'ün de Alevi'nin de Sünni'nin de her türlü haklarını yok saymak, farklılıkları yok saymak demektir. İşte böyle bir CHP ile HDP ittifak arayışına giriyor. Bu nasıl bir CHP ki HDP ile ittifak görüşüyor. MHP ile de ittifak görüşüyor. HDP ile olmuyor, MHP ile ittifak yapıyor. Bunlarda her numara var. Sosyal medyada bunlarla ilgili güzel de bir tasarım yapmışlar. Bunlarda darbecilik de var, başörtüsü düşmanlığı da var, ulusalcılık da var, Esedcillik de var, ne ararsan var. İnanın, Şanlıurfa'nın aktar çarşısında, kapalı çarşısında bu kadar çeşit yok. İşte onun için hem Şanlıurfa'da hem Türkiye genelinde CHP'ye oy verenlerin de MHP'ye oy verenlerin de HDP'ye oy verenlerin de bizi destekleyeceklerine yürekten inanıyorum. 10 Ağustos'ta seçmen sadece cumhurbaşkanını seçmeyecek bu ilkesiz partilere sandıkta büyük bir ders verecek."

Önceki gün Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi'ni açıkladığı salonda Türkiye'nin bütün renklerinin yer aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bir demokrasi, iki, siyasi ve toplumsal normalleşme, üç, refah toplumu, dört, öncü Türkiye. 2023'e kadar yine çok çalışacak, Türkiye'de demokrasinin standartlarını çok daha ileri seviyelere yükselteceğiz. 77 milyonun kardeşliği için daha yoğun gayret edeceğiz. 12 yıl boyunca yaptığımızın daha da fazlasını yapacak refah seviyesini çok daha yükseklere çıkaracağız. Aktif dış politikamızı sürdürecek, hem bölgemizde hem dünyada daha da öncü bir ülke olacağız."

Bu zamana kadar gereksiz tartışmalar ve yasaklarla Türkiye'ye ağır faturalar ödetildiğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye yoksulluk içindeydi bunlar gittiler 'ezan Türkçe mi olsun Arapça mı olsun', bunu konuştular. Şehirlerimizde yol yoktu, su yoktu, hastane yoktu, bunlar gittiler 'başörtülüler okusunlar okumasınlar' bunu konuştular. Çocukların okuyacakları okul yoktu, ayaklarına giyecekleri çarık yoktu, bunlar gittiler farklı dil ve lehçeleri yasaklamanın mücadelesini verdiler. Şanlıurfalı Şivan Perver'in kasetlerini şarkılarını, türkülerini, sesini hatta 38 yıl vatan toprağını yasakladılar. Köylerin, ilçelerin gerçek isimlerini yasakladılar. On yıllar boyunca bu ülkeye yazık ettiler. On yıllar boyunca bu ülkenin enerjisini, kaynaklarını, toplumsal barışı ve kardeşliği törpülediler. Biz geldik bütün bu yasakları ortadan kaldırdık." 

Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin millet ve demokrasi için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

"Biz şu anda Ramazanışerifi bu şekilde geçirirken ama Filistin böyle geçirmiyor, Mısır böyle geçirmiyor, Suriye böyle geçirmiyor, Irak böyle geçirmiyor" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Bakınız şu anda 5 gün içinde Filistin’de 200’e yakın şehidimiz var, 700 yaralımız var ve insani yardım noktasında yardım gitmiyor. Dünyanın sesi çıkmıyor. Cidde’de yapılan toplantı çok önemli, başbakan yardımcısı olarak sadece Türkiye, başbakan yardımcısı gönderdi, Katar, dışişleri bakanı gönderdi. Bir ülke de daha bakan gönderdi. Diğer İslam ülkeleri sadece temsilci gönderdi. Bu, bizim ne durumda olduğumuzu gösteriyor. Batılı ses çıkarmıyor. Hepsiyle görüşüyorum. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüşüyorum. Fransa Devlet Başkanıyla görüşüyorum, hepsiyle konuşuyorum. Bakıyorsunuz hepsi hala İsrail’e hak veriyor. 400 ton bomba indiriyor, bomba. Kardeşlerim, leblebi çekirdek atmıyor, terör estiriyor terör. "

"Ey Netanyahu, sen bu bombaları durdurmadıkça..."

Türkiye ve İsrail ilişkilerine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye-İsrail, normalleşsin. Tamam. Marmara gemimize, uluslararası kara sularında biliyorsunuz bunlar saldırdılar, 10 şehidimiz oldu. Ondan sonra araya Amerika girdi, Batılı ülkeler girdi, vesaire. Ben dedim ki 'özür dileyecekler, tazminat ödeyecekler',  üç, 'Filistin'e olan ambargoyu kaldıracaklar.' Özür diledi, tazminatı da kabul ettiler. Filistin'e ambargoyu kaldırmayı kabul ettikleri haberi geldi, bu arada bombalar yine inmeye başladı. Şimdi bizim İsrail ile normalleşme sürecini başlatmamız mümkün mü? Değil. Onun için her gün sesleniyorum: Ey Netanyahu, sen bu bombaları durdurmadıkça yalnızlığa mahkum olacaksın. Türkiye ile dost olman mümkün değil. Normalleşmen de mümkün değil. Elindeki orantısız gücü, o mazlum insanlara, o mağdur insanlara karşı kullandıkça hiçbir zaman bir normalleşme sürecini Türkiye-İsrail yaşayamaz. Bunu özellikle söylüyorum."

"Siz gidin Esed ile beraber kahvaltı yapın"

Zulme rıza göstermenin de zulüm olduğunu anlatan Erdoğan, "CHP niye sesini çıkmıyor? MHP niye sesin çıkmıyor? HDP, niye sesin çıkmıyor? Hadi siz gidin Esed ile beraber kahvaltı yapın. Netanyahu ile de beraber de yapabilirsiniz. Hiçbir zaman zulme rıza göstermedik, göstermeyeceğiz, kim olursa olsun. Bizimle hak yolda yürüdükçe, doğruluk üzere yürüdükçe biz dostluğumuzu, kardeşliğimizi devam ettiririz ama oradan sapıldığı zaman yolları ayırırız" diye konuştu.

"Dualarınızda Filistin'i unutmayın"

Libya'da da ayrı bir direniş mücadelesi verildiğini, Mısır'da buna benzer bir sürecin yaşandığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak Mısır da ayakları üzerine yeniden temenni ederim ki kalkar. Ramazanışerifiniz bir kez  daha mübarek olsun. Kadir Geceniz şimdiden mübarek olsun. Ramazan Bayramı'nız şimdiden hayırlara vesile olsun. Dualarınızda Filistin'i unutmayın. Dualarınızda Gazze'yi unutmayın, Suriyeli mazlumları unutmayın. Özellikle biliyorum sıkıntılarınız oldu ama siz ensarsınız, Şanlıurfa'daki misafir Suriyeli kardeşlerimize şimdiye kadar sahip çıktınız. Lütfen bundan sonra onlara sahip çıkmaya devam edin. Ensara yakışan budur. Allah bizi doğru yoldan ayırmasın, Rabbim bizi millete hizmet yolundan ayırmasın. Rabbim bizi utandırmasın. Unutmayın bize Allah yeter, bize millet yeter, bize Türkiye yeter."

Erdoğan, terör nedeniyle dağlardan acı haberler gelmediğini ve annelerin evlatları için ağlamadığını belirtti.

Buna karşın, anneleri çocuklarından, çocukları annelerinden koparmak isteyenlerin olduğunu ifade eden Erdoğan, bu duruma Diyarbakır'da annelerin itiraz ettiğini, "Çocuklarımızı ellerimizden alamazsınız" dediğini anımsattı.

"Annelerin çığlığının HDP'de yankı bulmadığını" belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Niye ses çıkarmazlar? Hani demokrasiydi, hani özgürlüktü, hani barıştı. Annelerin evlatlarını zorla ellerinden alarak mı demokrasi olacak? Bu insanlık dışı eyleme sessiz kalarak mı demokrasi olacak? O çocuklar dağa götürülürken susarlar, çocukların cenazeleri gelince sahtekarca feryat ederler. Timsah gözyaşı dökerler. Bu HDP, böyle bir şey. Bunların oyununa gelmeyin. 'Biz, Kürtler'in temsilcisiyiz' diyorlar. Hadi canım! Benim vatandaşlarıma, Kürt kardeşlerime ne hizmet verdiniz? Gözyaşından başka ne hizmet verdiniz? Şimdi ne yapıyorlar: Bizim vizyon toplantımıza katılan sanatçılara sosyal medyadan linç uyguluyorlar, bu CHP, bu HDP, bu MHP, hepsi birden. Nazım Hikmet'i sürgüne gönderen CHP'ye bunlar ses çıkarmazlar. Kemal Tahir'i, Sebahattin Ali'yi zindanlarda çürüten CHP'ye tek laf etmezler, edemezler ama bir sanatçı, cumhurbaşkanı adayının toplantısına gelirse onu alçakça, edepsizce, terbiyesizce linç etmeye çalışırlar. Niye? Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ın vizyon belgesi açıklama törenine katıldılar. Bu devirler geçti. Sanat kimsenin elinde değil. Sanatçı da kimsenin kölesi değil. Ben sanatçı dostlarıma, kardeşlerime sesleniyorum: Artık eski Türkiye'de yaşamıyoruz. Size bu hakaretleri yapanların hepsi o hakaretleriyle baş başa kalacaktır. Siz onurunuzla sanatınızla bu ülkenin geleceğine yön vereceksiniz, buna sahip çıkacaksınız. Spor, fikir hayatı, medya kimsenin tekelinde değil. Demokrasi, özgürlükler kimsenin tekelinde değil. İsteseler de istemeseler de yeni Türkiye kurulacak ve kuruluyor. Bunu da hazmedecekler. Artık milli iradeye, milletin her alandaki iktidarına er ya da geç uyacaklar. 

Bir zamanlar Ahmet Kaya vardı. Bunlar Ahmet Kaya'ya ödül töreninde çatal, tabak, ellerinde ne varsa fırlattılar. Kimdi bunlar? Bunlar da sanatçıydı. Orada yazar vardı, düşünür vardı. Ahmet Kaya oradan, mutfaktan kaçırıldı. Ondan sonra Fransa'da hayata gözlerini yumdu. Kendi vatan topraklarında değil. O Ahmet Kaya ki gerçekten özgürlük mücadelesi veren insandı. Ben cezaevine giderken beni uğurlamaya gelen insandı. Kazlıçeşme'de adıma yapılan törene o da katılmıştı. Şarkı ve besteleriyle o da orada olmuştu."

"Artık yeni bir aşamaya geçiyoruz"

Başbakan Erdoğan, 12 yılda çok sayıda reform ve "sessiz devrim" gerçekleştirdikleri belirterek "12 yılda kardeşliğimizi büyüttük, 780 bin kilometrekareyi hizmetle eserle yatırımla buluşturduk. Türkiye'yi itibarlı ve etkin bir ülke haline getirdik. Artık yeni bir aşamaya geçiyoruz. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı ile Türkiye'yi bir üst sınıfa yükseltiyoruz" dedi.

Yeni Türkiye'nin kapılarını ardına kadar açacaklarını söyleyen Erdoğan, seçilmiş bir hükümetle, seçilmiş bir cumhurbaşkanıyla çok daha hızlı reformları, çok daha fazla yatırımı Türkiye'yle buluşturacaklarını aktardı.

Başbakan Erdoğan, "Pensilvanya'yla", "ihanet şebekesiyle" mücadelelerinin süreceğini, "vatanına, milletine, kutsallarına ihanet içinde olanların" gereken cevabı 10 Ağustos'ta bir kez daha alacaklarını belirtti.

Erdoğan, "Çözüm sürecinden asla taviz yok, asla geri adım yok. Biz bu işe canımızı koyduk. Türkiye'nin kardeşliği için başımızı bu yola koyduk. Sizler takdir ederseniz cumhurbaşkanı seçilirsem çözüm süreci daha da güç kazanacak, daha hızlı, daha kararlı şekilde yolunda ilerleyecek. Zaten TBMM'de, bu noktada önemli bir yasayı çıkardık. Çözüm sürecini bir ileri safhaya ulaştırdık. sabırla sağduyuyla hareket edecek, hem akan kana hem gözyaşına tamamen Allah'ın izniyle son vereceğiz" diye konuştu. 

Şanlıurfa'nın projeleriyle, yatırımlarıyla yakından ilgilendiğini ve belediyenin kendilerinde olup olmadığına bakmaksızın 12 yıldır kent için projelere devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu sürede kente 20 milyar yatırım yaptıklarını bildirdi.