'Terörle mücadelede zaaf göstermemeliyiz'
Bakan Davutoğlu, "Terörle mücadelede hiçbir zaaf göstermemeliyiz. İster El Kaide formunda, ister IŞİD şeklinde olsun terörün her türlüsü bütün insanlık için tehdittir" dedi
İSTANBUL - Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Terörle mücadele konusunda hiçbir zaaf göstermemeliyiz. İster El Kaide formunda, ister IŞİD şeklinde olsun terörün her türlüsü Suriye ve Irak halkı, Ortadoğu halkları ve bütün insanlık için tehdittir. Aynı şekilde halkına karşı böylesi insanlık suçu işlemiş Suriye rejimi karşısında da hiçbir tolerans gösterilmemelidir. Aksi takdirde benzer suçlar başka ülkelerde işlenmeye başlar" dedi.
Çırağan Sarayı'ndaki Türkiye-Almanya Stratejik Diyalog Mekanizması 2. Toplantısı kapsamında, çalışma gruplarına eş başkanlık yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, ortak basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Davutoğlu, hangi nitelikte olursa olsun, terörün herkesin ve uluslararası toplumun ortak düşmanı olduğunu belirterek, "Terörü herhangi bir din ya da kültürle ilişkilendirmeden, ortak mücadele kararlılığı, azmi içindeyiz. Birimlerimiz bu konuda çok yoğun bir faaliyet içerisinde. Bugün de çalışma grubundan aldığımız raporda bunun daha da güçlenmiş olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz. Uluslararası güvenlik bağlamında ise NATO'daki iş birliğimiz, Türk-Alman iş birliği, bir ittifak ilişkisidir, stratejik bir ittifak ilişkisidir. Ortak güvenlik anlayışlarına ve ortak güvenlik tehdit algılarına sahibiz" değerlendirmesinde bulundu.
Almanya'nın Suriye'den gelebilecek, muhtemel riskler karşısında patriotları göndererek Türk savunmasına yaptığı katkının, iki ülke arasındaki tarihi dostluğun da bir yansıması olduğunu ifade eden Davutoğlu, Türk halkı ve hükümeti adına bu katkı için teşekkür etti.
Davutoğlu, NATO içinde her zaman omuz omuza, iş birliği içerisinde bulunduklarını aktararak, "Uluslararası güvenlik ve enerji arzı güvenliği konusunda da Türkiye ve Almanya ortak perspektiflere sahiptir. Nihayet bölgesel ve uluslararası sorunlar konusunda ekiplerimiz çalışıyor" diye konuştu.
"Bundan sonra da uluslararası barış ve istikrar için omuz omuza çalışmaya hazırız"
Çok dinamik bir uluslararası konjonktürde yaşandığına işaret eden Davutoğlu, şubat ayında Suriye'ye yoğunlaştıklarını, Montrö'de birlikte Suriye sorununu nasıl çözeceklerine ilişkin çalışma yürüttüklerini ancak mart ayında tüm dikkatlerinin Ukrayna'ya çevrildiğini kaydetti.
Davutoğlu, şu an dikkatlerinin Irak'a çevrildiğini ifade ederek, "Bütün bu ülkeler Türkiye'nin komşusu olan ülkeler ve Avrupa Birliği'nin komşuluk politikaları içinde de Almanya'nın yakın ilişki de olduğu ülkeler. O bakımdan bu dinamik konjonktürde ve krizler arasında Türkiye ile Almanya'nın birlikte, Balkanlar'a, Doğu Avrupa'ya, Karadeniz'e, Orta Doğu'ya, Hazar Havzası'na dönük istişarelerle ortak bir perspektif geliştirmesi, hem Türkiye'nin ve Almanya'nın çıkarları açısından önemlidir, hem de Avrasya ve Orta Doğu'daki kalıcı barış ve istikrar bakımından hayatidir. Biz bütün bu konularda Almanya ile şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da uluslararası barış ve istikrar için omuz omuza çalışmaya hazırız. Alman tarafından da değerli dostum Frank-Walter'in gösterdiği yakın ilgi ve iş birliği ile bu iradeyi göstermesinden büyük memnuniyet duyuyorum" şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Terörle mücadele konusunda hiçbir zaaf göstermemeliyiz. İster El Kaide formunda, ister IŞİD şeklinde olsun terörün her türlüsü Suriye ve Irak halkı, Ortadoğu halkları ve bütün insanlık için tehdittir. Aynı şekilde halkına karşı böylesi insanlık suçu işlemiş Suriye rejimi karşısında da hiçbir tolerans gösterilmemelidir. Aksi takdirde benzer suçlar başka ülkelerde işlenmeye başlar" dedi.
Davutoğlu, "Son dönemde Sayın Maliki'nin ve Irak'taki etkin siyasi liderlerin sürdürdükleri politikalar mezhep ayrışmasını çözücü nitelikte olmadığı için ciddi risklerle karşı karşıya kaldık. Bu yeni dönemde, yeni parlamento açılırken ve bu parlamento içinde hükümet yapılanması konuşulurken mutlaka bütün tarafların etkin olarak içinde olduğu bir çözüme yönelinmelidir. Böyle bir çözüm, terör veya şiddet yanlılarının hareket alanını daraltacaktır" dedi.
Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'nin IŞİD dahil herhangi bir şiddet ya da terör örgütüyle ilgili ilişkisi olduğuna dair elinde belgesi olan o belgeyi ortaya koymalıdır. O belgeyi ortaya koyamadan Türkiye'ye dönük böyle iddialarda bulunmak hiçbir ittifaklık ilişkisine yakışmadığı gibi, herhangi bir şekilde siyasi veya medyada yansıması bakımından da bir zemine dayanmaz. Aksine biz bunu Türkiye'ye dönük bir psikolojik medyatik operasyon olarak algılarız" dedi.
Steinmeier: "Kimse 3 yıldır Suriye’de süren iç savaşın Irak’a da taşmasını isteyemez"
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de Davutoğlu'yla gerçekleştirdikleri toplantıda güvenlik meselelerinin yanı sıra AB konusunun da ele alındığını dile getirerek, Davutoğlu'yla yeniden bir araya gelecekleri yemekli toplantıda da Irak'taki durumu daha ayrıntılı ele alacaklarını söyledi.
Frank-Walter Steinmeier, "Musul'da kaçırılan Türk vatandaşları konusunda biz de endişeliyiz, ailelerin endişelerini paylaşıyoruz. Umuyoruz ki en kısa zamanda tekrar ailelerine salimen kavuşabilirler" dedi.
Irak'taki krizin barışı tehdit ettiğini belirten Alman bakan, "Kimse 3 yıldır Suriye'de süren iç savaşın Irak'a da taşmasını isteyemez. Irak, teröristlerle sürüdürülen bir savaşın, bölgedeki güçlerin birbiriyle çatışma alanına dönüşmemeli. Dışarıdan bir müdahalenin zor olduğunu düşünerek, Irak'taki sorunların tüm bölge, din ve mezheplerin katılacağı bir çözüme kavuşması gerekir. Aksi takdirde bu sorunun çözüleceğini düşünemiyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki durumdan çok etkilendiğini vurgulayan Steinmeier, "Türkiye'nin bu konudaki girişimleri hepimiz için büyük önem taşıyor. O nedenle bugünkü toplantı gibi fırsatlarda güvene dayalı bilgi alışverişinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Durumun daha da vahim hale gelmesini engellemeliyiz" dedi.
"Esed'in rol oynaması zor"
Bir gazetecinin, "Irak'ta, IŞİD örgütüyle mücadele için Esed'le bir yakınlaşmanın söz konusu olup olmayacağı" şeklindeki sorusu üzerine Frank-Walter Steinmeier, Suriye iç savaşının sınırları aşıp Irak'a taştığını belirterek, "(Esed açısından bu ne anlama geliyor?) sorusunu yanıtlamak 3 sene öncesine göre çok daha zor. 3 sene önce her şey mümkün gibi görünüyordu. Fakat 170 bin insanın hayatını kaybetmesinden sonra artık Esed'in bir geçiş hükümetinde rol oynayabileceğini düşünmek zor" yanıtını verdi. Steinmeier, "Suriye görüşmelerine yeniden başlanılması gerekir. Brahimi'nin yerine geçecek birini bulmalıyız" dedi.
IŞİD'in hızlı ilerlemesi
Irak'ta, IŞİD'in direnişle karşılaşmadan ilerlemesinin sadece sahip olduğu askeri güçten kaynaklanmadığını belirten Steinmeier, "IŞİD'le Irak toplumunun hayal kırıklığına uğramış bir kesiminin, eski Baas partisinin kalıntılarının bir araya gelmesi de bu duruma katkı sağlamış olabilir" diye konuştu.
IŞİD'in Irak'ta kendisine kalıcı olmayan bir yer edindiğini dile getiren Steinmeier, "Fakat bu durumun Irak'ın kendi içinden gelecek bir çözümü olması gerekir. Bu da toplumun hayal kırıklığına uğrayan kısmının tekrar kucaklanmasıyla olur. Bunun için de daha geniş uzlaşma gerekir" ifadelerini kullandı.
Bölgede, Suriyeli mültecileri yoğun biçimde barındıran Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerin de zor durumda olduğuna dikkati çeken Steinmeier, "Bizim bu konuda sorumlu olduğumuzu düşünüyorum. Onların mülteci yükü altında yıkılmamaları için desteğe ihtiyaçları var" dedi.
Almanya'dan 10 bin mülteci için ek kontenjan
Steinmeier, "Almanya'nın veya AB'nin mülteci sorununa yönelik somut bir planı var mı?" şeklindeki soruya karşılık, "Alman eyaletlerinin içişleri bakanları 10 bin Suriyeli mülteci için ek bir kontenjan açmaya karar verdi . Bu, 'kontenjan mültecileri' olarak adlandırdığımız ve iltica başvurularıyla gelen mültecileri topladığımızda yaklaşık 40 bin mülteci ediyor. Elbette bu Lübnan'daki 1.4 milyon ve Türkiye'deki 1 milyon mülteciyle kıyaslandığında çok az. Ama şunu da söylemeliyim, birçok Avrupa ülkesi benzer rakamları kabul etse, durum belki biraz rahatlatılabilir" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin de dahil olduğu komşu ülkelerin yükünü azaltmak için de katkıda bulunulabileceğini belirten Steinmeier, "Bunlar zengin ülkeler değil, dolayısıyla bu kendi içlerinde de tabii ki gerginlikler yaratıyor" dedi.
Ukrayna krizi
Steinmeier, Davutoğlu'yla bu akşam Ukrayna krizini de ele alacaklarını belirterek, bu ülkedeki durumun da önemli bir aşamaya geldiğini kaydetti.
Ukrayna'nın ateşkes sözünü yerine getirmek için adımlar atıldığını kaydeden Steinmeier, "Biz sadece Ukrayna'daki sorumlularla değil, Rusya'dakilerle de görüş alışverişinde bulunduk. Çünkü Rusya'nın katkısı olmadan bu risklerin ortadan kalkması mümkün olmayacak. Ateşkesin ilanından sonra Ukrayna ile Rusya arasında bir işbirliği mümkün olursa, belki Ukrayna'da daha kötü bir şey olması engellenebilir. Avrupa'da krize, Avrupa'nın bölünmesine ve şiddete hiç ihtiyacımız yok" şeklinde konuştu.