'Türkiye, AB üyelik perspektifini kararlıkla sürdürüyor'
AB’nin günümüzdeki konumuna içe kapanarak değil, dışa açılarak geldiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin stratejik tercihi olan Avrupa Birliği üyelik perspektifini kararlıkla muhafaza ettiği mesajını verdi
ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ortak değerler üzerine kurulu Avrupa Birliği’nin günümüzdeki konumuna içe kapanarak değil, dışa açılarak geldiğini belirterek “Genişleme, AB projesinin başarısında anahtar rol oynamıştır” dedi.
Son yıllarda AB ülkelerinde yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobiden beslenen aşırı akımların güçlenmesinin Avrupa’nın kendi değerlerine yönelik bir tehdit oluşturduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Böyle bir dönemde Türkiye, stratejik tercihi olan Avrupa Birliği üyelik perspektifini kararlıkla muhafaza etmektedir” ifadesini kullandı.
"Schuman Deklarasyonu bir barış manifestosudur"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Birliği’nin temellerini atan 1950 tarihli Schuman Deklarasyonunun yayımlanmasının yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Schuman Deklarasyonunun, Avrupa tarihinin savaşlardan ibaret olmadığını tüm dünyaya gösterdiği bir barış manifestosu olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Gül mesajında, “Bu vizyondan yola çıkan Avrupa Birliği’nin kurucuları, demokratik değerler ve hukukun üstünlüğü ilkeleri üzerine tesis edilmiş, hak ve özgürlüklerinin güçlendirilmesini esas alan ülkelerin, ortak evrensel değerler etrafında barış içinde bir arada yaşayabilecekleri inancıyla yola çıkmışlardır” ifadelerine yer verdi.
Gül'ün mesajında Türkiye'nin AB üyeliğine yönelik olarak şu ifadeler yer aldı:
“Avrupa Birliği’nden ise, teknik bir süreç olan üyelik müzakerelerinin “ahde vefa” ilkesi çerçevesinde sonuna kadar götürülmesini beklemektedir. Türkiye, bu süreci iyi niyetle ve gerçekçi bir yaklaşımla ilerletmekte kararlıdır. Mevcut aşamada önemli olan, bu sürecin tamamlanarak Türkiye ve Avrupa Birliği’nin aynı standartlarda buluşturulmasıdır. Önümüzdeki dönemde karşılıklı olarak stratejik ve vizyoner bir liderlik sergilenerek yeni fasılların müzakereye açılmasıyla, daha güçlü, dinamik ve huzurlu bir Avrupa oluşturma misyonuna büyük katkı sağlanacağına inanıyoruz. Bu düşüncelerle, başta vatandaşlarımız olmak üzere bütün Avrupalıların Avrupa Günü'nü kutluyorum.”
"Doğru kararlar alınmazsa, AB'nin kuruluş felsefesinden uzaklaşılması tehlikesi var"
Altı ülkeyle başlayan entegrasyon süreci, üye sayısı ve işbirliği sahalarının genişlemesiyle bugünkü halini aldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Gül, “Avrupa Birliği bugün, uluslararası sistemdeki değişiklikler ile küresel ekonomik krizin etkileriyle karşı karşıyadır. Doğru kararlar alınmadığı takdirde, Birliğin kuruluş felsefesinden uzaklaşılması tehlikesi mevcuttur. Esasen Avrupa Birliği, bu zorlu süreçten başarıyla çıkmasını mümkün kılacak müktesebata sahiptir. Ancak müreffeh yaşam koşullarına sahip Avrupa halklarının önündeki en büyük tehlike korumacı güdülere kapılıp, içe kapanma refleksiyle hareket edilmesi olacaktır. Nitekim ortak değerler üzerine kurulu Avrupa Birliği, günümüzdeki konumuna içe kapanarak değil, dışa açılarak gelmiştir. Genişleme, AB projesinin başarısında anahtar rol oynamıştır. Bu bakımdan, yaklaşık iki hafta sonra yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri kritik öneme sahiptir. Seçimlerle yalnızca Avrupa Parlamentosu üyeleri belirlenmeyecektir. Aynı zamanda, Avrupa Birliği’nin temel kurumlarını yönetecek ve geleceğe dönük stratejik politikalarını uygulayacak yeni liderlik kadrosu da şekillenecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AB’nin yeni yöneticilerinin, birliği uluslararası ekonomik ve siyasi gelişmelere uyarlayarak, etkili bir küresel aktör haline getirebilecek stratejik vizyonu taşımalarının çok önemli olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül mesajında şu ifadelere yer verdi.
"Yabancı düşmanlığı Avrupa’nın kendi değerlerine yönelik bir tehdit"
“Avrupa genelinde, AB’nin üzerine kurulu olduğu değerleri sorgulanır hale getiren aşırı akımların zemin kazanmasını endişeyle takip ediyoruz. Entegrasyondan geri dönülmesini ve sınırların kapatılmasını dahi savunan bu tür akımların, tarihin akışına ve AB projesinin gelişme seyrine tezat teşkil ettiği kanaatindeyiz. Şurası hatırdan çıkartılmamalıdır ki; Avrupa Birliği insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri üzerine inşa edilmiştir. Bugüne kadar “Çeşitlilik içinde Birlik” ilkesini şiar edinmiştir. Son yıllarda AB ülkelerinde yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobiden beslenen aşırı akımların güçlenmesi, öncelikle Avrupa’nın kendi değerlerine yönelik bir tehdit oluşturmaktadır. Böyle bir dönemde Türkiye, stratejik tercihi olan Avrupa Birliği üyelik perspektifini kararlıkla muhafaza etmektedir. AB’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların çözümüne katkı sağlama iradesi de tamdır.”