'Yatırımlarımızı tamamlayacağız'
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Ne yaparlarsa yapsınlar yatırımlarımıza devam edeceğiz. Biraz gecikebilir belki, havaalanı gibi... Ama biz mutlaka bu yatırımlarımızı tamamlayacağız. Vatandaşlarımız bu konuda emin olsunlar" dedi
AA Editör Masası'na konuk olan Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Yılmaz, terör örgütünün yatırımlara yönelik saldırılarına ilişkin ise "Ne yaparlarsa yapsınlar yatırımlarımıza devam edeceğiz. Biraz gecikebilir belki, havaalanı gibi... Ama biz mutlaka bu yatırımlarımızı tamamlayacağız. Vatandaşlarımız bu konuda emin olsunlar" dedi.
1 Kasım seçimleri sonrasını ekonomik açıdan çok parlak gördüğünü ifade eden Yılmaz, "İnşallah Türkiye güçlü ve reformcu bir hükümetle büyüme hızını ve istihdamını çok daha farklı noktalara taşıyacak" değerlendirmesinde bulundu.
"Hükümetin huzur ortamı bozulsun diye Çözüm Süreci'ni kasıtlı bitirdiği" yönünde propaganda yapılmaya çalışıldığını ifade eden Yılmaz, "Hiçbir hükümet, yönetim ülkede huzursuzluk olmasını istemez. İnsanların, vatandaşların zarar görmesini istemez" diye konuştu.
Ülkeyi bugünlere getirenin terör örgütünün eylem ve çabaları olduğuna işaret eden Yılmaz, "Terör örgütü maalesef ülkenin huzurunu bozdu ve birtakım eylemlerle, son olarak da Suruç'taki elim hadiseden sonra 2 polis memurumuzu çok hain şekilde, yataklarında uyurken enselerinden kurşunlayarak bu konudaki tavrını ortaya koymuş oldu. Hükümet olarak vatandaşımızın emniyetini sağlamak, ülkemizin ve bölgemizin huzurunu sağlamak için üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Türkiye'de insanın huzurunu, emniyetini sağlamadığımız sürece hiçbir şekilde ne demokratik, ne ekonomik ne de başka bir alanda arzu ettiğimiz yere ulaşamayız. Hükümet de sorumluluğunu bilerek bu alanda gerekli tedbirleri aldı, almaya devam edecek" şeklinde konuştu.
'HDP şiddete karşı net tavır alamadı'
Yılmaz, HDP'nin son seçimde vatandaşa, "bizi seçerseniz daha fazla huzur, barış olur, daha fazla sonuç alınır" söylemiyle gittiğini dile getirerek, seçim sonrasında ise bunun hakkının verilemediğini vurguladı.
HDP'nin barajı geçmesiyle demokratik siyasetin güçlenmesine olanak yaratıldığını ancak bunun böyle olmadığını anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Seçimlerden hemen sonra şiddetin, terörün tırmanmaya başladığını ve HDP'nin de tırmanan teröre, şiddete net şekilde tavır alamadığını, siyasi bir dil geliştiremediğini gördük. Bunun en güzel örneklerinden biri Suruç'daki hadise ve sonrasında HDP'nin gösterdiği tavır. Suruç'taki hadiseden sonra Başbakanımız bir açıklama yaptı, 'gelin bütün partiler olarak, hiçbir ayrım gözetmeden teröre ortak bir tavır koyalım' dedi. O dönemde CHP dışındaki hiçbir parti, HDP de buna dahil olmak üzere, buna olumlu cevap vermedi..Esas belirleyici olanın terör örgütü olduğunu, HDP'nin oradaki tavra göre kendini ayarladığını, bu kadar milyon insandan oy aldığı halde bunun hakkını veremediğini gördük"
"HDP'ye oy verenler de bizim kardeşimiz, bu ülkenin vatandaşları, onlarla hiçbir sorunumuz yok" diyen yılmaz, "Asıl sorun HDP'yi yönetenler maalesef. Bu yönetenler, kendilerine oy verenlerin beklentilerini karşılayacak bir siyaset izleyemediler"
'Tepkiler demokratik şekilde gösterilmeli'
Terör olaylarına yönelik tepkilere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, teröre karşı demokratik şekilde ve hukuk içinde tepki gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Teröre karşı bütün parti ve sivil toplum kuruluşlarının ortak tepki vermesinin arzu edilen bir durum olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Teröre tepki gösteriyorum diye batıda yaşanan Kürt vatandaşlarımızın canına, malına kast edebilecek, zarar verebilecek bazı provokatif eylemler içine girenleri maalesef gördük. Bunu yapanlar terör örgütünün değirmenine su taşıyorlar. Tam da terör örgütünün istediği bu..Bunu yaptığımız zaman esas itibarıyla terör örgütünün ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Bu konuda da çok çok dikkatli olmamız lazım.
Türkiye demokratik bir ülke. Tepkilerimizi demokratik şekilde ve gerçek hedefine yönlendirerek göstermemiz lazım. Bu provokatif eylemlerin incelenmesi gerektiğine de inanıyorum doğrusu. Bunları kimlerin organize ettiğine dair mutlaka gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyorum. Bunları iyi niyetli görmüyorum. Farklı yerlere ülkemizi taşımak isteyenlerin yaptığı çabalar diye görüyorum. Bunlara karşı hepimizin hem devlet, hükümet olarak hem de millet olarak çok uyanık olması lazım."
Ateşkes çağrıları
Yılmaz, "çift taraflı ateşkes" çağrılarının son derece yanlış bir yaklaşımdan kaynaklandığını söyledi. Sanki devletle terör örgütünün eşit tarafmış gibi bir yaklaşım sergilendiğini ve bunun doğru olmadığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Karşımızda bir terör örgütü var. Diğer taraftan bütün vatandaşların hukukunu gözeten, meşru bir devlet var. Bunları aynı kefeye koyamazsınız. Çağrı yapanların, 'silahı bırakın' diyenlerin, terör örgütüne bunu söylemeleri lazım. Devlet hiçbir zaman silah bırakamaz. Devlet, meşru şekilde, hukuk içinde silahlı güçlerini, güvenlik güçlerini halkın emniyeti için her zaman sahada bulundurmak durumundadır. Dolayısıyla çift taraflı çağrıların doğru olmadığına inanıyorum"
'Hedef bütün Diyarbakır'ın huzurudur'
Yılmaz, "Elimizden gelen tüm gayreti sivillerimizin zarar görmemesi için harcıyoruz, harcamaya da devam edeceğiz. Sivillere olan hadiselerin gerçek sorumlusu da terör örgütüdür" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Diyarbakır'da bir lokantada polislere yönelik terör saldırısı ile ilgili de "Birileri gelip Diyarbakır'ın içinde bir terör eylemi yapıyorsa aslında hedef bütün Diyarbakır'dır. Hiçbir fark gözetmeden bunu söylüyorum. Bir insanımız şu partiye oy vermiş olabilir, bir başka kardeşimiz başka partiye oy vermiş olabilir. Bunlar siyasi rekabettir ama birileri gelip Diyarbakır'ın içinde bu eylemleri yapıyorsa burada hedef bütün Diyarbakır'ın huzurudur" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin hiçbir zaman 90'lı yıllara dönmeyeceğini belirten Yılmaz, "Eski Türkiye geride kaldı. Biz artık yeni Türkiye'den bahsediyoruz. 90'lı yıllara dönmemiz için çaba sarfeden terör örgütüdür" diye konuştu.