2012'nin ikinci yarısında vites büyütürüz

Index Grup CEO'su Erol Bilecik, tüketim kararının dayanağının yüzde 40'ının güvene, kişilerin kendini iyi hissetmesine bağlı olduğunu söylüyor. O'na göre dolar kurundaki artışta bulunulan seviyeler değil ama 2 TL bandı çok kritik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem Ermiş Beyhan

Index Grup CEO'su Erol Bilecik'e göre yaşam oyunun adı 'umut'. 2011 yılının ilk çeyreğinin çok iyi geçtiğini vurguluyor Bilecik. Umutla başlayan bu yılda ilk çeyrekte müthiş bir motivasyon ve çıkış yakalandığını belirten Bilecik, hem sektörlerinde hem de Index Grup bazında bu çok iyi çeyreğin sonuçlarının alındığını anlatıyor. Ancak daha sonra "Avrupa ve dünyanın akortunun bozulması" ile ikinci ve üçüncü çeyrekte "çıkan seste bir bozulma" yaşandı. Bilecik, görünüm ve not düşüşlerine atıfta bulunarak, "Bugüne kadar, 2008 Lehman krizinde bile 'Amerikan rüyası acaba bitiyor mu?' diye sormayanlar şimdi bunu sorgular oldu" diyor.

Doların yukarıya yolculuğu ile tüketicide müthiş tedirginlik oldu

Bilecik, 2011 yılının iş hayatına en önemli etki eden unsurlardan birinin dolar kurlarında yaşanan "durağan" yapının sonlanması olduğunu vurguluyor. "Bu bizim sektörü biraz daha fazla etkiledi" diyor Bilecik ve şöyle devam ediyor: "100 birimlik bir iş yapma kabiliyeti varsa, bu 100 birimin neredeyse 40-45 birimi bireysel tüketicinin satın almalarından oluşur. Bireysel tüketici dediğimiz kesim daha günü yaşayan, kararını daha günlük yapar. Kurlar 1.55'lerden 1.80'ler yolcuğuna başlayınca bireysel tüketicinin müthiş bir tedirginliği oldu. Bunu zaten tüketici güven endekslerinde net olarak görebiliyorsunuz" diyor. Dolardaki bu değer artışı tüketicilerin "bekleyelim, görelim" yaklaşımına girmesine yol açıyor. Bilecik, bu noktada tüketicilerin tavır değişikliğinin altını, "Siz fiyatlarınızı TL olarak tutsanız bile satın alma kararlarında erteleme oluyor" diyerek çiziyor.

Peki önceki gün dolar rekor kırdığında, 1.91'in üzerini test ettiğinde Erol Bilecik ne düşündü, bunun tüketime yansımasının ne olacağını düşündü? Bilecik şöyle yanıtlıyor: "1.80'ler olduğunda muazzam bir şekilde etkilendi satışlar. Bir notebook örneğin 1000 lira olsun. 1000 lira dolar 1.70'ken de 1.80'ken de 1000 lira... Ama satın almanın dayanaklarına baktığınızda yüzde 40'ı güvene, kendinizi iyi hissetmenize dayanır. Günlük hayatınızda kullanmasanız bile insanların dolarda akıllarında bir kırılma bandı vardır. Ben bu bandın 1.91, 1.92, 1.93'lerde olmayacağını düşünüyorum. Ama 2 TL'yi geçerse, müthiş bir psikolojik banttır orası, orada gerçekten sıkıntı olabileceğini düşünüyorum. Tüketiciler dolar 2 TL'yi görürse, geleceğe dair kaldıraçlarının kopmuş olacağını düşünecek."

Endişe yüksek sesle dile geliyor, olmayacağı oldurmayalım

2011 yılının son çeyreğinde ise CEO Bilecik'e göre "çok kontrollü beklentiler sinsilesine girildiğini" söylüyor. Ona göre cari açığın daha iyi yönetilebilir hale gelmesi çok önemli. Bu dönemde AB'ye yapılan ihracatın ve bankacılık sektörünün  yapacağı sendikasyonların bölgedeki dalgalanmalardan etkilenme riski ile ilgili tedirginlik içeren açıklamaların çok yüksek sesle dile getirilmeye başlandığını söyleyen Bilecik, "Meseleyi bu kadar üst düzeyde tutmamak gerekir diye düşünüyorum. Bu kadar abartmamak gerekir. Ama bu hepimizin bütçelerine de yansıdı. 2012 sanki iki farklı yıl olacak. İlk 6 ay farklı, ikinci 6 ay farklı olacak gibi işdünyasının bir senaryosu var. İki ayrı iş planı var şirketlerimizde" diyor. Yeni yıla dair tedirginliğin, tüketimi baskılayacak düzeyde üst perdeden seslendirilmesine karşı olduğunu vurguluyor. "Dikkatli bakış, risk yönetimi her zaman olmalı. Yaşanan bu kadar şey varken bunun derecesini artırmak kadar normal bir şey olamaz. Ama çok abartmanın, sivil toplum örgütlerinin bu tedirginliği çok gündem yapmasının olmayacak bir şeyi de olur hale getirebilmesinden endişe ediyorum" diyor. Türkiye bilançosuna bir şirket olarak baktığında cari açıktan düşük not alınacağını ancak diğer bütün dinamiklerden iyi not alınacağını vurguluyor.

İkinci 6 ayda vitesi büyütürüz, $= 2 TL'nin üzeri sürpriz olmaz

30 Eylül itibarıyla gruplarındaki halka açık 3 şirketin bilançosunda da sektörün çok üzerinde bir büyüme oranı ile ilan ettiklerini söyleyen Bilecik, artık internetin her yerde her an istenmesinin, bu talebin sektörlerinin bir şansı olduğunun altını çiziyor. Üçüncü çeyrek itibarı ile büyüme oranı yüzde 19 seviyesinde olmuş. Yıl sonunda bu seviyelerde bir büyüme rakamı çıkması bekleniyor. Peki 2012? 2012'nin temkinli ama grupları açısından oldukça karlı bir yıl olacağını söylüyor Bilecik. Erol Bilecik, "Global olarak küçülme değil büyüme üzerine yapılmış bir planımız var. Grubumuzda 7 şirketimiz var. Heyecanla asılacağımız bir yıl var önümüzde. Hepsinde büyüme öngörüyoruz, bazılarında oldukça agresif büyüme hedefleri açıklayacağız. İlk 6 ayı biraz daha konservatif olan, ikinci 6 yarıda vitesi büyüten bir yapımız olacak" diyor.  Türkiye büyümesini yüzde 3-3.5 seviyesinde öngörüyor Bilecik. Bu oranın cari açık açısından da daha faydalı olacağını belirtiyor. Peki dolar kuru? "Dileğim 2 TL'yi görmeyeceğimiz bir yıl olsun. Ama üzerine de çıktığında bir sürpriz olmayacak bizim için" diyor.

Yabancı ortaklıklarda ralli başlayacak, satın alma yapabiliriz

2012 farklı bir yıl olacak deniyor. Bu yıl için yeni bir stratejiniz, oyun planınızda bir farklılık tasarlıyor musunuz?

Bu, şu anda üzerinde çalıştığımız bir konu. Krizler fırsata dönüşebilir. 2001 krizinde en büyük atılımımızı yaptığımız yıl. 2012'de böyle bir yıl beklemiyoruz. Biraz yavaşlama diyebiliriz ancak... Ama bu ortamda da katma değerli distribütörlükte aktif yatırımlarımızın olacağı bir dönem olacak gibi görünüyor bu yıl bizim için. Küçük ev aletleri alanında vites artıracağız. Birtakım satın almaları yapıyor olmak bizim her zaman baktığımız bir şey. Ana odağımız yurtiçinde olacak.

Kredi kartında tek limit uygulaması gibi tüketimi baskılayacak yöntemlere nasıl bakıyorsunuz?

Türkiye'nin yaş ortalaması 28. Ortada 40 milyonluk bir genç nüfus var. İyi bir eğitimle geliyorlar. Türkiye'de genç nüfusun daha fazla beklentisi var, daha iyi bakıyor dünyaya. Daha rekabetçi, daha çok sorgulayan bir genç nüfus var. Bunlar hep güzel olan Türkiye resminin en güzel öğeleri. Bu kadar globalleşmeyi benimseyen genç nüfus olursa elbette daha iyi yerlerde yemek, daha iyi giyinmek isteyecek. Bunu abartmamak lazım. Kabın bir ucundan öbür ucuna çok hızlı gidiyoruz bazen. Kredi kartı çok iyi ama kötü kullanıldığında çok tehlikeli olan bir araç. Kartla olduğu gibi değil hayallerindeki gibi yaşayanlar var. Bunun temel noktası insanların iyi eğitilmesi gerekir. Burada kıvamında dursak tabii çok daha iyi olacak.

Türkiye'nin imajındaki pozitif gidişin önümüzdeki yıl yabancı şirketlerle ortaklık ve işbirliklerine yansıması bekleniyor. Siz yabancı şirketlerle çok sıkı ilişki içindesiniz. Böyle bir ilgi görüyor musunuz?

Bunu ortaklarımızla sohbetlerimizde görüyoruz. Örneğin yabancı ortaklarımız 2012 yılının ilk 6 ayını daha konservatif beklememizi anlayamıyorlar. Türkiye dışarıdan o kadar müthiş, fırsatlar ülkesi olarak görülüyor. Teknoloji de dahil birçok sektörde bu yıl ben de yurtdışından şirketlerle ilişkilerde artış, bu görüşmelerin sonuca ulaşmasını bekliyorum. Ralliye sanki girildi.

Şirketinizi yönetirken 2011 yılında en zorlandığınız alan ne idi?

Dolar kurunun oynaması, halka açık olduğumuz için not artışları süreci zorlu bir süreç olarak gelişti.

Size göre bu yıl şirket yönetiminde en çok neye odaklanılmalı?

Yöneticiler kendi ana iş alanlarına odaklanmalılar. Nakit akışına çok dikkat edilmesi gereken bir yıl olacak. Bu yılın yatırım yılı olması gerektiğine de inanıyorum. Ayrıca iş dünyasında yeni bir çalışan kuşak var. Y kuşağını kastediyorum. Bu genç çalışanların beklentileri ile daha uyumlu yapılar kurulması gereken bir döneme giriyoruz.

Sosyal ağlar sayesinde artık bütün şirketler halka açık

"İletişiminizi iyi yönetmezseniz müthiş zor bir dönem yaşayabilirsiniz. çünkü artık iletişim dünyası sosyal ağlarla, çok daha da dikkat edilmesi gereken noktaya geldi. Her şey ertesi gün daha farklı bir noktaya gidebilir. Şirket yöneticilerin bu değişime yüzde 100 ayak uydurması gerekiyor. Bugün ister tüketiciye yönelik, ister kurumsal bir iş yapın kendinizi mutlaka doğru anlatmanız gereken mecralar haline geldi sosyal paylaşım siteleri. Her an kamuoyu anketiniz var gibi artık... Nasıl göründüğünüzün ölçümünü artık dakikalık şekilde yapabiliyorsunuz, yeter ki hassasiyetle bakın, ölçün. Buna adaptasyon sağlayamayan firmaların, işiniz ne olursa olsun negatif kulvarlarda koşabileceğini düşünüyorum. İş dünyasında hareket eden herkes artık halka açık. Eskiden sadece halka açık şirketlerin belirli açıklamaları yapmaları gerekiyordu. Artık tüm firmalar denetleniyor, hem de daha geniş bir kitle tarafından. Sosyal ağlan sayesinde artık bütün şirketler açık duruma geldi. Sorumluluk katsayısını giderek artıran bir oyun var artık dünyada."

Ayın iki haftasonu Türkiye'nin farklı bir ilini gezmek istiyorum

"2007'den beri ailemle olan bir planı bu yıl hayata geçirmeyi hedefliyorum. Türkiye'de gezilmesi gereken şehirlere haftasonları gezi planlıyoruz. Ayda en az iki haftasonunu farklı bir şehirde geçireceğiz. Şehirlerin tadına dokunan, kültürüne dokunan bir gezi olacak."

Bu konularda ilginizi çekebilir