2025'te nefes almak zorlaşacak

AB ortaklığıyla finanse edilen Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi kapsamında hazırlanan senaryo, önlem alınmaması durumunda 2025'te yaşanacak hava kirliliğinin boyutlarını ortaya koyuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Türkiye ve AB ortaklığıyla finanse edilen Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi kapsamında hazırlanan senaryoya göre, önlem alınmaması durumunda 2025'te havadaki kükürtdioksit ile azot oksitlerin oranı yüzde 120 ila 180 artacak.
 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde uyumlaştırmakla yükümlü olduğu Ulusal Emisyon Tavanları Direktifi kapsamında başlattığı Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi kapsamında, ulusal emisyon envanteri çıkarılarak, geleceğe yönelik emisyon tahmini çalışması yapıldı.
Çalışmaya göre, Türkiye'de ekonomi ve nüfusun büyümesiyle son yıllarda kükürtdioksit, azot oksitler, metan olmayan uçucu organik bileşiklerle amonyak kirleticilerinin emisyonu arttı.
 
Ekonomi ve nüfusla 20 yılda yüzde 60'lık artış
 
1990-2010 arası dönemde kükürtdioksit ve azot oksit değerlerinde yaklaşık yüzde 60, metan olmayan uçucu organik bileşiklerde yüzde 20 artış görülürken, amonyak kirletici değerlerinde önemli değişim gözlenmedi.
Türkiye'de kirleticilerin ulaşacağı değerleri öngörmek üzere de birkaç farklı senaryo geliştirilerek, 2011-2025 aralığı için emisyon tahminleri ortaya kondu.
 
Mevcut durumun korunması halinde olabilecekler
 
Buna göre, "önlemsiz" olarak adlandırılan ilk senaryo, ekonomi ve nüfusun büyümesinden kaynaklı emisyon artışı konusunda mevcut durumun korunduğunu varsayıyor.
Yapılan tahminler, bu durumda kükürtdioksit ve azot oksit emisyonlarının 2010-2025 aralığında yüzde 120 ila 180 oranında artacağını gösteriyor.
Bu artışın ise yaşam standartlarının yükselmesi ve nüfus artışına bağlı olarak elektrik talebindeki kayda değer artış ile talebin yerli linyit, ithal kömür ve doğalgazla çalışan santrallerden karşılanmasından kaynaklanacağı tahmin ediliyor.
Metan olmayan uçucu organik bileşiklerdeki emisyon artışının da yüzde 65 civarında olacağı öngörülüyor.
 
Önlem alınırsa...
 
"Önlemli" olarak adlandırılan ikinci senaryo, emisyonları kontrol altına almak üzere mevcut durumun yanında Türkiye'de yürürlükte bulunan AB direktifleri ve birtakım ulusal politikaların da uygulandığı kabulüne dayanıyor.
"Ek Önlemli" adlı üçüncü senaryo ise ikinciye ek olarak AB'de geçerli yasal düzenlemelerin tümüyle uygulandığını varsayıyor.
Bu senaryolar, kükürtdioksit, azot oksit, metan olmayan uçucu organik bileşiklerin emisyonlarındaki artışı kayda değer oranda dengeliyor.
Üçüncü senaryonun uygulanması durumunda, 2025'teki kükürtdioksit emisyonunun 2010'daki değerlerin yüzde 25 altına düşmesi, azot oksit ve metan olmayan uçucu organik bileşiklerin emisyonlarının ise 2010 değerlerinin sırasıyla yüzde 35 ve 15 üzerinde kalması bekleniyor.
 
Hangisinde iyileştirme gerekli?
 
Emisyon hesaplama ve tahminlerine göre, kükürtdioksit ve azot oksitten kaynaklı kirliliğin önlenmesi için elektrik üretim ve tüketimi, büyük miktarlarda katı yakıt yakan diğer sanayi faaliyetleri, karayolu taşımacılığı ve evsel ısınma konusunda önlem alınmalı.
Diğer iki kirleticinin sınırlandırılması için ise organik çözücüler kullanan sanayi tesisleri, tarım ve karayolu dışındaki diğer ulaşım alanlarında iyileştirmeler yapılması gerekiyor.