4.5 milyar doların sırrı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin Hakkı KAHVECİ

Ekonomi yönetimi mayıs ayında Türkiye'ye giren 4.5 milyar dolarlık gizemli paraya kilitlenmiş. Kilitlenecek bir nokta yok. Zaten devamlı bu tür paralar Türkiye üzerinden gelip gidiyor. Temizleniyor, borsaya giriyor ve sonuç olarak geldiği adrese geriye dönüyor. Hatta bu konuda geçmişe biraz dönüp baktığınız zaman 2009 yılında ortaya çıkan bir 18.5 milyar dolar meselesi vardı. İranlı bir iş adamının getirdiğinden falan bahsedilmişti. Sonrasında Maliye Bakanlığı böyle bir şey olmadığı yönünde bir açıklama yapmıştı.

Gözden kaçan başka bir nokta ise 12 Haziran 2011 Seçimleri'nden sonra Katar Emiri Sayın Cumhurbaşkanı'nı ziyaret etmişti. Malum Katar paraya para demeyen küçük bir ülke. Öyle ki dünyanın en yüksek kişi başı gelire sahip olan ülkesi olarak biliniyor. Cumhurbaşkanının kabulünde yanında Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek de vardı. Genelde bu tür Cumhurbaşkanlığı seviyesinde yapılan görüşmelerde Maliye Bakanı yerine Dışişleri Bakanı kabullerde yer alır. Sonuç olarak taleplerin ikili ilişkilerden çok Katar üzerinden talep edilen finansal bir destek olması muhtemeldir. O günlerde Ankara'da ortaya atılan iddialar bu yöndeydi.

Şu sıralar 4.5 milyar dolarlık paranın varlık barışı süresi dolamadan Türkiye'ye getirildiği düşünülüyor. Fakat 2010 yılında varlık barışı adı altında kayıtlara Türkiye'ye getirildiği söylenen 64 ton altının Türkiye'de olmadığı ortaya çıkmıştı. Hatta varlık barışında kayıtlarda olmasına rağmen, Merkez Bankası ve  İstanbul Altın Borsası kayıtlarında olmadığı ortaya çıkmıştı. Varlık barışı ile Türkiye'ye yurt dışından gelen toplam para miktarı 48.3 milyar TL olarak gerçekleşirken bu tutarın %7'si külçe altın olarak kayıtlarda yer almıştı .

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa'da yaşanan son gelişmelerle ilgili, ''Biz kurumlarımıza aşağı yukarı 3 ay önce her türlü kötü senaryoya hazır olmaları talimatı verdik"dedi. Kötü senaryo şu olabilir; Türkiye üzerinden ciddi kazançlar elde eden uluslararası para baronları mevcut krizin artık Avrupa'da dengesiz olarak her yere sıçraması sebebi ile dinamikleri iyi olmayan Türkiye'den paralarını zamana yayarak çekiyorlar. Öyle ki mart ayında 50 milyar TL'nin borsayı terk ederek kendi güvenli limanlarına gitmesi bunun en açık kanıtıdır.

Özellikle Ortadoğu coğrafyasında büyük miktarlı para tutarlarına sahip olan petrol şeyhleri için  bir dönem güvenli liman  Türkiye idi. Özellikle Bahreyn, Libya ve Suriye'de yaşananlardan sonra Türkiye ile olan ticaret hacimlerini ciddi olarak askıya almış durumdalar. Çünkü kardeşimiz diyerek arkasını sıvazladıklarımız bugünlerde yine bizden gelen Beyaz Saray ve Brüksel markalı reform talepleri yüzünden karşı karşıya kaldıkları iç savaş ve kalkışma probleminin ana kaynağı olarak Türkiye'yi görüyorlar.

Bugün  Libya ve Suriye ile yapmış olduğumuz ticaretimiz tamamen durmuş durumda. Özellikle Seyfül İslam Kaddafi'nin mart ayında yapmış olduğu açıklamada olayları tetikleyenlerin Türkler olduğunu ifade ederek Türkiye'yi suçlaması bunun en bariz örneğidir. Kaldı ki Suriye tarafından aynen buna benzer ifadeler kullanılarak Türkiye uyarılmıştır. Dikkat edilirse çıkar siyasetine doğru dümeni kıran Türkiye, açıktan ve aleni olarak Libya'da isyancıları desteklediğini beyan etmiştir. Bir de üstüne üstelik 200 milyon dolarlık parasal destek vereceğini açıklamıştır. Aynı şekilde batılı ülkelerin büyükelçilerinin Hatay'da yapmış olduğu toplantı gösteriyor ki; Türkiye adına Ortadoğu'da ticaret için ve ticari çıkarlar için açılacak bir kapı kalmamıştır. İran'a giden Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun  "Suriye bizim kardeşimizdir" açıklamasının altında yatan tek bir sonuç olabilir. Türkiye kendi ayağına kurşun sıkarak Ortadoğu ülkeleri ile başlatmış olduğu büyük ticaret hacmini  maalesef dış politikada yaptığı büyük hatalar ile önümüzdeki dönemde ekonomik kriz altında ağır bedeller ödeyerek yüz yıl daha bu topraklarda kimsenin yüzüne bakmadığı ve sözüne güvenilmez bir ülke olarak devam ettirecektir. Dolayısı ile Türkiye'nin kapısında bekleyen yeni kriz Ortadoğu ve İran üzerinden gelen ticari ve maddi desteklerin artık son bulduğunun açık göstergesidir. Şimdiden geçmişler olsun. İstikrar sürsün diyenlere de hayırlı olsun.