5084 sayılı Teşvik Yasası

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mustafa GÜVENLİ / MÜSİAD Erzurum Şube 3. Başkanı

Ekonomik kalkınmayı sağlama, hızlandırma ve gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaya yönelik olarak atılan her adımda karşımıza mutlaka çıkan bir kavram vardır ki, hiç kuşkusuz o da ‘teşvik’tir.
Üretimi, karlılığı, verimliliği ve istihdamı amaçlayan; en önemlisi de, bölgeler arasında ekonomik bir denge kurmayı ifade eden bu kavram, özellikle son yıllarda iş dünyası için çok daha büyük bir önem kazanmıştır.

Hiç şüphe yok ki, bütün teşvik uygulamalarının temelinde özel sektörü cezbetme ve özendirme amacı yatar. Buna en fazla ihtiyacı olan bölgelere göre işveren maliyetini düşürme, vergi indirimleri, bedelsiz arazi tahsisi gibi daha birçok kalemde iş dünyasının istifadesine sunulan ayrıcalıklarla asıl hedeflenen; ekonomik büyüme bağlamında bir denge kurabilmek için gelişmeye ihtiyaç duyan illeri yatırımcılara avantajlı hale getirmektir.

Ancak bizdeki uygulamalara bakıldığında ise, durumun çok daha farklı olduğu göze çarpmaktadır. Çünkü birbirinden farklı teşvik deneyimlerine rağmen Türkiye’de, teşvik tedbirleriyle belirlenen hedefler bugüne kadar maalesef tutmamıştır; deyim yerindeyse farklı bedenlere hep farklı gömlekler biçilmiştir...

Şöyle ki; birbirinden farklı ekonomik potansiyellere sahip illerin ve bölgelerin aynı statüde değerlendirilmesi, siyasi nüfuzla teşvik yasalarının kapsamının genişletilmesi ve ayrıcalıklardan faydalanabilmek için yatırımcıların önüne birtakım koşullar sürülmesi gibi yanlış adımlar, şüphe götürmez bir gerçek ki; teşvikleri birer tedbir olmaktan çıkarmıştır.

Hal böyle olunca da, avantajlı bir konuma kavuşturulması gereken geri kalmış Doğu bölgeleri dezavantajlı duruma düşürülmüş ve tercih avantajı, hem de işin doğasına aykırı bir biçimde yatırımcının eline verilmiştir.

Buna en somut örnek; 5084 Sayılı Teşvik Yasası’dır. 2004’te kişi başı gelir seviyesi en düşük olan doğu için düşünülmesine rağmen, daha sonra siyasi baskılar nedeniyle süreç içerisinde giderek genişleyen kapsamıyla 49 ilde geçerli hale getirilip batıya kadar uzaması, yatırımcının doğuya gelmesine engel oldu.

Söz konusu yasanın uygulandığı iller ve bölgelerin bugün itibariyle geldiği noktaya bakılacak olunursa, yatırımların özendirilemediği ve ilgili bölgelere yeni yatırımların kazandırılamadığı
da, yatırımların başka bölgelere kaydığı apaçık bir biçimde görülecektir. Tabii şunu belirtmekte fayda var ki; 5084 Sayılı Teşvik Yasası’nın Doğu’ya istisnai tek getirisi, mevcut istihdama sağladığı katkı olmuştur. Yani kanunla SSK prim ve stopaj indirimi uygulandığı için işveren maliyeti önemli ölçüde azaltılmıştır.

Elbette bu kazanımı sadece bir durum tespitinden ibaret görmek yanlış olacaktır. Çünkü bana göre bu tablo, aynı zamanda kayıt dışı istihdamın önüne çekilmiş sağlam bir set olarak
da okunmalıdır.

Şimdi meseleyi bir de 5084 Sayılı Teşvik Yasası ve Erzurum’un da içinde bulunduğu Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi özelinde ele alalım. Yasanın uygulandığı bölge illerinden birisi olan Erzurum’da, tam 22 bin 800 çalışan 5084 Sayılı Teşvik Yasası’ndan faydalanma imkanı bulmuştur. Kaldı ki, Erzurum gibi, Erzincan, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır, Bayburt ve bölgenin diğer illerinde de aynı durum söz konusudur.

Özetle; 5084 Sayılı Teşvik Yasası ile bu bölgeye kaydırılmış yatırım ya da yatırımlar bulunmadığı gibi, yasanın sunduğu ayrıcalıklar sayesinde yeni yatırımlar da yapılmamıştır. Altını bir kez daha kalın çizgilerle çizmek gerekirse, 5084‘ün doğuya sağladığı tek fayda, mevcut istihdama verilen destek olmuştur. Yani sadece işveren maliyetini düşürmüştür, o kadar! 5084 sayılı Yasa üzerinden teşvik düzenlemelerine yönelik olarak kısaca sıraladığımız eleştirilerimize ilaveten bir başka husus daha var ki, o da, içinde bulunduğumuz yılın başlangıcı itibariyle karşı karşıya kaldığımız çok
ciddi bir sıkıntıdır. Bu sıkıntının adı ise, maalesef yine 5084 Sayılı Teşvik Yasası’dır...

Bilindiği üzere yasanın yürürlülük süresi, 2012 yılı sonu itibariyle sona erdi. Yeni dönemde uygulanmasına devam edilip edilmeyeceği yönünde uzun süre tartışılan kanunla ilgili olarak bugüne kadar atılmış somut herhangi bir adımın olmayışı ise, işveren kesimini tedirgin eden bir başka husus...

5084 Sayılı Yasa’nın yürürlük süresi uzatılacak mı, bilinmiyor...
Yürürlük süresi uzatılmayacaksa, yeni herhangi bir düzenleme yapılacak mı, o da bilinmiyor... Bilinen tek şey, hükümetin bu yönde bir çalışma yapacağının sadece ilgili bakanlarca
beyan ediliş şeklidir... İddiaya göre; 5084 Sayılı Teşvik Yasası, 4’üncü Bölge’de 4 yıl, 5’inci Bölge’de 5 yıl ve 6’ncı Bölge’de ise 6 yıl yine yürürlükte olacak...

Ama ne zaman?

Ocak 2013 itibariyle SSK prim ve işçi stopajı indirimleri rafa kalktı. Haliyle aradan geçen 5 aylık sürede doğuda işveren çok ciddi manada maliyet yüküyle karşı karşıya kaldı. Bölge
ekonomisinin içinde bulunduğu zayıf durum hesaba katılırsa, böyle bir maliyeti işverenin sırtına yüklemek, çok sayıda çalışanın işsiz kalacağı endişesine yol açmaktadır.

Dolayısıyla bu sorunu ortadan kaldırmak ve bunun için gerekli tüm tedbirleri bir an önce almaksa, hükümetin görevidir. Aksi halde zaten çıkmaz içindeki işveren kendi tedbirini kendisi alır ki, bunun sonu ise hakikaten hayal kırıklığı olur!

Onlarca yıllık emek heba olmamalı! Kayıt dışı istihdamın önüne geçilmişken bu kazanım yeniden kabus olmasın! Daralan sadece iş hacmi olmaz, çalışan sayısıyla birlikte kazanan da azalır,
kazançlar da azalır... O halde vakit, nakittir! Bu kazanımlar heba edilmemeli.