AB Kurumsal Sosyal Sorumluluk Stratejisi ve Türkiye'ye olası etkileri
Nejdan YILDIZ / Sürdürülebilirlik Uzmanı
Avrupa Komisyonu geçtiğimiz hafta merakla beklenen 2011-2014 Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) stratejisini açıkladı. 15 sayfalık belge Komisyonun zaten var olan CSR stratejisini yeni koşullar ve gelişmeler doğrultusunda güncelliyor. 2001'de açıklanan stratejide, CSR "şirketlerin sosyal ve çevresel öncelikleri iş süreçleri ve paydaşları ile olan ilişkilere gönüllü olarak entegre etmesini öngören bir kavram" olarak tanımlanmıştı. Yeni strateji CSR kavramını basitleştirerek "şirketlerin toplumsal etkileri konusunda sorumluluk alması" olarak tanımlıyor.
2001'den bu yana birçok gelişme yaşandı. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni imzalayan AB şirketlerinin sayısı 2006'da 600 iken 2011'de 1900'e ulaştı. Aynı dönemde GRI standartlarını kullanarak sürdürülebilirlik raporlaması yapan AB şirketlerinin sayısı 270'ten 850'ye çıktı. Tedarik zincirinde çalışma koşullarını denetleyen İşletme Sosyal Uygunluk İnisiyatifi (BSCI) 2007'de 69 AB üye şirketine sahipken 2011'de sayı 700'e yükseldi. Bu gelişmelere rağmen kurumsal sosyal sorumluluğa hala yeterli seviyede önem verilmiyor. 27 AB üyesinden sadece 15 ülkenin ulusal CSR stratejisi veya politikası mevcut.
Komisyonun strateji belgesi kurumsal sosyal sorumluluğun içselleştirilmesine olumlu etki yapan ilke ve standartlara referans yapıyor. Bunlar;
- OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi
- BM Küresel İlkeler Sözleşmesi
- İSO 26000 Sosyal Sorumluluk Kılavuzu
- ILO Çok Uluslu Şirketler ve Sosyal Politikalar Deklarasyonu
- BM İşletmeler için İnsan Hakları İlkeleri Kılavuzu olarak sıralanmakta.
2011-2014 CSR hedeflerine gelince, Komisyonun üzerinde durduğu önemli konu başlıkları KOBİ'ler ve CSR, ulusal CSR stratejileri, tedarik zincirinde sosyal uygunluk ve insan hakları. Uygulamayı planladığı 13 aksiyon arasında;
- Ürün ve hizmetlerin çevresel etkileri konusunda yanıltıcı pazarlama (green-washing) yapılmasının önüne geçmek,
- Sektörel sosyal sorumlu davranış kuralları oluşturmak,
- Kamu kurumlarının satın alma uygulamaları sırasında şirketlerin sosyal ve çevresel performansının göz önünde bulundurulmasını sağlamak,
- Tüm yatırım fonları ve finansal kuruluşları yatırım kararı alırken göz önünde bulundurdukları sosyal sorumluluk ilkeleri veya kurallarını açıklamaya zorunlu tutmak,
- Uluslararası ilke ve kılavuzlar doğrultusunda ulusal CSR strateji ve politikalarının geliştirilmesini sağlamak,
- 1000'den fazla çalışana sahip Avrupalı işletmelerin CSR taahhüt ve uygulamalarını denetlemek,
- 2014 itibariyle tüm Avrupalı işletmelerin yukarıda referans verilen uluslararası ilke ve kılavuzlardan en az birini benimsemiş olmalarını sağlamak,
- BM İşletmeler için İnsan Hakları İlkeleri Kılavuzu doğrultusunda Çok Uluslu Şirket ve KOBİ'lere yönelik sektörel bazda davranış kuralları oluşturmak yer alıyor.
Avrupa Komisyonu CSR stratejisi Türk şirketleri üzerinde önemli etkilere neden olacak. Avrupa'ya ürün ve hizmet tedarik eden Türk şirketlerin bundan böyle uluslararası standartlar doğrultusunda temel çalışan haklarına saygı göstermesi gerekecek. Bununla birlikte sektörel sosyal sorumlu davranış kuralları kapsamında ek sorumlulukları yerine getirmek zorunda kalacak. Hatta çeşitli sosyal uygunluk denetimleri geçirecek. Üretim süreçlerinin çevresel etkilerini hesaplamak ve olumsuz durumlara karşı önlem almak durumunda kalacak. Avrupalı sermaye tarafından satın alınma aşamasındaki Türk şirketleri dahi sosyal sorumluluğunu kanıtlamak zorunda olacak.
Sonuç olarak bu süreçten kaçış mümkün değil. Şirketlerimiz gerçekçi sosyal sorumluluk çalışmalarına ne kadar erken başlar ve CSR ilkelerini iş süreçlerine entegre ederse, uluslararası pazarlarda rekabet gücü o kadar artacak.