AB Reform İzleme Grubu toplandı

Devlet Bakanı Bağış AB'nin uyguladığı kamu denetçiliği kurumunun aslında Osmanlı'dan alındığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TRABZON - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "AB süreci bizim kendi kültürel özümüze dönme sürecimizdir" dedi.

Trabzon'daki Novotel'de düzenlenen 17. AB Reform İzleme Grubu (RİG) Toplantısına Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve diğer ilgililer katıldı.

Bakan Bağış, toplantı devam ederken gazetecilere yaptığı açıklamada, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki reformların AB üyelik sürecinin en önemli ögelerinden olduğunu belirterek, "Ancak Hükümetimizin kesintisiz bir şekilde devam etmeye önem verdiği bu reformları sadece AB üyeliği açısından da değerlendirmek çok ciddi bir haksızlık olacaktır, yanlış bir değerlendirme olacaktır. Bu reformlar ülkemizin çıkarları doğrultusunda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında halkımızın hak ettiği seviyeye gelmemiz açısından da son derece önemlidir" diye konuştu.

Bu reformların, vatandaşların standartlarını yükseltmek, çocukların daha aydınlık, yarınlarında daha emin bir Türkiye'de yetiştirilmesi için yapıldığını ifade eden Bağış, şunları söyledi:

"Bu noktada, aslında AB süreci bizim kendi kültürel özümüze dönme sürecimizdir. Bizim kendi tarihimize baktığımız zaman millet olarak en görkemli dönemimizde destur olarak edindiğimiz 'İnsanı Yücelt ki Devlet Yücelsin' zihniyetinin bugün AB içinde benimsendiğini görüyoruz. Her ne kadar bugün bazı çevreler yüce devlet kavramını öne sürse de aslında bizim kendi geleneklerimizde de bugünkü AB sürecinde de bireyin gücü olduğu, bireyin hak ve hukukunun önemsendiği ve bireyin haklarının arttığı ülkelerde toplumsal refahın da huzurun da arttığını gözlemlemekteyiz."

"Yani bir yandan AB yolunda ilerlerken aslında özümüze de dönüyoruz" diyen Bağış, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de 'Millete Efendilik Olmaz Millete Hizmetkarlık Olur' derken bu anlayışı savunduğunu düşünüyorum. AB kültürünün aslında bizim kültürümüzden çok da uzak olmadığını, farklı olmadığını göstermek için de bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum; bugün Türkiye'de tartıştığımız ombudsman, kamu denetçiliği kurumu var. Bunun geçmişine baktığımız zaman, Osmanlı İmparatorluğu'na sığınan İsveç Kralının Osmanlı'daki başkadılık sistemini görüp, ülkesine döndüğünde bunu orada yaşatmaya çalışıyor. Bugün Avrupa'da uygulanan kamu denetçiliği kurumunun aslında Osmanlı'dan alındığını görüyoruz. Bizim de inşallah Anayasa değişikliğini gerçekleştirdikten sonra kurmayı tasavvur ettiğimiz kamu denetçiliği kurumu aslında bizim özümüzde, tarihimizde olan bir gelenektir."

 "Bu sürekli ilerletilmesi gereken bir süreç"

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, temel mel hak ve özgürlükler açısından vatandaşların düşüncelerini daha özgür ortamda ifade etmelerine imkan sağlayacak adımların geçen senelerde atıldığını belirterek, "Ancak bu sürekli ilerletilmesi gereken bir süreçtir" dedi.

Bağış, 17. Reform İzleme Grubu Toplantısı'nın (RİG) ardından yaptığı açıklamada, RİG'in sadece bu yıl içinde dördüncüsünün düzenleniyor olmasının, tam üyeliği hedefleyen Hükümetlerinin, AB Katılım Müzakareleri sürecindeki kararlılığının önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

Bu nedenle RİG toplantılarına önem verdiklerini dile getiren Bağış, toplantıların Ankara dışında yapılmasının da konunun kamuoyu gündemine de taşınması anlamında son derece önem arz ettiğini anlattı.

Toplantıda, Türkiye-AB ilişkilerinde son durum ve gelecek dönemin kapsamlı ele alındığını belirten Bağış, "Burada temel unsur ülkemizin bu süreci ilerletmek için benimsediği kararlı tutumdur" dedi.

Türkiye'nin geleceği açısından, Türk insanın refahı ve hak ettiği en üst düzey standartlara ulaşabilmesi için en önemli unsurun gelişmiş demokrasi olduğuna vurgu yapan Bağış, "Bu doğrultuda bazı temel unsurlarda ilerleme kaydedilmesi de hayati önem taşımaktadır. Bunların başında ülkemizin, kapsamlı bir uzlaşıyı sağlayarak sivil bir anayasa yönündeki çalışmaların yeniden başlatılması ve sonuçlandırması gelmektedir" diye konuştu.

Bağış, temel hak ve özgürlükler açısından vatandaşların düşüncelerini daha özgür ortamda ifade etmelerine imkan sağlayacak adımların geçen senelerde atıldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Ancak bu sürekli ilerletilmesi gereken bir süreçtir. Bu alanda hala görülmekte olan bazı sıkıntıların üzerine gidilmesi kararlaştırılmıştır. Atılması gereken adımlar ayrıntısıyla ele alınmıştır. Bu doğrultuda ifade özgürlüğü alanında son yasa değişikliklerine rağmen ortaya çıkan bazı sorunların aşılması amacıyla kapsamlı bir çalışma başlatılmıştır. Bu çerçevede internete erişim, TCK 301. maddesinin uygulanmasının izlenmesi, TCK ve ifade özgürlüğü ile ilgili diğer konulardaki çalışmaların hızla sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Bu çalışmalarda Ekim ayının başında düzenlenecek uluslararası seminerde elde edilecek sonuçlardan da yararlanılacaktır."

Bağış, siyasi partiler ve aday statüsündeki siyasi kişilerin seçim dönemindeki gelir ve harcamalarında şeffaflığı sağlamak üzere hazırlanan kanun tasarısı taslağının, son şekli verilerek Bakanlar Kurulu'na sevkinin kararlaştırıldığını söyledi.

Yeni gelişmiş demokrasilerin en önemli unsurlarından birinin sivil toplum olduğunu vurgulayan Bağış, "Hükümetimiz bu hususa büyük önem vermektedir. Sivil toplumun güçlenmesinin önemli adımlarından biri ombudsman kurumunun tesisidir. Bu konuda kararlılığımız tamdır" dedi.

Yargı reformu

Yargının güvenilirliği ve etkin çalışmasının, kamu düzeninin ve demokrasinin temel unsurlarından olduğuna dikkati çeken Bağış, şöyle devam etti:

"Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliğinin güçlendirilmesine yönelik olan ve Bakanlar Kurulu'nda görüşülüp benimsenen Yargı Reformu Stratejisi Eylem Planı hazırlanmıştır. Yargı Reformu Stratejisi'nde yer alan amaç ve hedeflerin Eylem Planı'nda gösterilen sürelerde gerçekleştirilmesi kararlılıkla takip edilecektir. Başbakanlık Teftiş Kurulu eşgüdümünde hazırlanan Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi de ayrıntılı şekilde görüşülmüş, stratejinin mümkün olan en kısa süre içinde onaylanması yönünde çalışmaların sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Ayrımcılıkla mücadele alanında ilgili tüm kurumlarımızca kapsamlı bir çalışma başlatılmıştır. Bu çerçevede ulusal mevzuatımızın uluslararası yükümlülüklerimizle örtüşmesini sağlamak amacıyla bir tarama süreci başlatılmıştır.

İşkenceyle mücadele

Bağış, işkence ile mücadele konusunda yeni bir kararlılık olarak Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını belirterek, "Bu protokol çerçevesinde sahip olmamız gereken ulusal denetim mekanizması görevini de üstlenecek olan Ulusal İnsan Hakları Kurumu'nun oluşturulmasına yönelik çalışmalarımız son aşamasındadır" dedi.

Türkiye'nin AB Temel Haklar Ajansı'na gözlemci olarak katılma prosedürünün başlatılması kararı alındığını ifade eden Bağış, Türkiye'de insan hakları alanında, bundan sonraki çalışmalara ilişkin bir eylem planı hazırlanması çalışmalarına başlanmasının kararlaştırıldığını söyledi.

Azınlık hakları

Bağış, azınlık haklarının korunmasının, Hükümetlerinin öncelikleri arasında olduğunu vurgulayarak, "Bu alanda önümüze gelen eleştiriler, dikkatle incelenmekte ve uygulanabilir çözümler aranmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aleyhimizde verdiği ihlal kararlarının uygulanmasında karşılaşılan bazı güçlüklerin aşılması konusunda mutabakata varılmıştır" dedi.

Toplantıda, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeni Vakıflar Kanunu'nu uygulanmasına ilişkin ayrıntılı bir sunuş yapıldığını belirten Bağış, toplantı ve dernekleşme özgürlüğü çerçevesinde atılan önemli adımlara rağmen arda kalan bazı sorunların çözümlenmesi için kararlılıklarının bulunduğunu söyledi.

Bağış, halen TBMM Adalet Komisyonu'nda bulunan Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı'nın, AB normları doğrultusunda yasalaşması için çalışma yapılmasının uygun olacağının değerlendirildiğini kaydetti.

Göç ve iltica

Bağış, İçişleri Bakanlığına bağlı sınır güvenliği biriminin kuruluş çalışmalarının hızlandırılmasının kararlaştırıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçişleri Bakanlığına bağlı göç ve iltica biriminin kuruluş çalışmalarının hızlandırılması üzerinde mutabık kalınmıştır. Göç ve iltica sisteminin uluslararası hukuk ve AB müktesebatına uygun olarak kurulması için gerekli mevzuat oluşturma ve değişiklik çalışmalarının tamamlanarak Bakanlar Kurulu'na sunulmasına karar verilmiştir. Yasa dışı göç ile mücadele kapsamında, Adalet Bakanlığı eşgüdümünde başta TCK 79. madde olmak üzere gerekli mevzuat değişikliklerinin hazırlanarak Bakanlar Kurulu'na sunulması kararlaştırılmıştır.

Bağış, tüm bu adımların, halkın hayatını çağdaş standartlarda sürdürmelerine ve buna paralel olarak Türkiye'nin daha da güçlenmesine katkıda bulanacağını, diğer yandan da Türkiye'nin Avrupa Birliği yolundaki kararlılığını gösterdiğini söyledi.

RİG'in, Türkiye'deki siyasi reform sürecini güçlendiren, bu sürece yön veren ve hızlandıran rolüne bilfiil devam ettiğini belirten Bağış, bir sonraki toplantının Kasım ayında Konya'da yapılacağını bildirdi.

Yargı reformunu hükümet tek başına hazırlamadı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "yargı reformunun Hükümetin kendi başına hazırladığı bir belge olmadığını" söyledi.

Bakan Bağış, 17. Reform İzleme Grubu Toplantısı devam ettiği sırada düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bağış, bir gazetecinin Yargıtay Başkanı'nın adli yılın açılışındaki sözlerini hatırlatarak yönelttiği bir soruyu cevaplandırırken şunları söyledi:

"Adalet Bakanımız bu konuda sizlere daha sonra detaylı bilgiler verecektir, ancak yargı reformu Hükümetimizin kendi başına hazırladığı bir belge değildir. Yargı Reformu Stratejisi aylardır süren bir çalışmanın neticesinde, yargı kurumlarımızın tamamının katkılarının alınmasıyla, altında onların imza ve mutabakatının olduğu toplantılar sonrası hazırlanmış bir strateji planıdır. Bu stratejinin eylem planı ile ilgili olarak da çalışmalar yine kendileri ile yapılmıştır. Komisyonlarla da çalışılmıştır. Mevzuatla ilgili detaylandırmalar da tartışılacaktır."

Türkiye'nin gelişmiş, gelişmekte olan bir demokrasisi olduğunu ifade eden Bağış, "Bunların hepsi zaman içinde yaşanacaktır, görülecektir. Bizim ülkemiz her açıdan Avrupa standartlarındadır; yargısıyla, yürütmesiyle, yasamasıyla, bireysel hak ve özgürlükleriyle, kişi başına düşen geliriyle, havasındaki temizlik oranıyla, karbonmonoksit oranıyla her açıdan... Atatürk'ün bize hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmış bir ülke olmak istiyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı sürdürüyoruz" diye konuştu.

Bağış, bir gazetecinin "Anayasa değişiklik çalışmaları ile ilgili bir tarih var mı?' sorusunu şöyle cevaplandırdı:

"Anayasamızla ilgili değişiklik yapmanın kuralları belli. Meclis'te bir uzlaşma gerektiriyor. Maalesef görüyorsunuz muhalefet partilerinin yapmış olduğu açıklamalar, kendilerinin pek sıcak yaklaşmayacağını gösteriyor. Muhalefet partilerimizi Türkiye'nin çıkarları için, ortak geleceğimiz için bazı fikirlerini gözden geçirmeye davet ediyorum. Bu ortamda Türkiye'nin önünü birlikte açmak istiyoruz."

Bakan Bağış, bir gazetecinin "iltica ve mültecilik konularında Türkiye'nin tutumunda bir değişiklik olacak mı?' sorusuna şu yanıtı verdi:

"Biz bunu, herhangi bir faslı açmak veya bir ülkeyi mutlu etmek için değil, sonuçta Türkiye'nin çıkarlarını, bölgede oynadığı rolü göz önüne alarak, bir mesuliyetimiz olarak kabul ediyoruz. Bu kendi başımıza, Türkiye'nin üstlenmesi gereken bir mesuliyet değildir. Bu uluslararası çaba gerektirir. Bu çerçevede İçişleri Bakanlığımız ve Dışişleri Bakanlığımızın yapmış olduğu sunuş son derece benimsenmiştir. Bununla ilgili Bakanlar Kurulumuza gerekli sunuşu yaptıktan sonra alınacak kararı paylaşacağız. Şu aşamada bir tarih vermek doğru olmaz. Ancak Türkiye bir çok sorunu çözdüğü gibi bu sorunları da çözmek için kararlıdır."

Akil adamlar raporu

Bir gazetecinin 'Sınır Güvenliği Teşkilatı kurulmasıyla ilgili bir tarih var mı ve basında yer alan akil adamlar raporuyla ilgili görüşünüz nedir?' sorusu üzerine şöyle devam etti:

"Şu aşamada henüz bir takvim yok. Akil adamların raporu ile ilgili düşüncelerimi yazılı olarak açıkladım. Genel olarak, bu akil adamlar AB üyesi ülkeleri uyarmışlardır. Ülkemizde son bir yıl içinde atılan kararlı adımları takdir ettiklerini vurgulamışlardır. Oldukça objektif bir rapordur. Ben raporu memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim. AB'nin her bildirisine, her üye ülke katılmadığı gibi bizim de her bildirime katılma gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Türkiye Doğu'nun en Batılı ülkesi olduğu gibi, Batı'nın da en Doğulu ülkesidir. Bizim başka bağlantılarımız da vardır, başka mesuliyetlerimiz de vardır, başka hassasiyetlerimiz de vardır. Türkiye'nin Orta Asya'da aynı din, dil ve ırk birliği içerisinde olduğu ülkelerle ilişkilerini de göz önüne alarak bazı şeyleri Avrupalılardan daha yakından değerlendirme ve inceleme hassasiyetimiz vardır. O incelemeleri yaptıktan sonra Türkiye olarak açıklamalarımızı kendimize yapabiliriz. AB'nin bu tür kararlarında aday ülkelerin katkıda bulunmasına fırsat verilmiyor. Hazır bir metni olduğu gibi ya kabul edeceksiniz ya reddedeceksiniz ya da çekimser kalacaksınız. Türkiye kendi hassasiyetleri ile ilgili eklentileri yapamadığı zaman da çekimser kalmayı tercih eder."

Bakan Bağış, "ombdusmanlık yasası"na ilişkin bir soru üzerine de, "Ombudsmanlık yasası Anayasamızın bir maddesiyle çelişiyor olduğu için geri çevrilmiştir. Ombudsmanlık yasasının yeniden gündeme gelebilmesi için Anayasamızın değişmesi gerekiyor. Onun için muhalefetimizin sadece söylemde değil, eylemde de AB projesine destek vermesini görmek istiyoruz" diye konuştu.

Kilise ziyaretinin iptali

Bakan Bağış, bir gazetecinin Sümela Manastırı'nda bir süre önce yaşanan ayin krizi ve bugün toplantı sonrası bakanların Sancta Maria İtalyan Katolik Kilisesine yapmaları planlanan ziyaretin iptal edilmesine ilişkin soru üzerine, "Biz toplantımızı Trabzon'da yapma kararı alırken herhangi bir kilise veya Sümela Manastırı veya herhangi bir ibadethaneyi, bir sinegogu, bir camiyi hesaba katarak gelmedik. Biz Türkiye'nin Akdeniz kıyısından sonra Karadeniz kıyısına gitmek istedik" dedi.

Trabzon'un, hoşgörüye sahip ve bölgenin güç kaynağı bir il olduğunu belirten Bağış, şunları söyledi:

"Trabzon, Türkiye'de yaşam kalitesi açısından en yaşanabilir 6. şehir, AB fonlarından en çok faydalan ilk 5 şehirden bir tanesi Trabzon. O yüzden Trabzon'a gelmemizin anlamlı olacağını düşündük. Sümela Manastırı ile ilgili bizim gündemimizde bir konu yok. Bizim genelde azınlık hakları ile ilgili bir genel konumuz var o da ona girmez. Sümela ile ilgili değerlendirmeleri gerekli ihtiyaç duyulduğu zaman yapılır. Şu anda bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma yok, gündemimizde de böyle bir konu yok."

Bağış, söz konusu kiliseye gitme düşüncelerinin olduğunu, ancak Trabzon'a geldikten sonra kilisenin yetkilisi olan din görevlisinin kardinaller toplantısı nedeniyle yurt dışındaki bir toplantıya çağrıldığını öğrendiklerini belirterek, "E biz de ev sahibi olmayan bir mekana gitmek istemedik. Biliyorsunuz Antakya'ya gittiğimizde hem Katolik, hem Ortodoks kilisesini, hem tarihi sinegogu ziyaret etmiştik. Daha sonra camimize gitmiştik. Orada vatandaşlarımızla birlikte ibadet etme imkanı da bulmuştuk. Bugün de böyle bir fırsat olsaydı onu değerlendirebilirdik, ama bizi ağırlayacak ev sahibinin olmadığı bir kiliseye gitmenin bu aşamada pek anlamlı olduğuna inanmıyorum" diye konuştu