”AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı STA'lar Türk üretimini vuruyor”

TGSD Başkanı Nakkaş, AB'nin imzalanan her STA için Türkiye lehine şerh düşmesi gerektiğini kaydetti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş, Avrupa Birliği'nin (AB) üçüncü ülkelerle imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşmaları'nın (STA) en çok Türk üretimini vurduğunu belirterek, "Bu ülkelerin malları Avrupa'ya ve trafik sapmasıyla Avrupa üzerinden Türkiye'ye sıfır gümrük ile girerken, biz AB'nin STA imzaladığı ülkelere yaptığımız ihracatta yüzde 30-40'lık gümrük duvarı ile karşılaşıyoruz" dedi.

Nakkaş, Avrupa Birliği'nin (AB) üçüncü ülkelerle imzaladığı STA'lara ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, AB'nin imzalanan her STA için Türkiye lehine şerh düşmesi gerektiğini kaydetti.

Gümrük Birliğinin bugün Türkiye'nin aleyhine işlediğini ifade eden Nakkaş, "AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı STA'lar en çok Türk üretimini vuruyor. Bu ülkelerin malları Avrupa'ya ve trafik sapmasıyla Avrupa üzerinden Türkiye'ye sıfır gümrük ile girerken, biz AB'nin STA imzaladığı ülkelere yaptığımız ihracatta yüzde 30-40'lık gümrük duvarı ile karşılaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

Nakkaş, sorunun çözümü için STA'larda Türkiye'nin çıkarlarının da gözetilmesi gerektiğini vurgulayarak, imzalanan STA sonuçlarının eş zamanlı olarak Türkiye için de geçerli sayılması, AB'nin bu ülkelere Türkiye ile de anlaşma yapmaları koşulunu "dayatması" gerektiğini ifade etti. Ahmet Nakkaş, şunları kaydetti:

"Gümrük Birliği, o günün koşulları içinde Türkiye açısından imtiyazlı bir ilişkiydi. Türkiye, 1996 yılında, 1970'te elde ettiği haklarına karşıt yükümlülüklerini yerine getirmek üzere Gümrük Birliği son dönemini tesis eden 1/95 sayılı ortaklık konseyi kararını kabul etti. Bu tarihten itibaren başlangıçta Türkiye'nin lehine görünen imtiyazlar özellikle STA'ların uygulamalarındaki özensizlikten ötürü giderek Türkiye'nin aleyhine dönmeye başladı.

1996-2003 yılları arasında rakip ülkelere kıyasla yüzde 18 civarında gümrük vergisi avantajından yararlanarak tekstil ve hazır giyim ihracatımızı her yıl ortalama yüzde 15 artırdık. Böylece AB'nin Çin'den sonra en büyük hazır giyim tedarikçisi konumuna geldik. Ancak özellikle 2005'ten sonra AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı STA'ları bu sürece darbe vurmaya başladı."

AB'de imzalanan STA'lar ile karşılıklı olarak gümrük oranlarının minimize edildiğine dikkati çeken Nakkaş, AB standartlarına uymayan, sağlıksız koşullarda üretilen malların AB pazarları by-pass edilerek Türkiye'ye taşındığını vurguladı.

Türkiye'nin atması gereken adımlar

Nakkaş, Türkiye'nin atması gereken adımlar olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Örneğin AB ile STA görüşmesi yapan Güney Kore, sentetik elyaf üreticilerimizi, Hindistan ise tüm tekstil üreticilerimizi tehdit ediyor. Ülkemizin çıkarlarının korunması için AB'nin, STA imzaladığı ülke ya da bölgesel entegrasyonlara benzeri anlaşmaları mutlak surette Türkiye ile de imzalama dayatması getirmesi gerekiyor. Bunun yapılmaması halinde, Türkiye olarak, AB pazarında artan rekabetle karşılaştığımız gibi söz konusu ülke mallarının Türkiye'ye serbest girişi nedeniyle Türk iç pazarında da haksız rekabete maruz kalıyoruz.

Tekstil ve hazır giyimin yanı sıra tüm sektörleri vuran bu olumsuzluğun aşılması için politik adımların atılmasını bekliyoruz. En kısa zamanda Türkiye'nin tam üyelik sürecine zarar vermeden Gümrük Birliğinin iyi işleyişinin sağlanması gerekiyor. Bu çerçevede Türkiye'nin özellikle Gümrük Birliği karar alma süreçlerinde yer almasını sağlayacak yeni bir yapılanma için gerekirse Gümrük Birliği kararını gözden geçirmek üzere bir girişim başlatmasını talep ediyoruz."

Ahmet Nakkaş, Türkiye'nin uğradığı haksızlıkların sadece Türk yatırımcıları değil, çoğu AB menşeli olan yabancı yatırımcıları da son derece olumsuz etkilediğini ifade ederek, bu çıplak gerçeği AB yetkililerinin görmesi gerektiğini belirtti.

Bütün bu sorunların çözümündeki en önemli engelin, Türkiye'de uzun süredir yaşanan AB konularındaki bürokratik kaos ve bunun da ötesinde koordinasyonu engelleyen bürokratik taassubun oluşturduğunu vurgulayan Nakkaş, esasen aynı hedefe yönelmesi gereken ancak farklı uzmanlıkları temsil eden kurumların, anlamsızca girdikleri yetki kavgasının bugün gelinen noktada Türk ekonomisine zarar verdiğini de ifade etti.