ABD-Çin "çakma ittifakı"
Fevzi ÖZTÜRK / Ekonomist-yazar
1 Ekim'de kuruluşunun 60. yıldönümünü büyük bir gövde gösterisi ile kutlayan Çin'in uluslararası ekopolitik arenada yeni müttefiki ABD ile yaptığı "sahte ittifak" tartışılıyor.
Küresel kriz nedeniyle ekonomisi rekor bütçe açığı veren ve görünür gelecekte bu açığı kapatmada zorlanacak olan ABD ve krizde devasa dolar cinsi yatırımları eriyen Çin krizden çıkmak için karşılıklı işbirliğine gittiler.
İttifaka giden yol
Dünyanın üretim üssüne dönüşen ve ekonomisi ihracata dayalı Çin, yıllardır kazandıklarının büyük bir kısmını ABD doları cinsinden varlıklara yatırdığı için doların geleceğine dair duyulan güvensizlikle tedirgin oluyordu. Bu nedenle, haziran ayındaki BRIC zirvesine kadar her fırsatta ABD ekonomisini ve parasını eleştiriyordu. Çin başbakanı Wen Jiabo 13 Martta yaptığı açıklamada "ülkesinin dolar yatırımlarından endişe duyduğunu" çok net bir şekilde ifade etmişti. Ve Çin bu nedenle doların yerini alacak ve elini güçlendirecek yeni bir dünya parası fikrini ısrarla savunmuştu.
Ancak değişen ve çok fazla alternatif sunmayan konjonktür nedeniyle iki ülke arasında yeni bir işbirliğinin kapıları aralanmış oldu. Şüphesiz bu işbirliğinde ABD yönetiminin Çin'e çıkarma yapması ve Çin için kısa vadede başka seçenek olmaması etkili. Her iki ülkede karşılıklı menfaatler gereği "şimdilik" işbirliğinden başka çıkar bir yol bulamadılar. Ve Çin ABD ekonomisinin krizden çıkması için artık elinden geleni yapacağını da net bir şekilde ortaya koydu…
ABD'yi Çin ayakta tutuyor
ABD'nin devasa tüketme çılgınlığı, Çin'e büyük miktarlarda doların akmasına neden olurken, Çin, elde ettiği kazanımlarla daha fazla mal satabilmek için ABD hazinesine kreditörlük yapıyor. Aşırı tüketim alışkanlığı olan ABD toplumunu Çin, yıllardır ucuz tüketim mallarıyla besliyor. İstikrarlı bir büyüme modeliyle ekonomik döngüsünü tamamlamaya çalışan Çin'in bu nedenle ABD pazarına ihtiyacı var. Çin, yıllardır ABD ve dünyaya yaptığı ihracattan elde ettiği gelirin büyük bir kısmını ABD hazinesine akıtıyor. Bu nedenle ABD'nin en borçlu olduğu ülke Çin, ABD dış borcunun dörtte birini elinde bulunduruyor. Kısacası ABD ve Çin ekonomileri birbirine göbekten bağlılar.
Kim, kimi kullanıyor?
ABD'nin yaptığı son hesaplamalarda, ABD'nin bütçe açığının önümüzdeki 10 yıl içerisinde 9 trilyon doları aşacağı ve kamu borcu ve faiz ödemelerinin de 2019 yılında çok tehlikeli rekor seviyelere ulaşacağı tahmin ediliyor. ABD'nin en büyük düşüncesi gelecek dönemdeki bütçe açıklarını nasıl finanse edeceği. Obama yönetimi, önceki yönetimlerden farklı olarak Çin'in ihracatını artırmak adına, Çin parası yuan'ın değerinin yükseltilmesi isteğini öne çıkaramıyor. Çünkü ABD, Çin'in önceden olduğu gibi ABD hazinesinin en büyük müşterisi olmasını istiyor ki, bugün ve gelecekteki finansman açığını gidermede eli rahatlasın.
Mevcut durumda Çin'in çıkarları ise istikrarlı ve büyüyen bir ABD ekonomisinin varlığını gerektiriyor. ABD ekonomisinde yaşanacak daha fazla, daha derinden bozulma ABD kadar Çin'i de tehdit ediyor. Bu nedenle Çin, ekonomisinde çarkların dönmeye devam etmesi için dolara destek vermekten başka seçenek bulamadı. Dolayısıyla Çin, ABD ekonomisini destekleyerek eşgüdümlü ekonomi politikalarının da uygulayıcısı oluyor. ABD ise, kendini yeniden finanse ettirmek için Çin para biriminin değerine fazla müdahil olmuyor.
Hangi ülkenin bu birliktelikten daha fazla menfaat sağlayacağını kestirmek güç... Açık olan bir gerçek var ki; o da iki ülkenin de diğerini, içinde bulunduğu durumdan çıkmak için, kullanıyor olması…
İttifak üzerine görüşler
Bazılarınca sürpriz, bazılarınca da alternatifi olmayan bir birliktelik olarak görülen ABD-Çin ittifakına dair üç farklı şüpheci görüşü aşağıda inceleyelim. Görüşlerine yer verdiğimiz üç kişi de alanlarında uzman olarak tanınmaktadır.
ABD dış politikasının "yaşlı kurdu" Henry Kissinger(1) 19 Ağustos tarihli Washington Post'ta çıkan yazısında(2) ABD-Çin ilişkilerini şüpheci bir yaklaşımla şu cümlelerle değerlendiriyor. "Çinli yetkililer artık ABD'ye kamusal ve özel tavsiyelerde bulunma noktasında kendilerini önceki dönemlere göre daha serbest hissediyorlar. Çin'in rezerv para söylemi her ne kadar ABD'li ekonomistlerce ciddiye alınmasa da bu bağlamda değerlendirilebilir. Yeni bir dünya düzeninin şekillendirilme sürecinde yapılacak siyasi işbirliği, ticari kalıplardaki değişimi giderek daha fazla telafi etmelidir. Çin, bir Asya bloğu oluşturma tutkusundan uzak kalmalıdır." Yaşlı kurdun yazısındaki "altın vuruş" ise şu cümlelerde saklı;" ABD ve Çin, yüzyıl önce İngiltere ve Almanya'yı dostken, küresel bir savaşta karşı karşıya getiren süreci tekrarlamamalıdır."
IMF eski baş ekonomisti ve Harvard Üniversitesi ekonomi Profesörü Kenneth Rogoff ise ABD-Çin ittifakını; "küresel ekonominin geleceğini ABD-Çin ilişkileri belirleyecek. Bu ikili ilişkinin kaldığı yerden devam ettirilmesi ise tüm dünya ekonomileri için bir risk. Kısa vadede istikrar için bu işbirliği çekici gelebilir. Küresel dengesizliklerin temelinde yer alan ABD-Çin ilişkileri kaldığı yerden bu şekilde devam ettiği sürece sürdürülemez dinamiğin yeniden oluşması kaçınılamaz olacaktır" şeklinde yorumluyor.
13 Ağustos tarihli Moscow Times'daki "Sahte İttifak" başlıklı yazısında(3) Yevgeny Bazhanov(4) bu işbirliğine oldukça şüpheli yaklaşanlardan. Bazhanov ittifakın gerçek olmadığını; "ABD ve Çin birer ortaktan çok rakip konumunda bulunuyorlar. Her iki ülke de birçok siyasi alanda karşı karşıya geliyor. Örneğin; NATO'nun genişlemesi, füze kalkanları, Ortadoğu, İran, Orta Asya ve diğer birçok konu da dâhil olmak üzere birbirlerine muhalif durumdalar. Hatta bugüne kadar birleşmiş milletler güvenlik konseyinde oybirliğine vardıkları konular bile çok nadir." Cümleleriyle ortaya koyuyor.
Ne kadar fazla ve farklı görüşe kulak verirsek verelim, ortak nokta; yazının başında açmaya çalıştığımız "çıkar eksenli" oluşturulan bu ittifakın çok sağlam olmadığıdır.
Kapitalist ABD ile sosyalist Çin'i işbirliğine götüren bu "dolar kardeşliği" daha büyük krizlerin bir gün dünyanın kapısını çalmasına neden olabilir. Bu işbirliğinin sakatlığına ve Çin'in imajına uygun olarak, bu birlikteliğin adı da bizce olsa olsa "çakma ittifak" olur…
(1) Henry Kissinger: 1969-1977 yılları arasında 'Ulusal Güvenlik Danışmanı' ve 'Dış İşleri Bakanı' olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikasına yön vermiştir.
(2) http://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2009/08/18/AR2009081802850.html
(3) http://www.themoscowtimes.com/article/380626/index.html
(4) Yevgeny Bazhanov: Moskova'da bulunan Rusya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi'nde Bilim ve Uluslararası İlişkiler Başkanlığı'nı yürütmektedir.