ABD ve AB arasında STA kapıda

Savaş Elmalı / TNT Express Türkiye - Gümrük Müdürü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünya ekonomisi ölçeğine bakıldığında, ABD ve AB'nin ticari büyüklüklerinin toplamı, küresel toplam GSH'nin yarısı, küresel ticaretin ise 1/3'ü olduğu gözlemlenmektedir. Hal böyleyken ABD ve AB arasındaki bir Serbest Ticaret Anlaşması'nın (STA) her iki dünya devinin doğrudan veya dolaylı ticaret yaptığı ülkeleri ciddi anlamda etkileyeceği muhakkaktır. Bu etkiler bazı ülkeler için pozitif, bazılar için ise negatif olacaktır. Türkiye içinde durum benzerdir. Türkiye, AB ile olan Gümrük Birliği anlaşması sebebiyle AB'nin dış ticaret politikalarına uyumlu hareket etmek zorundadır. Diğer taraftan ABD'nin Türkiye'ye yönelik AB'ye tam üyelik konusunda vermiş olduğu siyasi destek sebebiyle zaten TTIP'nin doğal ve zorunlu bir parçası olduğu bir gerçektir. Küresel dünya ekonomisinin yeniden şekillendiği böylesine hareketli bir dönemde, Türkiye'nin kendisini gelişmeler dışında bırakması, alınacak kararlara etkisiz kalarak gelişmeleri oluruna bırakması düşünülemez. Bu dönem, aslında ciddi fırsatların ve ciddi risklerin iç içe olduğu çok dikkatli ve son derece hassas hareket edilmesi gereken bir dönemdir. Kaldı ki; gelişmeler sadece ticari yapılanma ile sınırlı olmayıp, ticari etkilerinin ötesinde siyasi yapılanmada söz konusudur.
Aslında bu gelişmelerin Türkiye'ye uzak, yeni gelişmeler olduğu söylenemez. Uzunca bir süredir ABD ile olan ticari ilişkilerimizde bir STA anlaşması arzu etmemize rağmen maalesef bir türlü başarılı olamadığımız bir gerçektir. Hatta ABD'nin bu hususta Türkiye'yi gündemine dahi almadığı bilinmektedir. Peki şimdi ne oldu da bir anda gündeme geldik? Aslında bu Türkiye'nin bir başarısı mı, yoksa AB'ye aday ve Gümrük Birliği'nin bir üyesi olması sebebiyle, bu birliktelikten dolaylı aslında en çok etkilenecek ülke olması sebebiyle mi? Konuya bu açıdan bakılması, karar sürecinde bulunup bulunmamız hususunda bizlere en doğru yolu gösterecektir.
Türkiye'nin AB macerasının başında, birliğe girebilmek adına vermiş olduğu tek taraflı tavizleri hala devam etmekte olup, gelişen, değişen ve küreselleşen dünya ticaretinde, değişmeyen tek gerçeğin maalesef bu tek taraflı tavizler olduğu görülmektedir. Müzakere sürecinin anlamsız bir şekilde ve süreklilik halinde uzaması, diğere taraftan Türkiye ile kıyaslandığında yeterliliği son derece tartışmalara açık olan ülkelerin dahi birliğe tam üye yapılması, bu husustaki beklentileri ciddi şekilde zedelemiştir. Tam olarak üyesi dahi olamadığı birliğin, olumsuz etkileri bununla sınırlı kalmayıp, sadece Gümrük Birliği'nde oluşumuz sebebiyle başta Kanada olmak üzere olası bir kısım ülkelerle STA amacıyla olası müzakerelere dahi başlamamıza engel olmuştur. AB'nin imzalamayı planladığı STA'nın Türkiye açısından en önemli ve olumsuz etkisi, Türkiye'nin kendisinin değil AB'nin dış ticaret önlem ve politikalarına Gümrük Birliği üyesi olması sebebiyle yine tek taraflı destek vermek zorunda kalmasıdır. Bunla birlikte aynı ticaret ayrıcalıklarından yararlanabilmesi için benzer STA'yı ABD ile ayrıca imzalamak zorunda olması çok düşündürücüdür. Diğer taraftan AB dışında ABD ile ayrıca STA imzalayacak olsak dahi, bu sürecin AB ile eş zamanlı olması, sistemin getireceği olumsuz etkileri minimize etmek açısından son derece önemlidir. Özellikle dünya ticaretinin şekillenmeye başladığı böylesine önemli bir dönemde, ABD ve AB arasındaki STA'nın Türkiye açısından etkileri şayet müdahil olunmazsa veya geç kalınırsa sadece ekonomik kayıp olmakla kalmayıp, süreç dışında kalan Türk toplumunun sosyal ve kültürel geleceğini de ciddi ölçüde negatif etkileyeceği kesindir.
Tüm bu sebepler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye mutlaka bir şekilde bu süreçte bulunmalıdır. Gerek ABD ile imzalanacak STA için AB ile eş zamanlı müzakereleri sürdürmek ve gerekse sürecin doğrudan bir parçası olmasak dahi dolaylı olarak gözlemci statüsüyle süreçte bulunmamız şarttır. AB'nin müzmin aday ülkesi olarak, bu yeni ticari yapılanmadan dolayı bizlere olacak negatif etkileri minimize etmek amacıyla müdahalelerde bulunmamız, bir yandan AB ile üyelik çalışmalarımız sürerken, diğer yandan bizimde ABD ile STA çalışmalarımızı eş zamanlı yürütmemiz, geleceğimizi yapılandırma adına mutlak yoldur.
Son olarak Türkiye'nin süreç içerisinde bulunma eğilimi yalnızca AB ile ABD'nin STA süreciyle sınırlı kalmamalıdır. AB'nin gündeminde olan ve yakın gelecekte bizleri çok ciddi etkileyecek diğer ticari işbirlikleri içinde aynı şey geçerlidir. Özellikle yakın zamanda AB'nin gündemine almayı düşündüğü AB - Hindistan STA'sı bizim için son derece önemli ve yakından takip edilmesi gerekli bir konudur. Zira AB ile olan ticaretimizdeki en önemli ihraç kalemiz olan Tekstil için ciddi bir risktir. Benzer şekilde EC kalite normlarının, UN normlarıyla adaptasyon çalışmaları vb. bizleri dolaylı etkileyecek birçok konuda Türkiye söz sahibi olmak zorundadır. Aksi takdirde AB'nin Türkiye'ye karşı bu tek taraflı yaklaşımları, böylesine önemli konuların Türkiye'ye olacak negatif etkilerini göz ardı etmesi, belki de uzunca süredir devam ettirilmeye çalışılan bir birlikteliğin sonunu gelmesine sebep olacaktır.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir