ABD yönetimi, 'delillerin kaynağı' sorusunu yanıtlamadı
ABD Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve New York Güney Bölge Savcılığı, "Rıza Sarraf davasının delillerinin kaynağı" ile ilgili sorulara yanıt vermeyi reddetti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve New York Güney Bölge Savcılığı, "Rıza Sarraf davasının delillerinin ne şekilde elde edildiği"ne ilişkin sorularına yanıt vermekten kaçındı.
Gelecek hafta jürili duruşmasının başlaması beklenen Sarraf davasındaki delillerin kaynağıyla ilgili soru işaretleri cevap bekliyor.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'ın konuyla ilgili, "Dosyada kullandığınız sözde deliller, nerede, ne zaman nasıl ve kimden elde ettiniz? Dosyadaki sözde bu delillerin aslı mı var, yoksa kopya mı veya oluşturulmuş sahte deliller mi?" şeklindeki açıklamasının ardından Sarraf dosyasındaki deliller bir kez daha odak noktası oldu.
Üç kurumdan da "yorum yok"
AA muhabirleri, söz konusu delillerle ilgili, "Sarraf dosyasındaki deliller ABD yetkili makamları tarafından ne şekilde elde edilmiştir? Söz konusu deliller casusluk faaliyeti sonucunda mı elde edildi?" şeklindeki soruları ABD Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve New York Güney Bölge Savcılığı yetkililerine yöneltti.
Her üç kurum da sorulara "yorum yapmayı reddettikleri" şeklinde yanıt verdi.
ABD Adalet Bakanlığı, Sarraf davasıyla ilgili sessizliğini korurken, soruları New York Bölge Savcılığına yönlendirmeyi tercih etti. Bölge Savcılığı ise "Bu konuda şu anda bir yorum yapmayı reddediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Doğrudan New York Bölge Savcılığına yöneltilen "delillerin kaynağı"na ilişkin soru da yetkililer tarafından "yorum yok" şeklinde cevaplandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı benzer şekilde bir tutum takındı. Yapılan yazılı açıklamada, Bakanlık Sözcüsü Heather Nauert'in günlük basın brifingindeki "Bu konu Adalet Bakanlığının alanına girmektedir." sözlerine atıf yaparak, başka bir değerlendirmede bulunmayacaklarını bildirdi.
Basın brifinginde Nauert ayrıca, "Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişimiyle ABD'nin herhangi bir şekilde ilgisi bulunmamaktadır. Bu iddialar gülünçtür." açıklamasını yapmıştı.
Jüri seçimlerinin ardından duruşmalar başlayacak
New York'ta tutuklu yargılanan iş adamı Rıza Sarraf ve Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla davasının esastan görülmesine 27 Kasım'daki jüri seçimleri tamamlandığında başlanacağı duyurulmuştu.
Sarraf ve Atilla'nın yargılanmasına başlanmadan önce son kez ara duruşması yapılmış, duruşmaya katılmayan Sarraf'ın "suçunu kabul ederek savcılıkla işbirliği yapacağı yönünde haberler" medyaya yansımıştı.
İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamakla suçlanan Sarraf geçen yıl mart ayından bu yana New York'ta tutuklu bulunuyor. Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.
ABD'li yetkililerin sunduğu delillere itiraz
Öte yandan Atilla'nin avukatlarından Cathy Fleming, ABD'nin New York Güney Bölge Mahkemesi'ne ekim ayında sunduğu yeminli dilekçelerde ABD'li yetkililerin delil olarak sunduğu tartışma yaratan bilgi, belge ve kayıtların "çalıntı ve sahte olduğuna inandıklarını" belirtmişti.
Mahkemeye sunulan ses kayıtlarının delil olarak kullanılamayacağını kaydeden Fleming, "Ses kayıtları ABD'de delil kabul edilebilirlik standartlarını karşılamıyor, eksiklik kuralı altındaki minimum standartlara uymuyor ve ayrıca ses kayıtlarının güvenilir olmadığını gösteren önemli kanıtlar var. Bu da ses kayıtlarının delil olarak kabulünü imkansız kılıyor." ifadelerini kullanmıştı.
"Ses kayıtları Türk hükümetine yönelik darbe girişiminin bir parçası"
Ses kayıtlarının "tartışmalı ve şüphe uyandırıcı" olduğuna dikkati çeken Fleming, bunların orijinal olup olmadığının adli olarak kanıtlanmadığını ve ses kayıtlarında eksik kısımlar bulunduğunu belirtmişti. "Ses kayıtlarının Türk hükümetine yönelik darbe girişiminin bir parçası olduğunu ve dinlemeleri yapanların görevden alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını, bazılarının ülkeden kaçtığını öğrendim." ifadesini kullanan Fleming, kayıtların ABD yönetimi tarafından alınmadığını ve ABD'li yetkililere orijinallerinin (birileri tarafından) ulaştırılıp ulaştırılmadığının sorgulanması gerektiğini anlatmıştı.
Atilla'nın avukatı Fleming'in duruşmalar sırasında da söz konusu belgelere yönelik itirazlarda bulunarak iddianameden çıkarılmasıyla ilgili talepleri davanın yargıcı Richard Berman tarafından reddedilmişti.