ABD'deki protestolar ve Kongre Bütçe Ofisi'nin Raporu
Araş. Gör. Süleyman BOLAT / Utah - ABD
Ekim ayı başından bu yana ABD'de New York başta olmak üzere 70'den fazla şehirde eylemler soğuk havaya rağmen devam ediyor. Bu eylemler New York'ta "Wall Street'i işgal et (Occupy Wall Street)" başlığı altında ikiz kulelere yakın bir yerde yer alan Zuccotti Park'ta gerçekleşiyor. Yine benzer bir eylemi 4 Kasım'da ziyaret imkanı bulduğum Salt Lake City şehrinde Pioneer Park'ta gördüm. Pioneer Park'ta eylem yapan insanlar, çadırlarda yaşamlarını devam ettiriyorlar. Gündelik faaliyetlerini bu çadır kampında geçiren eylemciler kampın belirli kuralları çerçevesinde bir yaşam alanı oluşturmuşlar. Kampta bedava yemek olanağı da bulunuyor ve haftanın belirli günlerinde toplantılar yapıp amaçlarını belirliyorlar. Peki kamptaki bu insanlar kimlerden oluşuyor? Bu insanlar tüm politik partilerden (soldan sağa kadar), farklı ırklar ve sınıflardan, ordu mensupları, evsizler, sendika üyeleri, anarşistler ve kapitalistlerden oluşuyor.
ABD'deki bu eylemler ne için yapılıyor? Ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliği (inequality) başta olmak üzere, ekonomideki kötü durum, işsizlik gibi temel makro ekonomik sorunlara karşı yapılıyor. Ülkede iyi yaşayan %1'lik kesimin dışındaki halkın yani %99'un yaşam kalitesinin artması en önemli istekleri belki de. Bu anlamda ekonomik refah düzeyinin yükselmesi, ülkenin önemli bir kısmının sağlıklı ve iyi bir yaşam seviyesine kavuşması gibi temel isteklerini haykırarak, meydanlarda soğuk havaya rağmen direnişlerini sürdürüyorlar. Çevreden de bu eylemi maddi anlamda destekleyen pek çok vatandaş ve kuruluş da söz konusu. Eylemciler "%99'uz (we are 99%)" diye haykırıyorlar.
Bu olayların temelindeki etkenlerden birisi de Ekim 2011'de ABD Kongre Bütçe Ofisi (Congressional Budget Office - CBO), tarafından açıklanan "1979-2007 Yıllarında Hanehalkının Gelir Dağılımı Eğilimi" adlı rapora dayanmaktadır. Raporda Amerika'daki gelir eşitsizliğine ilişkin bir analiz yapıldı. Rapor, CBO'nun sitesinde (http://www.cbo.gov/ftpdocs/124xx/doc12485/10-25-HouseholdIncome.pdf) yer alıyor.
Rapora göre, ilk olarak ABD'nin üst gelir dilimindeki nüfusun %1'lik kısmı, 1979'dan 2007'ye kadar ki dönemde gelirini (vergi sonrası ortalama gelirini) %275 artırdı. İkincisi, en yüksek gelirli nüfustan sonraki %20'lik dilimdeki nüfus yine bu dönem aralığında nüfusun geriye kalanına yani %80'lik nüfusuna oranla vergi sonrası ortalama gelirini %65 oranında yükseltti. Rapora göre bu artış, %1'lik üst gelir grubundaki gibi hızlı değildi. Üçüncüsü, gelir ölçeğinin ortasında kalan nüfusun %60'lık nüfusun (yani orta direğin) vergi sonrası ortalama gelirindeki büyüme ise %40'ın altında kaldı. Son olarak, en düşük gelirli nüfusun %20'lik kısmının vergi sonrası ortalama geliri de 2007'de 1979'daki gelirinden yaklaşık %18 daha yüksek olduğu açıklandı.
CBO, raporunda ABD'de hanehalkı gelir dağılımının 2007'de 1979'a göre önemli ölçüde daha adaletsiz hale geldiğini söylemektedir. 2005-2007 yıllarında ise en yüksek gelirli nüfusun %20'sinin vergi sonrası geliri, geriye kalan nüfusun yani nüfusun %80'inin vergi sonrası gelirinden fazladır. CBO, bu çalışmayı 2007'ye kadar sürdürmesinin nedenini ise 2008 resesyonundan önceki yıllarla karşılaştırma olanağı sağlaması nedeniyle kısıtladığını söylüyor. Ayrıca yapılan çalışmada hanehalkının gelirine ilişkin ölçümler, hanehalkının boyutundaki farklılıklar dikkate alınarak düzenlenmiş.
Aslında burada CBO verilerine ilişkin bazı önemli noktalar söz konusudur. İlk olarak, en yüksek gelirli nüfustan sonraki %20'lik dilimdeki nüfusta bir artış olmadığı, tüm artışın %1'lik gelir grubundakilerde olduğudur. İkinci olarak da %1'lik üst gelir dilimdeki grup içinde bile oldukça küçük bir azınlığın bunu sürdürmesidir. CBO, önceki raporuna göre biraz daha farklı yöntemler kullanarak 2005'e kadar ki dönemde de yine %1'lik grubu da katarak bir analiz yapmış. 2005'teki raporda, üst gelir elde eden grup nüfusun %0.1'ini ifade ediyor. Burada bütçe ofisi, ABD halkının orta gelirli olduğunu iddia etse de durum rapor gibi gözükmüyor. Şu anda dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında ilk 200'deki üniversitelere bakıldığında en kaliteli üniversitelerin ABD'de olduğu biliniyor. Modern dünyada yüksek eğitimli insanların geniş bir sınıfının yine bu ülkede olduğu bilinirken, ABD için üst orta sınıf ifadesi yerine orta sınıf ifadesi kullanılması da şaşırtıcı. Orta sınıfın gelirin %50'nin altında bir gelir elde etmesi de yine doğru olmayacak bir ifade gibi gözüküyor. Rapor, alt gelir grubunda yer alan %80'lik nüfusun gelirinin %1'lik nüfusa doğru gittiğini söylüyor. Sokak protestocuları da doğal olarak %99 ifadesini kullanma hakkına sahip oluyorlar.
CBO tarafından Kasım 2008'de yayınlanan 1979-2005 yıllarını kapsayan bu rapora ise http://www.cbo.gov/ftpdocs/98xx/doc9884/12-23-EffectiveTaxRates_Letter.pdf adresinden ulaşılabilir.
İlgili raporda, en yüksek gelirli insanların %1'lik grubunun alt gruplarının federal vergileri ve hanehalkı gelirlerine ilişkin veriler yer almakta. Bu en yüksek gelirli grup, gelir ölçeğindeki en tepedeki %0.1'lik insanları içermektedir. Yani %1'in içindeki üstteki 1000 kişiden bahsediliyor. Son araştırma doğrultusunda, üstteki %0.1'deki kişiler (en zengin 1000 amerikalı) kim? Son araştırmalar, tepedeki bu %0.1'lik grubun yaklaşık olarak %60'ının Wall Street'teki finans ve diğer alanlardaki kişiler olduğunu gösteriyor. Burada şanslı 1000 kişinin %70'ini konuşmuş oluyoruz aslında. Gelir ve refahın artan şekilde bu insanlarda toplanması neden sorun olarak gündeme geliyor. Bunun cevabı, gelirin uç noktalarda toplanmasının gerçek demokrasi ile bağdaşmaması belki de. Sonuç olarak, ABD'deki büyüme rakamları artış gösterse de, toplam mal ve hizmetlerdeki artışın halka dağılımı tartışma konusu. Eylemcilerin eylemleri devam ederken, "Biz %99'uz" tepkisinin sonu bir emek-sermaye kavgasına dönüşürse, bu kavga geçmişteki depresyon sorununu da aşabilir.